Bilgi Yarışması, Ana Sayfa

Ana Sayfa

İkili Yarışmalar

Kelime Yarışmaları

Zeka Yarışmaları

Günlük

Foto Kulüp

Bir Soru

Serbest Kürsü

Dostluk

Üyelik
Ana Sayfa
Seçkin Üyelik
Mesaj Kutusu
Tavsiye Et
Tıkla Kazan
Ödül Listesi
Gruplar / Sıralama
Sohbet Odaları
  Üyelik
Kullanıcı adı
Şifre
Yeni üye
Şifremi unuttum
Tavsiye Edenlere 10,00 Bonus
Tavsiye edeceğiniz e-posta adresi


%50 Daha Hızlı Flash Menü

Aktif soru
27.965
Aktif üye
1.283

Bayrak

GÜNLÜK ÖZELLİKLERİ
Günlük sahibiaressera - İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ
Günlük adıares - Herkese açık günlük
Toplam okunma sayısı145728
Son güncelleme / Toplam kayıt17.05.2006 18:32:00 / Toplam kayıt: 52
yeni hayat

GÜNLÜK KAYITLARI
bana inandığın için sağol öğretmenimYeni yorum girAç/Kapa

ÖĞRETMEN

Öğretmenin adı bayan Thompson'du ve 5.sınıf öğrencilerinin
önünde ayakta durduğu ilk gün 0nlara bir yalan söyledi. Çoğu
öğretmen gibi, 0nlara baktı ve hepsini aynı derecede
sevdiğini söyledi. Bu mümkün değildi, çünkü orada en önde,
sırasına adeta çökmüş gibi oturan küçük bir öğrenci vardı.

Adı Teddy Stoddard. Bir önceki yıl, bayan Thompson,
Teddy'i gözlemiş, 0nun diğer çocuklarla oynayamadığını;
giysilerinin kirli ve kendinin de hep banyo yapması gereken
bir halde olduğunu görmüştü ve Teddy mutsuz da olabilirdi.

Çalıştığı okulda bayan Thompson, her öğrencinin geçmişteki
kayıtlarını incelemekle de görevlendirilmişti ve Teddy'nin
bilgilerini en sona bırakmıştı. 0nun dosyasını incelediğinde
şaşırdı. Çünkü; birinci sınıf öğretmeni:
"Teddy zeki bir çocuk ve her an gülmeye hazır.
Ödevlerini düzenli olarak yapıyor ve çok iyi huylu...
Ve arkadaşları 0nunla olmaktan mutlu..." diye yazmıştı.

İkinci sınıf öğretmeni:
"Mükemmel bir öğrenci, arkadaşları tarafından sevilen,
fakat evde annesinin amansız hastalığı 0nu üzüyor ve
sanırım evdeki yaşamı çok zor.." diyordu.

Üçüncü sınıf öğretmeni:
"Annesinin ölümü 0nun için çok zor oldu. Babası 0na
yeterince ilgi gösteremiyor ve eğer birşeyler yapılmazsa
evdeki olumsuz yaşam 0nu etkileyecek.“ diye yazmıştı.

Dördüncü sınıf öğretmenine gelince:
"Teddy içine kapanık ve okula hiç ilgi göstermiyor,
hiç arkadaşı yok ve bazen sınıfta uyuyor." demişti.

Şimdi bayan Thompson sorunu çözmüştü ve kendinden
utanıyordu. Öğrenciler 0na güzel kağıtlara sarılmış süslü
kurdelerele paketlenmiş yeni yıl hediyeleri getirdiğinde
kendini daha da kötü hissetti. Çünkü Teddy'nin armağanı
kaba kahverengi bir kese kağıdına beceriksizce sarılmıştı.
Bunu diğer öğrencilerin önünde açmak 0na çok acı verdi.

Bazıları, paketten çıkan sahte taşlardan yapılmış,
birkaç taşı düşmüş bileziği ve üçte biri dolu parfüm şişesini
görünce gülmeye başladılar, fakat öğretmen, bileziğin
ne kadar zarif olduğunu söyleyerek ve parfümden de birkaç
damlayı bileğine damlatarak 0nların bu gülmelerini bastırdı.

O gün okuldan sonra Teddy öğretmenin yanına gelerek;
"Bayan Thompson, bugün hep annem gibi koktunuz" dedi.

Çocuklar gittikten sonra öğretmen yaklaşık bir saat kadar
ağladı. O günden sonra da çocuklara okuma, yazma,
matematik öğretmekten vaz geçerek 0nları
eğitmeye başladı. Teddy'ye özel bir ilgi gösterdi.
Onunla çalışırken zekasının tekrar canlandığını hissetti.
Ona cesaret verdikçe çocuk gelişiyordu. Yılın sonuna dek,
Teddy sınıfın en çalışkan öğrencilerinden biri olmuştu.

Öğretmenin, hepinizi aynı derecede seviyorum yalanına
karşın Teddy, 0nun en sevdiği öğrenci olmuştu.

