Ana Sayfa		İkili Yarışmalar		Kelime Yarışmaları		Zeka Yarışmaları		Günlük		Foto Kulüp		Bir Soru		Serbest Kürsü		Dostluk		Üyelik

Bilgi Yarışmaları	\|	Ödüllü Yarışmalar	\|	İkili Yarışmalar	\|	İnteraktif Yarışma	\|	Bonusmatik	\|	Ödül Listesi	\|	Çocuklar İçin	\|	Sonuçlar	\|	En İyiler

	Ana Sayfa
	Seçkin Üyelik
	Mesaj Kutusu
	Tavsiye Et
	Tıkla Kazan
	Ödül Listesi
	Gruplar / Sıralama
	Sohbet Odaları

%50 Daha Hızlı Flash Menü

Aktif soru
27.965
Aktif üye
1.351

KONU SAHİBİ: kenany - 8 yorum, 6.019 kez okundu

TARİH: 9.01.2011 14:33:00

KONU BAŞLIĞI: Muhteşem KANUNİ...

KONU AÇIKLAMASI: KANUNİ; Hukuk hakkında ahkâm kesmek için, hukuktan önce aritmetikten bahsetmek gerekiyor sanırım. Ortalama insan, ortalama hızla okuduğunda,okuduğunun yüzde 60’ı aklında kalır...Anlamayı, akılda tutmayı boşverip, sadece okursa, dakikada 120 kelime okur. 1 milyon 346 bin 857 1 milyon 346 bin 858 1 milyon 346 bin 859 gibi, kelime okumak yerine, çok haneli sayı saymaya başladığında,hızı yarı yarıya azalır... Dakikada ortalama 60’a düşer. Yani? Yargıtay’da bekleyen 1 milyon 800 bin dosya var. Bırak içini açıp okumayı,o dosyaları tektek saymaya kalksan bile, günde 8 saatten, hafta sonu tatilleri hariç...3 ay tutuyor! Çünkü... 10 kişiden 1’i mahkemelik. Türkiye’de herkes birbirini “Seni mahkemelerde sürüm sürüm süründüreceğim” diye tehdit ediyor... Sonra herkes merak ediyor, bu mahkemelerde niye bu kadar davabirikiyor? Memleketi satıyorlar, gıkın çıkmıyor, tarlana alt tarafı inek giriyor, bütün köye dava açıyorsun emmioğlu! Bayramda herkes birbirinin elini öpüyor, kucaklaşıyor, baba bi ölüyor, iki tane kıytırık halı için bütün sülale mahkemelik...Ev mev kaldıysa, miras davası, kan davasına dönüyor. “Bunak bu” diye anasını dava eden evlat mı ararsın, “Üç aylığımı çaldı” diye evladına davaaçan baba mı... Kayınçoyla kaçan yenge, baldızı düdükleyen enişte, gerdekten önce takılarla araziye uyan gelin, karanlıktı fark etmedim ayaklarıyla kayınvalideye takandamat meselesine hiç girmeyeyim. “Aile” ansiklopedisi yazmaya kalksan, 700 bin ciltçıkar Yargıtay’dan. Klima aldım soğutmuyor , Yargıtay’a... Soba aldım ısıtmıyor, Yargıtay’a... Vay efendim tampon çizildi, doooğru Yargıtay’a Sanırsın kaportacıdır Hasan Gerçeker. Kalorifer az yandı çok yandı dalgasına, bütün apartman birbirini dava ediyor. Şahitlikyapan kapıcıyı işten attılar, Yargıtay’a gitti. Geçenlerde apartman yöneticisi komşuları vurdu mesela, ölenler mezarlık, kalanlar Yargıtay’lık... Borcunu ödemedi bu adi herif, Yargıtay’a... Ödedim ben o şerefsize, Yargıtay’a. Banka kredi kartı veriyor, herkes alıyor, kredi kartı için üç lira kesiliyor, bütün mudiler bankaya dava açıyor, banka bütün mudilere dava açıyor, hadi bakalım Yargıtay’a. Adam çocuk peydahlıyor kadından, sonra salağa yatıyor, matizdim hatırlamıyorum diyor, çocuğun babasının kim olduğunu Yargıtay’a soruyorlar. Nafaka desen, kafadan Yargıtay’a. Bu memlekette, erkekken kadın olmak için cihazı kestirmen bile yetmiyor abi...Kestirmeden önce dava açıp, kazanman gerekiyor. Kazandın kazandın . Kazanamadın, Yargıtay’a intikal ediyor. Yok eğer, dava açmadan kestirdiysen, bu sefer dava açıp “delil”igöstermen gerekiyor. “Delil”i sakladın sakladın... Saklamadın, Yargıtay’a intikal ediyor.Yok eğer, kadınken erkek olmak istiyorsan, zaten Yargıtay’a intikal ediyor. Beş kişinin gırtlağını kesip “Bi saniye izah edeyim hâkim bey” diyen adamı biliyorum ben... Katil bu kadar yüzsüz olunca, izah bi saniye sürüyor ama, dava 20 sene! Bakın, 188 kişiyi domuz bağıyla katledip, oturma odasına gömenlerin avukatı televizyonaçıktı, “Velev ki, suçlu bile olsalar, mağdurdurlar” dedi. Bu pişkinlikle dava biter mi arkadaş... İşadamına dava açıyorlar, 78 milyar dolarlık... Hâkim alıyor, ayda 2 bin lira maaş... Hâkimin psikolojini düzeltip dosyaya hâkim olması zaten 6 ay sürüyor. Gak dedi, hakaret davası, guk dedi, manevi tazminat davası. İmam-cemaat misali... Bu ahalinin başbakanı, dünyanın en çok dava açan başbakanı. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Milli Kütüphanesi’nde sadece 1 milyon 200 bin kitap var, en kalını bin sayfa... Yargıtay’da 1 milyon 800 bin dosya var; bazıları 55 bin sayfa! Uzatmayayım. Beş dakka durun da Yargıtay nefes alsın birader. NOT:Diyebilirsiniz ki, başlıktaki “Kanuni” yazının içinde yok... Başlığa “kanun” yazsam,dangozlar okumaz. Belki Muhteşem Süleyman’ı yazdığımı sanıp, okurlar diye öyle yazdım.Allah bilir, tüketiciyi kandırıyor diye bi dava da bana patlatırlar şimdi. YILMAZ ÖZDİL

