Bilgi Yarışması, Ana Sayfa

Ana Sayfa

İkili Yarışmalar

Kelime Yarışmaları

Zeka Yarışmaları

Günlük

Foto Kulüp

Bir Soru

Serbest Kürsü

Dostluk

Üyelik
Ana Sayfa
Seçkin Üyelik
Mesaj Kutusu
Tavsiye Et
Tıkla Kazan
Ödül Listesi
Gruplar / Sıralama
Sohbet Odaları
  Üyelik
Kullanıcı adı
Şifre
Yeni üye
Şifremi unuttum
Tavsiye Edenlere 10,00 Bonus
Tavsiye edeceğiniz e-posta adresi


%50 Daha Hızlı Flash Menü

Aktif soru
27.965
Aktif üye
370

Bayrak

GÜNLÜK ÖZELLİKLERİ
Günlük sahibialeyra - NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE
Günlük adıbir tutam kahkaha - Herkese açık günlük
Toplam okunma sayısı3152759
Son güncelleme / Toplam kayıt26.06.2016 07:04:00 / Toplam kayıt: 618
ilginç bulduğum şeyleri paylaşmak istiyorum

GÜNLÜK KAYITLARI
BİR DAHA!!!!Yeni yorum girAç/Kapa

18 yaşındaki kız, annesine iki aydır adet görmediğini söyler.
Annesi, çok tedirgin olur ve eczaneye bir hamilelik testi almaya gider ve sonuçlar kızın hamile olduğunu gösterir.
Anne çıldırmıştır, bağırır çağırır ve "bunu yapan hangi domuz,bilmek istiyorum" der.
Kız telefon açar ve yarım saat içinde bir Ferrari evin önünde durur,
içinden hafif kırlaşmış saçları ve çok pahalı bir elbisenin içinde manyak yakışıklı bi baron iner ve kapıdan içeri girer.
Anne baba ve kızla beraber otururlar.
Herif, "kızınız durumu anlattı" der , "kişisel durumumdan dolayı kızınızla evlenemem" der,
"ancak tüm sorumluluğu alıyorum" der.
Eğer bir kız çocuğu doğarsa;
Annesine bir ev, bir yazlık villa ve 1 milyon dolarlık bir banka hesabı,
Eğer bir erkek çocuk olursa;
Birkaç fabrika ve bir milyon dolarlık bir hesap,
Eğer ikiz doğarsa;
Her ikisine de 500 bin dolarlık hesap ve bir fabrika vereceğim, der.
Ancak düşük olursa....
O zamana kadar sessizce bekleyen baba elini dostça adamın omuzuna koyar ve
" o zaman tekrar yatarsınız evladım" der.



Kayıt tarihi : 4.06.2006 - Toplam yorum : 0


DON!!!Yeni yorum girAç/Kapa
Sultan en güvendiği adamını Arabistan'a
 hünkar göndermiş. Hünkar, Arabistan'da gezerken bakmış,
araplar entari giyiyorlar ama alta donları
yok. Bir rüzgar estimi, manzara felaket!
 Haber salmış,
altına don giymeyenler kadı huzuruna
çıkartılıp, hapsedilecek. Aradan günler geçmiş
Arabın bir tanesi don giymemiş ve ilk
rüzgarda olay farkedilmiş.
Kadı huzuruna çıkartmışlar.
Kadı sormus;
 -"Adın?"
-"Aptülmecit"
 -"Baba adın?"
 -"Aptülleziz"
 -"Evli misin?
-"5 tane karım var!"
-"Kaç çocuğun var?
 -"ilkinden 15,
 ikincisinden 17,
 üçüncüsünden 16,
dördüncüsünden 13,
besincisinden 18 tane."
Kadi kararını vermiş ve söylemiş:
-"Aptulleziz oğlu, Apdülmecit'in, don
giymeye vakti
olmadığından beraatine karar verilmiştir!"