Bir yıl sonra, kapısının altında bir not buldu. Teddy'dendi.
Tüm yaşantısındaki en iyi öğretmenin kendisi olduğunu
yazıyordu. 0ndan yeni bir not alana kadar 6 yıl geçti.
Notunda liseyi bitirdiğini ve sınıfındaki üçüncü en iyi öğrenci
olduğunu ve bayan Thompson'un halâ hayatında gördüğü
en iyi öğretmen olduğunu yazıyordu. Dört yıl sonra, bir mektup
daha aldı Teddy'den. O arada zamanın 0nun için zor olduğunu
çünkü üniversitede okuduğunu ve çok iyi dereceyle mezun
olmak için çok çaba sarfetmesi gerektiğini yazıyordu. Ve
bayan Thompson halâ 0nun hayatında tanıdığı en iyi öğretmendi.
Daha sonra dört yıl daha geçti ve bir mektup daha geldi.
Çok iyi bir dereceyle üniversiteden mezun olduğunu ama daha
ileriye gitmek istediğini yazıyordu. Ve halâ bayan Thompson
onun tanıdığı ve en çok sevdiği öğretmendi.
Bu kez mektubun altındaki imza biraz daha uzundu.
Theodore F.Stoddard Tıp Doktoru.

Bu hikaye burda bitmedi. İlkbaharda bir mektup daha aldı
bayan Thompson. Teddy hayatının kızıyla tanıştığını
ve evleneceğini yazmıştı. Babasının birkaç yıl önce öldüğünü,
bayan Thompson'un düğünde damadın anne ve babası için ayrılan
yere oturup oturamayacağını soruyordu. Tabii ki oturabilirdi.

Tahmin edin ne oldu?
Bayan Thompson törene giderken özenle sakladığı
birkaç taşı düşmüş olan o bileziği taktı,
Teddy'nin 0na verdiği ve annesi gibi koktuğunu
söylediği parfümden sürmeyi de ihmal etmedi.

Birbirlerini sevgiyle kucaklarlarken, Teddy, 0nun kulağına
"Bana inandığınız için çok teşekkürler bayan Thompson,
kendimi önemli hissetmemi sağladığınız için ve beni
böyle değiştirdiğiniz için de..." diye fısıldadı.

Bayan Thompson gözünde yaşlarla 0na karşılık verdi:
"Yanılıyorsun Teddy... Ben değil, sen bana öğrettin.

Seninle karşılaşıncaya kadar
ben öğretmenliği bilmiyormuşum..!" 



Kayıt tarihi : 27.01.2006 - Toplam yorum : 0


affet beni babacığımYeni yorum girAç/Kapa

AFFET BABACIĞIM

Evlendiğinden beri evinde kalan babası yüzünden eşiyle
sürekli tartışıyordu. Eşi babasını istemiyor ve 0nun evde
bir fazlalık olduğunu düşünüyordu.
Tartışmalar bazen inanılmaz boyutlara ulaşıyordu.
Yine böyle bir tartışma anında; eşi, bütün bağları kopardı ve
"Ya ben giderim, ya da baban bu evde kalmayacak"
diyerek rest çekti... Eşini kaybetmeyi göze alamazdı.

Babası yüzünden çıkan tartışmalar dışında mutlu bir yuvası,
sevdiği ve kendini seven bir eşi ve birde çocukları vardı.
Eşi için çok mücadele etmişti evliliği sırasında.
Ailesini ikna etmek için çok uğraşmış ve çok sorunlarla
karşılaşmıştı. Hâlâ 0nu ölürcesine seviyordu.

Çaresizlik içinde ne yapacağını düşündü ve
kendince bir çözüm yolu buldu. Yıllar önce
avcılık merakı yüzünden kendisi için yaptırdığı
kulübe tipi dağ evine götürecekti babasını.
Haftada bir uğrayacak ve ihtiyacı neyse karşılayacak,
böylelikle eşiyle de bu tür sorunlar yaşamayacaktı.

Babasına lâzım olacak bütün malzemeleri hazırladıktan
sonra yatalak babasını yatağından kaldırdı ve
kucakladığı gibi arabaya attı. Oğlu Can,
"Baba bende seninle gelmek istiyorum" diye ısrar edince
onu da arabaya aldı ve birlikte yola koyuldular.

Karakışın tam ortalarıydı ve korkunç bir soğuk vardı.
Kar ve tipi yüzünden yolu zor seçiyorlardı.
Minik Can, sürekli babasına "Baba nereye gidiyoruz ?"
diye soruyor ama cevap alamıyordu.
Öte yandan; nereye götürüldüğünü anlayan
yaşlı adamsa gizli gizli gözyaşı döküyor oğlu ve
torununa belli etmemeye çalışıyordu.

Saatler süren zorlu yolculuktan sonra dağ evine
ulaştılar. Epeydir buraya gelmemişti. Baraka tipindeki
dağ evi artık çürümeye yüz tutmuş, tavan akıyordu.
Barakanın bir köşesini temizledi hazırladı ve
arabadan yüklendiği yatağı oraya itina ile serdi.
Sonra diğer malzemeleri taşıdı en son da
babasını sırtlayarak yatağa yerleştirdi.

Tipi, adeta barakanın içinde hissediliyordu.
Barakanın içinde fırtına vardı adeta.
Çaresizlik içinde babasını izledi. Daha şimdiden
üşümeye başlamıştı.Yarın yine gelir bir yorgan ve
birkaç battaniye getiririm diye düşündü.

