Bilgi Yarışması, Ana Sayfa

Ana Sayfa

İkili Yarışmalar

Kelime Yarışmaları

Zeka Yarışmaları

Günlük

Foto Kulüp

Bir Soru

Serbest Kürsü

Dostluk

Üyelik
Ana Sayfa
Seçkin Üyelik
Mesaj Kutusu
Tavsiye Et
Tıkla Kazan
Ödül Listesi
Gruplar / Sıralama
Sohbet Odaları
  Üyelik
Kullanıcı adı
Şifre
Yeni üye
Şifremi unuttum
Tavsiye Edenlere 10,00 Bonus
Tavsiye edeceğiniz e-posta adresi


%50 Daha Hızlı Flash Menü

Toplam üye
2.056.785
Aktif soru
27.965
Aktif üye
1.147

Bayrak

KONU SAHİBİ: piruspapirus   -   21 yorum, 10.026 kez okundu

TARİH: 25.09.2008 13:04:00

KONU BAŞLIĞI: Ergenekon'un Etiği Var mı ?

KONU AÇIKLAMASI:
Efendim, malum ortaöğretim çağlarından hepimiz geçtik. Genelde yazılı yoklamalardan hemen önce, öğrencilerin, öğretmene yöneltmiş olduğu şimdilerde bayatlamış esprili bir soru vardı; "hocam kopya çekmek serbest mi ?".... Hocalarda hemen hemen aynı klişe cevabı verirlerdi; "Çekerken yakalanmazsanız serbest".... Yani bunun meali düşünce ve espri aşamasında kalırsa hatta başarılı bir kopyacıysanız ve çekebilirseniz, size her şey serbest. Yalnız tek koşul var; "yakalanmayacaksınız". Yakalanırsanız, sıfır almakla kalmaz, ayrıca disiplin kurulunun yaptırımlarına maruz kalırsınız...... Yani ceza almanız için hem teşebbüs edeceksiniz, hem de yakalanacaksınız..... Gelelim asıl mevzumuza; efendim google denen arama motoruna; "darbeciler yargılansın" yazıp baktığınız takdirde bir Dünya sonuç çıkıyor. Bu sonuçların pek çoğu 12 Eylül 80 ihtilali ile ilgili. 12 Eylül 80 ihtilalini yapanların, Pinochet örneğinde olduğu gibi yargı önüne çıkarılması için bir çok STK mitingler yapmış, bir çok yazar darbecilerin yargılanmaları hususunda görüşler bildirmişler..... Öyle ya darbe "kötü" ise ki, bence evrensel değerler içerisinde kötüdür, darbecilerin de ceza alması gerekir. Hatta "darbe" öyle kuralsız bir şeydir ki; Talat Aydemir, Fethi Gürcan gibi darbecileri kendi içerisinde ikinci bir darbeyle saf dışı bırakabilir...... Şimdi gelelim bir anektoda; google dan bulduğum kadarıyla; 10 Eylül 2006 da Ankara Sıhhiye de, "Darbeciler yargılansın" mitingi yapılmış. Yine 9 Eylül 2007 tarihinde ÖDP öncülüğünde Ankara Abdi İpekçi parkında "Darbeciler yargılansın" adında bir başka miting yapılmış. Ortada henüz Ergenekon diye bir dava yok. Hükümet; halen işbaşında olan hükümet. Fakat her nedense 12 Eylül'ün sorumlularını bir türlü yargılamaya yanaşamamış bu hükümet..... Derken ortaya bir "Ergenekon" davası çıkarılmış. "Bunlar darbe düşündüler" diye hükümet muhalifi ne kadar ünlü, ünsüz, parti başkanı, sanatçı, yazar, aydın, düşünce adamı varsa alınmışlar içeriye..... Neyle suçlanıyorlar ? "Darbe planlamakla"..... 12 Eylül 80 darbeciler ne yaptılar ? ... "Bilfiil darbe yapıp, anayasayı çöpe attılar".... Peki yargılanıyorlar mı ? ... "Hayır yargılanmıyorlar"..... Peki neden ? .... "Çünkü bu hükümet o ihtilalin ürünü de o yüzden. Onlar yandaş darbeciydi de o yüzden.".... "Şimdi kalkıp 90 lık netekim paşayı mı yargılayalım ?" .... Eğer 80 küsurunda İlhan Selçuk'a kelepçe vurup gecenin bir yarısında götürüyorsan, darbeci paşayada aynı uygulamayı yapman gerekmez mi ? ..... Birden aklıma lise yıllarım geldi. Senaryo şu; Tarih öğretmeni sınıfa girer, yazılı yoklama vardır. Yazılı yoklama başlar. Öğrencinin birisi konsantrasyonunu toplamak için gözünü bir noktaya diker. Gözünü diktiği noktada Tarih dersinin kitabı vardır. Fakat kapağı kapalı vaziyette, üstelik tam da öğretmenin gözünün önünde durmaktadır... Öğretmen hemen yanına gelir. "Ne gözünü diktin tarih kitabına ? yoksa kopya mı çekmeye niyetlisin ?".... Öğrenci şaşırır; "Kesinlikle hayır öğretmenim."..... Öğretmen tatmin olmaz. Bu kez elini öğrencinin oturduğu sıranın altına atar. Orada bir günlük vardır öğrenciye ait. En son kayıda bakar, henüz o gün yazılmıştır. Kayıtta; "bu gün tarih sınavı var, ben de hiç çalışamadım, acaba kopya mı çeksem ?" yazıyordur.... Öğretmen bunu okuyunca derhal öğrencinin kağıdını alır, sıfır verir ve disiplin kuruluna gönderir...... Bu arada tam sınav bitmiştir ki, öğretmen bir başka öğrencinin sırasının altındaki kopyayı görür. Fakat sınav o an, o dakika bitmiştir. Öğretmen; "Yapacağım bir şey yok, sınav süresince yakalanmadığına göre cezası da yok" der..... İşte Ergenekon davasının hukuki mesnedi olabilir ama etiği yoktur. "Benim darbecim iyi, senin darbecin kötü" mantığının tezahüründen başka bir şey değildir....... Bence... Peki ya sizce ??