Kayıt tarihi : 4.06.2006 - Toplam yorum : 0


COLA VE PEPSİ!!!Yeni yorum girAç/Kapa
Büyük olasılıkla az sonra okuyacağınız birçok şeyi siz zaten daha
önceden biliyordunuz (!) ya da bilmeyenler "hadi canım, saçmalık "
diyeceklerdir.
Eğer öyle olduğunu düşünüyorsanız, burada anlatılanlara
inanmadıysanız denemesi bir cola parasıdır.
Yani bir kutu Coca Cola veya Pepsi yeterli :)
Gelelim COCA COLA ve PEPSİ ile ne gibi pratik işler yapabileceğinize:
TUVALETİ TEMİZLEMEK İÇİN:
Bir kutu kolayı klozetin içine dökünüz. Bir saat kadar bekleyiniz ve
sifonu çekiniz. Koladaki sitrik asit hela başındaki lekeleri yok
edecektir.
KROM TAMPONLARDAKI PAS LEKELERINI YOK ETMEK İÇİN :
Arabanın tamponunu Coca Cola''ya batırılmış bir sigara paketinin
içindeki alüminyum folyosuyla iyice ovunuz. Tertemiz olacaktır.
AKÜ KUTUP BAŞLARINDA ÇAPAĞI TEMİZLEMEK İÇİN :
Bir kutu kolayı kutup başlarına dokun ve bütün çapak yok olsun.
PASLANMIŞ BİR CİVATAYI SÖKMEK İÇİN :
Coca-Colaya batırılmış bir bezi bir kaç dakika paslı cıvatayı
uygulayınız. Bir kaç dakika sonra rahatlıkla dönecek ve çıkacaktır.
ELBİSENİZDEKİ YAĞ LEKESİNİ ÇIKARMAK İÇİN :
Bir kutu kolayı lekeli giyeceklerin üstüne boşaltın, Deterjanı
ekleyin ve her zaman yıkadığınız gibi yıkayın. Coca->cola yağ
lekelerinin yok olmasına yardım edecektir.
Ayrıca araba ön camlarındaki her türlü kuş pisliği yapışan sinekler
veya ağaçlardan dökülen toz , polen, yapışkan maddelerin çıkarılması
en iyi madde COCA COLA + PEPSI ''dir.
Haa... isterseniz bu çok kuvvetli temizleyicinin geriye kalanını
içersiniz. Bakın bu da bir fayda. Fayda ise eğer??? :)
Peki nedir bu Cola''nin bu kadar etkileyici temizliklerde bile
kullanılabilmesinin sebebi? Coca-Cola ve Pepsi''nin ortalama pH değeri
3.4 tur. Bu asidi de dişleri ve kemikleri eritmek için yeterlidir.
Temizliklerde bu kadar etkili olmasının sebebi budur.
Aslına bakarsanız Cola ile dünyada kimsenin tavsiye edemeyeceği
KARBONDİOKSİT içiyoruz. Hani şu dışarı atmak için devamlı nefes alıp
verdiğimiz, atmak için uğraştığımız >KARBONDİOKSİT...!
2001 yılında Delhi Üniversitesinde "kim daha fazla Coca-Cola içecek"
diye bir yarışma yapıldığında, sekiz litre Coca-Cola içerek kazanan ve
10 dakika içerisinde herkesin gözü önünde ölen kişinin haberini
duymuşsunuzdur . Neden öldü? Çünkü çok fazla karbondioksit almıştı ve
kanında yeterli oksijen yoktu.
Başka bir örnek: Kırılmış dişinizi bir şişe Coca Cola''nin içine
koyun ve 10 gün sonra bakın... Diş 10 günde büyük oranda erir.
Halbuki dişler ve kemikler ölümden sonra bile en fazla dayanabilen
organlarımızdır ... Bir şişe kola içerek midenize ve dişlerinize ve
bağırsaklarınıza ne yaptığınızı bir düşünün...
özellikle çocuklarınıza bunları anlatın.


