Bilgi Yarışması, Ana Sayfa

Ana Sayfa

İkili Yarışmalar

Kelime Yarışmaları

Zeka Yarışmaları

Günlük

Foto Kulüp

Bir Soru

Serbest Kürsü

Dostluk

Üyelik
Ana Sayfa
Seçkin Üyelik
Mesaj Kutusu
Tavsiye Et
Tıkla Kazan
Ödül Listesi
Gruplar / Sıralama
Sohbet Odaları
  Üyelik
Kullanıcı adı
Şifre
Yeni üye
Şifremi unuttum
Tavsiye Edenlere 10,00 Bonus
Tavsiye edeceğiniz e-posta adresi


%50 Daha Hızlı Flash Menü

Toplam üye
2.056.785
Aktif soru
27.965
Aktif üye
1.121

Bayrak

KONU SAHİBİ: piruspapirus   -   40 yorum, 14.787 kez okundu

TARİH: 30.12.2008 11:29:00

KONU BAŞLIĞI: Kürsüm Sövgü Üstüne

KONU AÇIKLAMASI:
Efendim, 1987 yılında Eurovision şarkı yarışmasında Seyyal Taner ve Grup Lokomotif "Şarkım Sevgi Üstüne" ile Türkiye'yi temsil etmişti. Kürsü başlığımda oradan esinlemedir.... Tabii üstüne şarkı yazılan her söz "SEVGİ" kadar güzel olabilse. Fakat takdir edersiniz ki, her söz sevgi kadar güzel olmadığı gibi bazen iş şirazesinden çıkıp, beddua, hakaret ve sövgüye kadar gidebiliyor. Hoş olsa da olmasa da bu yadsınamaz bir gerçek. Sanırım sövgünün de kökeni araştırılsa, kökü Hz. Adem'e kadar uzanır...... Peki bu üçü arasında ne gibi farklar vardır, ne kadar biliyoruz ? Pamuğun çiğidini ayıran çırçır makinasının bile uzun zaman önce keşfedildiği şu dönemde sapla, samanı ne kadar ayırabiliyoruz ? Beddua, hakaret veya sövgü nedir? mesela bir insana ne söylersek beddua, ne söylersek hakaret veya ne söylersek sövgü olur ? ..... Bunun yanı sıra vücut diliyle veya maruz bırakılan davranışlar yoluyla bir insana beddua, hakaret veya sövgü yapmak mümkün müdür ? Beddua, hakaret veya sövgünün bazı insanlar tarafından "HAK" edilebileceğine ve o HAKkın teslim edilebileceğine inananlardan mısınız ? yoksa her ne surette olursa olsun, bu üçünü de yapmam, yapanı kınarım diyenlerden misiniz ? ..... Önemli Not : Kürsünün konusu sövgü üstüne olmasına rağmen son derece mantıklı bir kürsüdür. Sadece konu ile ilgili fikri olanlara açıktır. Kürsümde aleni olarak herhangi bir yere, kimseye sövülmemesi, sağa sola sataşılmaması, yerlere çöp atılması, çimlere basılmaması önemle rica olunur. Aksi davranışlarda bulunanlara "pirusvari HAK teslimi" hakkım mahfuzdur.

Yorum yazmak için üye girişi yapmalısınız, üye girişi yapmak için buraya tıklayın


