İzmir kurtuldu, çok tatlı bir yorgunluk,
Ankara'ya hareket edecekler.
Trene binerler kompartımana çekilirler.
Ertesi gün kompartımanın kapısını çalar yaveri,
Ata acar; yorgun, bitkin, kravatını yıkamaktadır.
Yaveri "ya paşam bu ne hal hiç uyumadınız
herhalde niye böylesiniz?" der.
"kompartımanıma yastıkla battaniye koymayı
unutmuşsunuz. Kolumu
yastık yaptım ağrıdı setremi yastık yaptım üşüdüm
bende uyumadım kalktım" der.
Yaveri; "aman paşam! Birimize haber vereydiniz
hemen size bir
yastıkla battaniye getirirdik" der.
(Ve bir ülke kurtarmaktan dönen
komutan söyluyor bunları tarihi
bir cevap) Ata der ki :
"Geç fark ettim hepiniz en az benim kadar
yorgundunuz. Hiçbirinize kıyamadım. Önemli olan
benim uyumam değil milletimin rahat uyuması".
"""""""ATAMIZ SAYESİNDE NE KADAR RAHAT UYUYORUZ Kİ
HALA UYANAMADIK"""""""
Yaşama küsme hakkınız yoktur.Neden böylesine mutsuzsunuz ?Nasıl bu denli karamsar olabiliyorsunuz ? Belki işinizden memnun değilsiniz,belki çevrenizden...Maaşınızı az buluyor,ya da kendinizi beğenmiyorsunuz...Oysa... Öylesine değerlisiniz ki.Örneğin gözleriniz...Gözlerinizi kaça satarsınız?1 trilyon?2 trilyon?5 trilyon? Satarsınız...İşte zenginsiniz...Ama...Bu servetle erişeceğiniz dünyayı görmedikten sonra,paranın bir değeri var mı? Ya da derdiniz para değil...Başarı ve saygınlık.Size gözlerinizin karşılığında bulunduğunuz şirketingenel müdürlüğünü verseler kabul eder misiniz? Cevabınız "Hayır" değil mi?O halde siz; aslında hem zengin, hem başarılısınız.Yeter ki,Allah'ın size verdiği bu değerlerin bilincinde olun. Bunları görebileceğiniz bir başarı için hayata geçiriniz.O halde....ASLA UMUTSUZLUK YOK !
Amerikalı milyoner bir bayan, genç ve yakışıklı avukatını yanına çağırır ve ’Artık yetmiş yaşına geldim ve biliyorum ki artık bu dünyada misafirim. Bugün yarın demeye kalmaz ruhu teslim ederiz... 0nun içindir ki sana vasiyetimi yazdırmak istiyorum.Avukatı da; Tabi hanımefendi, diyerek hemen kağıt ve kaleme sarılır. Kadın başlar saymaya...Benim bildiğin gibi hiç kimsem yok bugüne kadar hep tek başıma mücadele ettim ve çalışmaktan ince işlere bile zamanım olmadı.. Kendimi bildim bileli iş hayatının içindeyim. Sadece iki dileğim olacak...Biliyorsun servetimin tamamı 100 milyon dolar... Bana öldüğümde 99 milyon dolar harcanarak öyle görkemli bir cenaze töreni hazırlansın ve yapılsın ki; bütün ülke bunu günlerce konuşulsun der...Avukat:Evet efendim anladım, der ve "İkinci dileğiniz ne" diye sorar. Yaşlı ve zengin kadın biraz utanarak biraz da sıkılarak genç ve yakışıklı avukatına,:Bugüne kadar hiç kimseyle beraber olmadım ve hala bakireyim, der. -Dediğim gibi bugün yarın göçüp gideceğim bu fani dünyadan...Bu zevki tatmadan ayrılmak istemiyorum ve benimle olmayı kabul edecek kişiye de geri kalan 1 milyon doları vereceğim der.Avukatın gözleri açılır ve: Anladım efendim, diyerek kendisine bu konuda yardımcı olabileceğini söyler.Genç avukat akşam eve geldiğinde kara kara düşünmektedir... Karısı bir şeyler olduğunu anlamıştır ve konuyu avukatın açmasını bekler...En sonunda adam karısına açılır ve o günkü yaşlı milyonerle aralarındageçen konuşmayı anlatır... Eşi de 1 milyon dolara bu işi yapacak birilerini bulabileceğini söyler ve bunu problem yapmamasını söyler....Avukat en sonunda ağzındaki