Kayıt tarihi : 4.06.2006 - Toplam yorum : 0


İNTAHAR!!!Yeni yorum girAç/Kapa

Günün birinde İstanbul'da sarışının biri hayattan o kadar bezmiş ki
kendini boğazın soğuk sularına bırakarak hayatına son vermeye karar vermiş. Boğaziçi köprüsünden geçerken arabasını durdurmuş, bari yerlere çıkmış ve titreyerek az sonra kendisini bu çekilmez
hayattan kurtaracak olan sulara baka baka ağlarken yanına genç ve
yakışıklı bir genç gelmiş.Genç 0na acımış ve sarışının ellerini
tutup "Bak, yasaman için çok neden var.Yarın sabah gemim Amerika'ya gitmek üzere demir alacak.Eğer istersen, seni de çaktırmadan gemiye alıp saklayabilirim.Sana hem yemek getiririm hem de sana çok iyi bakarım." demiş. Sarışın bakmış kaybedecek bir şey yok; belki de Amerika'ya gidip yeni bir başlangıç yaparım umuduyla denizcinin teklifini kabul etmiş. O akşam denizci genç 0nu gemiye almış ve filikalardan birine saklamış.Her gece sarışına üç sandviç ve bir meyve getiriyormuş, sonra da sabaha kadar sevişiyorlarmış. Bir kaç gün sonra, kaptan rutin kontrolleri sırasında sarışına rastlamış.Orada ne aradığını sormuş. Sarışın da "Ben bu gemideki denizcilerden biriyle anlaştım. O bana her gün yemek getiriyor ve Amerika'ya gitmemi sağlıyor. Ben de 0nun benimle sevişmesine izin veriyorum." demiş. Kaptan, "Seninle seviştiği kesin küçük hanım da
.... "Bu Kadıköy -Beşiktaş vapuru".



Kayıt tarihi : 4.06.2006 - Toplam yorum : 1

haha
Kayıt tarihi : 6.06.2006 01:30:00 - Yorum sahibi: AITO


TÜRK VE AMERİKALI!!Yeni yorum girAç/Kapa

TÜRK delikanlı,birgün İstanbul’da kahvede oturuyormuş, tipik kahvaltısını yapıyormuş. Kahve, kruvasan, ekmek, tereyağ, reçel. Yan masaya ağzında cikleti ile tipik bir Amerikalı turist oturmuş. Sohbet başlamış...
Amerikalı;
- ''o ekmeğin hepsini yiyecek misin''.
-TÜRK ''Tabii''..
Amerikalı;
- ''Biz yemeyiz. İçinden biraz alır yeriz. Kalanı bir fıçıda toplanır, Fabrikaya gider Kruvasan yapılır. TÜRKİYE'YE satılır'' demiş.
TÜRK cevap vermemiş.
Amerikalı;
- ''Reçel'de yermisiniz''.
TÜRK(öfkeli);
- ''Tabii''..
Amerikalı;
- ''Biz meyveyi taze yeriz Kabuklarını, çekirdeklerini, çürümüşlerini bir fıçıda toplar fabrikaya gönderir, reçel yapar, TÜRKLERE satarız.
TÜRK:;
- ''Peki siz kullandığınız prezervatifleri seviştikten sonra ne yaparsınız''..
Amerikalı;
- ''Atarız tabi''...
TÜRK;
- ''Biz atmayız. Bir fıçıda içindekilerle biriktirir, fabrikaya gönderir, ciklet yapar, Amerikaya satarız'' demiş...



Kayıt tarihi : 4.06.2006 - Toplam yorum : 0


ANNE VE OĞLU!!Yeni yorum girAç/Kapa

Genç bir çoçuk heyecanla annesine gelir ve aşık olduğunu, evlenmek
istedigini ve tanıştırmak istediğini söyler.
Ama sadece eğlence olsun diye eve 3 kız getireceğini ve annesinin evleneceği
kızı tahmin etmesini ister.
Ertesi gün 3 güzel kızla eve gelir. Otururlar, bir süre sohbet ederler.
Bir süre sonra çocuk heyecanla annesine sorar
"Tahmin ettin mi"diye.
Anne duraksamadan cevap verir:
"Ortadaki kızılsaçlı."
Oğlan hayretle annesine sorar:
"Inanılmaz, nasıl bildin?"
Anne cevap verir:
"Bir tek 0ndan hoşlanmadım.."



Kayıt tarihi : 4.06.2006 - Toplam yorum : 0


DEDE İLE NİNEYeni yorum girAç/Kapa

dedeyle nineye tıklayınca coşuyorlar:))))
Çok tatlılar :)

 http://albinoblacksheep.com/flash/jah.php
 Ha bu arada...

Dede ile nineye bir kaç kez tıklatıp başa geldiğinizde..Arkadaki tabloya tıklamayı da unutmayınn :))))
İyi seyirler...