KULLANICIYORUM
milkman74Bi fıkrayla konuya gireyim...Adam çok küfürden dolayı mahkemeye verilmiş. Mahkemede sırasını beklerken biri telaşla hakimin karşısına çıkmış, -Hakim bey,hakim bey babam öldü analığım bana düşermi demiş, Adam dayanamamış -Hakim bey ben böyle ş...sizlere küfür ediyorum demiş:))
milkman74Aslında küfür etmek,kalp kırmak yanlış şeyler,Bazan birçoğumuz sinirlerimize hakim olamayarak yapıyoruz bu kusurları malesef...
Bahsettiğiniz o hikayeyi bilirim. :) Anladığım kadarıyla idealistlikten çok şartlara göre gerçekçi davranmak gerektiğini savunan bir insansınız Nail bey. Ben de aynı kanaatteyim. Hani hiç bir insan durduk yerde, gönül rızasıyla iğne vurulmak istemez ama zora düştüğü zaman canı acıma pahasına o iğneyi vurdurtur. Fakat burada şöyle bir nüans var bence; "küfür"ü asla tasvip etmem kendi adıma. Fakat hakaret farklıdır. Bunu bazı insan müsveddeleri için HAK görürüm kendi adıma. Çünkü söylenen bir sözün "küfür" olarak nitelenebilmesi için bence en önemli ayrıntı, hakaret kişiseldir, küfürde ise küfürbaz olaya büyük çoğunlukla küfrettiği kişinin belki de olayla hiç ilgisi olmayan 2. hatta 3. derece yakınlarını karıştırır. Örneğin "senin Allah belanı ...." diye başlayan bir cümle hakaret özelliği arz ederken, "senin de çoluk çocuğunun da Allah belasını ....." sözü küfürdür. Bu yüzden bu ikisini her zaman ayırırım şahsen. Hakaret bana daha mertçe gelir, küfür ise adice. Fıkra ve yorum için teşekkür ederim. Sağolun.
sense_seaBir söz varya: KÖTÜ SÖZ SAHİBİNE AİİTTİR diye.Buna bağlı kalırsak kimseye hakaret etmeye gereksinim duymayacağımızı düşünüyorum.Ben çoğu zaman Allah nasıl biliyorsa öyle yapsın sizi derim.Çok aşırı sinirlenmediğim sürece bir insana küfür etmemeye özen gösteriyorum.Galiba çok sinirlendiğim zaman biraz olsun kendimi kaybediyorum ama bunun da üstesinden yavaş yavaş geliyorum.Az önce arka sıradakiler diye bir diziye baktım,öğretmende kibar davranışlar üzerine öğrencilerine çok güzel bir ders verdi.Umarım daha güzel ve hoşgörülü günler geçiririz.Teşekkür ederim.
Sevgili Deniz ben şahsen o sözün biraz yuvarlak bir söz olduğunu düşünüyorum. KÖTÜ SÖZ den kasıt nedir ? bence öncelikle bunun açıklanması lazım. Örneğin o vecize de bahsedilen ve KÖTÜ olarak adlandırılan söz nedir ? örneğin birisine "aşkolsun" dersen bir sitem, yapılmayan ya da yanlış yapılan bir iş için eleştiri sözüdür. Yani işiten açısından KÖTÜ bir sözdür. Diğer taraftan sin kaflı bir kelime de KÖTÜ sözdür. Kısacası KÖTÜ den amaç nedir ? KÖTÜ ne derecede KÖTÜ ? ......... Onun haricinde güzel dileklerine katılıyorum, insanların insanlara sövmediği, hakaret etmediği, sövmek veya hakaret etmeye fırsat vermedikleri, güzellikleri paylaştıkları bir Dünya olsun. Her ne kadar dileğimin, suya yazılan yazı gibi olduğunu bilsemde. :) Yorum için teşekkür ederim.
seba_DÜNYAYI GÜZELLİK KURTARACAK, BİR İNSANI S E V M E K L E BAŞLAYACAK HERŞEY......ama insanız bazen sabrımız taşıveriyor, ağzımıza geleni söyleyebiliyoruz... sonrasında belki pişmen oluyoruzdur belki de "az bile dedim " diyoruz.... kimi fazlasıyla hakediyor, kimi günah keçisi oluveriyor... ince bi çizgi var , çizginin neresinde duracağımızı bilmek gerekiyor...