baklayı çıkarır ve: Hayatım biliyorsun bugünlerde benim de işlerim pek yolunda gitmiyor ve 1 milyon dolar da çok iyi para hani diyorum eğer sen de kabul edersen bir kereden bir şey olmaz... Hem ihtiyarın hayrını alırız hem de iyi bir para kazanmış oluruz ne dersin diye sorar... Genç kadın biraz düşündükten sonra;Haklısın hayatım zaten yolun sonuna gelmiş durumda hem 1 milyon dolar da çok iyi para bence bir mahsuru yok der....Genç avukat gelişmelerden son derece memnun ve sabahı zor eder doğruyaşlı milyonerin yanına... Efendim, der. Eğer sizin için de bir sakıncası yoksa 1 milyon dolarlık vasiyetinizi yerine getirmek için talibim..Zaten milyoner bakirenin arayıp da bulamadığı bir olay...Peki o zaman yarın sabah saat 10:00 da malikaneye gelirsin ve bu işi bitiririz der...Akşam avukat son derece neşeli evine gider ve eşine milyoner bakireyi razı ettiğini ertesi gün bu iş için saat 0n'da evine gideceğini söyler..Eşi de; Peki o zaman yarın seni ben bırakırım tahmini yarım saat sürse benseni 10:30 gibi yine oradan alırım, diyerek anlaşırlar...Aynen planlandığı gibi ertesi sabah kadın avukatı malikaneye 10 da bırakırve gider.. 10:30 civarında evin önüne gelir ve beklemeye başlar... Evdehiç kıpırtı yok..Neyse, der kadın 5-10 dakika uzayabilir önemli değil diye düşünür...Saat 11'e doğru artık dayanamaz ve başlar dıt dıt kornaya basmaya... evden hala ses yok..Birkaç dakika sonra tekrar dıt dıt... Gene çıt yok....Artık kadın iyice sinirlenmeye başlar ve hiç aralıksız kornaya basar.....Daaaaaattttttt !!!!! daaaatttttt...!!!!!! Derken pencereden yarı çıplak vaziyet de genç avukat çıkar ve eşineseslenir : Sevgilim sen bugün git benim ne zaman geleceğim belli değil...Kadın fikrini değiştirdi .Cenazemi belediye kaldırsın diyoooor...
İstanbul da hayvanat bahçesinde Uzunköprülü Adem isimli biri çalışıyormuş,Köyden İstanbul’a gelenlere iş bulma konusunda çok hevesli bi adamcağız olan Adem'in akrabası olan Teyfik isimli zat ta İstanbul’ a gelmiş bir süre sağda solda çalışmış vesonra Adem buna hayvanat bahçesinde bir temizlik işi bulmuş.Teyfik ilk gün hevesle işe gitmiş.Trakyalı ya,işe giderken hiç de işçi gibi giyinmemiş,Amir buna bir bakmış bak oğlum demiş
"Sen keçilerin,kuşların,maymunların bir de aslanların kafeslerini temizleyeceksin,yemlerini vereceksin yapar mısın?
Bizimki "yaparım amirim demiş,ben küyde ep hayvan güttüm zati".Heyecanla işe girişmiş,Kuşlara"kışşşşt"maymunlara "höööşt",keçilere"pürrrrşt"diye diye kafesleri temizlemiş,yemleri sermiş.Sıra aslan kafesine geldiğindeepey tırsmış ama sonra adem ağasına koşmuş"aga yav" demiş,aslan kafesini nasıl temizliycem,hayvan bana güzleri kanlı kanlı bakıyo"."kulay be" demiş adem agası.
"Bak beri şimdi sen aslan kafesine gircen,aslan sana "hıııır"yapacak,İçççç sesetmeycen,tınlamıycan.Sonra bi daha "hııııır yapacak ve yattığı yerden duğrulacak,beri bak burasını unutma yoksam yanarsın Marmara çırası gibi,hayvan duğrulur duğrulmaz hemen 0na bok atçan.o da yatçak yerine.Bir iki böyle olur sonra hayvan sana alışır.büülebasit beya,biz de büüüle üğrendik.Teyfik önce rahatlamış,sonra toparlanmış"iyi be aga,buku nerde bulcam o anda?.Adem aga gülmüş,ulan uffacık kafesin icinde aslan sana iki kere"hıırr"yaptığında ner tarafın Bok olacak zaten,neyi bulamıycan!!