Yorum yazmak için üye girişi yapmalısınız, üye girişi yapmak için buraya tıklayın


KULLANICIYORUM
haziran2vallahi etik metik hak getire..bindik bir alamete gidiyoruz felakete..uydur buydur gündemlerle herşey yerle bir ediliyor.allah sonumuzu hayır ede..slm.
Haklısınız, ne zaman gündem; ekonomi veya yolsuzlukla dolsa hemen garip bir rastlantıyla, ses getirecek türden 3-5 gözaltı, 1-2 tutuklamayla tersine dönüveriyor. Dileklerinize katılıyor, ben de "Allah sonumuzu hayra çıkarsın" diyorum. Yorumunuz için teşekkür ederim.
nisan0606Etik veya en yalın tanımıyla töre bilimi. Etik terimi Yunanca ethos yani "töre" sözcüğünden türemiştir. Aksiyoloji dalı olan etik, felsefenin dört ana dalından biridir. Yanlışı doğrudan ayırabilmek amacıyla ahlâk kavramının doğasını anlamaya çalışır. Etiğin batı geleneği zaman zaman ahlâk felsefesi olarak da anılmıştır. Türkçe ahlâk bilimi olarak da anıldığı olmuştur. Ayrıca Türkçe'de etik sözcüğü ahlak sözcüğü ile eş anlamlı olarak da kullanılır..... Google da vikipedi den:))... Sevgili Pirus öyle bir kürsü açıyorsun ki sözünün üzerine söz söylemek çok zor oluyor... örneklemenle , açıklamalarınla tüm anlatımına baştan sona katılıyorum ve elbette yanlışın kişi ve durumlara göre değerlendirilmesine karşıyım... Etik olmayan şey aslına bir başkasının günlüğünü okumaktır bu arada...:)) teşekkürler
"Etik" kelimesinin kökeni ve anlamı hakkında verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederim. Fakat benim anladığım ve anlatmak istediğim anlamda "Etik" kelimesi, "ahlaki dayanak" anlamına geliyor. Buradaki "Ahlak" kelimesini de kişisel değil, evrensel standartlarda genel kabul gören ilkeler bütünü olarak düşünüyorum. Yani "Ahlak Felsefesi" tanımı bana daha yakın geliyor..... Onun haricinde evrensel değerler içerisinde ahlak eğer bir bütünse kişiye ya da topluma göre değişiklik arz etmemesi gerekiyor. Zaten ne çektiysek hep bu yüzden çekiyoruz. Demokrasi olsun, sadece bana olsun, özgürlük olsun, sadece bana olsun, darbe bana karşı düşünülmüşse kötüdür, benim için yapılmışsa iyidir gibi çifte standartlardan arınamadığımız sürece bu tip sorunları hep yaşayacağız maalesef. Yorum için teşekkürler.
Sesu66Ergenekon her şeyin içine atıldığı bir çöp kutusuna benzedi. Beğenilmeyen, hoşlanılmayan, işe yaramayan, herşeyin atıldığı bir çöp kutusuna döndü. İçinde ne ararsanız var. Ev kadını, iş adamı, öğrenci, sanatçı, asker, mafya adamı, gazeteci. Ve ne yazık ki "etik" dediğimiz kavram da "insan hakları"yla beraber bu çöp sepetinin içindeki yerini aldı.
Haklısınız, bu dava bence bir dedikodu davası özelliği arz etmekte. Önce hükümet muhalifi insanların telefonları ne kadar etik olduğu tartışılır bir şekilde dinlenmiş. Ufuk Büyükçelebi örneğinde olduğu üzere iki kişi arasındaki konuşmalardaki küfürlü ifadeler bile son derece etik dışı olarak bir hukuki araştırmaya uğramış. Hani mazallah, Tolon paşayı tanıyor olsam da, telefonda ona; "Ya paşam amma da beceriksiz çıktınız, bir darbe bile beceremediniz" diyerek şaka yapmış olsam, sanırım bu gün belki benim de içeride olmam işten bile değildi. Olay aslında çok sarih bence. dedikodular üzerine bir iddianame, ortada bir kazan, yamyamlar altına odun, üstüne muhalifleri atıyorlar. Olayın en kısa özeti bu benim açımdan. Yorum için teşekkürler.