Son derece haklısın sevgili Seba. Hakaret ve küfür arasındaki ince çizgiyi ayırt etmek ve orantısıyla uygulayabilmek çok önemli. Terazi aşağı yukarı sallanmaya başlayınca, hakaret veya küfür edenin veya buna maruz kalanın bütün değerleri de birbirine karışıyor, iç dünyasında derin bir muhasebe başlıyor. Yorumun için teşekkürler.
sense_seaHaklısınız açıklamalarınızda.Biz hep şu şekilde gördük o kötü sözü genelde.Hani bazen karşındaki insana dersin gerizekalı herif,hayvan herif (adam) seni bilmem ne yaparım gibisinden sözlere karşılık kötü söz sahibine aittir denirdi.O manada söylemiştim kötü söz cümlesini.Tabiki sizde söylediklerinizde haklısınız.Ben teşekkür ederim.Bir hikaye anlatmak isterdim ama uzatmayayım iyice...
Aslında "KÖTÜ SÖZ SAHİBİNE AİTTİR" sözü de muğlaktır. O sözün sahibi onu hak edendir. Yani o sözü yiyen de olabilir, söyleyen de. Bu ince teferruata dikkat çekmek isterim. Bu konuyla ilgili benim kişisel sayfamda "kendinizi tanıtın" bölümünde mini bir hikaye var. Sanırım o hikayenin tam yeri burası. Hikaye şöyle; ....... Padişah ormanda kaybolur. Uzun süre yol arar fakat bulamaz. Bir süre sonra altındaki atı da ölür. Yolda ağaca bağlanmış bir eşek görür. Kurulur eşeğin sırtına. Fakat eşeğin semeri eskimiştir. Eşeğin her adımında padişahın nazik tarafına bir şeyler batar. Derken bu eşeğin sırtında saraya kadar gelir. Eşeğe ahte vefa örneği olarak onu vezire emanet eder ve eşeğe yeni bir semer alınmasını emreder. Vezir doğruca semerciye gider. Semerci en kaliteli ve en pahalı semeri çıkarır. Öyle ya padişah zor gününde nazik tarafını bu semere emanet edecektir. Vezir pek beğendiğini, almak istediğini söyleyince semerci aynı semerden iki tane birden çıkarır vezire verir. Vezir, semerciye, bir tane semer alacağını 2. semerin ne olduğunu sorar. Semerci hemen cevabı yapıştırır; "siz semeri padişahımız için aldınız, ikinci semerde benden siz vezirimize armağan olsun."....... Bunun üzerine vezir küplere biner. Öyle ya; koskoca vezir "bu semerde size benden armağan olsun" diyen bir basit semerci tarafından "eşek" yerine konmuştur. Derhal muhafızlara haber verir ve semerciyi idam ettirir.......... Gelelim kıssalara; 1-HER ARMAĞAN HERKESE VERİLMEZ...... 2-YALAKALIĞIN SONU KÖTÜDÜR. 3-ARİF OLAN ANLAR MİSALİ EŞEK OLAN DA KENDİSİNİ BİLİR ................. Yorumun için teşekkürler sevgili Deniz.
bonjour34BEDDUA : Birinin kötü duruma düşmesini gönülden isteme ..... HAKARET : Onur kırma,onura dokunma,küçültücü söz veya davranış ..... SÖVGÜ : Sövmek için söylenen söz,sövme,küfür ...... olaya fazla bilimsel yaklaştım :))
Günlük hayatımızda bilinçli ya da bazen bilinçsiz olarak kullandığımız bazı tabirler vardır. Beddua aslında daha çok dinsel inançlarla, içine düşülen bir haksızlığa karşı, Allahtan medet umma, işi ona havale etme yöntemidir. Fakat özellikle hakaret ve küfür arasındaki farkın çok iyi bilinmediğini düşündüğüm ve aydınlanmak istediğim için bu kürsüyü açtım. Bu tanımlar kürsüye ışık tuttu, katkınız için teşekkürler. :)
ginger2004BEDDUA= Birinin kötü duruma düşmesini gönülden isteme, ilenme, ilenç, kargış..... HAKARET=1.Onur kırma, onura dokunma.2.Küçültücü söz veya davranış..........SÖVGÜ= Sövmek için söylenen söz, sövme, küfür....TÜRK DİL KURUMU böyle diyor...bence; BEDDUA=Dinsel ilenç, kötülük anlamında Allaha yakarış....HAKARET=Küfürün ilk aşaması.......SÖVGÜ=Sövmeye ve küfüre başlamak******hangi anlamı olursa olsun neeeeeeeeee kadar insalcıl...zaman zaman herkes kızıyor, sinirleniyor ve öfke duyuyor...YARALI bir