Öyle üzgündü ki, dünya başına göçüyor gibiydi.
O, bu duygular içindeyken babası, yüreğine bıçak
saplanmış gibiydi. Yıllarca emek verdiği oğlu tarafından
bir barakaya terk ediliyordu. Gururu incinmişti,
içi yanıyordu ama belli etmemeye çalışıyordu.
Minik Can ise olanlara hiçbir anlam veremiyordu.
Anlamsızca ama dedesinden ayrılacak olmanın
vermiş olduğu üzüntüyle sadece seyrediyordu.

Artık gitme zamanıydı. Babasının yatağına eğildi,
yanaklarını ve ellerini defalarca öptü.
Beni affet der gibi sarıldı, kokladı. Artık ikisi de
kendine hakim olamıyor ve hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.
Buna mecburum der gibi baktı babasının yüzüne ve
Can'ın elini tutup hızla barakayı terketti.
Arabaya bindiler.

Can yola çıktıklarında ağlamaya başladı,
neden dedemi o soğuk yerde bıraktın diye.
Verecek hiçbir cevap bulamıyordu,
annen böyle istiyor diyemiyordu.
Can: "Baba, sen yaşlandığında ben de seni
buraya mı getireceğim?" diye sorunca dünyası
başına yıkıldı. O sorunun yöneltilmesiyle birlikte
deliler gibi geri çevirdi arabayı.
Barakaya ulaştığında "Beni affet baba." diyerek
babasının boynuna sarıldı. Baba oğul sıkı sıkı sarılmış
çocuklar gibi hıçkıra hıçkıra ağlıyorlardı.
Oğlu: "Baba beni affet! Sana bu muameleyi yaptığım
için beni affet!" diye hatasını belli ediyordu...
Babası oğlunun bu sözlerine en anlamlı cevabı veriyordu...
"Geri geleceğini biliyordum yavrum. Ben babamı
dağ başına atmadım ki, sen beni atasın...
Beni bu dağda bırakamayacağını biliyordum."

Allah insanoğlunu kimseye muhtaç ettirmesin:((((((



Kayıt tarihi : 27.01.2006 - Toplam yorum : 1

affet benibabacığım yazınız harika ilk okulda okuduğum tahta kaşık adlı hikayaya benziyor.ben babama yatalak olarak 2 yıl baktım hasta bezi ile bezleyip akşam işten geldiğimde değiştiriyordum şimdi rahmetli.allah beni o kadar yaşlandırmasın,bütün dileğim
Kayıt tarihi : 28.02.2006 21:27:00 - Yorum sahibi: milkman74


bizler kadınız farkımız buradaYeni yorum girAç/Kapa

Üç denizci bir denizkızını kurtarır. Deniz kızı bunlara der ki
"Biz efsane değiliz , işte görüyorsunuz ama sihirli yaratıklarız. Siz
hayatımı kurtardınız.Bende sizin birer dileğinizi gerçekleştireceğim.
Dileyin benden ne dilerseniz?
Birinci denizci dilemiş "Zekamı 2 katına çıkar!
"Hay hay demiş deniz kızı. Denizci bir anda japon malı sonar
aletinin gerçekte nasıl çalıştığını anlamış, sadece
resimlerine bakarak monte etmeye başlamış.
İkinci denizci atılmış "Benim zekamı 3 katına çıkar!
"Olur" demiş deniz kızı. O da bir anda gökyüzüne bakarak
dünyanın eğiminde aslında bir sapma olduguna dair formülü tersten ve latince kaleme almaya başlamış.
Üçüncü denizci bağırmış "Benim zekamı 10 katına çıkar!
"Yapamam " demiş deniz kızı.
"Yaparsın " demiş denizci.
"Hayır ne istedigini bilmiyorsun.
Ne söylediğini de bilmiyorsun. Her sey değişecek ama her şey.
Dünyayı bambaşka bir gözle göreceksin.
Eski yaşamınla hiçbir şekilde uzlaşmayacak bir boyuta
geçeceksin. Bundan pişman olabilirsin. Dilersen sana 1 milyon dolar vereyim, bundan vazgeç" demiş deniz kızı
"Baska hiçbir isteğim yok, zekamı 10 misli arttır! demiş
denizci. "Peki "demiş deniz kızı ve üçüncü denizci BIR KADINA dönüşmüş.....



Kayıt tarihi : 26.01.2006 - Toplam yorum : 0


ah benim öğretmenim'in kalan son paragrafıYeni yorum girAç/Kapa
Basımın üzerinden  "Ey Türk Gençligi!" diye bagirdikça utancimdan omuzlarima  gömülüyorum. Biliyor musunuz, 10 Kasim'larda, 29 Ekim'lerde siirler okunurken, marsimizi dinlerken agladigimda herkes günün anlamina ağladığımı saniyor; oysa çaresizlige agliyorum.  Muhtaç oldugu kudretin dolastigi asil kani uyusturucuyla zehirleyen  ögrencilerimi kurtaramiyorum. Ögrenmeye direnen, kendini kapatan  ögrencilerime Istiklal Marsi'nin anlamini bile ögretemiyorum.
 Daha da yazacaktim ancak yazdikça yüregim
agirlasiyor.

Sevgi ve saygılarımla.