Kayıt tarihi : 4.06.2006 - Toplam yorum : 1

ÇOK TATLILAR...SABAH SABAH İYİ GELDİ..SAOLASIN.
Kayıt tarihi : 5.06.2006 08:13:00 - Yorum sahibi: emelatam


ÖLÜM ÖTESİ DENEYİMİYeni yorum girAç/Kapa

Bedensel işlevleri bakımından tıbben ölü sayılmalarından bir süre sonra, kendiliğinden veya reanimasyon (yeniden canlandırma) yöntemleriyle yaşama geri dönen kimselerin bu sırada geçirdikleri deneyimlere verilen ad. Terim, 1970’de ABD’li hekim ve araştırmacı Raymond Moody tarafından ortaya atılmıştır. Dr. Moody ve Dr. Elısabeth Kubler-Ross tarafından hastane raporlarından derlenen, ölüm-ötesi deneyimi geçiren hastaların anlattıklarından ve anlattıklarının doğrulanmasından oluşan binlerce vakanın incelenme sonuçlarına göre, tıbben ölü olarak ilan edilen bu kimseler, ölü sanıldıkları bu süre sırasında bilinçlerini yitirmemişler ve çevrelerinde olup bitenleri algılamışlardır. Üstelik bu deneyim sırasındaki algılama, yalnızca çevrede olanları değil, duvarların ötesinde olanları veya başka bir kentteki tanıdıklarını da görüp duyabilme tarzında, beş duyunun sınırlarını asan, beden-dışı bir algılama biçiminde gerçekleşmektedir.
Ölüm-ötesi deneyimler sırasında algılanan olayların gerçekliği ilgili kimselerce dogrulandığından, (-örneğin, hasta, ölü sanıldığı sırada hangi doktorun kendi bedenine hangi tıbbi işlemleri uyguladığını, hangi hemşirenin neyi almak üzere nereye, ne zaman gittigini vb.‘yi yasama geri döndüğünde en ince ayrıntısına dek anlatabilmektedir-) ölüm-ötesi deneyimler spiritüalistler ve kimi parapsikologlarca, ölümden sonra yasamın varlığına ilişkin kanıtlardan biri sayılmaktadır.
Ölüm-ötesi deneyimi sirasında yaşananlar, bu deneyimi yaşayanların anlattıklarına bakılırsa, dünyasal olaylarla yani fiziksel alemle sinirli kalmamaktadır. Örneğin, hasta, daha önce ölmüş bulunan yakınlarıyla iletişim kurabilmekte ve öte-alemle ilgili vizyonlar alabilmektedir, Dr. E. Kubler-Ross, Dr. R. Moody ve Dr. Karlis Osis’in ölüm-ötesi deneyimlerle ilgili arastırma, deneme ve sınıflandırma çalışmalarının sonuçlarına göre, bu deneyimi geçirenlerin tümü ayni şeyleri anlatmamakla birlikte, anlatılanlarda bazı benzerlikler ve kimi deneyimlerde ortak noktalar gözlemlenmektedir.
Bu arastırmacılara göre, ölüm-ötesi deneyimi yaşayanların (geçirenlerin) anlattıklarında, tümünde ortak olmasa da, azımsanmayacak ölçüde ortak veya benzer görülen noktalardan bazıları şunlardır:
1) Bedenin terkedildiği birinci aşama:
- Huzur ve sükunet duygusu duyma;
- Çekilme veya fırlama tarzında yükselme (yukarıya doğru çıkma) izlenimi;
- ‘Ölüm döşeği vizyonları’ denilen algılamalarda bulunma:
a - Daha önceden hiç duyulmamış harikulade bir melodiyi algılama;
b - Tertemiz, pırıl pırıl renkler algılama;
c - Çevredeki bedenlilerin göremediği bir işığı algılama;
d - Önceden tanışılan, sevilen ölmüş bir veya birkaç yakını (anne, baba, es vb.) algılama veya 0nların karşılamak, öte-aleme geçişine yardım etmek üzere geldiklerini algılama.
e - Dinsel veya mitolojik varlıklara ilişkin imajlar:
- Karanlık bir tünele (koridora, dehlize, kanala) doğru çekildiği izlenimi.
2) Bedenin terkedilmesinden sonraki ikinci aşama:
- Karanlık bir tünelden geçtikten sonra her şeyin yeniden aydınlandığını fark etme;
- Kendi bedenini (fiziksel bedenini) ve bedeninin çevresindeki bedenlileri görme;
- Kendini bu bedenli insanlara duyuramama (sesini işitememeleri ve kendisini görememeleri. Bu fenomene kimi rüyalarda da rastlanır);
- Kendini çok hafif ve mutlu hissetme;
- Duvar gibi maddi nesnelerin içinden geçebilme;
- Fiziksel bedene geri dönmeyi istememe;
- Fiziksel aleme ilişkin görüntülerin bir süre sonra gitgide silikleşip kaybolması;
- Tüm yaşamının (yaşamındaki, geçmişteki tüm olayların) bir film şeridi gibi hızla gözünün önünden geçmesi.
3) Bedene geri dönüldüğü üçüncü aşama:
- Işık tarzında algılanan bir varlığın, tekrar dünyaya dönmesi konusunda kendisini ikna etmeye çalışması;
- isteyerek veya irade-dışı olarak, fiziksel bedene dönülme izlenimi;
- Fiziksel bedene dönülürken soğukluk duygusu duyma.
Ölüm-ötesi deneyimi geçiren kimselerin bu deneyimden sonra, artik ölümden korkmadıkları ve içlerinden ölüm-ötesi yasama önceden inanmamakta olanlarının da artik ölüm-ötesi yasama inanmaya başladıkları gözlemlenmiştir.



