Bilgi Yarışması, Ana Sayfa

Ana Sayfa

İkili Yarışmalar

Kelime Yarışmaları

Zeka Yarışmaları

Günlük

Foto Kulüp

Bir Soru

Serbest Kürsü

Dostluk

Üyelik
Ana Sayfa
Seçkin Üyelik
Mesaj Kutusu
Tavsiye Et
Tıkla Kazan
Ödül Listesi
Gruplar / Sıralama
Sohbet Odaları
  Üyelik
Kullanıcı adı
Şifre
Yeni üye
Şifremi unuttum
Tavsiye Edenlere 10,00 Bonus
Tavsiye edeceğiniz e-posta adresi


%50 Daha Hızlı Flash Menü

Toplam üye
2.056.785
Aktif soru
27.965
Aktif üye
984

Bayrak

KONU SAHİBİ: piruspapirus   -   25 yorum, 10.303 kez okundu

TARİH: 30.05.2008 11:26:00

KONU BAŞLIĞI: Hemşerim Esas Memleket Nire ?

KONU AÇIKLAMASI:
Geçenlerde bir yerde okumuş ya da duymuştum sanırım. İbrahim Şahin'in, TRT ye genel müdürlük görevine başladığından bu yana TRT ye yapılan bazı personel alımı vs.. gibi konularda hemşehrisi Amasyalılara öncelik tanıdığı, TRT de Amasya ile ilgili belgesel programların arttırılması talimatı verdiği konuşuluyor ve eleştiriliyordu..... Bu iddianın doğruluğu ya da yanlışlığı beni çok fazla ilgilendirmiyor. Benim bu kürsü vesilesiyle irdelemek istediğim faktör, hemşehri ve hemşehricilik kavramı. İbrahim Şahin hakkında konuşulan rivayetlerin pek çoğu, pek çok yerde yaşanıyor. Örneğin bir dönem çalıştığım kurumda personel alımlarıyla ilgili yerde yetkili pozisyonda olan kişilerin hemşehrileri olması nedeniyle Artvin ve Sivas lılara öncelik tanıdığı söylentileri ayyuka çıktı. Bunun üzerine çalıştığım kurumda zaman zaman değişik ortamlarda o dönem işe başlayan arkadaşlara "nerelisin ?" diye sorduğumda, büyük çoğunlukla "Artvin" ya da "Sivas" cevabı aldım. :) Bu da rivayetlerin doğru olma ihtimalini benim zihnimde güçlendirdi..... Bu olay pek çok yerde de hemen hemen aynı......... Gelelim kürsü konusuna; hemşehricilik uygulamasını doğru buluyor musunuz ? kendinizi bu konuda nerede hissediyorsunuz ? sizde nerede bir memleketlinizi görseniz "topraammm" diye sarılanlardan mısınız ? kısacası bu konuyla ilgili fikirlerinizi merak ettim. Hemşehricimisiniz ? eğer öyleyseniz nereye kadar hemşehricisiniz ? Beni soracak olursanız; Barış Manço'nun dizeleriyle cevap vereyim. :)))....... kendimi bildim bileli yollarda tükettim koskoca bir ömrü / bir uctan bir uca gezdim su fani dünyayi / okumusu cahili yoksulu zengini hic farki yok hepsi ayni/ sonunda ben de anladim hanyayi konyayi / sanki insanlik pazara cikmis ekmek aslanin agzinda/ bir sicak corba icermisin diyen yok / dört duvari ören catisini kapatip icerden kitlemis kapiyi/ bir dösekte sana serelim buyur diyen yok / tek bir soru / hemserim memleket nire/ bu dünya benim memleket/ hayir anlamadin hemserim esas memleket nire/ bu dünya benim memleket / tövbe tövbe tövbe / kardeslik ve esitlik üstüne uzun uzun nutuklar cekip/ niye senin derin benden daha koyu diyen cok / kasinin altinda gözün var diye silahlanip ölüme kosarken/ kalan dul ve yetim ne yer ne icer soran yok / baris garibim bulamadi cözümü oturdu etti bunca sözü/ gelin hep beraber anlasalim diyen yok / zaten paramparca bölünmüs ve yasanmaz olmus dünyamiz/ daha fazla kesip bölmeye hic gerek yok.../