Kayıt tarihi : 25.01.2006 - Toplam yorum : 0


ah benim öğretmenimYeni yorum girAç/Kapa
Aşağıdaki mektubun yazari bir öğretmen... Ancak, adını ve nerede çalıştığını gizlemek zorunda kalmış; tahmin edebileceğiniz  nedenlerle...

Mektup, aşağıdaki haliyle bir üniversitemizin  "Öğretmenler Günü" toplantısında da okunmuş, gözyaşlarıyla...

Merhaba!

İstanbul’da bir lisede öğretmenlik yapıyorum. Çalıştığım okul, çoğunluğu Anadolu'nun en ücra köylerinden gelip yerleşen (yerleşemeyen) insanların oturduğu bir çevrede.
Etrafımız gecekondu mahalleri. Gecekondu olmayan yerlerde de derme çatma binalar var. İstanbul’un pek çok yerinde artik görmeye alıştığımız bir manzara var aslında burada! da.

Sözünü ettiğim yerleşim yerinin 5  dakikalık mesafesinde modern bir alışveriş merkezi var!  Atardamarın hemen üzerinde bu okul.


  BUNLARIN HEPSI GERÇEK:

  *Biliyor musunuz, bu yıl lise 1. Sınıfta okuma yazma  bilmeyen bir öğrenci var.

  *Biliyor musunuz, bir öğrenci okula "satir" getirmekten uzaklaştırma  cezası aldı.

  *Biliyor musunuz, iki hafta önce okulun önünde çıkan bir kavgada bir  öğrencimin boynu döner bıçağı ile kesildi; 28 dikiş atıldı. (Çok  şükür sah damarına gelmedi)

  *Biliyor musunuz, bu çevrede kimse kışın aksam beşten sonra sokakta  yalnız yürümüyor.

  *Biliyor musunuz, geçtiğimiz
hafta, bebek bekleyen müdür yardımcımız  bir öğrenci tarafından karni tekmelenmekle tehdit edildi.

  *Biliyor musunuz, dışarıdan elini kolunu sallaya sallaya giren bir  adam, kendisini dışarı çıkarmaya çalışan kat nöbetçisi bayan  öğretmeni bıçakla tehdit etti.

  *Biliyor musunuz, derste sıkıntı yarattığı için öğretmeni tarafından  cezalandırılan öğrencinin aşiret olan ailesi okulu bastı.

  *Biliyor musunuz, bir öğretmenimiz sınıfta bıraktığı öğrenciden  tehdit telefonları aldı.

  *Biliyor musunuz, öğrencilerimizin %86'si sigara içiyor.

  *Biliyor musunuz, öğrencilerimizin %42'si hap kullanıyor.! ;

  *Biliyor musunuz, okulun etrafında hap satanları, okulun içinde hap  kullananları polis biliyor.

  *Biliyor
musunuz, öğrencilerimizin %23'ü ensesi ilişki mağduru.

  *Biliyor musunuz, geçtiğimiz yıl bir kız öğrencimizin babası çocuğundan (öğrencimizden) dayak yediği için okula sığındı.

  *Biliyor musunuz, yalnizca koridorda birbirlerine çarptiklari için  kavgaya tutusan iki kiz ögrencinin aileleri okulun önünde  birbirlerine yumruk yumruga saldirdilar.

  *Biliyor musunuz, bazi kiz ögrenciler 100 kontör karsiliginda minibüs soförlerine, hali saha sahiplerine kendilerini kullandirtiyorlar(cinsel  anlamda)

  *Biliyor musunuz, bu yil bir erkek ögrenci, bir kiz ögrencinin  kendisine cinsel tacizde bulundugunu söyleyerek sikayette bulundu.

  *Biliyor musunuz, geçtigimiz yil bir anne, kizinin saçinin boyali   olmasi üzerine okula çagirildiginda, kizini okula koca
bulmak için  gönderdigini bu nedenle de süslenmesi gerektigini söyledi.

  *Biliyor musunuz, velilerin %42'si kayittan sonra bir daha okula  ugramiyor.

  *Biliyor musunuz, maddi yetersizlikten dolayi üç, dört aile bir oda-bir salon bir evi paylasiyorlar.(Sayilari azimsanamayacak  ölçüde.)

  *Biliyor musunuz, her ay ögretmenler aramizda para toplayip bir ögrenciye bot, palto veya okul araç gereçleri aliyoruz.

  *Biliyor musunuz, geçtigimiz yil cuma okul kapanisi töreninde  bayginlik geçiren bir ögrencinin iki gündür hiçbir sey yemedigini  ögreniyoruz.

  *Biliyor musunuz, ögrencilerin çogunun hayatinda kan davasi, intihar,  bosanma, dayak, kaçma, kaçirilma, hapis gibi hikayeler var.(Ailelerinde  yasanmis)

  *Biliyor
musunuz, geçtigimiz yil iki gün boyunca evine gitmeyen bir  ögrenciyi velisi gelip okulda ariyor. (Kizin biriyle kaçtigi  anlasiliyor daha sonra.)

  *Biliyor musunuz, annesi babasi ayri veya bosanmis olan ögrencilerin  çogu uzak akrabalarin yaninda kaliyor. Anne ya da baba almak

istemiyorlar veya! üvey anne babalar istemiyor.