Kayıt tarihi : 4.06.2006 - Toplam yorum : 0


BAKARA SURESİYeni yorum girAç/Kapa

Mustafa Kemal, kurulacak devletin şekli ile  ilgili toplumun her
kesiminden insanlarla görüşmeler  yaparken  sıra, mollalar, şeyhler ve din
büyüğü geçinen kişilere gelir.  Mustafa Kemal, bunlara haber göndertip,
gelecek hafta kendileriyle bu konuyu görüşeceğini ancak konuşmalarının bir temeli olarak katılacak olan herkesin Bakara suresini 288. ayetine kadar okumalarını rica eder.
Toplantı günü gelip çattığında, Mustafa Kemal kürsüye çıkar ve sorar:
"Arkadaşlar,  buraya gelmeden önce hepinizden Bakara suresini 288'e kadar okumanızı rica etmiştim. Kimler okudu Bakara'yi 288'e kadar?"
Salondaki bütün eller istisnasız olarak bu ricayı yerine getirdiklerini
belirtmek için havaya kalkar.  Bunu üzerine Mustafa Kemal sözlerine devam eder:
"Beyler işte, kuracağımız  devletin neden din temeline dayanamayacağının
açıklaması:
Bakara yalnızca 286 ayettir."



Kayıt tarihi : 3.06.2006 - Toplam yorum : 0


SEVGIYI HAK EDECEK INSANI BULMAK Yeni yorum girAç/Kapa

Kadın her sabah olduğu gibi o günde beyaz değnegi ve el yordamı ile otobüse binmisti. Soför:-Soldan üçüncü sira bos hanimefendi, dedi.Kadın 32 yaşında güzel bir bayandı ve eşi oldukça yakışıklı bir kara subayı idi. Bundan bir kaç ay önce yanlış bir teşhis sonucu gerçekleştirilen ameliyatla gözlerini kaybetmisti genç kadın ve asla göremeyecekti.Kocası ameliyattan sonra aci gerçegi ögrenince yıkılmış ve kendi kendine bir söz vermisti. Asla karısını yalnız

bırakmayacak,ona sonuna kadar destek olacak, kendi ayakları üzerinde durana kadar cesaret verecekti.Günler geçiyordu. Kadin her geçen gün kendini daha kötü hissediyor,çok sevdigi kocasina yük oldugunu düşünüyordu.Eşinin bu içine kapanık, karamsar hali kocayı çok

üzüyordu.Bir an önce bir seyler yapmasi gerekiyordu, karısı günden

güne kendi içine kapanık dünyasında kayboluyordu.Bütün gün düşündü

koca, nasıl yardım edebilirim güzeller güzeli eşime diye.Birden aklına eşinin eski işi geldi. Geri dönmesini isteyecekti.Ama bunu 0na nasıl söyleyecekti, çünkü artık çok kırılgan

ve neşesizdi.Bütün cesaretini toplayarak akşam karısına konuyu açti. Karısı dehşetle gözlerini açtı;-Ben bunu nasıl yaparım ben körüm, diye bağırdı.Kocası 0nadestek olacağını, her sabah kendisinin işe bırakacağını ve akşamları da iş çıkışında alacağını ve 0na çok güvendiğini söyledi. Çünkü eşini tanıyordu ve bunu başarabileceğini biliyordu.Kadın büyük