cahitdenizİzmir'de lise son sınıfta bir cebir-geometri hocamız vardı. Allah Rahmet eylesin. Yazılı sınavında soracağı soruları sınav esnasınsa, o an fransızca matematik kitabından tercüme eder ve bize soruları yazdırırdı. Daha sonra sınav başladıktan sonra elinde bir Cumhuriyet Gazetesi, onun bilmecesini çözer, öğrencilerle pek ilgilenmez görünürdü. Ama çok dikkatli ve takipçiydi. Öğrenci eğer kopya çekiyorsa kesinlikle kağıdını almaz, "yanlış sayfayı açıyorsun, kopya çekmek için çalışmak ve bilmek lazım" derdi. Başka bir şey eklemek istemiyorum. Saygılar, sevgiler.:))
:)) Hoş bir anıymış..... Benim de lisede tarih hocam Edip bey vardı. Aynı senin bahsettiğin şekilde, sınav süresince sürekli gazete okurdu. Yalnız arada bir gözlerini gazeteden ayırmadan; "Ergün oğlum önüne bak, Ayşe kızım o sıranın altındaki kopyaları kaldır...." falan derdi. :)) Yorumun için teşekkürler sevgili Deniz.
cananyegen:))güzel bi yazı olmuş :)) katılıyorum :)) tabi bu durumda bile istisnalar var :)
Yorumunuz için ben teşekkür ederim.
ginger2004Yazımınızdaki konuların birbiri içindeki geçişlere kesinlikle katılıyorum...Ergenekon'a geldiğimizde ise diyorumki:Ergenekon'un Ergenekon olmasındaki amaçtan çooook uzaklaştı...AMAÇ bir yerde öyleceeeeeeee duruyor..amaca uymayan herşey ortaya geliyor...bence bunun adı HINÇ, ÖFKE...bu anlamda tabiki ETİK değil...Darbeyi savunan asla olmadım...ama birşeyi gerçekten merak ediyorum...günlük gülistanlık bir ortamın gereğinden mi? doğmuştu ki, DARBELER... olmaz denilen darbe nedenlerimi? yoksa kelime anlamı DARBE Mİ?...SANKİ BURDA BİR KARGAŞA VAR DİYE DÜŞÜNÜYORUM....ve şimdi korkulan DARBE nin gereği NEDEN ...yaşanacak bir ortamsa , halk mutlu ve mesutsa?????...TC nin bekçisi TSK dan neden korkuluyor?..TC için var zaten....Bildiğim kadarı ile Paskalya ülkesinin savunuculuğunu yapmıyorlar...demişlerdiii, diyorlar ve diyecekler ki TC...peki korkumuz niye?..haaa DERİN DEVLET...o zaman hemen NEDEN,NİÇİN VE NASIL sorularını sormalıyız kendimize...paskalya ülkesi için Derin Devlet mi? kurulmuş...o zaman neden en azından benim haberim yok?.....ben karşıyım demek kolay...ama neden karşıyız ve karşı dediğimiz şey neden var?...bence çok okumalı ve çok düşünmeliyiz..yoksa karşı olmak ooooooooooooooo kadar kolayki..
Yorumunuzdaki tespitlere büyük oranda katılıyorum. Sizinde işaret ettiğiniz gibi amaç "derin devlet" adı verilen oluşumu ortaya çıkarmaksa, amenna ona kimsenin itirazı olmaz. Fakat amaç; "ya biz derin devleti çökerteceğiz numarası altında, şu bizim hakkımızda ileri geri konuşanları susturalım" mantığı ise işte o noktada itirazlar başlıyor. Yani gizli ajandası olanların, gizli planları bizleri rahatsız eden. Oysa yıllar önce, 90 yıllarda "sürekli aydınlık için bir dakika karanlık" kampanyasını bu ülkede başlatan, temiz toplum arzusunu dile getiren kitlelerin temsilcileri, sözcülerinin çoğu şu anda "çete", "derin devlet" gibi suçlamalarla içeri atılmış durumda..... Teröriste kırmızı pasaport verenler ise halen en saygın mevkilerde yerler işgal