Bilgi Yarışması, Ana Sayfa

Ana Sayfa

İkili Yarışmalar

Kelime Yarışmaları

Zeka Yarışmaları

Günlük

Foto Kulüp

Bir Soru

Serbest Kürsü

Dostluk

Üyelik
Ana Sayfa
Seçkin Üyelik
Mesaj Kutusu
Tavsiye Et
Tıkla Kazan
Ödül Listesi
Gruplar / Sıralama
Sohbet Odaları
  Üyelik
Kullanıcı adı
Şifre
Yeni üye
Şifremi unuttum
Tavsiye Edenlere 10,00 Bonus
Tavsiye edeceğiniz e-posta adresi


%50 Daha Hızlı Flash Menü

Aktif soru
27.965
Aktif üye
1.018

Bayrak

GÜNLÜK ÖZELLİKLERİ
Günlük sahibialeyra - NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE
Günlük adıbir tutam kahkaha - Herkese açık günlük
Toplam okunma sayısı3149595
Son güncelleme / Toplam kayıt26.06.2016 07:04:00 / Toplam kayıt: 618
ilginç bulduğum şeyleri paylaşmak istiyorum

GÜNLÜK KAYITLARI
ARAŞTIRMAYeni yorum girAç/Kapa

Uluslar arası ölçekte bir kadın araştırması yapan sosyolog,dünyanın çeşitli ülkelerinde kadınlara bir soru sormuş.
Kocanızı başka bir kadınla yakalarsanız ne yaparsınız ?

Soruya ülkelere göre verilen yanıtlar ise söyle olmuş:
İsveçli : Neyimi beğenmediğini sorarım.
Rus : Evi terk ederim.
Fransız : Sesimi çıkarmam, sevgilime gider beni teselli etmesini isterim.
İtalyan : Kadını vururum.
İspanyol: Kocamı vururum.
Yunanlı : Her ikisini de vururum.
Türk : Benim kocam yapmaz!



Kayıt tarihi : 3.05.2006 - Toplam yorum : 0


TAKSİCİYeni yorum girAç/Kapa

Nasıl yağmur nasıl fırtına, adam bir taksiye
el kaldırır, taksi  durur..
Adam gideceği yeri söyleyince, taksici kızarak
"ohoo orası çok
yakın alamam seni" der ve gazlar gider..
Adam çok bozulur ama sonra
bir şekilde evine gitmeyi başarır..
ertesi gün şans eseri bir bakar ki, dün geceki
taksici, evinin
önündeki taksi durağındadır ve ÜÇÜNCÜ sıradadır..
hemen plan yapar ve
ilk taksi şoförüne yanaşır:
- Ataköye kaça götürürsün ?"
- 5 milyon
- sana 20 milyon veririm ama bir kere benimle ……..
- hadi be sapık mısın, defol.. !!
adam bu cevabı alınca ikinci sıradaki taksiye
yanaşır.
- Ataköye kaça götürürsün ?
- 5 milyon
- sana 20 milyon veririm ama benimle bir kere ………

 vay sapık  defol !!
Sıra üçüncü taksiciye yani BİZİM taksiciye gelmiştir..
Adam yanaşır:
- Ataköye kaça götürürsün ?
- 5 milyon
- Peki sana 20 milyon veririm ama bir şartım
var.!!
- Nedir ?
- Giderken diğer taksicilere el sallıyacaksın .!!
- Ayıbettin abi tabii kii.!!



