KULLANICI | YORUM |
---|
seba_ | eskiden macuncu amca gelirdi mahalleye, ama benim o pis macundan yememe izin verilmezdi, amca arka sokağa gider gitmez; ben sakız alacam, çikolata alcam diye para ister , peşinden gidip alırdım.... Yaramaz olacağın o zamandan belliymiş:) Ben leblebi tozu yerdim.boğulur,öksürür,tıkanır ama inatla gider alırdım:) |
piruspapirus | Geçmiş zaman olur ki, hayali cihan değer deyince nedense ilk aklıma gelen insanların pazara giderken ellerinde götürdükleri ağ gözlü fileler geldi. :) Kese kağıdının ağzından taşan biber, havuç, fasulye gibi şeyleri döke saça eve kadar gelirdik. :) ... Derken hayatımıza poşet girdi, sebze, meyveleri dökmeden eve kadar taşıdık ama bu kez de ekolojik dengeleri alt üst ettik. Ben de hatırlıyorum beyaz fileleri.Eskiden bu kadar çok şey alınmazdı galiba.O fileler yeterdi alışverişe.Süper market falan da yoktu. |
bonjour34 | Ankara'da Gima vardı ve oraya alışverişe gitmek önemliydi:)
|
seba_ | sokaklarda çingeneler AYI oynatırdı:):):) Hamamda karılar nasıl bayılır derlerdi.Zavallı ayıcık ta bayılırdı.Burunlarında halka.Ben hiç bakamazdım.Neyse bu rezilliği bitirdiler... |
seba_ | iri bi amcanın koluyla çevirdiği DÖNME DOLAP vardı; bizim mahalleye geldiğinde babam bütün mahalleyi bindirirdi:):):) Ben hiç görmedim bunu biliyor musun.Bu sitede duydum ilk kez:)Adamdaki kası tahmin edebiliyorum |
seba_ | kimse kendi evine su içmeye girmezdi.. ( eve girmek demek yemek yenmesi, yemek yenmesi için el yüz yıkanması ve el yüz temizlenmişken bir daha dışarı çıkamamak demekti)... her çocuk bir komşunun camını tıklatır, su isterdi.... çeşmeden tabi ki; o zamanlar İst da çeşme suları içilebiliyordu!!! Ankara'da apartmanın bahçesinde çeşme vardı.Oradan içerdik.Hava kararana kadar bahçede oynar,koştururduk.ağaç tepelerinden inmezdik.Benim kızım henüz bir ağaca çıkmış değil,yaşı 18. |
seba_ | eskiden domatesler kıpkırmızı olur ve mis gibi toprak kokardı..... Ve sadece mevsiminde olurdu.Yaz gelince domates,salatalık çıkınca nasıl özlemle yerdik onları. |
seba_ | bakkallarda baskın bi şekerleme ve biskui kokusu olurdu:):):) bi de bakkal peyniri farklı bi şeydi.... bizimkiler pazardan kalıpla alırlardı onu sevmezdim de, Naymoş un peynirli ekmeğini severdim. tuzlu- sert - resmen rakı peyniri.... hala daha pazarda markette mezelik Rakı Peyniri ararım..... Özgür Bey yazmıştı ya,kesekağıdına koyardı bakkal amca o bisküiyi.Peyniri hatırlıyorum.Kocaman terazilerde tartarlardı. |
seba_ | bizim evin karşısında bostan vardır; eskiden orda sebze marul falan yetiştirilir, hergün Topkapı Haline kamyon kamyon mal sevkedilirdi; bostan hala var; hatta bostancı Pala Amca da hala var, ama gidip Halden alıp, bostan malı diye kakalıyor... Pala amca yoldan çıktı desene:)Ortama uydu |
seba_ | mahalle aralarında ağaçlarımız vardı; dut sallardık... çitlenbik ağacının yemişi ile de boru ile üfleneme şeklinde savaş oyunu oynardık:):):):) Geçen yaz.İstanbul'da dut yoktu resmen.Bu yaz biraz bulabildik.Eskiden temiz çarşaf serilir ağaca çıkılır ve dutlar aşağı silkelenirdi.Eller,ağızlar yapış yapış,avuçlayıp yerdik...Ah o boru ve çitlembik.Az azar işitmedik savaşçılık oynarken:) |
seba_ | kar yağdığı zaman bostan bembeyaz olurdu; bostana çocukların girmesi yasaktı Pala(!) korkusu ( cidden korkunç bi adamdı ve kocaman bıyıkları vardı).... ama dedem beni bostana sokardı, karların içinde oynardık, birbirimizi ( tabi ki dedem kendini kendiliğinden atıverirdi ) karların içine atardık..... Dede Pala'yı döverdi yani...:) Bursa'da yollar trafiğe kapanırdı kar yağınca.Çekirge Meydan'da dik bir yokuş vardı.Oradan kayakla kayardık.Kar resmen diz kapklarımıza çıkardı ve ben o zaman çocuk falan değildim.Lisedeydim |
seba_ | dede; mahalle muhtarı gibiydi:):):) pala da kimmiş??? babamın en büyük tehditi, ""zayıf getirirsen bostanda çalışmaya gidersin"" di... ahh o bostannnn, yazın çardağında çay içerdik, kışın kartopu oynardık; babamlar bahçesinde araba tamir ederlerdi; otopark olarak kullanırdık hatta depremden sonra Işıkara bu gece evinizde kalmayın dediğinde; bütün mahalle bostan da sabahlamıştık.... Ama dedemin faktörü ile ağacın altındaki loca bize aitti:):):) Pala sadece bostan korkuluğuymuş desene:) |
seba_ | evlerimizde telefon falan yoktu, hatta telefon bile görmemiştik.. çok lüküstü o zamanlar:):) mahallede 1 evde telefon vardı, o kişi de PTT çalışanıydı:):) birgün onlara gittik, çoluk çocuk telefonun başındayız; Kemal abi de show yapmış, paralel bağlamış hatları falan... içerideki oda ile konuşuyoruz.... çok şaşırmıştım... bak bu anlatım "ben çocukken çok salaktım kürsüsüne " konu olur:):):):) Bizim evde ilk gördüğüm telefondu:) Hatta olay fazla abartılmıştı.Dedemler ve teyzemler yan yana apartmanlarda otururlardı onların 2 daire arasında telefon vardı.Herkes bize telefona gelirdi.Bizde neden mi vardı? Dedem posta müdürüydü:) |
seba_ | bi poğaçacımız vardı, her sabah 9:30 da "pooooçaaaeeeee"" diye bağırırdı; hala bağırıyor.... Ses telleri sağlam yani öyle mi? Desene biz çocukken çok bağırmayın sesiniz gider diye bize kızdıklarında boşuna korkmuşuz:) |
sarpedros | O bostanın hemen yanında boş bir arsa vardı ve o arsada hafta sonları çok ciddi maçlar olurdu(kaleler büyük taş parçasından),ara sıra oynadığımız top(haçlıklarımızdan biriktirerek alınan meşhur "mikasa" markalı top)bostana kaçardı ve o zalim Pala nedense bilerek o top'un oraya gittiğini görmezdi.şimdi pala yaşıyormu bilmiyorum ama eğer yaşıyor ise Allah uzun ömürler versin,yok vefat etti ise eminim ki ruhu halen Belgradkapı da dolaşıyordur... Yaşıyormuş bak.Git elini öp,topların başına geleni sor:) |
Sayfa : << < 1 2 > >> |