ediyorlar..... Yani "niyet neydi, akıbet ne oldu ?" diyesi geliyor insanın. Onun haricinde bahsettiğiniz gibi TSK dan hiç kimsenin korkmaması gerekiyor. TSK taa Atatürk'ün 1924 te hazırlattığı anayasadan bu yana cumhuriyeti ve demokratik hukuk devletini korumak ve kollamakla görevlidir. Yani şimdilerde bazı aklıevvellerin; "asker konuşmasın, sussun" sözü "asker görevini yapmasın" olarakta algılanabilir. TSK zaten çok elzem olmadıkça, siyasi değerlendirmelerde bulunan bir kurum değildir. Sizin de işaret buyurduğunuz üzere, siyasetçiler işlerini doğru yaparsa, askerin de konuşmayacağından bence emin olabilirler. Yani darbe yapanlar suçlular sa, darbeye zemin hazırlayanlar da aynı derece de onların suç ortaklarıdır.... Yorumunuz için teşekkür ederim. Saygılarımla.
güneş-2Ergenekon çetesi, hukukun dışında, devletin içinde, devletin bazı unsurlarının himaye ve yönlendirmesiyle oluşmuş, çalışmış bir suç örgütüdür.Tutuklu sanıkların bu örgütle bağlantıları için tabii ki mahkemenin kararı beklenecektir. Bu karar Ergenekon yapılanmasını hangi boyutlarıyla ortaya çıkaracaktır bilemiyoruz!.... Ama bilinen bir şey var kiiiiii Silahlı Kuvvetlerin bir jandarma komutanı, bir yüzbaşısı, basının bilinen yazarları, akademi dünyasının önde insanları UNUTULMAMALIDIR Kİ hala faili meçhul cinayetlerin listesindedir...::)) Bir devlet için başka hiçbir ayıp olmasa bile bu cinayetleri aydınlatamamış olması, katillerini cezalandıramamış olması, ayıp olarak yeter. Bir de şu var; bir devlet ya devlettir, ya da başka bir şeydir. Adaleti olmayan devlet, devlet hiç değildir... Ergenekon davası henüz mahkeme safhasına gelmediği halde, Silahlı Kuvvetlerin emekli orgenerallerinin, teğmenlerinin tutuklu olmaları, kurum olarak ordunun bu işin neresinde olduğu sorusunu hep canlı tutacak..TSK, emekli orgenerallerin ve teğmenlerin tutuklanmasına karşı çıkmadı!!!....Yeni Genelkurmay Başkanı, hapishane ziyaretlerini insanî duygularla açıkladı ve yine ısrarla bu davranışın arkasında başka bir şey aranmamasının ve yargıya olan güvenlerinin altını çizdi.Ergenekon davası bence Türkiye'nin demokratikleşmesinin önündeki engellerin hızla kaldırılması için iyi bir fırsat olacak......
Nedense sizin keseriniz, nalıncı keseri gibi hep bir tarafa biçmiş olayı. Faili meçhullerin aydınlatılmasını bu ülke de yıllardır herkes özlem içerisinde bekliyor. Bahriye Üçok, Muammer Aksoy, Uğur Mumcu ve daha niceleri. Ayrıca Bir dönem özellikle güneydoğuda Batman civarındaki faili meçhulleri de yabana atmamak gerekiyor. İşin açıkçası ben onların da faillerinin neden bulunamadığını hep sorgulamışımdır. Bölücü örgüte harç/haraç veren bir kaç işadamının faili meçhulüne bu kadar odaklanıp kalmadım doğrusu. Eğer faili meçhuller aydınlanacaksa sadece AKP nin işine gelen faili meçhuller aydınlanmamalı. Mesela bir Sivas katliamındaki karanlık noktalarda aydınlatılmalı. Sizin savunma biçiminiz, daha önce nisan0606 ya verdiğim karşılığa uyuyor. Yani AKP yi rahatsız eden herşey sorgulansın, ama rahatsız etmeyen hiç bir şey sorgulanmasın.... Dikkat ederseniz, konu açıklamasında ben çifte standartlara karşı şıkmıştım ama görüyorum ki, siz hala tek açıdan olaya bakmakta ısrarlısınız. ........ Onun haricinde, her kurumda veya kuruluşta yasadışı olaylara bulaşanlar olabilir, bunu genellemeniz talihsizlik olmuş. Bir zaman susurluk olayından sonra bir çok emniyet mensubu tutuklanmıştı ama emniyet güvenimiz sarsılmadı. Yine bir dönem Kızılay da büyük yolsuzluk oldu ama asırlık Kızılay ı suçlamadık tek başına. Sizler de TSK üzerinden siyaset yapmaktan vaz geçerseniz Türkiye için hayırlı bir iş yapmış olursunuz. Yoksa Gülen hocanın askeriyeyi ele geçirme planları içerisinde piyon olma gibi bir misyon sizleri bekler. Son olarak; ben sapı, samanı merak etmeyin iyi ayırt ederim, ah bir de başkaları edebilse ne iyi olurdu....
güneş-2Ayrıca....Ergenekon, halkın gözünün içine baka baka her istediklerini yaptırabilme lüksüne sahipmiş tavırlarında ki kimelerin temizlenmesidir. Tabi bu noktada acaba amacına varabilecek mi orası meçhul, çünkü içini karıştırdıkça yeni bağlantılar, pislikler çıkıyor... Sapla samanı karıştırmamak için çok dikkat gerektiren, hassas bir dönem geçiriyoruz diyelim... Hayırlısı::::::)))
Bakın, kürsü konumuz çok açık; Ergenekon'un etiği var mı yok mu ? .... Şayet Akp söylemlerine bakılırsa, "darbe karşıtı" bir parti ise, neden bu kadar büyük bir toplumsal isteğe rağmen 12 Eylül darbecilerini yargılamaktan imtina ediyor ? yoksa amaç "darbe karşıtlığı" falan değil de, muhalefeti mi susturmak ? .... Benim bu kürsüde cevap aradığım sadece bu. Yorumlar bu kanaldan olursa memnun olurum. Teşekkürler.
talatnayirHükümette Muhalefette elindeki tüm kozları oynuyor...Çamurun kıvamını bugünkü açık oturumda gördük.Herkes dediğim dedik çaldığım düdük diyor.Ne zaman "FENER"sönse "ERGENEKON"yanıyor..Birbirleriyle doğru orantılı yolsuzluklar ve gözaltına almalar gırla gidiyor.Yani Özgür Kardeşim ortada öyle bir ETİK ÇORBASI var ki.Herkes bir kepçe daldırıyor...Çorbada benimde bu kadar tuzum olsun :)
Sevgili Talat kardeşim; çok sevdiğim bir atasözümüz var; "altın çamura düşse, değerini kaybeder mi ? tenekeyi parlatsan çeyrek altın eder mi ?" diye..... İşte bu hengame içerisinde altınlar çamurların içerisine gömülmüş, tenekeler de havalı havalı geziniyorlar. Fakat o kasıntılı kasıntılı gezenlerin, teneke kadar hükümleri yoktur olmayacakta. Bu etik çorbasına bulunduğun önemli katkı için çok teşekkürler sevgili Talat kardeşim.
alllaviniaErgenekon adı verilen operasyon ; vatikan ve fettullah merkezli bir senaryodan ibaret olup iktidarın eline oyuncak olarak verilmiştir.Madem ergenekon diye bir suç örgütü var neden bu kadar uzatılıyor ve net olunamıyor.Çözsünler şeffaf bir şekilde görelim.Ama olmayan bir şeyin neresini çözecekler.Ayrıca dikkat edilirse ne zaman iktidarın canı acısa ergenekonun dozu biraz daha artırılıyor.Buda sanırım konunun etikliğini yeterince açıklıyor.Bunca olana bitene rağmen yüzü kızarmayan ve nasıl gözü dönmüşlükse anlam veremediğm bir gözü dönmüşlükle hiçde ahlaki olmayan bir horoz dövüşü TBMM gibi bir kurumda icra ediliyor PES!.. doğrusu.Milletimizin üzerinde gün geçmeye görsün ki yeni bir sansasyon eksik olmuyor.Bu problemleri kişiselleştimenin size, bana, ülkemize ne faydası var.Neyse ; uzatmayayım neresinden tutsak elimizde kalıyor ülke gerçekleri üzgünüz ve son zamanlarda "etik " kelimesi yazılarda süs olarak kullanılıyor başkacada bir manası bulunmuyor.Saygılar.