Kayıt tarihi : 3.05.2006 - Toplam yorum : 0


YENİ DOLAPYeni yorum girAç/Kapa

Kadın yatak odasına bir dolap ısmarlamış.
Dolabı kadının yatak odasına monte edip gitmişler.
Evin yanından tren yolu geçiyormuş.
Mobilya şirketinin adamları gittikten bir süre sonra, bir tren
geçmiş ve dolap en küçük parçalarına kadar dağılmış.
Kadın çok şaşırmış, mobilya şirketine telefon etmiş ve durumu anlatmış. Hemen birilerini göndermişler ve dolabı tekrar monte etmişler.
Adamlar gittikten bir süre sonra tekrar bir tren geçmiş ve dolap yine dağılmış.
Kadın bu sefer çok kızmış ve genel müdürle konuşmak istediğini söylemiş,telefonda.
Genel Müdür kadını dinledikten sonra, "Hanımefendi bu inanılmaz bir şey, durumu incelemek için bizzat ben geliyorum ‘’demiş.
Genel müdür kadının evine vardığında durumu incelemiş, kendi elleriyle dolabı tekrat monte etmiş ve
"Bu sefer bir trenin geçmesini bekleyeceğim hanımefendi, üstelik dolabın içine el feneriyle girip bekeyeceğim.
Sorunun ne olduğunu kendi gözlerimle görmek istiyorum"
demiş ve dolabın içerisine girip beklemeye başlamış.
Genel müdür dolabın içinde beklerken,kapı açılmış ve
kadının kocası eve  gelmiş.
Adam zaten çok sinirliymiş, yatak odasına girip dolabı
görünce daha da sinirlenmiş.
Karısına, "Bu dolap ta nerden çıktı" diye bağırarak dolabın
kapısını  açmış.
Genel müdürü görünce dahada sinirlenmiş ve kızgınlıkla
"Sen de kimsin" diye bağırmış.
Genel müdür, iri yarı adama şöyle bir bakmış ve :
"Şimdi,ben sana tren bekliyorum deseeem...hayatta inanmazsın…..



Kayıt tarihi : 3.05.2006 - Toplam yorum : 1

:)))))))
Kayıt tarihi : 3.05.2006 15:53:00 - Yorum sahibi: ozcanha


AŞIRI HIZYeni yorum girAç/Kapa

Adamın biri aşırı hızlı gider. Adam trafikte alçaktan uçarak giderken polise yakalanır... Kenara çeker, arabadan iner:
- Buyurun Memur Bey
- Beyefendi aşırı hız yaptığınız için sizi durdurmak zorundayım, ehliyetiniz lütfen?
- Ehliyetim yok, son yaptığım kazada ehliyetime el koydular memur bey.
- Peki aracınızın ruhsatını görebilir miyim?
- Araba benim değil memur bey çaldım ben bu arabayı.
- Anlamadım nasıl yani, siz bu arabayı çaldınız öyle mi?
- Evet memur bey, aa durun bir dakika torpido gözünde ruhsat olacaktı. Silahımı oraya koyarken ruhsat gibi bir şey gördüm galiba...
Polis iyice şaşırır :
- Torpido gözünde silah mı var?
- Evet memur bey, bu arabanın sahibi kadını vurduktan sonra cesedi bagaja koydum, silahı da torpido gözüne koydum...
- Ne bagajda ceset mi var?
- Evet memur bey...
Trafik polisi bunu duyar duymaz amirini arar, arabanın etrafı bir anda polislerle dolar ve adamı sorguya alırlar... Ekipler amiri adamın ehliyetini ister. Adam ehliyetini çıkarır, ehliyet geçerli temiz, hiçbir anormallik yok. Bunun üzerine adamın ruhsatını ister. Adam çıkartır ruhsatı da verir. Ekipler amiri yine bakar ki araba adama ait. Derken adamdan torpido gözünü açmasını ister. Adam açınca ortaya çıkar ki orada da silah falan yok... Ekipler amiri bir de bagaja bakmak ister. Adam bagajı açar. Bagajda ceset falanda yoktur. Bunun üzerine ekipler amiri :
- Çok garip. Sizi durduran memurun anlattığına göre bu arabanın bir kadına ait olduğunu söylemişsiniz. Kadını öldürüp, cesedi bagaja, silahı da torpido gözüne koymuşsunuz...
Adam güler :
- İnanamıyorum... O şimdi benim için "aşırı hızlı gidiyordu" da demiştir