  *Biliyor musunuz, geçtigimiz yil sorun çikardigi için müdür  tarafindan tartaklanan bir ögrenci mahalleden topladigi  tanidiklariyla müdürün odasini basip tehditler savurdu.

  *Biliyor musunuz, veliler toplantilara "ocakta yemeklerini  birakarak", ayakkabilarinin topuguna basarak, mantolarini omuzlarina  atarak geliyorlar.

  *Biliyor musunuz, velilerin büyük bir çogunlugu ögretmene nasil hitap  edilecegini bilmiyor. (Güzelim, hanim kizim,sen, hocaaaaa, ablasi!?)

  *Biliyor musunuz, sakalli, salvarli, cüppeli bir veli toplantilara  gelip yalnizca erkek ögretmenlerle
görüsüyor!

  *Biliyor mu! sunuz, geçtigimiz yil 1000 ögrenci kapasitesi olan okulda  kütüphaneye üye olanlarin sayisi 7(yedi)'ydi.

  *Biliyor musunuz, ögrenci tanima formlarindaki "Çaldiginiz müzik  alet(ler)i" bölümüne radyo, teyp, walkmen yazan azımsanamayacak sayida ögrenci var.
 *Biliyor musunuz, ögrencilerin azimsanamayacak bir bölümü dogum tarihlerinin gün ve ay kisimlarini dogru yaziyorlar ancak yil  bölümüne 2004 yaziyorlar!

  *Biliyor musunuz, lise birinci sinif ögrencilerim "Soru isareti  nerede kullanilir?" soruma yanit veremediler.

  *Biliyor musunuz, *10 lisesine kayit yaptiran bu ögrenciler çarpim  tablosunu bilmiyorlar; 10 ve katlari ile çarpma ya da bölme islemi!  yaparken bile hesap makinesi kullaniyorlar.(Geçtigimiz ay sinirden
gözlerine kan oturmus bir halde siniftan  çıkan matematik ögretmenimiz koltuga çökerken ögrencilere bir ders boyunca  300'ü  2'ye böldüremediğini anlatti.)

  *Biliyor musunuz, maddi durumu iyi olan sayili ögrencilerden birinin  velisi, geçtigimiz yil akan damimizi 0nardi. (Notlarinin hemen hepsi  zayif olan ögrencinin sinif geçmesi sartiyla!)

  *Biliyor musunuz, öğrencilerimizin %60'i sağlıksız beslenmeden dolayı hasta (aralarinda dispanserlik olanlar var) ancak öğrencilerimizin %90'inda cep telefonu var. (Cep telefonlari son model, bazilari kamerali)

  Ben bu okulda 3 yıldır öğretmenlik yapmaya çalışıyorum. Bu olaylara alışmamak için, artik alışıp bunları neredeyse dogal karşılayan yılların öğretmenleri gibi olmamak için uğraşıyorum. Biliyorum ki eğer alışırsam gelecege
dair hiçbir umudum kalmayacak. Her gün büyük bir çaresizlik ve endiseyle "Acaba bugün ne olacak?" diye basliyorum  isime. Olaysiz geçen günler Allah'in nimeti! Biliyor musunuz, sinifta  gezinerek ders anlatirken Atatürk'ün gözleriyle karsılaşmamaya  çalışıyorum, kafamı kaldırıp resmine bakamıyorum. Basımın üzerinden  "Ey Türk Gençligi!" diye bagirdikça utanci

Kayıt tarihi : 25.01.2006 - Toplam yorum : 0


ey dünya bankası duy sesimizi bu gelen Türkiye'nin ayak sesleriYeni yorum girAç/Kapa
Çoban'ın biri dere kenarında koyunlarını otlatıyormuş. Tam o anda, yanına bir

Cherokee Jeep yanaşmış. Brioni gömlek, Cerruti ayakkabılar

giyen, Ray-Ban gözlüklü ve YSL kravatlı bir sürücü aşağıya inmiş ve çobana

sormuş.    

  - Eğer kaç tane koyunun olduğunu bilirsem bana 0nlardan bir tanesini verir

misin?   

  Çoban bir adama birde koyunlarına bakmış, "Tamam" diye cevap vermiş. Genç adam

arabasını park etmiş, telefonunu bilgisayarına bağlamış bir NASA sitesine

girmiş, GPS'ini kullanarak yeri taramış, bir database velogaritma ile

doldurulmuş 60 excel tablosunu açmış ve 150 sayfalık bir rapor basmış. Çobana

dönmüş,   

  - "Tam olarak 1586 adet koyunun var" demiş.   

  Çoban "Doğru" diye cevap vermiş, "Koyununu alabilirsin." Genç adam koyunu

almış ve jeep'inin arkasına koymuş. Bu sefer çoban genç adama dönmüş,

     - "Eğer senin ne iş yaptığını bilirsem koyunumu geri verirmisin?" diye sormuş.

     Adam, "Evet neden olmasın" diye yanıtlamış.

     "Sen Dunya Bankasi'nda Danışmansın" demiş çoban. Adam sormuş, "Nasıl oldu da

bildin?".

     -Çoban "Çok basit" diye cevap vermiş. "Buraya çağrılmadan geldin, bu bir..