18 yaşındaki kız, annesine iki aydır adet görmediğini söyler. Annesi, çok tedirgin olur ve eczaneye bir hamilelik testi almaya gider ve sonuçlar kızın hamile olduğunu gösterir. Anne çıldırmıştır, bağırır çağırır ve "bunu yapan hangi domuz? Bilmek istiyorum" der. Kız telefon acar ve yarım saat içinde bir Ferrari evin önünde durur, içinden hafif kırlaşmış saçları ve çok pahalı bir elbisenin içinde manyak yakışıklı bir adam iner ve kapıdan içeri girer. Anne baba ve kızla beraber otururlar. Herif, "kızınız durumu anlattı" der , "kişisel durumumdan dolayı kızınızla evlenemem" der, "ancak tüm sorumluluğu alıyorum" "Eğer bir kız çocuğu doğarsa annesine bir ev, bir yazlık villa ve milyon dolarlık bir banka hesabi, eğer bir erkek çocuk olursa bir kaç fabrika ve bir milyon dolarlık bir hesap, eğer ikiz doğarsa her ikisine de 500 bin dolarlık hesap ve bir fabrika vereceğim" der. Ancak düşük olursa.... O zamana kadar sessizce bekleyen baba elini dostça adamın omuzuna koyar ve "o zaman tekrar denersin evladım......
Bugünün dünyasında hepimizin sakinliğe ihtiyacı var.Bir makalede okuduğum basit bir tavsiye sayesinde nihayet iç huzuruma kavuştum. Makale söyle diyordu:"İç huzuruna kavuşmanın yolu, başladığınız işleri bitirmektir."Evde etrafıma bakındım ve başladığım fakat bitirmediğim her şeyi gördüm. Böylece, bu sabah evden çıkmadan önce şunların hepsini bitirdim: Yarım şişe kırmızı şarap, yarım şişe beyaz şarap, yarım şişe Bailey's, yarım şişe Johnny Walker Whiskey, yarım şişe Rakı, yarım kutu Prozac, yarım üzümlü kek, yarım paket çikolata.
Kendimi ne kadar iyi hissettiğimi bilemezsiniz.
Dünyanın gelişmiş ülkeleri bir araya gelmişler. Bir gün, en son teknolojilerle üretilmiş bir bilgisayara bütün ülkelerle ilgili verileri yüklemişler ve sormuşlar: "Dünyanın sahibi kim olacak?"Bilgisayar uzun süre bilgileri değerlendirmiş ve büyük an gelmiş. Nefesler tutulmuş. Bilgisayar, sonucu yazıcıya göndermiş. Hakem heyeti sonucu ilan etmiş. "Türkiye"Herkes şaşırmış. Mutlaka bir yanlışlık olmuştur düşüncesiyle aynı soruyu bir kez daha sormuşlar Bilgisayar uzun süre çalıştıktan sonucu yazıcıya göndermiş. "Türkiye"Tüm dünya şoka girmiş. Birisinin aklına "niye?" diye sormak gelmiş. Herkes bu fikri beğenmiş ve bilgisayara sormuşlar. "Niye?"Bilgisayar sonucu yazıcıya hiç düşünmeden göndermiş."Herkes bir gün uzaya çıkacak ve dünya Türklere kalacak"
Kız hayatında ilk defa bir partiye gidecekmiş,annesi o aksam kızına öğüt veriyormuş. -Kızım bak sen bu partileri bilmezsin burada çapkın erkekler olur seninle yatmak için her şeyi yaparlar eğer böyle bir şey olursa 0na çocuğumuzun adı ne olsun diye sor hemen telaşlanır ve senden uzaklaşır. Neyse kız partiye gitmiş biraz sonra bir genç kızı dansa kaldırmış, dans ederlerken genç kızı okşamaya sarkıntılık yapmaya başlamış.
Kız hemen "çocuğumuzun adı ne olsun" demiş, genç tırsmış ve gitmiş.