bir umutsuzlukla kabul etti çünkü eşini çok seviyordu ve 0nu kırmak istemiyordu.Her sabah eşini isine bırakıyor ve akşamları da alıyordu fedakar koca.Günler böyle ilerledi, karısı eskisinden biraz daha iyiydi. Fakat kocasi daha fazlasini istiyordu, kendisine söz

vermişti sonuna kadar gidecekti.Aksam karısına: - Artik işe kendin gidip gelmelisin,

dedi.Kadın şaşırmıştı. Bunu asla yapamayacağını söyledi. Kocası ısrar edince 0nu yine kıramadı ve bütün cesaretini topladi. Bunu kendisi de istiyordu ama o kadar güveni yoktu. Sabahları kadın artık otobüs durağına kendisi gidiyor, otobüsüne biniyor ve otobüsten inerek

işine gidebiliyordu.Günler günleri kovaladi, hiç bir problem yoktu. Yine bir gün otobüse binerken,şoför: -Sizi kıskanıyorum, Hanımefendi dedi.Kadın kendisine söylenip söylenmedigini anlayamadan, neden diye sordu.Soför: -Çünkü her sabah sizin arkanızdan bir kara

subayı genç adam otobüse biniyor ve bütün yol boyunca sevgi ile size

bakıyor, otobüsten indikten sonra yeşil ışıkta yolun karşısına geçmenizi bekliyor siz binaya

girdikten sonra arkanızdan öpücük yollayıp size her gün sevgiyle el

sallıyor, dedi. HERKESIN BU KADAR SEVMESI VE SEVILMESI, HEPSINDEN DE ÖNEMLISI BÖYLE BIR SEVGIYI HAK EDECEK İNSANI BULMASI DILEGIYLE...



Kayıt tarihi : 3.06.2006 - Toplam yorum : 1

AMİN..UMARIM BULMUŞUMDUR...
Kayıt tarihi : 3.06.2006 01:13:00 - Yorum sahibi: emelatam


GERİ DÖNMEK İSTİYORUMYeni yorum girAç/Kapa

Ben bir çizgi film kahramanıyım, hepiniz çok iyi tanırsınız benî. Heidi benim adım. Çok iyi, zevkli bir görev verilmişti bana; çocuklara iyi kalpli olmayı, İyi insan olmayı Öğreteceksin, denmişti.Zevkli olduğu kadar kolay bir görevdi aslında bu.Çünkü çocuklar zaten İyi kalpli doğardı, Büyümeye başladıklarında da çevrenin etkisiyle kötülükle tanışırlardı. Kötü kalpli olmak, sonradan Öğrendik leri bir duyguydu. Benîm İşimse çok kolaydı, iyi kalpli doğan         çocukların iyi kalplerini korumak! O zamanlar düşünmüştüm, acaba kötü kalpli doğsalardı, 0nlara iyî kalpli olmayı nasıl öğretirdim, diye. Sanırım bu başarılması çok zor bîr

görev olurdu,Çok değil, 20-25 yıl sonra tekrar o çocukların dünyasına dönmek istedim. Çok Özlemiştim 0nları, acaba nasıllar,beni tekrar isterler mi, diye heyecan içinde kavuşacağımız anı bekledim. Ancak bir şekilde 0nlarla buluşmam hep engellendi. Dayanamadım, gizli gizli geldim. Ama geldiğime de pişman mı oldum, üzüldüm mü bilemiyorum? Belki de iki duyguyu aynı anda yaşadım.