Yorum yazmak için üye girişi yapmalısınız, üye girişi yapmak için buraya tıklayın


KULLANICIYORUM
bambola77ÖZGÜR GÜZEL KONU.BEN BU AYRIMCILIĞA GICIK OLUYORUM.ÇALIŞTIĞIM ŞİRKETİN YARISINDAN FAZLASI KARADENİZLİ.KARADENİZLİ PATRONLAR HEP KARADENİZLİLERİ TUTUYOR.HEP Bİ AYRIMCILIK VAR BU KONUDA ÇOK SİNİR OLUYORUM.HER MEMLEKETİN İYİ İNSANI DA VAR KÖTÜSÜ DE.HER ÖNÜME BEN DE MEMLEKETLİM DİYE ATLASAM BAŞIMA NELER GELİR BELKİ DE.İYİ İNSAN VAR KÖTÜ İNSAN VAR.ŞURALISI BURALISI YOK. YÜREK VAR ÖNCE SAYGI VAR.
Haklısın, çoğu özel işyerinde bu ayrım yapılıyor maalesef. Fakat ben onları işin açıkçası çokta eleştiremiyorum. Çünkü orası özel bir işletme, orada çalıştıracağı elemanı patronun bizzat tayin etme şansı var. Tabii o işyeri patronu sadece "hemşehri"si olduğu için işe aldığı eleman bir hata yapar şirketi zarara uğratırsa onun da ceremesini kendisi çekmek durumunda. Burada zarar o özel işletmenin sahibine. Fakat kamu kurumlarında olay farklılık arz ediyor. Çünkü sadece orada yetkisini 'bence' kötüye kullanan bir kişinin işe aldığı ve işten anlamayan hemşerisi kamuyu zarara uğratabiliyor....... Onun haricinde benim bir özel işletmem olsa senin bahsettiğin gibi oraya hemşerimi değil, şirkete en fazla maddi, manevi katma değer yaratacak insanı seçerdim sanırım. Değerli yorumun için teşekkür ederim.
Sesu66Soy sop, doğma büyüme hep Ankaralıyız, belki bu nedenden dolayı hemşehricilik olayını burada bizler (Ankaralılar) yapmıyoruz. Ama bir haftalığına bile şehir dışına çıksam, hele de özlemişsem, gördüğüm her 06 plakalı araca el sallamak istiyorum. Şehir dışında bir yerde yetkili bir görevde olsam sanırım ben de Ankaralılara öncelik tanırdım, bu bir özlem giderme şekli gibi sanırım. Ama tabi bunun yanında işe alınan kişilerin yeterlilik durumuna bakmak lazım. Aynı bilgi ve becerilere sahip, aynı eğitimi almış iki kişi arasında tercih yapmam gerekirse Ankaralıyı seçerim Özgür'cüğüm. :))
Hemşehricilik, dozunda ve sosyal ilişkileri geliştirici bir faktör olarak görüldüğü sürece elbette güzel bir şey. Fakat özellikle liyakat gerektiren konularda mesleki bilgi-beceri değil de hemşehrilik bir tercih sebebi, bir torpil aracı olduğu zaman bence en az bölücülük kadar tehlike içerebiliyor. Bu kürsüyle esas dikkat çekmek istediğim konu buydu. Değerli yorumun için teşekkür ederim. :)
ginger2004İfade ettiğiniz biçimdeki hemşehricilik olayına karşıyım..ama bir ortamada hemşehrimle olmaktan hoşlanırım..aynı dili konuşuruz çünkü..veya iş ortamında tanıdığım iyi kişiler ise ve herhangi bir seçme hakkım doğarsa, hemşehrimi seçerim..tanıdığım kötü kişilerse:hemşehrimi uzaklaştırırım....tanımadığım kişilerse , kişileri tanımaya çalışır, karar veririm..ayrıcaaa herhangi bir yerde , her hangi bir hemşehrimle karşılaşırsam diğer kişilere göre daha fazla yakınlık hissederim ama toprağım diye de yakasına yapışmam, herkesle aynı mesafede ama özel dikkat alanımda olur...kısacası NE KADAR İNSAN OLDUĞU ile ilgilenirim ve bu ilgim diğerlerine göre daha önde olur evet...ama kurulan mesafe aynıdır..tanıdıkça TOPRAĞIM olur:)))))