Kayıt tarihi : 3.05.2006 - Toplam yorum : 0


TÜM AYDINLIKLAR KADINLARIN OLSUNYeni yorum girAç/Kapa

Tüm aydınlıklar kadınların olsun..
Orta yaşlı ve düzgün  giyimli bir adam sessizce kafeye Girerek köşedeki
masaya oturur. Garsona  sipariş vermek için beklerken yan masadaki
gençlerin
kendisine bakarak  gülüştüklerini farkeder.
Belli ki yakasına taktığı küçük pembe kurdele  şeklindeki Rozetine
gülmektedirler Bu alaylı bakışları görmezden gelen adam,  yan
masadakilerin
bu ısrarlı sırıtmalarına dayanamayarak elini lacivert  ceketinin
yakasındaki
rozete götürerek,
"Bu mu?" diye bakışanlara  sorar.
Yan masadakiler yüksek sesle gülerek, "Küçük güzel
Pembe  kurdeleniz lacivert ceketinize pek de yakışmış!"
Diyerek sırıtmaya devam ederler.Orta  yaşlı adam bu sözü söyleyen
delikanlıya dönerek,
"Lütfen masama buyrun bunu  tartışalım" der.
Biraz önce tüm sevimsizliğiyle sırıtan  delikanlı
Sebebini anlamadığı bir utanma ve sıkıntı hissine kapılsa  da
Gelip masaya oturur. Adam anlaşılır ve yumuşak bir sesle, "Bu
Rozet  tüm dünyada, içinde olduğumuz ayda, kadınların arasında meme
Kanseri  bilincini yaygınlaştırmayı ifade ediyor. Ben bu rozeti annemin
adına  takıyorum" der.
Bu açıklama karşısında başkalaşan delikanlı,  "Çok
üzüldüm, anneniz meme kanserinden mi öldü" diye sorar.
"Hayır" diye  cevap verir orta yaşlı adam ve devam
eder:"Annem sağ. Küçük bir çocukken  kendimi yalnız hissettiğim korkulu
anlarımda her zaman başımı saklayabileceğim  ve huzur bulacağım yumuşak
bir
yuvadır annemin memeleri. Annemin sağlığı için  dua ediyorum.
"Hımmm" diye kekeler  delikanlı.
"Bu rozeti karım için takıyorum" diye  devam eder orta yaşlı adam.
"Karınız da herhalde iyi" diye sorar  dilekanlı.
"Evet, evet" der adam
"Karım benim için aşk ve sevgi kaynağı  olmuştur her zaman. 23 yıl önce
sevgili kızımızı beslemiştir memesiyle.Karımın  sağlığı için tanrıya
şükrediyorum."
"Sanırım kızınızın sağlığı için de  takıyorsunuz?"Hayır... Kızımı bir ay
önce meme kanseri nedeniyle  kaybettik.Yaşının çok genç olduğunu
düşünerek
ihmal etmiş memesinde farkettiği  kitleyi.
Bu nedenle geç kaldık.
"Genç delikanlı, yüzündeki utangaç ve  üzüntülü bir
ifadeyle,"Çok üzgünüm bayım. Özür dilerim" der...
Orta yaşlı adam "Kızımın anısına öğünerek  takıyorum
Bu küçük pembe kurdeleyi. Bu sayede çevremdekileri de
aydınlatabiliyorum.
Şimdi evine git, karınla, kızınla, annenle konuş" deyip  cebinden
çıkardığı küçük pembe kurdele rozetini uzatırken, delikanlı öne  eğilir
ve
Yardım edebilir misiniz?" diye mahçup  mahçup sorar.
Bu öyküyü Türkiye Meme Vakfı'ndan Dr. Can  Gürbüz
gönderdi..
Öykünün altına bir de not  düşmüş:
"Bir mumun, diğer mumu yakarak  Aydınlatmasıyla kaybedeceği hiçbir şey
yoktur.. Lütfen bu hikâyeyi  Yayarak diğer mumları da aydınlatın... Tüm
aydınlıklar kadınların  olsun..."



Kayıt tarihi : 2.05.2006 - Toplam yorum : 0


HOLYWOOD MACERASIYeni yorum girAç/Kapa

hollywood'un 46 kez işlediği, "uçakta pilotlar ölür ya da bayılır,
yolculardan biri (mümkünse bir çocuk) telsiz talimatlarıyla uçağı
sağ salim indirir" klişesinin otobüse uyarlanmış hali.
-aloo, aloo, abi ben kamil koc İstanbul-Ankara otobüsünden
arıyorum. kaptan molada içkiyi fazla kaçırdı herhalde, uyuyor şimdi.
-evlat sakin ol, muavin orda mı?
-Hayır, otobüste değil, Tanrım 0na ne olduğu konusunda hiçbir
fikrim yok!
tamam evlat, hiç korkma, sizi kurtaracağız. şimdi şoförü yavaşça
koltuktan yana çek, sen oturacaksın 0nun yerine.
-ama 0nu yana çekersem düşer, kendinde değil!
düşsün pezemenk! oraya senin oturman lazım.
tamam, oturdum. şimdi ne yapmalıyım?
direksiyonu tut, ne çok sıkı ne çok gevşek.
-Tuttum. çok eğlenceli görünüyor ehu
evlat, ciddi ol, 40 yolcunun hayatı senin elinde. şimdi;
önündeki panelde
bir çok gösterge var değil mi? tam ortadaki büyük
olana bak, ne
yazıyor orda?
-Bismillahirrahmanirrahim.
-Hayır göstergenin üstündeki yazıya değil göstergeye bak! hız
göstergesine bak,
kaçla gittiğinizi görebiliyor musun?
-Sıfır.
nasıl sıfır? dikkatli bak.
sıfır, gerçekten sıfır. ölecek miyiz?
otobüs duruyor mu gidiyor mu bunu söyle bana seni kuş beyinli!
duruyooor!!!!
kalk zittir git eşşolusu! bize de panik yaptırdın. şoför
uyanınca devam edersiniz…



Kayıt tarihi : 2.05.2006 - Toplam yorum : 0


YARIN KİMSEYE VAAD EDİLMEMİŞTİR...Yeni yorum girAç/Kapa

Önce evlendiğimizde hayatın daha iyi olacağına inandırırız kendimizi.