Yazdıklarınızın tamamına katılıyorum. Nedense bu ülkede ABD yi sevmeyen herkes (tesadüf budur ya) çeteci. ABD manda ve himayesini kabul etmemek artık neredeyse "çetecilik"le eşdeğer görülmeye başlandı. ABD yanlısı mollalar vasıtasıyla ABD emirlerini yapmakta demokratlık. ABD nin Afganistan'a, Irak'a götürdüğü demokrasiyi herkes biliyor, görüyor. Bir yılda hazırlanan iddianame tamamen fasafiso dan ibaret. Bir kaç dedikodu, bir iki telefon konuşması ve bir hahamın deli saçmalarından ibaret. Üstelik bu senaryoya Türk halkına sembol olmuş, hemen herkes dahil edildi. Bakın şimdi, bundan sonraki elektrik zammından sonra Rahşan Ecevit'in, ondan sonraki doğalgaz zammından sonra Rauf Denktaş'ın, daha sonraki AKP yolsuzluk haberlerinden sonra da Deniz Baykal'ın falan göz altına alınması gündeme gelecek tahminimce. Yani her zamda ya da her hırsızlığın ertesinde bir kaç kurban vereceğiz, bu cadı kazanına. Yorumunuz için teşekkür ederim.
güneş-2sayın Piruspapirus... sanırım bilmediğiniz ya da atladığınız çokkk önemli bir konu var 12 Eylül darbesini yapanların yargılanması hakkında: Size bunu aynen kopyalıyorum ve bu aynı zamanda mevcut anayasanın değiştirilmesine karşı çıkanlar için de güzel bir cevap olacak sanırım...Olay son derece siyasi.... 12 Eylül tamamen TSK'nin emir-komuta zincirinin içinde gerçekleştirildi. TSK şimdiye kadar her konuda görüş bildirirken, bir kez bile '12 Eylül'le ilgili yanlış yaptık' demedi. Geçici 15. madde Mevcut Anayasa'nın darbecileri koruyan geçici 15. maddesi şöyle: 12 Eylül 1980 tarihinden, ilk genel seçimler sonucu toplanacak Türkiye Büyük Millet Meclisinin Başkanlık Divanını oluşturuncaya kadar geçecek süre içinde, yasama ve yürütme yetkilerini Türk milleti adına kullanan, 2356 sayılı Kanunla kurulu Millî Güvenlik Konseyinin, bu Konseyin yönetimi döneminde kurulmuş hükümetlerin, 2485 sayılı Kurucu Meclis Hakkında Kanunla görev ifa eden Danışma Meclisinin her türlü karar ve tasarruflarından dolayı haklarında cezaî, malî veya hukukî sorumluluk iddiası ileri sürülemez ve bu maksatla herhangi bir yargı merciine başvurulamaz.
O hükmü gayet iyi bilirim sayın Güneş2. Lakin türban için anayasanın altını üstüne getiren AKP, böyle bir yasa değişikliği için meclise gelseydi 550/550 oyla kabul edileceğinden kuşkum yok. (Tabii AKP nin darbecilerin yargılanması hususunda samimi olduklarını düşünerek).... Diyelim ki, AKP bunu meclise getirdi ve diğer partiler reddetti, işte size söz veriyorum; AKP yi kendi şahsım adına 1 numaralı demokrasi yanlısı, gerçekten darbe karşıtı bir parti ilan edeceğim..... Fakat bunun asla olmayacağını biliyorum. Çünkü AKP nin doğumunun kökleri, ihtilal uzantılarına dayanır. Başbakanın hemen yanındaki 1 numaralı adam Cemil Çiçek, hiç kimsenin tanımadığı bir zat iken, bir darbe vasıtasıyla hayatında göremeyeceği yerlere geldi.. Şimdi tutupta bu ve buna benzer kişilerin, kendi kökenini inkar etmesi eşyanın tabiatına aykırı. Yani bir insanın anne-babasını reddetmesi gibi bir şey. Anne-babanızı ne kadar reddederseniz edin, onların gölgesi üzerinize siner. "Ayşe hanımın kızı" ya da "Mustafa beyin kızı" yaftasını hep taşırsınız. Konunun özüne ilişkin yorum yaptığınız için teşekkür ederim.