Yorum yazmak için üye girişi yapmalısınız, üye girişi yapmak için buraya tıklayın

KULLANICI	YORUM
ombasaran	Dolaylıda olsa ithafınız için teşekkür ediyorum.... Yanınada keşke bu yazıyı günlüğünüze ekleseydiniz diyorum. Zira dangozlar için farketmez orası burası bir şekilde sazanlardık ;-) Bu yorumu yaparken "bıyık altından gülümsediğinizi" görür gibiyim; hakkınız da yok değil hani... Şu "günlük" olayını bana bir açıklasanız; yani nasıl yazılıyor oraya yazılmak istenenler ya da alıntılar nasıl gönderiliyor? Böylece burayı da boş yere işgal etmemiş olurum doğrusu... Teşekkürler katılımınız için..
kenany	Bu yorumu yaparken "bıyık altından gülümsediğinizi" görür gibiyim; hakkınız da yok değil hani... Şu "günlük" olayını bana bir açıklasanız; yani nasıl yazılıyor oraya yazılmak istenenler ya da alıntılar nasıl gönderiliyor? Böylece burayı da boş yere işgal etmemiş olurum doğrusu... Teşekkürler katılımınız için...
acemibilge	Boş yere işgal ettiğinizi filan düşünmeyin Kenany. Böyle paylaşımlarınızı buradan yapmanız bence daha bile iyi oluyor. Çünkü günlük bölümünde bir günlüğün üst sırada kalması, bazı nicklerin zirve tutkunluğu nedeniyle en fazla birkaç saat sürebilmekte. O durumdayken okundu okundu, ama alt sıralara düştüğünde (ki bu, çoğu zaman birkaç dakika içinde gerçekleşiyor) maalesef pek okuyan ve ilgi gösteren olmuyor. O yüzden, siz yine buradan devam edin de, bu güzel yazıları bizlerle buradan paylaşın derim.:) Teşekkürler yaklaşımınız için...
ombasaran	Pek kıymetli ağabeyim; sizi sevdiğimi hatta sevmenin ötesinde saygı duyduğumu biliyorsunuz. (En azından öyle ümit ediyorum) Zira geçmiş acı tatlı paylaşımlarımızda saygı ve sevgi sınırını 'çok şükür' hiç bozmadan karşılıklı koruduk ve yine çok şükür size 'abi' diye hitap edebiliyorum. O sebeple şu artık pek nadir girdiğim yeşil sayfaya vasıtanız ile bir kaç kelamımıda ister iz deyin ister ibretialem deyin, isterseniz zırva deyin (zatınızın dışında kalan kısım için) nevîinden şuracığa bırakı vereyim.... Şimdi önce paylaşım içeriğinizden başlayayım Yılmaz-ı şahane hazretleri (öyle diyorum çünkü çizgisini benlik makamına taşıdı) bir yazı yazmış , kıyısınada önemli miktarda okuyucusu dahil pek çok kişiye dangoz yaftasını yapıştırıverme bedbahtlığını eklemiş. Zira esas oğlanımız zeki ve zihni fikir yazıları kayıtsız/şartsız beğenildikçe pek çok fani kul gibi çizgisini sapıttırıp yalpalama ve nihayetini kabartma yolunda hızla ilerliyor. Ammavelâkin yine talihsiz bedbaht bir kesim sanki Cumhuriyetin yegâne savunucusu gibi gördükleri bu kalemşörün şakşakçısı olmayı yeğlediğinden bu durumun farketmek adına yazıkki kör kalıyor. Zira lafazanlık icraatın önüne geçeli bu memlekette epey zaman oluyor, ben diyeyim 20 siz deyin 40 sene (malum kafa kağıdınız benden eski);-) Bir olay var ortada fakat yeni moda ne , herşeyi önce hükümete mâl etmek ardan pervasızca Tayyibe geçirmek ama yanında da aman eksik olmasın (Haşa) 'Dine Sövmek' o kadar olmasa bile hafiften bir karalama kampanyası devamlılığına baş koymak .... Öncelikle yorumunuz için teşekkürler... Daha önce de değindiğim gibi sizin yazılarınızı okumak bana büyük keyif veriyor. Belki olaylara yaklaşımlarımız, olayları yorumlayışımız, hayata bakış açılarımız