İkincisi benim bildiğim bir şeyi bana söylemek için benden bir

koyunumu istedin. Üçüncüsü yaptığın hiçbir şeyden anlamıyorsun çünkü köpeğimi

aldın!"



Kayıt tarihi : 25.01.2006 - Toplam yorum : 0


felsefe 2Yeni yorum girAç/Kapa
Çerez tabağı teoremi-1
Galatasaray Lisesi'nden bir arkadaşım  hâlâ   evlenemedi
Geçenlerde "Yeter  artık. Evlen de çoluk çocuk sahibi ol" dedim.
Aşağıdaki teoriyi  aktardı:
Bir kuruyemiş tabağı kalabalık bir grubun önüne geldiği zaman  sırasıyla
önce antepfıstıkları, ardından bademler, sonra fındıklar gider. En  sona
beyaz ve sarı leblebiler kalır.
Eğer belli bir yaşa kadar  evlenmemişsen de durum farklı olmaz. Ya kalan
leblebiler ve ayçekirdekleri  ile idare edersin, ya da olur a bir fıstık ya bulurum diye tabağı karıştırır  durursun..
Çerez tabağı - 2
Ben tabakta en sona kalanların sarı ve beyaz leblebiler  olduğunu yazmıştım. Ama yeni bir teoride bu:
" aynı tabakta ucu açılmamış kabuklu şam fıstıkları da kalır.
Herkes  bir eller, bakar ama kimse açmaya cesaret edemez, tabağa geri
bırakır. 0nlara  ulaşmak cesaret ister. Dişine güveneceksin kıracaksın ki,
içinde gizlediği  lezzete ulaşabilesin. Ama risklidir, dişini
kırabilirsin."

Kayıt tarihi : 24.01.2006 - Toplam yorum : 0


felsefe işteYeni yorum girAç/Kapa

cilgin felsefe hocasi 100 puanlik tek soruyu yanindaki sandalyeyi gostererek  sorar:
"bana bu sandalyenin varolmadigini kanitlayin!"
100 puan alan tek ki$inin cevabi ise sadece $udur:

"hangi sandalye "
>>      ****************** 
 ilkokul 3. sinif..soru: ormanlarin faydalarini sayiniz. 
cevap: ormanlarin faydalari saymakla bitmez.
sonuc: tam not
>>      ******************
Din hocasi hz. Muhammed ile hz.Ali arasindaki bir
diyalogu 
yazin demis.hani kitapta gecen ozlu sozler tarzinda, yanitlardan biri soyleymis 
hz.muhammed: gunaydin Ali
hz.ali : sana da gunaydin Muhammed nasilsin 
>>      *******************
seviye:universite 
ders:egitim felsefesi 
sinav:butunleme
sinav su sorudan ibarettir:''bildiginiz iki soruyu yazip
cevaplayiniz.'' yanliz bir sorun vardir derse hic devam
etmemis ogrenci dersin  icerigini hic bilmemektedir.dolayisiyla kendine sorabilecegi iki adet
soru da  bulamamaktadir. beyninin derinliklerinden,donemin
ilk dersine  girdigini hatirlar.bu derste duydugu cumleden de yeterli doneyi almis. 
soru 1:ilk milli egitim bakanimiz kimdir
cevap:hasan ali yucel
soru 2:hasan ali yucel kimdir
cevap:ilk milli egitim bakanimizdir.

islem tamamlanmistir...
sinav sonucu:100
(yasanmistir...)
>>      *********************
soru; ahmet hasim'in en unlu eserlerinin toplandigi eserin
adi nedir
cevap; best of ahmet hasim
>>      ************
deprem sirasinda ortaya cikan enerjiye ______ ______
denir."
dogru cevap depremin magnitudu'dur, fakat zeki bir
arkadasimiz:
"helal olsun" yanitiyla okulda efsane olmayi basarmistir.
>>        ******************
asagidaki konulara kisa ve etkili bir  de deginen bir
yazi yazin.
1. din 
2. cinsellik
3. gizem 
cevap: Allahim! hamileyim. acaba kimden  "



Kayıt tarihi : 24.01.2006 - Toplam yorum : 0


ince ince bir kar yağarYeni yorum girAç/Kapa

tatilden döndük.ama orada terasda kahvaltı ederken burada karın içinde kaldık.bu nasıl bir ülke hakikaten dört mevsim bir arada.2gündür aralıksız yağıyor çanakkale civarında.elektrik gidip gelmesinden bilgisayarı açmaya korkar oldum.kar yağarken düşünüyorum ne kadar güzel diye.görüntüsü harika 0nunla oynamak harika içinde yuvarlanmak harika ama gel gör ki bir de bunun acısını çekenler var.sokaklarda yaşayanlar.onları düşününce içim burkuluyor.sevincim anında hüzne dönüşüyor.

 

Kar

Her yerde kar vardı
Kapanmıştı tüm yollar
Ve gökyüzü beyaz beyaz ağlıyordu
Yağıyordu beyaz beyaz
Umut mu olmalıydı yağan, yoksa tükeniş mi
Yoksa yağan üzerime 0nun seslenişi mi.....