güneş-2Sanırım bu süpriz haberi vermek benim için harika bir olay olacak şuan:)) çünkü söz verdiniz AKP yi 1 numaralı demokrasi yanlısı, gerçekten daerbe karşıtı parti olarak göreceğinize söz verdini:))Biliyor muydunuz; AKP anayasa hazırlık çalışmalarını yürüten Prof.Dr. Ergun Özbudun, taslaklarında geçici 15. maddenin kalkması önerisinin de yer aldığını:))ve bu sayede 12 Eylül zulümlerinin yeniden gözler önüne serileceğini... Ancak suçun işlendiği tarihteki kanunlar geçerli olacağından( tabi ki mevcut anayasa değiştirlirse) veee ZAMANAŞIMI gibi bir tartışmanın da bu sayede başlayacağını....Ama değişen TCK na göre ise 12 Eylül döneminde işlenen bazı suçların da kapsamda sayılabileceği düşünülürse ise "hiçbir zaman zamanaşımına uğramayacak suçlar" arasında sayılanlardan olduğundan asıl tartışmaların ayyuka çıkacağını...:)
Bakın, Ergun Özbudun'un bu teklifi meclis gündemine gelsin, ve eğer ki, muhalefet bunu reddetsin söylediklerimin aynen arkasındayım. Yok muhalefette reddetmedi ama AKP de kabul oyu verdi. Ben buradan "AKP hakkında yanılmışım, gerçekten demokrat bir partiymiş" diye beyanda bulunup özür dileyeceğim......... Lakin bir istisnai durum söz konusu. Eğer ki AKP bunu bir değişiklik paketi içerisinde laikliğin temellerini sarsacak bir takım değişikliklere karşı bir "koz", bir "mübadele aracı" yaparsa, bu ayrı bir etik tartışma konusu olacağı için benim verdiğim söz kapsamına girmez. Tek madde oylayıp, geçici 15. maddeyi kaldırsınlar. Pazarlık yok, al gülüm ver gülüm yok. Yani hem yumuşak, hem hesapsız olmak koşuluyla. :) Teşekkürler.
_lethaeusbugun bir tartışma yaşandı taraflardan biri değil belge şüphe uyandırırsan istifa ederim hemde milletvekilliğinden dedi diğer taraf elinde belgeleriyle buyük bir çoğunluğun vicdanında (bende dahil)ciddi kuşkular uyandırdı ve suçlanan taraf büyük bir pişkinlikle (kibariyenin annesinin şöferrr şöferrrr deyişi gibi)güvenilir olmayan bir şöfürün marifeti dedi (şühpeli bir adama güvenip nasıl tırlarını emanet ediyorlarsa) yani biri elma derken diğeri ısrarla armuut dedi????deniz feneri patlak verdi anında bir operrasyonla gündem alaşağı edildi????antepte 70 milyon dolarlık bir rant elde edildi eden bld.başkanımız değil diye olay kapatıldı????şimdi gerçekten bir ergenekon varsa gerçekten bu adamlar uğur mumcuyu dahi öldürmüşlerse her faili meçhulun altında bu adamlar çıkıyorsa bile ben artık bu davaya inanmıyorum benim vicdanım bunu kabul etmiyor bu hitler yaptığı gibi humeyninin yaptığı gibi faşizanca bir sindirme operasyonu gibi yada ben öyle algılıyorum çünkü böyle algılamama neden oluyorlar ve bu anlayışlar ne etik nede insani değil