Bir süre sonra başka bir genç gelmiş yine aynı sarkıntılıklar başlamış kız yine "Çocuğumuzun adı ne olsun" demiş ve genç yine panik bir şekilde kaçmış, biraz sonra bir genç daha gelmiş,
dansetmeler falan derken yine aynı sarkıntılıklar başlamış, kız yine "çocuğumuzun adı ne olsun demiş ama değişen bir şey yok daha sonra dışarı çıkıp ıssız bir yer bulmuşlar kız yine "Çocuğumuzun adı ne olsun" demiş gençte yine bir şey yok biraz sonra genç kızın elbiselerini çıkarmış kız yine "Çocuğumuzun adı ne olsun" gençte yine bir şey yok
genç kızla sevişmeye başlamış kız "Çocuğumuzun adı ne olsun" demiş genç yine sessiz bir süre sonra genç işini bitirmiş kız yine "Çocuğumuzun adı ne olsun" demiş. Genç kalkmış prezervatifi çıkarıp bir düğüm atmış "Buradan çıkabilirse David Cooperfield olsun"
Eve bir gün tesisatçı çağırmışlar. Adam çalışırken evin küçük oğlu gelip seyretmeye başlamış. Tesisatçı da çocuğun ilgisini görünce takım çantasından tornavidayı çıkartıp çocuğa: "Bu ne biliyor musun?" demiş. Çocuk da "biliyorum, babamda bundan iki tane var. Küçüğüyle prizleri kontrol eder, büyüğüyle masanın bacaklarındaki vidaları sıkar" demiş. Tesisatçı: "İyi, aferin oğlum" demiş. Sonra eline anahtarı almış "Peki bu ne biliyor musun?" demiş. Çocuk: "Biliyorum. Babamda bundan iki tane var. Küçük olanıyla muslukları değiştirir, büyük olanıyla boruları tamir eder." demiş. Tesisatçı "Çattık be..." demiş içinden. Bu kez de çekici alıp "ya bunu bilecek misin?" deyince çocuk "Biliyorum, babamda bundan iki tane var. Küçüğünü cam takarken kullanır, büyüğünü de duvar kırarken kullanır" demiş. Her sorduğuna cevap yetiştiren çocuğa tepesi atan tesisatçı bu sefer fermuarını açıp göstermiş: "Bunu da bilecek misin lan ukala?" deyince çocuk: :"Biliyorum, bundan babamda iki tane var. Küçüğüyle çişini yapar, büyüğüyle de annemi" demiş.
Adamın biri arkadaşına derdini anlatmaya başlamış. "Sabahları uykumdan hep daha yorgun kalkıyorum uykumdan bir şeyanlamıyorum." "Nasıl oluyor bu?" "Yastığa yatar yatmaz geçiyorum direksiyonun başına. Tır’ı sürüyorum Zeytinburnu’na, tek başıma yüklüyorum. Sonra da Sofya ya kadar gidip orada yine ben boşaltıyorum. Tam tır boşalıyor ben uyanıyorum. Haliyle çok yorgun oluyorum bu böyle 3 aydır her gece devam ediyor." Arkadaşı 0nu bir tanıdık doktora yollar adam doktorada derdini anlattıktan sonra doktor 0na; "gece yatıp tırı kullanmaya başladığında Florya benzinliğe gel ben orada her şeyi halledeceğim" der. Akşam adam uykuya dalar yine tırı kullanmaya başlar bu sırada doktorunsöyledikleri aklına gelir ve benzinliğe gider gerçekten de doktor oradadır.Yanına yanaşır ve doktor 0na: "Bundan sonra tır benim der adamı aşağı indirir kendi direksiyona geçer ve oradan uzaklaşır. Adam uyanır artık bu dert ten kurtulmuş ve mutludur. Derken bir gün yolda o başka bir arkadaşına rastlar perişan bir haldedir arkadaşı: "Hayırdır neyin var?" "Sorma uyku problemim var" demiş ve anlatmaya başlar; "Yastığa yatar yatmaz etrafımı güzeller kaplıyor bir 0nunla sevişiyorum bir bununla sabaha kadar belki 0n kızla sevişiyorum uyandığımda da yorgun uyanıyorum" demiş. Öbür adam "Benimde senin ki gibi bir problemim vardı şu doktora git derdini anlat beni kurtardı seni de kurtaracaktır" der ve ayrılırlar.Bir kaç hafta sonra adam yine aynı arkadaşını görür ama bu sefer daha da perişandır adam. "Rahatsızlığın geçmedi mi?" "Hayır daha da fazlalaştı." "O doktora gitmedin mi?" "Bırak o şerefsizi yahu!" "Ne oldu anlatsana..." "Şerefsiz doktora gittim derdimi anlattım. Dediklerini yaptım. Adi, aldı kızları benden, verdi altıma bir tır.