Bahsettiğiniz gibi elbette aynı şehrin havasını soluyarak dünyaya gözlerini açmış, belki de uzaktan akraba çıkma ihtimali bile olan, aynı ortamlarda değişik zamanlarda büyümüş iki insanın karşılaşması ve ilk anda birbirlerine ortak paydalarından dolayı muhabbetle bakmaları gayet doğaldır. Buna hiç kimse itirazda edemez. Fakat sizinde bahsettiğiniz üzere liyakat gerektiren işlerde, bunun bir tercih sebebi olması sanırım hepimizi rahatsız ediyor. Bu kürsü vesilesiyle bir parça bu "çıkara dayalı hemşehricilik" sorununu; (sorun diyorum, çünkü bence bu en az devlet yönetimindeki partizanlık kadar Türkiye'nin sorunudur) bir parça irdelemek istedim. Değerli yorumunuz için teşekkür ederim, saygılar.
quenteSanırım küçük illerde daha kuvvetli oluyor bu. Benim de bir zamanlar çalıştığım kurumda yurtdışı kurslar olurdu. Birgün benim gidebileceğim bir kursa, kararı veren şahıs Malatya'lı olduğu için artık emekliliği gelmiş iki Malatyalı şahısı göndermişti. Adamlar 2 ay süren bu kursa gidip geldikten hemen sonra emekli olmuşlardı. O zamandan beri sevmem Malatyalıları :)
Öncelikle zorunlu bir nedenle bir süre geciken cevaplar için özür diliyorum. Sevgili quente senin de bahsettiğin gibi küçük yerleşim yerlerinde yaşayan insanlar birbirlerine daha sıkı hemşehrilik bağıyla bağlı oluyorlar. Hatta doğru orantılı bile diyebilirim. Sanırım bu tip yerlerde yaşayanlarda "azınlık psikolojisi" daha gelişmiş oluyor. :) Onun dışında yurtdışına gitme deneyiminin, bir hemşehricilik oyununa kurban gitmiş olmasına da doğrusu üzüldüm. :)) Malatya da Türkiye mizin güzide şehirlerindendir. Sanırım sen Malatya'nın çürük yumurtalarına denk gelmişsin. :))) Değerli yorumun için teşekkürler.
sarpedrosDoğma büyüme Samatya'lı olduğumdan memleket neresi sorusuna istanbul/samatya diye cevap veririm ve hemen hemen herkes Samatya hastanesini bilip bilmediği sorar.<;=)) Evet maalesef hemşericilik her yerde ve her zaman var mesela İstanbul Büyük Şehir belediyesinde bir dönem Sivas/Gürün'lüler vardı,bir dönem de Siirt ve Rize'liler.Zeytinburnu Belediyesinde ise uzun dönemdir Giresun Görele'liler var, acaba neden? <;=)))
Bilmem ? acaba belediyecilik konusunda bu il ve ilçelerimizin insanları çok yetenekli olabilirler mi ? :))) Eminim şimdi araştırsanız, Samatya hastanesinin yerini bilmeyen ama hemşehri aracılığıyla işe girmiş Samatya'nın Belediyesinde çalışan insanlar bulabilirsiniz. :)) Değerli yorumunuz için teşekkürler.
cananyegençok felaket hemşericiyimdir. doğu karadenizin her yanı hemşerimdir. toprağımmmmm der başka bir şey demem :)kan çekiyo ne yaparsın. hele ki gurbette isen her memletlim bana ilaç gibi geliyo :)
Senin hemşehriciliğin, yaşadığın şehre duyulan platonik aşka benziyor Canan kardeşim. :) Bu hemen hepimizde olan ve olması da son derece masumane olan bir duygu. :) Sana bir Adanalı olarak "topraaaam" diyemiyorum ama değerli yorumun için teşekkür ediyorum. :)