Yani bu dava o kadar tuhaf bir görünüme büründü ki, neredeyse 11 Eylül'ü bile adeta Ergenekoncuların sırtına yükleyecekler gibi bir görünüm hasıl oldu. Şimdi öyle bir çete ki bu; içinde travestisinden, bilim adamına, siyasetçisinden, gazeteciye, gazete muhabirine, tetikçisinden, mafya babasına, paşasından, avukatına, üniversite rektörüne, ulusalcısından, ülkücüsüne kadar herkes var. Fakat sadece bir tek kesim yok, o da dinci kesim. Bu ilginç bir ayrıntı benim açımdan.... Bence öyle gayri-ciddi bir dava haline geldi ki bu dava; artık ergenekon-toto oynuyoruz arkadaşlarla. Bu arada bu günkü tartışmada bence Kemal Kılıçdaroğlu'nun çıkardığı belgelerin başına bela olabileceğini düşünüyorum. Belki bundan sonraki operasyonlarda meclise hakkında fezleke hazırlanabilir. Kimbilir belki AKP liler, kendilerine reva gördükleri dokunulmazlık zırhını Kemal Kılıçdaroğlu'ndan esirgeyip, mecliste oylayabilir ve dokunulmazlığını da kaldırabilirler. Çünkü burası Türkiye, hükümette AKP... Oyu %47 dir, ne yapsa yeridir... Yorumunuz için teşekkürler.
sarpedrosSevgili pirus,havanda su dövülemeyeceği gibi,değil bu hükümet bundan sonra gelenler de darbeci paşaları yargılayamazlar,yargılamazlar(işlerine gelmez).Ha olur ki bir gün periler ülkesinin sihirli perisi bu ülkeye uğrar ve elindeki sihirli sopasını bu ülke üzerinde gezdirir(ki onun adı demokrasi),işte o zaman o darbeci paşalar yargılanır,mahkum olur.(benim yürek ve beyin mahkemem de onlar çoktan yargılandı ve suçlu bulundu)...
Haklısınız Nazar üstad. Bahsettiğiniz üzere, "darbeler" basiretsiz siyasetçilerin zaman zaman kendilerinin de içine bindikleri bir gemi. Yani basiretsiz, halkı için değil kendisi için siyaset yapan ve zaman zaman çaptan düşen siyasetçiler, ileride ne olur ne olmaz kabilinden, söylemlerinde darbe karşıtı olsalar da, eylemlerinde bu intibaı verecek davranışlardan kaçınırlar. Bu yüzden de siyasetçilerin bu "darbe" teraneleri ve paranoyaları hiç bitmez.... Bir zaman şampiyon olamayan takımların züğürt tesellisi bir slogan vardı; "Biz şampiyon olamasakta, gönüllerin şampiyonu olduk".... İşte bu mantıktan hareketle, biz darbecileri yargılayamaz sadece gönüllerimizde mahkum ederiz.... Eee durum bu merkezdeyken, bizzat darbe yapanları görmezden gelip, sadece darbe düşünen 60-70-80 lik dedeleri neden "darbe düşünmekle" suçlarız ki ? Yorumunuz için çok teşekkür ederim.
ışık3406Evet Ergenekon'un bir etiği var Sevgili Pirus,AKP nin kendi kafasına göre oluşturduğu bir etik bu.Herşeyin bir etiği vardır,iyi ahlâk,kötü ahlâk gibi.
Haklısınız, en çarpık mantığın bile kendi içerisinde yaptıklarını belli bir yere koyan etik değerleri mevcuttur. Fakat referanslarımız kendi kişisel hukukumuz veya etiğimiz değil evrensel hukuk ve evrensel etik kuralları olmalı. Yorumunuz için teşekkür ederim.
Sayfa : <<  < 1 2  >   >>


Serbest kürsü nedir? | Yeni konu aç | Açık konular | Biten konular | Konularım



100% Güvenli Bölge
İş ortaklığı | Web Master | Hakkımızda | Sık Sorulanlar | Bize Ulaşın
birmilyon.com bilgi merkezli bir sitedir, bilginin paylaşılması ve çoğaltılması ilkesine dayanarak,
birmilyon.com da yer alan hertürlü soru ve bilgi yarışması tamamen paylaşıma açıktır.
Seçkin üyelik | Bilgi yarışmaları | Kelime ve Zeka Yarışmaları | Günlük | Foto kulüp | Bir sorum var | Serbest kürsü
Normal üyelik | Bilgi yarışması | Çocuk yarışması | Soru gönder | Bir işlem | Bir kelime | Timsah avı
Kullanım Şartları | Güvenlik ve Gizlilik | birmilyon.com V8 turbo

Bilgi Yarışması

0,8730469