Evlendikten sonra, bir çocuğumuz doğduktan, hatta ardından bir

tane daha olduktan sonra hayatın daha iyi olacağına inandırırız

kendimizi.Sonra çocuklar yeterince büyük olmadıkları için kızar, 0nlar büyüyünce daha mutlu olcağımıza inanırız. Bundan sonra

ergenlik dönemlerinde çocuklarla uğraşmamız gerektiği

için öfkeleniriz. Kendimize, çocuklarımız bu dönemden çıkınca daha mutlu olacağımızı, yeni bir araba alınca, güzel bir tatile çıkınca, emekli olunca, yaşantımızın dört dörtlük olacağını söyleriz. Gerçek ise şu andan daha iyi bir zaman olmadığıdır. Eğer şimdi değil ise
ne zaman? Hayatınız her zaman mücadelelerle dolu olacaktır.

En iyisi bunu kabul edip, her ne olursa olsun mutlu olmaya karar

vermektir. En sevdiğim sözlerden biri Alfred D. Souza'ya aittir.

 Der ki; "Uzun zamandan beridir hayatın - gerçek hayatın - başlamak üzere olduğu izlenimine kapılmıştım. Fakat her zaman yolumun üzerinde bir engel, öncelikle erişilmesi gereken bir şey, bitmemiş bir iş, hizmet edilecek zaman, ödenecek bir borç oldu.

Sonra hayat başlayacaktı. Sonunda anladım ki bu engeller benim hayatımdı." Bu görüş açısı, mutluluğa giden bir yol olmadığını gösterdi. Mutluluk yoldur. Öyleyse sahip olduğunuz her anın kıymetini bilin ve mutluluğu, Vaktinizi harcayacak kadar özel biriyle paylaştığınız için 0na daha fazla değer verin. Unutmayın, zaman hiç kimse için beklemez.

Öyleyse, Okulu bitirene kadar, 100 milyar kazanana kadar, Çocuklarınız olana kadar, Çocuklarınız evden ayrılana kadar, İşe başlayana kadar, Evlenene kadar, Cuma gecesine kadar, Pazar sabahına kadar,

Yeni bir araba,yada ev alana kadar,

Borçları ödeyene kadar, İlkbahara kadar,

Yaza kadar, Sonbahara kadar, Kışa kadar,

Maaş gününe kadar,

Şarkınız söylenene kadar,

Emekli olana kadar,

Ölene kadar....

MUTLU OLMAK İÇİN İÇİNDE

BULUNDUĞUNUZ "AN" DAN

DAHA İYİ BİR ZAMAN OLDUĞUNA

KARAR VERMEK İÇİN BEKLEMEKTEN VAZGEÇİN.

MUTLULUK BİR VARIŞ DEĞİL, BİR YOLCULUKTUR.

PEK ÇOKLARI MUTLULUĞU İNSANDAN

DAHA YÜKSEKTE ARARLAR,

BAZILARI DA DAHA ALÇAKTA.

OYSA MUTLULUK İNSANIN BOYU HİZASINDADIR…

Unutmayın

"YARIN KİMSEYE VAAD EDİLMEMİŞTİR"



Kayıt tarihi : 2.05.2006 - Toplam yorum : 0


İHTİYARLIK KAÇ YAŞINDA BAŞLAR????Yeni yorum girAç/Kapa

Kristof Kolomb  Amerika’yı keşfe çıktığı ilk yolculuğunda 50 yaşını çoktan aşmış durumdaydı.

Pasteur kuduz asısını bulduğunda 60 yaşındaydı.

Mimar Sinan, Süleymaniye camisini bitirdiğinde 70 yaşını geçmişti. Selimiye camisini  tamamladığında ise 86 olmuştu.

Galileo, ayın günlük ve aylık çizimlerini yaparken 73 yaşındaydı.

Charlie Chaplin, 76 yaşında film yönetmenliği yaparak hala işinin başındaydı.