Önce televizyonlara bakayım dedim; benimle aynı dönemde yayında olan bütün çizgi filmlerin artık gösterilmediğini Öğrendim üzülerek. Yerimize çok daha güzellerini buldular demek kî, diye geçirdim içimden. 0nları izlemek İstedim, tüm merakımla. Ama çok gürültülü filmlerdi; çocuklar nasıl İzleyebiliyor bunları, diye söylendim önce biraz. Sonra acaba kıskançlık mı yapıyorum diyerek sustum ve İzlemeye devam ettim. Sonra garip canavarları, garip şekilleri gördüm. Yeni kahramanları bunlarmış, hayretimi saklamayarak izlemeye devam ettim. Bizim yaptıklarımızın tersine, hiç İyilik yapmıyordu bu kahramanlar. Daha da kötüsü bu filmlerin kahramanları hep kötü kalpliydi, kötülük yapıyorlardı. Birbirlerine vurup, kötü sözler söylüyorlardı. Bunu seyrederek mi büyüyorlardı bu çocuklar? Dehşete düştüm! Kimse sesini çıkarmıyor, kimse bunlar çocuklara seyrettirilemez demiyor muydu? Filmin sonunda da kötüler kazanıyordu! Ben, çocuklar kötü kalpli doğsaydı, 0nları iyi kalpli nasıl yapardım diye halime şükrederken, yıllar sonra daha da zor olan, tersi gerçekleşmiş ve iyi kalpli doğan çocuklara kötülük ve şiddet öğretilmişti.

O çocuklar biraz daha büyümüş, sonra 0nlara garip vadilerde olan olaylar izletilmiş. Ardından televole dedikleri başka bir kültür aşılanmış! Dahası süslü de gösterilmiş. O çocuklar tüm bunları seyrederken arkadaşlık, dostluk, iyilik yapmak, kötülüğü görmemek gibi kavramları Öğrenemediklerinden, uygulayamamışlar da. Ancak 0nlara öğretilenleri uygulayabilmişler. Hatta o kadar ki, öğrenmek için gittikleri okullarında birbirlerini bıçaklamışlar. Filmler amacına ulaşmış! Seyrettikleri gerçek olmuş. Bu durumdan üzüntü duymuşlar mı? Geldikleri noktada, bu işte parmağı olanlar kendi özeleştirilerini yapıp, değerlendirmişler mi? Bilemiyorum. Aslında bilemiyorum değil de, şüphem var demek daha doğru olacak. Çünkü 0nların seyrettiği filmlerde kötüler hep kazanmıştı



Kayıt tarihi : 3.06.2006 - Toplam yorum : 0


KALEMİN GÜCÜYeni yorum girAç/Kapa

http://fcmx.net/vec/get.swf?i=003702



Kayıt tarihi : 2.06.2006 - Toplam yorum : 0


Deneyim, başına gelenler değil, yaşadığından ne anladığındır.Yeni yorum girAç/Kapa

Çobanın biri, keçilerini otlağa götürmüş.

Akşam dönerken bir de bakmış ki,

hayvanlarının arasına yaban keçileri karışmış.

Çok sevinmiş. Hepsini ağıla götürmüş.

O gece korkunç fırtına olmuş.

Ertesi gün çoban, keçilerini dışarıya çıkaramamış.

Kendi keçilerine bir tutam ot vermiş,   “ ölmesinler yeter ” diye düşünmüş.

Yaban keçilerine ise, “kendisine bağlanıp kaçmasınlar” diye daha çok ot vermiş

Fırtına geçip, havalar düzelmiş.   çoban, keçileri otlağa çıkarmış...

Yaban keçileri, yerlerinde duramayıp dağa doğru kaçmış

Çoban;Ulan siz ne kadar nankörsünüz.Ben size o kadar

İyi bakayım,siz beni bırakıp dağa kaçın.Haram olsun

Size verdiklerim.

Keçiler de cevap vermiş :

” Biz de, seni o yüzden bıraktık zaten !

  Bizi daha geçen gün buldun. Kaç yıldır sana süt veren keçilerinden daha iyi baktın.

Yarın başkalarını bulursan, bizi de aç bırakırsın”

Muzır soru;

KİM HAKLI;

1)Çoban

2)Kaçıp giden DİK BAŞLI KEÇİLER.

3)Çobanın bu davranışına karşı,hala süt vermeyi

Sürdüren UYSAL keçiler

4)……….



Kayıt tarihi : 2.06.2006 - Toplam yorum : 0


AFRİKA KABİLESİYeni yorum girAç/Kapa

Bir Afrika kabilesinde; hamile kalan kadınlar, arkadaşlarını toplayıp  doğaya gider, doğacak çocuğun şarkısını duyana
dek meditasyon yapıp dua ederler.

Bu kabileye göre, her ruhun kendine öz, ses vibrasyonları vardır.  Kadınlar  bu seslere  kulak verdiklerinde,   hep birlikte  yüksek sesle seslendirirler.  Sonra da  kabileye  dönüp  şarkıyı herkese  öğretirler. Çocuk doğduğunda, tüm kabile toplanarak  ona şarkısını söyler. Çocuğun sonraki                                            önemli dönemlerinde, aynı şarkı   okunur. Ölüm döşeğinde de aynı   şarkı söylenir.