asparagusmenÖzgürcüğüm, hemşehricilik konusu yıllardır memleketimize olan birşey bence..işyerinde, özellikle askerlikte çok gördük bunları..Bizden başka millet yoktur sanırım, adını öğrenmeden önce o malum soruyu soran. " Nerelisin hemşerim? " Cevap gelir ama, birde şöyle soru devam eder, " İçinden mi?" Milletin içiyle dışıyla uğraşan bizden başkası olamazdı zaten.Fakat heryerde toprağını tutma olayı kaçınılmaz bir hal almıştır..sanki onu koruma kollama içgüdüsü oluşmuştur..bizlerde yaptık askerde falan..ama yurdumuzun her köşesine hemşerim diye bakmak lazım bence..hepimiz aynı toprak altında yaşıyoruz dolasıyla :)) Bu konuya yakın bir fıkra da şöyle; Vatandaşımız Kıbrıs Savaşı sonrası arkadaşlarıyla hamama gider. Savaşta aylarca banyo yapmamıştır ama tellakın bundan haberi yoktur. Tellak keseyi vurur, korkunç bir kir yuvarlanır gider, tellak sorar, " Hemşerim nerelisin? " Adam cevaplar "Isparta'lıyım." adamın ardından giren arkadaşına vurur keseyi tellak, aynı kir onda da var, tellak dayanamaz, sorar " Hemşerim sen de mi Ispartalısın?"
Evet sevgili Ati; özellikle askerde bu "topraaam" olayı çoktur. :)) Benim askerlik yaptığım yerde yaklaşık 30-35 kişiydik ve içlerinde ben dahil 4 kişi Adanalıydık. :) Tabii ilk karşılaşmamızda epeyce sevindik neredeyse oradaki mevcudun %10 dan fazlası bize aitti. Fakat askerlikte malum rütbe ve otorite olayı var. Baktım ki, diğer 3 hemşerimden ikisi zaman içerisinde zıvanadan çıktı ve olay "hemşehrim" muhabbetinden çıkıp, beni kullanma teşebbüsüne dönüştü. İşte orada hemşehri falan dinlemeyip; "dur bir dakika, haddini bil" dedim. Çünkü onlara sadece doğdukları yer bakımından ayrıcalık tanımam, benim adalet duygularımı zedeleyecekti. Ondan sonrada diğer askerlerle ilişkim neyse aynı tarifeyi onlara da uyguladım. Yani hemşehrimi severim ama hemşehrim bile olsa kimsenin beni kullanmaya çalışmasına asla müsaade etmem. Değerli yorumun için teşekkürler. :)
pinkglozeçok güncel bir konu daha çok doğru söylediklerin bu yeni bir konu değil ülkemizde adam kayırma hemşerilik hep vardı kadrolaşma gruplaşma hep olur en küçük birimden en büyüğe kadar bunlar vizyonu dar olan insanların işi yurduna geniş açıdan bakmış olsa iş dünyasındakiherşey tepetaklak olur escümle dar alanda kısa paslaşmalar küçük basit hesablar ve ülkenin geldiği noktaya bak kim hakkettiği yerde bu ülkede kim neye göre etkili ve yetkili önce insan olarak aşmalıyız kendimizi o günler gelirmi bilmem bildiğim ülkemizin ve insanlarımızın durumu içaçıcı değil allah sonumuzu güzel eylesin
Haklısınız, ben de bu suni ayrımcılıklardan nefret ediyorum şahsım adına. İnsanları toplum olarak din adına ayırıyoruz, yetmiyor mezhep diye ayırıyoruz, imanının derecesine göre ayırıyoruz, renklerine göre, milliyetlerine göre, tuttuğu takımlara, statülerine göre ve daha bir çok özelliklerine göre ayrımcılığa tabi tutuyoruz. Bütün bunlar yetmezmiş gibi, bir de ilk bakışta masum gibi gözüken ama özellikle devletin içerisine doğru inildikçe kokuşan, kamuyu zarara uğratan yapay bir "hemşehricilik", bölgecilik ayrımı çıkıyor önümüze. Barış Manço'nun yukarıdaki dizeleri ok gibi batıyor gözümüze. ......zaten paramparca bölünmüs ve yasanmaz olmus dünyamiz/ daha fazla kesip bölmeye hic gerek yok.../ .......... Çok haklı bence rahmetli Manço; yeterince bölündük, daha fazla bölünmenin gereği yok.... Değerli yorumunuz için teşekkürler.