Goethe,  en büyük eseri Faust'u ölümünden bir yıl önce, yani 82 yaşında bitirmişti.

Nobel ödüllü Alman doktor Albert Schweitzer 88 yaşına rağmen Afrika  hastanelerinde durmaksızın çalışarak ameliyat yapıyordu.

Ressam Titian  99 yaşında hayata gözlerini yumdu. "Lepanto Savaşı" adlı ünlü tablosunu ölümünden bir yıl önce tamamladı.

Dört defa İngiltere başbakanı seçilen Gladstone, son kez göreve geldiğinde yaşı 83'du.

Gençlik hayatın belli bir çağı ile ilgili değildir.
İnsan, kendine olan güveni derecesinde genç, şüphesi derecesinde yaşlıdır.

Cesareti derecesinde genç, korkuları derecesinde yaşlıdır.
Ümitleri derecesinde genç, ümitsizliği derecesinde yaşlıdır.

Hiç kimse fazla yaşamış olmakla ihtiyarlamaz. İnsanları ihtiyarlatan, ideallerinin gömülmesidir. Seneler cildi buruşturabilir. Fakat heyecanların teslim edilmesi ruhu buruşturur. İnsanlar yaşadıkça yaşlandıklarını sanırlar,  halbuki yaşamadıkça yaşlanırlar.

İnsan ihtiyar olmaya karar verdiği gün ihtiyardır.
Güzelliği görme yeteneğini kaybetmeyen asla yaşlanmaz.

Yaşlanmak bir dağa tırmanmak gibidir. Çıktıkça yorgunluğunuz artar. Nefesiniz daralır ama görüş alanınız genişler.

  "Beynimiz yeni tecrübeler keşfettiği sürece insan genç sayılır."

ŞİMDİ BU EDEBİ AVUNMALARI BIRAK, GİT VAKİT ÇOK GEÇ OLMADAN NE YAPACAKSAN YAP BE KARDEŞİM.



Kayıt tarihi : 2.05.2006 - Toplam yorum : 1

Süpper valla.Aleyra yazmış olduklarının her harfine,noktasına kadar katılıyorum.TEŞEKKÜRLER:
Kayıt tarihi : 2.05.2006 10:40:00 - Yorum sahibi: optimistic1


KANUNİ SULTAN SÜLEYMANYeni yorum girAç/Kapa

Kanuni Sultan Süleyman,en yüksek duruma getirmiş olduğu devletin akıbetini hayal eder,günün birinde Osmanoğulları da inişe geçer çökmeye yüz tutar mı diye derin derin düşünmeye başlar…

Bu gibi soruları çoğu zaman süt kardeşi meşhur alim Yahya Efendi ye sorduğundan bunuda sormaya niyet eder.Güzel bir hatla yazdığı mektubu keşfine inandığı Yahya Efendiye gönderir…

 “Sen ilahi sırlara vakıfsın.Kerem eylede bizi aydınlat.Bir devlet hangi halde çöker?Osmanoğulları’nın akıbeti nasıl olur?Bir gün olurda izmihlale uğrar mı?”  şeklinde mektubunu gönderir.

Güzel bir hatla yazılmış mektubu okuyan Yahya Efendinin cevabı bir bakıma çok kısa bir bakıma içinden çıkılmaz bir hal alır:

 “Nemelazım be Sultanım!”

Topkapı Sarayında bu cevabı hayretle okuyan Sultan, bir mana veremez..Yahya efendi gibi bir zatın böylesine basit bir cevapla işi geçiştireceğini pek düşünmez.Söylenmeye başlar:

 “Acaba bilmediğimiz bir mana mı vardır bu cevapta?”

 Nihayet kalkar,Yahya Efendinin Beşiktaş’taki dergahına gelir..

Sitem dolu sorusunu tekrar sorar:

 “Ağabey ne olur mektubuma cevap ver.Bizi geçiştirme,soruyu ciddiye al!”

Yahya efendi duraklar:

 “Sultanım sizin sorunuzu ciddiye almamak kabil mi?Ben sorunuzun üzerine iyice düşündüm ve kanaatimi de açıkça arz etmiştim.”

 “İyi ama bu cevaptan bir şey anlamadım.Sadece nemelazım be sultanım demişsiniz.Sanki beni böyle işlere karıştırma der gibi bir anlam çıkarıyorum.”