Bir insan kabul edilmez bir cürüm işlediğinde, kabile toplanır ve 0na şarkısını söyler.  Çünkü anti sosyal  davranışlar ceza ile düzeltilemez;  sevgiyle ve kimliğin hatırlanmasıyla çözülebilir.
Kendi şarkını duyduğun zaman, bir başkasına zarar verecek  davranışlarda bulunma
isteğine ihtiyaç kalmaz.

Aslında hepimizin içinde  bir şarkı  olduğunu  biliriz ve sevdiklerimizin zor zamanlarımızda bunu fark etmelerini ve bize söylemeye yardımcı olmalarını arzu ederiz.

Gerçek dost, bizim şarkımızı  duyan ve ihtiyacımız  olduğunda bize tekrarlayandır...

değil mi dostlar?...



Kayıt tarihi : 2.06.2006 - Toplam yorum : 0


AMERİKA VE TÜRK DİYALOGLARIYeni yorum girAç/Kapa

amerikan:   hey dostum burda bir problem mi var ?
turk:  noluyo lan burda ?


amerikan:   nasil gidiyor mike
turk:  napıyon lan

amerikan:   korkarım seni öldürecegim
turk:  salavat getir lan
amerikan:   oov dostum hic cool olmamışsın
turk:  bu ne lan d.tüme benzemişsin

amerikan:   hey steve , neden kendine bir içki koymuyosun
turk:  la Süleyman , kap iki bira gel bakim hemen


amerikan:   lanet olsun sana christine !
turk:  Allah belanı versin nurcan !

amerikan:  Tanrı aşkına brad kes sesini artik.
turk: Allahım sabır ver, sus lan yeter

amerikan:  aman Tanrım simdi napıcaz.
turk: ha s*ktir mıçtık.

amerikan:  help me please..
turk: baksana lan !!

amerikan:   ne derler bilirsin jack , hayat beklenmedik süprizlerle doludur
turk:  valla oglum bi söz var hani , kaderde varsa düzülmek neye yarar üzülmek

amerikan 1 : dante nin bu kitabını okudun mu micheal
amerikan 2 : aaa evet , gerçekten edebi değeri olan bir çalışma

turk 1 : abi da vinci şifresini okudum süper
turk 2 :  lan bırak ! iyice entel dantel oldun başımıza


amerikan:  hey jery gel pizza ye dostum..
turk: jery gel lan buraya mis gibi menemen yaptık

amerikan:  FBI.. bir kaç soru sorabilirmiyim?
turk:  polisim ben, nerdeydin lan dün eşek?

amerikan:   (ses cikarmadan el işaretiyle) sen oraya sen buraya sessiz olun
turk: dalıyoruz haydaaaaaaaaa !!!



Kayıt tarihi : 2.06.2006 - Toplam yorum : 1

ya kusura bakma ama bu tarz türkleri küçümseyen maillerde nefret ediyorum diğer milletler çok mu süper sanki?
Kayıt tarihi : 2.06.2006 12:25:00 - Yorum sahibi: Egebigs


Sayfa : <<   <  6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26  >   >>

Günlük yazmak için üye girişi yapmalısınız, üye girişi yapmak için buraya tıklayın.




Günlük nedir? | Günlüklerim | Yeni kayıt | Günlük ara

100% Güvenli Bölge
İş ortaklığı | Web Master | Hakkımızda | Sık Sorulanlar | Bize Ulaşın
birmilyon.com bilgi merkezli bir sitedir, bilginin paylaşılması ve çoğaltılması ilkesine dayanarak,
birmilyon.com da yer alan hertürlü soru ve bilgi yarışması tamamen paylaşıma açıktır.
Seçkin üyelik | Bilgi yarışmaları | Kelime ve Zeka Yarışmaları | Günlük | Foto kulüp | Bir sorum var | Serbest kürsü
Normal üyelik | Bilgi yarışması | Çocuk yarışması | Soru gönder | Bir işlem | Bir kelime | Timsah avı
Kullanım Şartları | Güvenlik ve Gizlilik | birmilyon.com V8 turbo

Bilgi Yarışması

0,2861328