nisan0606Ben bu olayı her zaman normal karşılamışımıdır... Ülkemizde her bölgenin şivesi, kültürü, adetleri, baştan sona bütün özellikleri ne çok farklılık gösterir..Şöyle batıdan doğuya, kuzeyden güneye gözünüzden geçirin yörelerimizi, uzaklaştıkça coğrafya birbirinden nasıl herşey farklılaşıyor... Adetlerin farklılaşması ile insan yapılarınında farklılaştığını görüyoruz... Bu durumda kürsü konunuza ilişkin bahsedilen hemşehrilik (TDK da bu şekilde geçer) (= hemşeri yaygın kullanım ) bence çok mantıksız gelmez bana... Sonuçta arkadaşımızı seçerken ortak özelliklerimizin çokluğundan yola çıkarız.... İş arkadaşlığı içinde durum böyle bence.... Elbette sırf hemşeri diye, belirli yerlere doldurulan personelden verimli sonuç alınamadığınıda yıllarca gördük:)))... Özel sektör bu konuda daha farklı uygulama içerisinde... Son olarak gelelim bana :) tüm bu yazdıklarıma ters düşen bir kişilik olarak ben Konya'lıyım ama Konya-Bozkır... :)) Yani Konya'lı gördüğüm zaman 'Ooooo topraamm' diye sarılmam .. zaten onlarda bana sarılmıyor:)))
Şu ince noktanın altını ısrarla vurgulamak isterim; benim burada eleştirdiğim kavram; hemşehrilik değil, hemşehricilik. Yani sizin deyiminizle, halk arasındaki tabirler "hemşericilik"... Hemşehrilik bir sosyal bağdır, hemşehricilik ise bir "adam kayırma" yöntemi, aracıdır. hemşehrilik ilişkileri, aynı yerde doğmuş büyümüş her insan için adeta bir sosyal zorunluluktur ama hemşehricilik zorunluk olmadığı gibi bence ahlaki de değildir. Şahsen bana bir insanda "hemşehricilik" olgusunun gelişmiş olması o kişinin karakteriyle ilgili önemli bir ipucu verir. Sürü psikolojisine yatkın, alt kültür düzeyinde bir insan olduğunu düşünürüm hep nedense. Her yöremizin kültürü farklı olsa da doğrular sadece bir tanedir, sanırım buna katılırsınız. Yani adam kayırmak, doğuda da, batıda da, kuzeyde ya da güneyde de doğru bir davranış yöntemi olmasa gerek. İşte bu bakımdan ben kürsü açıklamasında da özellikle "hemşehricilik uygulamasını doğru buluyor musunuz ?" tarzında sordum sorumu. :) Onun haricinde bahsettiğiniz gibi çok kişi bilmez belki, devlet dairelerinde çalışanlar için bir kural vardır; "1. dereceden yakınlar aynı sorumluluk bölgesi içerisinde çalıştırılmazlar" bu kanunla yasaklanmıştır. Bunun belki de en önemli sebebi o iş yerinde ilişkilerin düzeyini tutturup, randımanı arttırmaktır. Sizin bahsettiğiniz gibi örneğin Konya'nın bilmem hangi ilçesinin, bilmem hangi köyünden 10 kişiyi işe alın, görün başınıza gelecekleri :))) Bu bakımdan hemşehricilik yapmamanız bence %100 doğru bir düşünce. :) Ben de hemşehrime muhabbet duyarım ama hiç bir zaman körü körüne "topraaam" muhabbetine de girmem. :) Değerli yorumunuz için teşekkürler.
duman9 Benim hayatta duymak istemediğim birkaç sözden biridir.."hemşerim memeleket nere"..esas önemli olan herkes yaşadığı yere sahip çıkması ,yaşadığı sokakları savunması,bulunduğu yeri göçtüğü ve sonra terk edeceği yer olarak görmemesi gerekir. "Şehir esiri olmak zordur madem geldin şehre,"otur doğru dürüst doyduğun yeri koru ,benimle, şehirde yaşamayı öğren, Eloğlu adama nerelisin diye sormuyor "ne ustasın ,ne yaparsın?"diyor yani "nerelisin "değil " nesin" sorusuna cevap bulmalıyız ...Hepimiz Türkiye liyiz..İstanbul da istanbullu kalmadı maalesef her ilden köyden birileri var,yaşam o kadar zorki birde hemşericilik yapıp herkes bir tarafa çekerse vay halimize..Benim için kişinin nereli oldugundan çok ne olduğu önemli,bizim işimizde de zamanla karşılaşırız bu tür zorluklarla...Mal sahibi gelir benim evimi şu şehirliye verme der,tüm şehri batırır çıkar, kıytırık bir evi için..Ve ben bu durumda mal sahibini çoktur kibarca büromdan gönderdiğim,ön yargı ne kötü birşeydir...Özgür bey teşekkür ederim kürsü için, içimdeki yarayı deştiniz:))))