ruha sahip değilse kişi: öfkeyi yenmek için bir süre nefes alıp, sakince düşünmeye yönelmek varken haklı konumdan haksız konuma NEDEN adım atar?....tek bir yanıt var bence:YARALI RUH....HAK tabiki korunmalı...ama insana yakıştığı şekilde..bıktırdığım üçlüm varya ondan....ssygı,seviye ve düzey....sessiz kalınıp, ezilen moda geçilmesine karşıyımdır...ama ne söylenecekse insana yakışan olmalıdır....heleee heleeee en çok kınadığım, anlamsız ifadelerin veeeeeeeeee kişilerin ortama katılmasıdır..ne mi?...anne, baba, eş, kardeş, çocuk ve vs. gibi özünde dokunulmaması gereken kişilerin ortama dahil edilmesi...veeee en olmadık durumlarda hedef kişiği harekete geçirecek tavırları sergileyenleri de kınıyorum....buna benzer düşünce,tavır ,eylem ve hareketler, asla ve aslaaaaa cesaret, yüreklilik değildir....kaçak davranıştır...kısacası yaralı ruhun sergilenmesidir...YİNELİYORUM:kimse kimseyi sevmek yada aynı fikirde olmak zorunda değildir...duyduğu ÖFKEYE sahip çıkarak , kesinlikle saygılı ve ölçülü olmak zorundadır...bu anlamda SÖVGÜ ,yaşam felsefemin içinde yer almaz...öfkelendiğimde , öfkeme sahip çıkarak nefes alışlarım artar, dilimin ucuna gelenleri yutarım...öfkem kontrol altına alındığında da üçlüm dahilinde ne söylemem gerekiyorsa söylerim......Sayın piruspapirus, hangisine giriyorum? bilmiyorum ....:))))))....sadece İNSANI SEVDİĞİMİ biliyorum:))))...teşekkürler..
Yaralanmış bir ruhun ne yapacağını sizin de bahsettiğiniz üzere anlamak gerçekten güçtür. Önemli olan refleksleri ve tepkileri kontrollü tutabilmektir. Zaten seba arkadaşımın yorumunda da bu konuya değinmiş mütekabiliyet oranının ve çizginin çok iyi ayarlanmasına dikkat edilmesi hususuna değinmiştik. Sizin yorumunuzun da buna paralel olduğu kanaati bende oluştu. İnsan eğer duygusal bir varlıksa, tepkileri her zaman pozitif olmayacaktır. Önemli olan negatif tepkilerimizin bile sizin 3 S kuralına uygun şekilde verebilmemiz. İşte seba hanımla da konuştuğumuz sizinde dem vurduğunuz meşhur çizgi bizi haklı ya da haksız duruma düşürebiliyor. Fakat şunu da düşünmüyor değilim bir taraftan, bir insana hakaret veya sövgü moduna girmişken, diğer taraftan o 3 S kuralını uygulamak için sanırım epeyce bir evliya sabrına gerek olacak. :) Aslında özet olarak, ne insanların ruhları yaralansın, ne de böyle tatsız söylemlerde bulunulsun. Değerli yorumunuz için teşekkür ederim, saygılarımla.
marti..Sevgili Pirüs,şimdiden yazım yanlışlarım için kusuruma bakma bu lap top kızımın zorlanıyorum biraz.Bence hakaret kişiseldir.Bir insana derim ki .ıçın başından aşsın,Yaradana yan bakasın işte bu hakaret(yoksa bedduamıydı:)bence.Küfür ise namusuna,şerefine,ailesine dil uzatmaktır ve iğrençtir.Bedduadan ise nefret ederim ve edenide sevmem.Şu anda bebişimle ilgileniyom.Gazını çıkarıyom,sütünü mamasını verip uyutuyom,altını değişiyom.O minicik başını göğsümün üstüne koyması yok mu içim eriyo,işte yaşamak bu diyom.:))