Yahya Efendi bu cevaptan sonra şu akıl almaz açıklamasını yapar:

 Sultanım!Bir devlette zulüm yayılsa,haksızlık şayi olsa,işitenler de nemelazım,deyip uzaklaşsalar,sonra koyunları kurtlar değil de çobanlar yese,bilenler bunu söylemeyip sussa,gizleseler,fakirlerin, muhtaçların, yoksulların, kimsesizlerin feryadı göklere çıksa da bunu da taşlardan başkası işitmese,işte o zaman devletin sonu görünür.Böyle durumlardan sonra devletin hazinesi boşalır,halkın itimat ve hürmeti sarsılır.Asayişe itaat hissi gider,halkta hürmet duygusu yok olur.Çöküş ve izmihlal de böylece mukadder hale gelir….”

Bunları dinlerken ağlamaya başlayan koca sultan,söyleneni başını sallayarak tasdik eder,sonra da kendisini böyle ikaz eden bir alime memleketinin sahip olduğu için Allah’a şükreder,bu türlü ikazlardan geri kalmaması için tembihte bulunarak oradan ayrılır…

 

Mektup bugün Topkapıda sergi halindedir…



Kayıt tarihi : 1.05.2006 - Toplam yorum : 0


BILDIRCIN YUMURTASIYeni yorum girAç/Kapa

BILDIRCIN YUMURTASI
Op.Dr. Aytekin  Ertugrul
(E) Dz. Tbp. Kd. Alb.
Bu kadar köklü bu kadar  ciddi ve okuyucusu
yüksek düzeyde bulunan ……. dergisinde bıldırcın
yumurtası için yazı yazmak ilk bakışta
yadırganabilir. Ama  yadırgamayın ve sonuna kadar
okuyun. Bana bıldırcın yumurtası için yazı  yazdığıma
değil şimdiye kadar neden yazmadığıma kızacaksınız.
Bundan 8-9 ay kadar evvel tam 6 ay öksürdüm.
Serde  doktorluk da var ya profesörlere, doçentlere,
yardımcı doçentlere  gittim. KBB uzmanlarına, göğüs
uzmanlarına, dahiliye uzmanlarına gittim.  Bir sürü
film,test,tahliller yapıldı.Bir sürü ilâç verildi. Torbalar
dolusu antibiyotik ve şurup içtim. Bana mısın demedi.
Öksürük,hapşırık, baş ağrısı devam etti. Taslar dolusu
balgam  çıkardım. Bu hastalık beni alır götürür
diyordum ki bir dost imdadıma  bıldırcın yumurtası
önerisi ile yetişti, iste size bu öykümü  anlatacağım.
Dostumuz bu sizin çektiğiniz hastalığın çaresi
var: Şaşıracaksınız ama çaresi bıldırcın yumurtasıdır
deyince ne  yalan söyleyeyim 30 yıllık hekim olarak
pek ciddiye almadım. Ve  gerçekten şaştım.
Ama yapacak başka bir şeyim de yoktu. Bütün
doktorlara gitmiş, bütün tahlil ve incelemelerimi
yaptırmıştım.  Bütün bilinen bilinmeyen ilaçlarımı
kullanmıştım.Yapacak başka bir şey  de kalmamıştı.
Denize düşen yılana bile sarılırmış. Bu yılan değil
bıldırcın yumurtası idi. 0na sarılmakta bir sakınca
yoktu. Peki  nereden bulacaktık. Nasıl kullanacaktık.
Bulunacak yerler Necati beyde  çiftliği varmış, büyük
marketlerde paketlerle satılıyormuş. Paketlerin
üstünde tarifleri bile yazılı:
Avrupa da tip doktorları  yıllardır kirli hava, astım gibi
sorunların yol açtığı rahatsızlıkların  tedavisini hep
bıldırcın yumurtası yardımı ile yapmaktadırlar.
Gramajca beş bıldırcın yumurtası, eşittir bir
tavuk yumurtası  olarak hesaplandığında; bıldırcın
yumurtası 5 kat fazla fosfor, 8 kat  fazla demir,
6 kat fazla B1, 15 kat fazla B2 vitamini, 9kat
fazla protein içermektedir. Güç ve zindelik vermesi,
solunum, alerjik astım sorunları için doğal bir
antibiyotik  olması lezzeti salataların, mezelerin süsü,
çocuklar için eğlenceli bir  vitamin hapı olması
ürünün en bilinen özellikleridir. Tavuk yumurtası  ile
yapılan her şey ve pişirme biçimi bıldırcın yumurtası
ile  aynen yapılabilir.
İşte ben bu bıldırcın yumurtasını bu  olağanüstü
gıdayı bana tarif edildiği şekilde kullandım. Bir adet
bıldırcın yumurtasını bir bardağın içine kırıyorsunuz.
Bir kaşık  balla karıştırıyorsunuz.Çalkalıyorsunuz.
Bir bardak süte  tamamlıyorsunuz.
Süt oda sıcaklığında veya buzdolabından
çıkarıldıktan 10 dakika sonra içilecek. 15 gün
süreyle sabahları  aç karnına bu kürü yapıyorsunuz.
Öksürük kalmıyor, alerjik şikâyet  kalmıyor. Siz
de iyileşme sevincini yaşıyorsunuz.
İdame  dozu (tedavisi) olarak ayda 5-10 adet
yumurta içmeye devam. En az üç ay.  Olağanüstü
tedavi bitti.
Yapılan tedavi tıbben söyle:  Bıldırcın
yumurtasında doğal olarak üst solunum yolu
antiseptiği  (Mikrop öldürücüsü) Antihistaminik
(Alerjilere etkili olma durumu) ve  ayrıca ekspektoran
(Balgam söktürücü) etkileri var.
Bu  süper doğa harikasını sade ben mi kullandım.
Hayır en az 10 kişiye  önerdim. Hepsinde basarili
ve faydalı oldu. Dikkat! Bronşitiniz,  astımınız
ve üstü solunum yollarındaki hastalıklarınız
için  bıldırcın yumurtasını doktorunuzun önereceği
tedavi programınızın içinde  verilecek antibiyotik
ve diğer ilaçlarla birlikte kullanınız.