Mine hanım, siz mesleğiniz gereği bu ayrımcılığa en fazla şahit olanlardansınız. Sizinde bahsettiğiniz gibi insanların referansları, doğdukları şehirler değil, topluma sağladıkları katma değerler olmalı. Birde özellikle en başta İstanbul olmak üzere göç alan şehirlerde bu tür hemşehricilik uygulamaları hayatı iyice felç ediyor. O koskoca şehirler içerisinde bir bakıyorsunuz, belli bir şehirden gelmiş, geldiği şehrin toplumsal yaşantısına ayak uyduramamış, ayak uyduramadığı için adeta birbirlerine bu "hemşehricilik" denilen sözde dayanışma, aslında kendilerini toplumdan soyutlayan bir yaklaşımla varoşlar oluşturuyorlar. Bunun üzerine, "bilmem nereliler mahallesi", "bilmem nereliler sitesi" gibi garip oluşumlar meydana geliyor. Bu garip yapı maalesef zaman içerisinde sistemleşiyor ve dışarıdan gelen bir kişiyi ya da kişiler topluluğunu içlerine almıyor, istemiyorlar. Bu da bir nevi bölücü bir eğilim gibi geliyor bana. Sonuçta bahsettiğinize kesinlikle katılıyorum, doğduğumuz şehirler değil, yaptıklarımız ve yapabileceklerimiz bizlere referans olmalı her zaman. Değerli yorumunuz için çok teşekkür ederim. :)
ecz35Hemşehricilik iyi,hoş,güzel de nedense insanlar en büyük kazığı hemşehrilerinden yerler :)Babam yurt dışına işçi götürmek durumundaydı ve çoğu kişinin yaptığı gibi hemşehrilerinden seçerek götürmüştü.Sonuç tam bir hayalkırıklığıydı,işi zamanında teslim edebilmek için epey zorlanmıştı.Bir de yurtdışı olunca sanki işçi değil de babasının oğlu rahatlığında iş yapma zihniyeti ile hareket eden insanlar ve yetiştirilmesi gereken önemli bir iş...Sonuç mu?...Akıllı adamdır,bir daha aynı hatayı yapmadı:)
:) Bahsettiğiniz gibi hemşehricilik uygulamaları genelde döner, dolaşır o uygulamayı yapanları zarara uğratır çoğu zaman. Babanızın da sanırım bu yüzden bir miktar başı ağrımış. Bir insan doğup, büyüdüğü yere kendisini borçlu hissedebilir, bir iyilikte bulunmak isteyebilir. Bunun için maddi imkanına ve o bölgedeki sorunlar tespit edilerek örneğin bir okul, bir çeşme, bir cami, bir üstgeçit vs... yaptırabilir. Bu hem iyi bir hemşehrilik örneği olur hem de bir sevap vesilesidir. Fakat olay istihdam bazında olunca, orada hemşehrilikten önce, liyakat devreye girmelidir kanaatimce. Babanız sanırım ilk etapta bunu çok fazla gözönünde bulundurmamış. Fakat içine düşülen hatadan ders almak ve bir daha yapmamakta sonuçta bir erdem ve babanız bu erdemi, iş hayatının sonraki dönemlerinde göstermiş. Kendisini olumsuzu, olumluya çevirdiği için kutlarız. Değerli yorumunuz için teşekkür ederim.