Her gece Zeytinburnu-Sofya yapmaktan anam ağlıyor."
Bıçkın delikanlının biri...Berber dükkanından içeriye kafasını uzatmış, o sırada müşterisinin saçını kesmekte olan berbere; - Usta, demiş, tıraş olacağım, sırada bekleyen var mi acaba? Usta, başını kaldırmış,eliyle 2 işaretini yapmış: - İki kişi var. İki saat sonra gelirsen yaparım tıraşını.Delikanlı; - Tamam, oldu ustam, demiş ama gidiş o gidiş... İki gün ortalıkta yok. İki gün sonra aynı berberin kapısında görünmüş: - Usta, traş olacağım, sırada bekleyen var mı? Bu kez, 3 işareti yapmış usta... - Üç kişi var. Üç saat sonra gel. - Tamam, oldu ustacığım, demiş delikanlı ama gidiş yine o gidiş. Üç gün sonra yine kapıda...Delikanlının, iki üç günde bir kapısına gelip aynı soruyu sorduğunu ama hiçbir zaman saç kestirmeye gelmediğini gören usta,sonunda fena halde meraklanmaya başlamış: - Bu delikanlı deli mi divane mi? Neden böyle yapıyor? Ve tamam usta, dedikten sonra nereye gidiyor? Yine bir gün, aynı diyaloğun ardından, yanındaki çırağa seslenmiş: - Oğlum, demiş, çaktırmadan takip et şu herifi bakalım. Buradan ayrılınca nereye gidiyor? Çırak yarım saat sonra kapıdan girerken, usta merakla sormuş: - Adamı takip ettin mi? - Ettim usta. - Nereye gitti peki? - Sizin eve usta!
Adamın biri, ilk defa gittiği küçük bir kasabada şaşkın şaşkın gezindikten sonra yol kenarında duran bir arabanın yanına sokulmuş ve arka koltukta tek başına oturan çocuğa :
- Buraların yabancısıyım demiş.
Parkın hemen yanıbaşındaki fırını arıyorum,
çok yakın olduğunu söylediler.
Çocuk, arabanın penceresini iyice açtıktan sonra :
- Ben de buraya ilk defa geliyorum demiş.
Ama sağ tarafa gitmeniz gerekiyor herhalde.
Adam, çocuğun da yabancı olmasına rağmen bunu nasıl anladığını sormuş ister istemez.
- Ihlamur çiçeklerinin kokusunu duymuyor musunuz? diye gülümsemiş çocuk.
Kuş cıvıltıları da oradan geliyor zaten.
- İyi ama, demiş adam, bunların parktan değil de tek bir ağaçtan gelmediği ne malûm ?
- Tek bir ağaçtan bu kadar yoğun koku gelmez, diye atılmış çocuk.
Üstelik, manolyalar da katılıyor 0nlara. Hem biraz derin nefes alırsanız, fırından yeni çıkmış ekmeklerin kokusunu duyacaksınız.
Adam, gözlerini hafifçe kısarak denileni yaptıktan sonra, teşekkür etmek için döndüğünde farketmiş çocuğun kör olduğunu.
Çocuk ise, konuşurken bir anda sözlerini yarıda kesmesinden anlamış, adamın kendisini farkettiğini.
Işığa hasret gözlerini 0ndan saklamaya çalışırken:
- Üç yıl önce bir kaza geçirmiştim, demiş, görmeyi o kadar çok özledim ki. Sizinkiler sağlam öyle değil mi?
Adam, çocuğun tarif ettiği yerde bulunan fırına yönelirken:
- Artık emin değilim, demiş. Emin olduğum tek şey, benden iyi gördüğündür.
Gösterdim... gördü anlamına gelmez
Söyledim... duydu anlamına gelmez
Duydu... doğru anladı anlamına gelmez
Anladı... hak verdi anlamına gelmez
Hak verdi... inandı anlamına gelmez
İnandı... uyguladı anlamına gelmez
Uyguladı... sürdürecek anlamına gelmez...