Öncelikle belirteyim ki, bilinçli ve sürekli yapılmadıktan sonra imla hatalarına takılıp kalmak gibi bir adetim yoktur. Tabii elbette gönül Türkçe'mizin her zaman her yerde doğru kullanılmasından yana ama pc başındaki insanların ahval ve şeraitini de görmezden gelemeyiz elbet.... Onun haricinde siz de gayet güzel belirtmişsiniz, "Küfür ise namusuna,şerefine,ailesine dil uzatmaktır ve iğrençtir." ... buna kesinlikle katılıyorum ve konu açıklamamda sorduğum bir soruyla bunu biraz daha açmak istiyorum. Ne demişim konu açıklamasında; "Bunun yanı sıra vücut diliyle veya maruz bırakılan davranışlar yoluyla bir insana beddua, hakaret veya sövgü yapmak mümkün müdür ?" ... Bu sorunun cevabı "Evet, mümkündür" bence. Peki nasıl mümkün olabilir ? Onu da kısaca izah edeyim, örneğin daha önce hiç tanımadığınız halde olur olmaz bir sebepten kendisini sevmediğiniz bir insana kızıp, sırf o kişinin sinirini bozmak adına o kişinin ailesine, eşine vs... sataşmakta en az birisine sülale boyu söven densizin yaptığı kadar küfürbazlıktır. Böylelerine hakaret etmek (küfür değil) bence küfürbazlık falan değil, bir HAKkın teslimidir...... Yeri gelmişken bunu da belirtmeden geçmeyeyim dedim......... Torununuzu Allah bağışlasın. İnşallah küfretmeyen, kendine küfredilmesine de asla müsaade etmeyen bir birey olarak büyür ve yaşar. Yorumunuz için teşekkür ederim.
quenteKüfür benim de hayatımda vardır trafikte, maç izlerken vb. bazen küfür ederim ve edeni rahatlatan birşeydir :) Bedduaya ise hiç inanmam. Bana göre bedduayı değil ama küfürü hak eden o çok insan var.
Sevgili dostum, küfür kişisel olmamak kaydıyla hepimizin hayatında var. Bazen benim de küfrettiğim durumlar olur ama kişisel değildir bu. Örneğin bir düzene, sisteme söverim. iyi anlaşılması için örnek vermek gerekirse en son geçen pazar günü oğlumu dershaneye yetiştirmek için arabayla götürdüğümde sövmüştüm.Çünkü dershaneye giden bütün ana ve tali yolları kapatmışlardı. Çocuğu dershaneye yetiştiremedim maalesef. Bunun üzerine bende bastım kalayı. Bu kalay şahsa münhasır değildi. Bu kalayın altında, yolun kapanmasına etken olan en az 8-10 faktör vardı. Belki kendi şansıma da bir parça kalay vardı bunun içerisinde..... Kısacası benim burada irdelemek istediğim bu tip genel durumlardaki küfürler değil, bire bir şahıslara edilmiş küfürler. Benim adice bulduğum konu bu dur. Yoksa senin bahsettiğin türden küfürü "ben etmiyorum" diyen bence yalan söylüyordur. Değerli yorumun için teşekkürler.
sense_seaTeşekkür ederim açıklamalarınız için.YENİ BİR ŞEY ÖĞRENDİM SAYENİZDE.
Rica ederim, hayat uzun bir maraton öğrenmek isteyene öğrenecek bilgi bitmez.
duman9Beddua ve küfür hayatımda gerçekten nefret ettiğim,yapanlarıda aciz gördüğüm, lügatta olmaması gereken sözcükler bence..Karşındakine anlatamıyorsan derdini,ya da senin kelime haznen anlataamayacak kadar kıtsa,beddualarla hakaretlerle biryere varılmayacağını anlamış bulunuyorum yaşım ve tecrübelerimle:)..Doğru birdir ama bazen herkesin doğrusu farklı oluyor,bizim doğrumuzu ona anlatmaya gerek yok bence,hem hayat o kadar kısa ki;kavgalarla doldurulamaayacak kadar....Yıldız haritası var, söylendiğine göre, sanal da olsa reel de olsa, bazen yıldızlar tutmuyor ve insanlar ters düşebiliyor...Bu hayatımızda da oluyor, en güzeli o insanı yok saymak,kendini ve çevreni üzmemek için, ve de mutlu olmak için biliyorsunuz negatif duygular insanı çook mutsuz eder...Şöyle ki;hiçbir insan beddua ,sövgü ve hakareti HAK etmiyor,üçünü de yapmam, yapanı da kınarım sevgili Özgür bey:))(Trafikte masum küfürler mübahtır ama!!!)