Kayıt tarihi : 1.05.2006 - Toplam yorum : 0


ONLAR YAĞIZ ATLARA BİNİP GİTTİLER!!!!Yeni yorum girAç/Kapa

İsmet İnönü gibilerini mi, Münir Birsel gibilerini mi, Fethi Okyar gibilerini mi arıyorsunuz? Eğer 0nlar gibilerini arıyorsanız,vazgeçin, o insanlaryağız atlara binip, çekip gittiler. Boşuna aramayın… Mesela bunlardan biri İsmet İnönü’dür, Cumhurbaşkanlığı,Başbakanlık, ana muhalefet liderliği yapmıştır. 1950’de Demokrat Parti iktidara geldikten sonra, 27 yıllık tek parti yönetiminin hesabı 0ndan sorulur. DP milletvekillerinden Ahmet Gürkan, bir gün Meclis kürsüsünden, İsmet Paşa’nın eşi Mevhibe Hanım’ın Malatya gezisinde Sümerbank fabrikasından 3 metre kumaş aldığını, parasını vermeyerek devleti soyduğunu söyler. Paşa akşam eve dönünce, özel muhasebecisi Vecihi Bereketoğlu’nu çağırır, böyle bir kumaş meselesini kendisininde hatırladığını söyler. Ertesi gün Meclis açılınca İsmet Paşa gündem dışı söz alır; dün kendisi için ‘’Üç metre kumaşla devleti soydu’’ iddiasında bulnan Ahmet Gürkan’ın gözüne faturayı sokar;

"Evet, söyledikleri doğrudur, yalnız eksik söylemişlerdir,kumaş alınmış, bedelide ödenmiştir, işte faturası.!!.  Siz, İsmet Paşa gibilerini mi arıyorsunuz…

Gittiler, gittiler, 0nlar yağız atlara binip gittiler.

YIL 1922, Kurtuluş Savaşı'nın meclisi, İçişleri Bakanı Fethi  Okyar. Başkanlık bütçesi görüşülürken, Maraş Milletvekili Hasip Bey söz alır, şimdi söyleyeceklerini daha önce Fethi Okyar’ın yüzüne söylediği için, burada tekrarından çekinmeyeceğini söyler. Konu, Bakanın makam masasına 17.5 liraya bir hokka, kalem takımı almasıdır; milletvekiline göre bu israftır, Meclis Başkatibi’nin odasındaki hokka takımı ise 22.5 kuruştur, aynı işi görmektedir,Bakan’ın yaptığı israftır. Milletvekili sözlerini şöyle bağlar;

Milletvekili sözlerini şöyle bağlar:

"Biz hayat memat mücadelesi yapıyoruz, köylümüz bağrına taş basıyor, vergi veriyor, İsraf bir zihniyettir ve miktarla alakası yoktur.Eğer devlet bu acı hakikatleri kavrayıp tasarrufa riayet etmez ise, millet parasının üstüne

tasarrufa riayet etmez ise, millet parasının üstüne

gözbebeği gibi titremezse, sefahat gelenek haline gelir."