farklı; ama bu benim Yılmaz Özdil'in, Hıncal Uluç'un yazılarından keyif almam Engin Ardıç'ın yazılarından da keyif almamı nasıl engellemiyorsa, sizinle benim aramdaki bu farklılık da sizin yazılarınızı okurken keyif almamı engellemiyor. Sanırım hayata bu kadar keskin ve hoşgörüsü törpülenmiş bir şekilde bakmanızın kökeni gençlik yıllarınızdan da bu tarafa süregelen toplumsal kaygınızdan kaynaklanıyor. Kaygılarımız bir aslında; sanırım ülkemiz insanlarının hepsinin kaygıları bir... Hepimizin kaygısı daha yaşanılası imkanların, daha hoşgörülü insanların olduğu; kimsenin görüş ve düşünceleri nedeniyle suçlanmadığı, cezalandırılmadığı, kimsenin inançları nedeniyle hor görülüp inançları gereği yaşamak istedikleri kendi iç dünyalarına karışılmadığı özgür bir ülke... Ama sağda da solda da, ortada da, sünnide de, alevide de, ateistinde de, türkünde de, kürtünde de kısacası toplumun her bir kesiminde de bunu hayata geçirmek neredeyse imkansız... Çünkü bizler bir çizgi çizmişiz. Çizginin bir tarafında biz ve bizim gibi düşünenler, öte tarafında ise onlar ve bizim gibi düşünmeyenler var. Bize göre karşı tarafın yaptığı hiç bir şey kabul edilemez, hoş görülemez ve alkışlanamaz. Karşı taraf ta bizler için aynı şekilde düşünüyor; buna eminim. Taraftarı olmadığım, oy atmadığım ve belki de hayatımın sonuna dek oy atmayacağım şu andaki hükümet benim için "tü kaka" değil; yaptıkları yanlışların yanında bir dolu da doğruları var; ben doğrularını gördükçe benim gibi düşünen ama "bu konuda" benimle ayrı düşen tırnak içinde "yandaşlarımın" tepkilerine karşın alkışımı esirgemedim, esirgemem ve esirgemeyeceğim de; ama yanlışları konusunda da yeri geldiğinde "yuh!" umu esirgemem... Yılmaz Özdil’İn bu yazısındaki başlığa gelince; ülke ortamının şunun veya bunun yanlışı neticesinde salıverilen yüzlerce “düşüncesi, görüşü, suçu ne olursa olsun” katilin elini kolunu sallayarak dışarıda gezdiği, ölen yüzlerce kişinin kemikleri mezarlarında sızlarken ortaya atılan bir dizinin kahramanları hakkında ortalığı ayağa kaldırıp ülkenin tek meselesi bu dizi imiş gibi hedef saptıranların çokluğunda ve de asıl meseleler etrafında kafa patlatanların yokluğunda (sizi tenzih ederek) böyle bir başlık atarak deyim yerinde ise okunmayı ve böylece düşündüklerini kendinle aynı potada bulunmayanlara da ulaştırabilmeyi seçmek bence pek de yabana atılır bir hamle değil. Herkesin inançları kendisi için kutsaldır ve bu kutsala saldırıldığında tepki vermesi kaçınılmazdır ama tepkinin de bir tarzı bir sınırı tabi ki olmalıdır. Daha hoşgörülü, görülen doğruların alkışlanmasının yanında yanlışların da görülebildiği ve sorgulanabildiği yarınlar diliyorum size ve tüm arkadaşlarımıza; teşekkürler katılımınız için…
ombasaran	İşte benim çizgim burada başlıyor siyasi eleştiri yapılırken dine sövmek, dine zarar vermek veya bunu dolaylı olarak yapmak kimsenin umrunda olmayabilir ama benim umrumda (meselem tamamıyla kürsünüze binaen değil genel anlamda içimi boşaltayı dedim sadece) . O sebeple ama şaka yapayım derken göz çıkarmak, ama siyaset yapayım derken işin .okunu çıkarmak sevdalıları şu hayatta durduk yere hedefim haline geliyor. Demem o ki ne yaparsanız yapın bunu ilgili alandan yapın başka yerlere