Mine hanım, aslında teorik olarak çok doğru bir şeye temas etmişsiniz. Temas ettiğiniz nokta, anladığım kadarıyla; "birisine beddua, küfür veya hakaret edecek duruma gelmişsen, onu yok say olay bitsin" ... Teorikte doğru gibi gözükse de, bazen olayların akışı böyle olamıyor maalesef. Sizin "yok" saydığınız insanlar, yüzlerine karşı; "seni yok sayıyorum, benim bulunduğum ortama gelme" diyorsunuz ama yine de ısrarla sizi tahrik etmek adına tam tersini yapıyorsa, bazı şeyleri de hak ediyor demektir. Böylelerine ilkelerim gereği küfür etmeyi değil ama hakaret etmeyi ben şahsım adına bir HAK teslimi gibi görüyorum. Değerli yorumunuz için teşekkür ederim. Saygılar.
vehbiyeyerselSevgili Arkadaşım,2008 yılının bu son gününde açtığınız kürsü konusunun tam zamanıydı.Konu ile ilgili yazılanlardan farklı,ekliyecek bir bilgim olmadığı için,inşallah yeni yıl birlik beraberlik,dostluk yılı olur.daytug Beyin avuç içi ile vurma eylemine ben de katılıyorum.Bir yerde okumuştum.biri size saldıracak gibiyse,en hassas yeri olan burnuna vurun, deniyordu:))
Sayın hocam; nazik üsluplu eleştiriniz için teşekkür etmekle birlikte, eleştirinizin içeriğine katılamadığımı arz etmek isterim. Değerli yorumunuz için teşekkür eder, yeni yılınızı şimdiden kutlar , saygılar sunarım.
talatnayirÖzgür kardeş olayı tam 21 yıl öncesinden eurovision şarkı yarışmasından alıp "SÖVGÜ" üzerine bağlamışsın.Vallahi ne alaka dicem ama demiyorum.Dün Beyza kardeşin "tebrik" kürsüsünde inceden bir "beddua" veya "sövgü" artık her neyse yapmıştım.Sanırım bu bir arkadaşımında dediği gibi " kalbin yellenmesi" olayı...Gazı bırakıp rahatlıyacaksın...Ben yorumları dikkatle okurken bir yandan da Demir Abi Üstadımın avuç içinden ne kastettiğini anlamadım.Ben şahsen ellerim çok ince olduğundan ayaklarımı kullanırken veya olaya yumruk ile yaklaşırken Demir abi Üstadım avuç içini kullanıyor.Acaba Osmanlıdan kalma bir varyasyon mu.Diğer rahatlama şekillerinin modernize olmamış klasik bir modeli mi? Tüm bunları yazarken son olarak şunu ilave etmek isterim ki eğer insan bir konuda haksızlığa uğramış ve gerçekten elinde "ALLAH"a sığınmaktan başka bir yol kalmıyorsa o zaman "AH" ediyor ki büyüklerim beni yetiştiriken "BELA" anma döner sana gelir demişlerdir. Yani "KESER DÖNER SAP DÖNER GÜN OLUR HESAP DÖNER" Bu yüzden birini allaha havale edip onun başında yüzlerce yıl beklesek aslında onun başına yıldırım falan düşmez gibi geliyor.Dolayısıyla "kalbi yellendirmek" için sanırım Demir Abi Üstadımın yöntemini daha gerçekçi buluyorum.Sövme olayı ise bence yapamayacağın şeyi söylemeyeceksin. Söylüyorsanda yapacaksın. Gerçekçi olmak gerek. Şimdi aslında buna uygun bir karikatürüm var ama koysam bir dert koymasam bir dert.Çünkü bir şey söylüyorsun kırk kişi üzerine alınıyor.Ama beni bilirsiniz diyeceksem direk söylerim.Lafı uzattımda uzattım,konuyu bağlayamıyorum.Avuç içi olayına senin yorumunu merak ediyorum.Sağlıcakla kal...
Talatçığım, bir kaç gündür dilime bu şarkının nakaratı dolandı durdu; "şarkım sevgi üstüne".... Bu gün kürsü açmaya karar verdiğimde de ilk aklıma gelen başlık "kürsüm sövgü üstüne" oldu. Hani genelde sanatçılar ortaya çıkardıkları eserleri açıklarken ilham kaynaklarını da açıklarlar ya, işte o meyanda, ben de bu küçük dip notu paylaşmak istedim. Durum ondan ibarettir...... Onun haricinde; "yapamayacağın şeyi söylemeyeceksin" düşüncene kesinlikle katılıyorum. Diğer taraftan sn. Demir bey'in avuç içi olayına bakış açımı, ona yazdığım yorumda dile getirmeye çalıştım. Elbette sen veya benim yanlış anladığımız bir husus varsa, kendisi daha teferruatlı açıklama yapacaktır. Yorumun için teşekkür ederim.