yel1974Sevgili Pirus bizim iş özel sektör olduğu için pek öyle hemşehrilik yoktur.Kim iyi ve çalışkan ise o alınır.Ama çok iyi biliyorum bir çok arkadaşım malesef dayısı olmadan veya hemşehrisi olmadan kamu kurumlarından geri döndüğünü...Hemde bütün sınav ve mülakatları kazandığı halde.....çok üzücü !!!
Haklısın, özel sektör bu konuda kamudan çok daha uyanık ve bilinçli davranıyor. Feodal ve hemşehricilik bağlarından çok verimliliği ön planda tutuyorlar. Fakat maalesef özel sektördeki bu duyarlılığın neredeyse zerresi devletin şirketlerinde, kurumlarında görülmüyor. Devlet kurumları adeta bir "hemşehrilerarası saadet zinciri" gibi kullanılıyor. Umarım bu çark bir şekilde kırılır ve devlet kademelerini "hemşehriler" değil, işinin kompetanı kişiler yönetir. Değerli yorumun için teşekkür ederim. :)
atoneAyrımcılık anlamında hemşehriliğe karşıyım.Çankırı doğumluyum,Ankara'da büyüdüm,İstanbul'da yaşıyorum nereliyim ben?Doğduğum yermi,büyüdüğüm yermi yoksa yaşadığım yermi memleketim ve hemşehrilerim nereli olmalı:))))Ama bazı ortamlarda hemşehrilerimin olması beni rahatlatıyor.Ama gerçekten kaçınılmaz bir gerçek bu mutlaka sizinde başınıza gelmiştir.Birçok resmi daire ve özellikle hastanelerde hemşehri yardımı almışımdır:))Ama işveren olsam sırf hemşehrim diye vasıfsız bir elemanı vasıflı bir elemana değişmem.Bende çoklarını tanıyorum devlet dairelerinde sırf genel müdürün hemşehrisi olduğu için ay sonunda salla başını al maaşını modunda olanları ve bu durumda olanları şiddetle kınıyorum...
Çankırı, İstanbul, Ankara.... Sizin hemşehrilik bağlarınız biraz karışık gibi. :))) Bundan yıllar önce, işyerinde bir ağabeyim vardı, şimdilerde emekli oldu. Herkese memleket farketmeksizin; "hemşerim" derdi. :))) Bir gün işyerine bir arkadaşım geldi. Birlikte otururken, bu ağabeyimiz geldi ve "ooo hemşerimin misafiri gelmiş" dedi. Bunun üzerine gelen arkadaşta benim gibi Adanalı olduğu için merakla sordu; "aaa sizde mi Adanalısınız?" ..... "Yok ben Karslıyım" dedi bu ağabeyimiz. :))) Bunun üzerine arkadaş şaşırdı; "ya o zaman hemşerilik neyin nesi oluyor ? Adana nereeeee, Kars nere ?" :))) Bizim Karslı abi cevap verdi; "hepimiz aynı güneşten ısınıyoruz ya !. Güneş sisteminden hepimiz hemşeriyiz." :))) Tabi arkadaşımda ben de gülmekten koptuk. Kabul buyurursanız, "has topraaam" kıvamında olmasa bile aynı galaksiden hemşeriliğimizin kabulünü rica ederim Gürhan hanım. Size; "hemşerim" diyebilir miyim ? :))) Değerli yorumunuz için çok teşekkürler. :)
bulmalıyımKürsülerde bazen eleştirilmiştir ".." 'e katılıyorum demek, eleştirilmemek ümidiyle Nisan Hanıma yazdığınız kırmızıya çok tarafından katılıyorum diyorum sevgili abim :) Gerçi sürü psikolojisi kısmı biraz sivri olmuş ama katılmış bulundum artık :)) O kırmızınızda ikisini ayırmanız da yerinde olmuş. Sonuçta benim de karşı durduğum şey muhabbet duymak değil, ayrımcılıkta esas almak. Bildiğim kadarıyla bu hususta bir sünnet de var, yani memleketliye yardım etmek, ona yakınlık göstermek iyi sayılmıştır. Ama bu yakınlığın, devlet daireleri gibi son derece ciddilik ve nitelikli eleman gerektiren alanlarda bir kriter olarak kabul edilmesi sizin de söylediğiniz gibi bence de tartışılamayacak derecede yanlıştır.