Uzağıma düşerken soğuğu ellerimde
Tenime düştüğünde eriyişini hissetmek ateşimde
Ve gökyüzü beyaz beyaz ağlıyordu
Yoksa yarim gitme diye yolları mı kapıyordu,
Usul usul yağarken......

<_orm action=http://www.ideefixe.com/vitrin/arama_sonuc.asp method=post target=_blank>Hakan Şengün



Kayıt tarihi : 24.01.2006 - Toplam yorum : 0


iyi bayramlarYeni yorum girAç/Kapa

herkese iyi bayramlar

bugün benim evli olarak 2.bayramım.ve eşim özel sektörde çalıştığı için 0na bugün ve yarın izin vermediler.bodruma ailemin yanına gidemedik dolayısıyla.ve tek başıma bir bayram geçiriyorum ben de.olsun bu da güzel en azından akşam olunca eve geleceğini bildiğim biri var.yalnız olmaktan çok çok iyidir.:)))))

güzel günler ileride diyerek hepinize iyi bayramlar diliyoruuuuuuuuum

sağlıcakla kalın



Kayıt tarihi : 10.01.2006 - Toplam yorum : 1


Yeni yorum girAç/Kapa
bunlarda tatil havasına giren benim, sizlere arşivimden bazı hoş yazılar   iyi eğlenceler:)))))))))

Kayıt tarihi : 6.01.2006 - Toplam yorum : 0


Yeni yorum girAç/Kapa

>Türk olmanin 47 kurali
>   > >>
>   > >>1. Kagit mendili kumas mendil gibi günlerce burusuk sekilde
>   >cebinde tasir.
>   > >>2. Rüzgarli havalarda küller uçmasin diye küllüge su koyar.
>   > >>
>   > >>3. Serçe parmagini kulagina sokup iyice sallayarak karistirir.
>   > >>
>   > >>4. Ancak bir Türk gazete bulmacasini hep baskalarina sora sora
>   >çözebilme  becerisini gösterip , kendisi çözdü diye sevindirik
>olabilir.
>   > >>
>   > >>
>   > >>5 . Sakal trasi olduktan sonra kanayan yerlerine küçük kagitlar
>   >yapistirir.
>   > >>
>   > >>8. Soba borusu aktiginda yogurt kaplarini telle soba borusuna
>   >baglar.
>   > >>9. Nezle olunca tuvalet kagidini uzun bir serit yaparak kullanir.
>   >
>   > >>10. Dis firçasiyla disini firçalamayip da saçini boyamak için
>   >kullanan  birini görürseniz , o saçini seven bakimli bir Türk'tür.
>   > >>
>   > >>
>   > >>11. Konusma yetenegi olan hayvanlara ilk olarak küfür etmesini
>   >ögretir.
>   > >>12. Sahilde mayosunu kabinde giymek yerine arkadaslarina havlu
>   >tutturarak  giymeye çalisip bir de arkadaslarina "bakmayin lan" diye
>   >çikisir.
>   > >>
>   > >>
>   > >>13. Çorabinin kirlenip kirlenmedigini burnuna götürerek kisa
>   >süreli  koklayarak anlayan kisi temizligine düskün bir Türk'tür.
>   > >>
>   > >>
>   > >>14. Daha birinci telefon zili çaldiginda telefonun basina dikilen
>   >ama  açmak için ikinci kez çalmasini bekler.
>   > >>
>   > >>15. Bir dükkana girip , 0nun bunun fiyatini sorduktan sonra "abi
>   >araba bes
>   >
>   > >>dakka dursun, ben hemen gelicem" deyip, 2 saat sonra gelir. >>
>   > >>
>   > >>16. Cebinden çikardigi paralarin içinde en eskisini özenle arayip
>   >bulduktan sonra para üstü verir.
>   > >>
>   > >>17. Trafikte ambulansin pesine takilarak sikisikliktan kurtulup,
>   >uyaniklik
>   >
>   > >>yaptigini zanneder.
>   > >>
>   > >>18. Kagit paralarin üzerine not alir ve parayi harcadigi için notu
>   >  kaybeder ve ya elden ele dolasacagini bildiginden komik yazilar
>yazar.
>(
>   >Paranin ön yüzüne tehlike aninda arkayi çeviriniz yazip aninda
>çevirince
>   >de simdi degil salak tehlike aninda yazanlardan bahsediyoruz .)
>   > >>
>   > >>
>   > >>19. Çocugu yanlislikla elini kestigi veya düstügü için agladiginda
>   >elini  kesti veya düstü diye çocugunu döver.
>   > >>
>   > >>20. Taksi tuttugunda taksicinin yanina oturur. Eger üç dört kisi
>   >taksi  tutuyorsa, taksi parasini veren kisi ön koltuga oturur.
>   > >>
>   > >>
>   > >>21. Kürdanla disini karistirip önce çikarip bakar, sonra tekrar
>   >agzina  koyar.
>   > >>
>   > >>22. Ütü fisi, teyp fisi veya televiyon fisi kablosunun bakir teli
>   >disari  çikmis ise çocuklari elektrik çarpmasin diye bakir teli
>selobantla
>   >  yapistirir.
>   > >>
>   > >>
>   > >>23. Ailece televizyon izlenen bir evde kumanda babanin elindeyse
>   >ve o ne  izlerse digerleri de 0nu izlemek zorunda kalir.
>   > >>
>   > >>
>   > >>24. Çantasinin içinde yeni tanistigi birisine bile çekinmeden
>   >göstermek  üzere en güzel fotograflarini ve aile albümünü tasiyan
>birisini
>   >görürseniz
>   >
>   > >>hemen boynuna sarilmayin yoksa çantayi kafaniza yiyebilirsiniz ,
>   >çünkü o  kisi bir Türk kizidir.
>   > >>
>   > >>
>   > >>25. Bir türk esnafi, müsterisinden aldigi parayi önce iki ucundan
>   >tutup  iki defa gerginlestirir daha sonra da günese dogru tutup bakarak
>   >sahte  olup olmadigini anlar.
>   > >>
>   > >>
>   > >>26. Evin bir odasinin ampülü patladigi zaman yenisini almayip da
>   >fazla  kullanmadigi bir odanin ampülünü 0nun yerine takar.
>   > >>
>   > >>
>   > >>27. Evinde bulunan saksilarin dibini kültablasi olarak kullanir.
>   >
>   > >>28. Dislerini gazoz açacagi, findik ve ceviz kiracagi olarak
>   >kullanir.
>   > >>29. Isinde iyi olan birisini överken hakaretle iltifat eden bir
>   >Türk'ten  baskasi olamaz. (Serefsizin oglu ne is yapmis be kardesim,
>helal
>   >olsun) <