sıçramayın beni ve benim gibi manevi değerlerine sahip çıkmaya çalışan kişileri yaralamayın. Zira sonuçta her türlü zararı ben görmüyorum nasılsa ;-) Meselem şu ; kim siyaset yapacaksa gitsin istediği gibi yapsın, kim eleştiri yapacaksa delikanlıca yapsın, kim protesto yapacaksa özgürce yapsın. Ama bunları yaparken hedefini doğru seçsin, benim inancıma en ufak bir saygısızlık yapmasın zira haddi değil. Yoksa başbakana şunu demiş hükümete böyle demiş yada şu sağ-sol partiyi eleştirmiş umrumda değil, onlar nasılsa kendini 'aynı tonda' savunur. Ama mesele küfre yanaşırve birde genç beyinlere davetiye çıkarılırsa orada dur demekte varoluşumun sebebidir. Değerlerimizide savunmayacaksak, saldırandan farkımız ne ? Olayın özeti budur.
ombasaran	Gelelim birde bu işin 'acemi'lerine . El taşın altına girmeden nihayeti yanmış tazılar gibi, o sayfa bu sayfa laf yetiştirmekle dürüst, ilkeli ve en önemlisi ahlâklı olunmuyor. Dünyevi ve gecelik zevkler uğruna kapılardan, pencerelerden aşanlar, bocalayıp düz yolda şaşanlar, işleri bitince kirli mendillerinin ardından etmedik kelâm bırakmayanlar kendilerine çeki düzen vermedikçe söyledikleri (aslında papağanlandıkları) kendilerinden büyük laflar nazarı itibarımda değersiz gürültü kirliliğinden ibarettir. Kendi avukatlığını yapmaktan aciz yazıkki sitedeki dedikodu kazanının başındaki eli kepçeli cadı taifesi. Hakkımda asıllı asılsız , dediğiniz her kelam kulağıma geldi şimdiye dek. Zira pek çok muhatabınızada hastalığı bulaştırıvermişsiniz ;-) İnanın ne kimseye yaranma ihtiyacım nede kimseden saklayacak sırrım var. Zira hatamıda, sevabımıda kendim çokça zikrettim bu portalda. (Gerçi gereksizmiş onuda geç anladık) Her neyse bıdıbıdınız kesilmediği müddetçe 8 sütuna manşet kulaktan kulağa değil yekten ispatlı şahitli, size sizin silahınızı doğrultacağım haberiniz olsun vesselâm.....
ombasaran	Fazla işgâl oldu abim özür dilerim. Sırf nasıl oluyormuş demek için okumadığım bir gazetenin, tanımadığım köşe yazarının, tanıdık bir yazısını paylaşmak zorunda kaldım onamı yanayım, bu saatte uykumdan çalıyorum onamı yanayı bilmem. Bildiğim tek şey bilgin, tecruben, eğitimin benden ziyadesi ile fazladır, o sebep çanak tutanlarla salya akıtanları benden evvel farkedersin. Ama en azından sırf kulaktan dolma A dedikleri için besmelesizlere meydan verme... Saygı ve sevgilerim daim olsun :) Okumadığınız ve okumayı dahi düşünmediğiniz bir yazarın yazısını okumak zorunda kalmanıza ve geç yatmanıza sebep olduğum için asıl ben özür dilerim; kalın sağlıcakla...
ombasaran	Okumadığım derken yanlış anlaşma olmasın sizin paylaşımınızdan değil, kendi günlüğümden bahsediyorum, yoksa çok kaynaklı beslenirim ve Yılmaz Özdil'i takip ederim heleki İzmir yazılarını ;-) Uykusuzluğa gelince estağfirullah özür dilemek ne kelam sizin milyonda bir etkiniz yok o sebeple yanlış algılanmaya sebebiyet verdiğim için ben özür dilerim. Benim alıp veremediğim çanak tutucular, goygoycular, dedikoducular ... neyse daha fazla etiketlemeyeyim nasılsa anlayan anladı. Saygı ve hürmetlerimle....

Serbest kürsü nedir? | Yeni konu aç | Açık konular | Biten konular | Konularım

İş ortaklığı | Web Master | Hakkımızda | Sık Sorulanlar | Bize Ulaşın

Bilgi Yarışması

5,859375E-02