:)) Sevgili Güldane; insanlar zaman zaman başkalarıyla zıt fikirde olduklarını beyan ettikleri gibi, aynı fikirde de olduklarını beyan edebilirler elbet. Bu son derece normal bir durum. Tabii bunun da bir dozu var. Hemen her ortamda fikir beyan etmekten kaçınır, mutlaka birilerine katılma ihtiyacı hissederse bir insan, o zaman birileri de çıkıp; "bir günde sen yaz şuraya da, başkaları da sana katılsınlar" diyebilir rahatlıkla. Fakat senin şahsına münhasır çok düşünen ve kalemini, klavyesini iyi kullanan bir kardeşim olduğunu herkes gibi ben de son derece iyi biliyorum. Bu bakımdan endişelenmene gerek olmadığı düşüncesindeyim. :) Bahsettiğin gibi hemşehrilik ile hemşehricilik tamamen ayrı iki kavram. Benim de bu ayrımın altını çizmem gerektiği kanaati hasıl olduğu içindir ki, Nisan hanımın hoşgörüsüne sığınarak ona verdiğim cevabi mesajda bu hususa bir kez daha dikkat çektim. :) Ben şahsen sürü psikolojisi lafını bilinçli kullandım. Çünkü özellikle doğada insan harici formlarda topluca hareket etme, hayatlarını birlikte idame ettirme olayı çok fazladır. İnsanı bence diğer tüm canlılardan ayıran özelliklerden bir taneside, hem toplumsal hem de bireysel olarak yaşayabilmesidir. Fakat bu hemşehrici tipleri incelendiğinde bireysellik duygusunun fazlaca gelişmediğini çok rahat gözlemleyebilirsin. Buradan da yola çıkarsak bu tiplerin "sürü psikolojisi" taşıdığını söylemek bence fazla abartı olmaz. :) Değerli yorumun için teşekkürler.
bulmalıyımAziz arkadaşım, madem örneklemişsin, Özgür Abiden af dileyerek (ikinci kez yorum yazmakla) ben de örnek vermek istiyorum. Geçenlerde bir sohbet, iki kişi konuşuyor, ben de yanlarındayım.. Tanıdık-ahbap (hemşehri veya işte her neyse) için bir milletvekili 2 günün içinde af içeren bir tasarıyı meclise sunmuş. Tasarı yine 2 gün içinde de yasalaşmış. Devletin uğradığı onca zarar (mazur görün, hangi konuda olduğunu açıklayamıyorum) bir çırpıda affedilivermiş yani. Bunu anlatan kişi şöyle diyor: "Tespit..İdari Mahkemede dava.. derken çıkar yol bulunamamıştı. En sonunda memleketlisi vekile durumu iletti ve benim onca yol deneyerek ulaşamadığım şey, vekilin yasa desteğiyle bir çırpıda gerçekleşiverdi. Basından haber alırdım bu tür şeyleri ama bizzat da yaşamış oldum işte böylece.." Yaa.. Biz böyle bir ülkeyiz işte :( Ahlak bu işin neresinde Allahaşkına..
Maalesef, sanırım bizim kadar kişiler için özel yasalar çıkaran bir başka ülke yoktur. Hemde devletin büyük zarar göreceğinin bilinmesine rağmen. :( Bu duyumu paylaştığın için teşekkürler sevgili Güldane. :)
Sayfa : <<  < 1 2  >   >>


Serbest kürsü nedir? | Yeni konu aç | Açık konular | Biten konular | Konularım



100% Güvenli Bölge
İş ortaklığı | Web Master | Hakkımızda | Sık Sorulanlar | Bize Ulaşın
birmilyon.com bilgi merkezli bir sitedir, bilginin paylaşılması ve çoğaltılması ilkesine dayanarak,
birmilyon.com da yer alan hertürlü soru ve bilgi yarışması tamamen paylaşıma açıktır.
Seçkin üyelik | Bilgi yarışmaları | Kelime ve Zeka Yarışmaları | Günlük | Foto kulüp | Bir sorum var | Serbest kürsü
Normal üyelik | Bilgi yarışması | Çocuk yarışması | Soru gönder | Bir işlem | Bir kelime | Timsah avı
Kullanım Şartları | Güvenlik ve Gizlilik | birmilyon.com V8 turbo

Bilgi Yarışması

8,789063E-02