Kayıt tarihi : 6.01.2006 - Toplam yorum : 0


Yeni yorum girAç/Kapa

Bi gün arkadaşla dolmuş bekliyoruz. Üst geçit var ama kendi halinde bir kadıncağız yayaya kırmızı yanarken caddeden geçmeye çalışıyo. Üst geçitin altında beklemekte olan polis otosundan şöyle bir anons  yapılıyo:
- Hanım nireeee, hanım nireee?
Teyzeden cevap:
- Eltimgileee, beyimin haberi var. Sana ne kiii.



Kayıt tarihi : 6.01.2006 - Toplam yorum : 0


Yeni yorum girAç/Kapa
İşhanımızın kapıcısı İsmet Abi'ye bir gün laf olsun diye "İsmet Abi binada dinozor görmüşler. İlaçlamazsan çogalırlar, hastalık yaparlar" dedim. O da, "Ula dinozor ne ki?" diye sordu. Yemi yuttuğunu görünce sıraladım: "Küçük, fare gibi bir hayvan, çabuk ürer." Bir süre detaylı attım.
Hepsine inandı. Yarım saat sonra: "İsmet Abi, sana şaka yaptım, dinozor filan yok burada," dedim. Cevabı yüzünden iki dakika kendime gelemedim: "Ben biliyordum zaten. Hayvanat bahçesinde hiç mi dinozor görmedim ki!"


Kayıt tarihi : 6.01.2006 - Toplam yorum : 0


Yeni yorum girAç/Kapa

>>> >>>* Her Rüzgar Savuracak Bir Toz bulur,
>>> >>>* Her Hayat Yaşanacak Bir Can Bulur,
>>> >>>* Her Umut Gerçekleşecek Bir Düş Bulur
>>> >>>* Bulunmayacak Tek Şey Senin
>>>Benzerindir

 



Kayıt tarihi : 6.01.2006 - Toplam yorum : 0


Sayfa : <<   <  1 2 3 4  >   >>

Günlük yazmak için üye girişi yapmalısınız, üye girişi yapmak için buraya tıklayın.




Günlük nedir? | Günlüklerim | Yeni kayıt | Günlük ara

Kelime Cambazı
Kelime Cambazı
Toplam 0 yarışmacı
Kelime Hazinesi
Kelime Hazinesi
Toplam 0 yarışmacı
İkili Bilgi Yarışmaları
İkili Bilgi Yarışmaları
Toplam 0 yarışmacı
Bir günlük hediye (ücretsiz) seçkin üyelik için buraya tıklayın

Ayın Yarışması

Nisan ayı boyunca her gün Kelime Cambazı yarışmasına katılabilir ve hergün 48 TL değerinde bir yıllık seçkin üyelik kazanan kişilerden biri siz olabilirsiniz.
Hemen yarışmak için buraya tıklayın

Üye olan herkese
10 BONUS
Üye olmak için tıklayın
Tavsiye edenlere
10 BONUS
Tavsiye için tıklayın
Tıkla Hemen
Bonus Kazan

Bonus için tıklayın
İş ortaklığı | Web Master | Hakkımızda | Sık Sorulanlar | Bize Ulaşın
birmilyon.com bilgi merkezli bir sitedir, bilginin paylaşılması ve çoğaltılması ilkesine dayanarak,
birmilyon.com da yer alan hertürlü soru ve bilgi yarışması tamamen paylaşıma açıktır.
Seçkin üyelik | Bilgi yarışmaları | Kelime ve Zeka Yarışmaları | Günlük | Foto kulüp | Bir sorum var | Serbest kürsü
Normal üyelik | Bilgi yarışması | Çocuk yarışması | Soru gönder | Bir işlem | Bir kelime | Timsah avı
Kullanım Şartları | Güvenlik ve Gizlilik | birmilyon.com V8 turbo

Bilgi Yarışması

0,140625