Adam karısı ile birlikte doktora muayene olmaya gider. Muayene biter ve doktor odasından çıkarak kadının yanına gelir ve:-'Kocanızın ölmemesini istiyorsanız su kağıda yazdıklarımı uygulayacaksınız' der.1-Sabahları güler yüzle güzel bir kahvaltı hazırlayın ve işe mutlu gitmesini sağlayın.2-Öğleleri eve geldiğinde güler yüzle karşılayın ve güzel bir öğle yemeği ile takdir edildiğini hissettirin, böylece günün geri kalan kısmını da iyi geçirmesine yardım edin.3-Akşamları eve geldiğinde yemek özellikle güzel olmalı. Eve gelince eline bir kadeh içki verin dinlenmesini sağlayın. 4-Haftada en az üç kere birlikte olun, eğer isterse daha fazla birlikte olun.Ve tamamıyla tatmin olduğundan emin olun.'Eğer bu dediklerimi harfiyen uygularsanız kocanızın saglık yönünden hiçbir problemi olmayacak' der doktor. Eve geldiklerinde adam karısına sorar,-'Ne dedi doktor sana?Kadın cevaplar:ÖLECEKMİŞSİN !!
Bir GS'li, bir Fener´li ve BJK´li Arabistan'da yasak olmasına rağmen bir otelde içki içerken yakalanırlar...
Mahkemeye çıkarılırlar... Karar İDAM... İtiraz ederler ve karar ömür boyu hapis cezasına çevrilir. Ama o gün, bayrama denk geldiği için Prens Hazretleri cezayı kaldırıp hepsine 20 kirbaç ceza verir.
Bizimkileri sempatik bulduğu için de bir kıyak daha yapıp herkese cezasını hafifletmek için bir istek hakki tanır. BJK'li: "Sırtıma bir yastık bağlayın" der. 10 kırbaçtan sonra yastık paramparça olur ve pek fayda etmez.
Uyanık Galatasaraylı' lı bunu görünce: "Sırtıma iki yastık bağlayın" der. Ama iki yastık bile 10 kırbaca dayanmaz. Sıra Fenerli’ye gelince Prens Hazretleri: "Bak ben de Fenerbahçe' liyim.!!!Sana ceza vermek istemezdim ama ne yaparsın kurallar böyle..
Bu yüzden sana iki istek hakkı veriyorum"
"Peki" der Fener' li:"O zaman bana 40 kırbaç vurulsun".
Herkes şaşkına döner. Prens Hazretleri: "Peki ikinci isteğin nedir?" diye sorar... Fenerbahçe'li pis pis sırıtarak: "GALATASARAY´lıyı sırtıma bağlayın"
aleyra ben yanılmıyor isem
burada fb li ve gs linin yarlerinin değişik olması lazım
hatta bu fıkra hürriyet yada sabah gazetesinde orjinal versiyonu ile yayınlanmıştı.
BİLGİNE
Küçük Abraham yedi yaşında Yahudi İmam Hatip Okulmuadili ilk okula gitmeye başlamış. Birinci haftanın sonunda yani cuma günü saat 0n ikide okul hafta sonu tatiline girince eve dönmüş. Annesi sormuş :* Abraham anlat bakalım bu hafta okulda ne öğrendiniz?* Dinle anne, bu hafta Musa Peygamberi öğrendik, demiş küçük Abraham.* Peki anlatabilirmisin?* Musa Peygamber bir Mossad ajanıydı. Gördüğu eğitim sayesinde Mısır firavununun sarayına kimseye çaktırmadan girdi. Esiralınmış Yahudileri Kızıl denizin kenarına kadar kaçırmayı başardı.Denizi geçmek için bütün yahudilere emir vererek yüzen köprülerkurdurdu ve Yahudiler Kızıl denizin doğusuna geçmeye başladılar. Tam geçerlerken General Firavun bunları orduları ve zırhli birlikleri ile takip etmeye başladı. Musa Peygamber cep telefonunu kullanıp Mossada haber verdi. Mossad İsrail hava kuvvetlerine bildirince hemen F-16larla Fantom ucakları köprüye varan Mısır ordusunu ve tankları bombalamaya başladılar, Köprünün yarısına kadar gelmiş Mısır ordusu vegeneral Firavun denize düşerek boğuldular ve Yahudiler selametle karşısahile geçtiler. Annesi dehşetler içinde sorar.* Abraham, haham hocan cidden, hakikatten böyle mi anlattı? * Anne tam olarak böyle anlatmadı, ama herifin tam olarak anlattığı şekilde sana anlatsam hepten inanmıyacaksın!!!!