m_m_c_maçlar sırasında tvde haber izlerken toplu taşıma araçlarında (içimden) trafikte küfür ediyorum tvdeki haberler hariç hiçbiri kişisel olmuyor yanlış ama yapıyorum elimde değil maçlar sırasında hakemlik kurumuna ettiğim hakem olan şahsiyetle kişisel bir bağlantım olmadığı için onu küfür olarak yazmak doğru değil bence beddua hiç etmedim ama bazan bi yanlışımda allah beni kahretsin diye istemsiz çıkıyor ağzımdan oda babaannemden kalma bi alışkanlık allah beni hiç kahrettimi hayır bu durumda benim bedduam tutmuyor demektir :)))
:)) Sevgili quenteye yazdığım cevapta bu konuya atıfta bulunmuş ve bazen içinde bulunduğumuz psikolojinin etkisiyle kişilere değil sistemlere sövebiliyoruz. Bunu sanırım hemen hemen yapmayan yok. Taraftar, yönetiminden memnun olmadığı kulübüne, federasyona, maaşı yetişmeyen, hükümete, milletvekiline, bürokrasi de işi tıkanıp kalan iş adamı bürokratlara vs...... kısacası küfür olayı bireysel olarak, tek bir kişiye yönelip, onu hedefleyince, çirkinleşiyor, bayağılaşıyor. Ayrıca kendi kendine söylendiğin bedduanın tutumamasına da çok sevindim. :)) Allah seni her zaman mutlu etsin. :)
ecz35Sorunuza "Sanalda mı?Reelde mi?" diyerek soruyla karşılık vermek istiyorum.Gözlemlediğim kadarıyla sanal dünyada hakaretler,beddualar,sövgüler çok daha rahat yapılabiliyor,reel dünyada ise bu kadar basit değil,ancak sınırları zorlaması şartıyla,sabırların taştığı noktada başlıyor bu durum.Sanal dünyada olayların dışında sadece bir gözlemci olarak karşılaştığım durumlarda bana göre çok basit bir neden yüzünden kişiler birbirlerine hakaretlere başlayabiliyorlar,oysa bu kişiler yüzyüze aynı tartışmayı yaşasalar eminim durum çok daha farklı olacak ve bu seviyeye gelmeyecekler.Bir bakış bazen kelimelerden çok daha etkilidir diye düşünüyorum:)Gelelim kendimle ilgili kısma: hakedene hakkını veririm:)
Aslında "birey" duygusu gelişmiş sosyal insanlarda sanal-reel ayrımının çok fazla olmadığını düşünüyorum. Bu sanal kabadayı tipler genelde asosyal kişilik bozukluğu olan, aşağılanmışlık duygularını bu yolla bastırmaya çalışan tipler diye düşünüyorum. Fakat siz yaptığınız açıklamalarda, sanırım her iki durumu da göz önüne alark konuya yaklaşmışsınız. Gözleminize bende katılıyorum. Maalesef sanal Dünya da kabadayılık taslayan tipler çoğunlukta. İş realiteye dökülünce de o şahısları arayıp bulmanız mümkün değil. Çünkü önünde 104 tuşlu bir panel bulunmadığı için ellerinde bir silahları olmuyor. Ayrıca "hak edene hakkını veririm" düşüncenize de sonuna kadar katılıyorum. Değerli yorumunuz için teşekkür ederim saygılar.
Sayfa : <<  < 1 2 3  >   >>


Serbest kürsü nedir? | Yeni konu aç | Açık konular | Biten konular | Konularım



100% Güvenli Bölge
İş ortaklığı | Web Master | Hakkımızda | Sık Sorulanlar | Bize Ulaşın
birmilyon.com bilgi merkezli bir sitedir, bilginin paylaşılması ve çoğaltılması ilkesine dayanarak,
birmilyon.com da yer alan hertürlü soru ve bilgi yarışması tamamen paylaşıma açıktır.
Seçkin üyelik | Bilgi yarışmaları | Kelime ve Zeka Yarışmaları | Günlük | Foto kulüp | Bir sorum var | Serbest kürsü
Normal üyelik | Bilgi yarışması | Çocuk yarışması | Soru gönder | Bir işlem | Bir kelime | Timsah avı
Kullanım Şartları | Güvenlik ve Gizlilik | birmilyon.com V8 turbo

Bilgi Yarışması

0,1347656