İçişleri Bakanı Fethi Okyar cevap verir, adeta hatasını kabul

Etmiş gibidir. Hokka kalem takımının parasını şahsen

ödemeye hazırdır. Tartışmalardan sonra araya Maliye

Bakanı Hasan Bey girer.

Siz, Hasip Bey gibi milletvekillerini mi, Fethi Okyar gibi

bakanları mı arıyorsunuz?

Gittiler, gittiler, 0nlar yağız atlara binip gittiler. Yıl 1948, tek partiden çok partiye geçiş,Meclis’te CHP çoğunluğu ve cılız bir DP muhalefeti vardır.Ticaret Bakanı’nın buğday ihracatında tedbirsiz davrandığı bir şirkete haksız kazanç sağladığı iddiasıyla hakkında araştırma yapılması istenmektedir.Buğday ihracatı yapan şirketin ortakları arasında Milli Savunma Bakanı Münir Birsel’in bulunduğu söylenir.Evet doğrudur,şirketin 110 bin hisse senedinden 400’ü yani yüzde 0,36’sı 0nundur.Bu hisse senetlerini milletvekili seçilmeden önce almıştır,buğday ihracatıyla hiçbir ilgisi yoktur. Ve Bakan, konuşmasını şöyle tamamlayarak kürsüden iner; Bakanlıktan hakikatin aydınlatılması için istifa ediyorum.Bu memleket şerefli insanların elinde yükselir.’’

Siz, hâlâ Münir Birsel gibilerini mi arıyorsunuz?

Gittiler, gittiler, 0nlar yağız atlara binip gittiler.

Onların yerini

"Ben zenginleri severim!" diyenlerle

"Çocuklarımın dikili ağacı yok!" diyenler aldı,

servetlerinin kaynağını da annesinin çıkınıyla,

oğlunun takılarıyla açıklayan, kaçak villa uzmanları aldı.

Elde bunlar var, idare edeceksiniz!

Onlara ters düşen, bir Cumhurbaşkanı Sezer var, 0nu da

ilk fırsatta gönderecekler.



Kayıt tarihi : 1.05.2006 - Toplam yorum : 0


ALİ POYRAZOĞLUYeni yorum girAç/Kapa

"Dün bir ödül töreninde Ali Poyrazoğlu bir konuşma yaptı. Bu konuşmayı
Türkiye'deki herkesin izlemesini isterdim. Sanatçılar sadece milleti
eğlendiren insanlar değildirler. Kendisini zaten sanatçı olarak severdim
ama her konuda takdire layık insan olduğunu, dün gece gözlerim yaşararak
bir kez daha anladım. İzlemeyenler için konuşmayı burada aklımda kaldığı
kadarıyla tekrar etmek isterim. Eksiklik olabilir ama seyircilere şöyle diyordu büyük usta;

"Bankacılar paranın sahte olup olmadığını anlamak için, parayı ışığa doğru
tutup içerisinde ATATÜRK filigranı var mı yok mu diye bakarlar. Siz de
bir adamın ne mal olduğunu anlamak için, 0nu ışığa tutun; bakın bakalım
içerisinde ATATÜRK var mı, yok mu. İçerisinde ATATÜRK olmayan
adamlara iltifat etmeyiniz. Cumhuriyet'e sahip çıkınız."
Büyük ustayı ayakta alkışlıyorum."



Kayıt tarihi : 1.05.2006 - Toplam yorum : 1

Ben de alkışlıyorum...
Kayıt tarihi : 1.05.2006 23:02:00 - Yorum sahibi: guzin4


KUTUP AYISIYeni yorum girAç/Kapa

Soğuk bir kutup gecesinde yavru kutup ayısı annesine  yaklaşarak;

Anneee, ben kutup ayısımıyım??

Evet oğlum.

Peki anne sende kutup ayısımısın?

Evet oğlum.

Peki babamda kutup ayısımı?

Tabiî ki oğlum.

Peki anne, dedem dedemin dedeleri falan hepsi kutup ayısımıydı?Yani sülalemizde bir karışıklık yok değimli anne?

Yok tabiki oğlum niye merak ettin?

Üşüyorummmmm anasını satıyım üşüyorummmm….  

Kayıt tarihi : 1.05.2006 - Toplam yorum : 1

:))))))))
Kayıt tarihi : 1.05.2006 19:23:00 - Yorum sahibi: elif1905


GÜZEL SÖZLERYeni yorum girAç/Kapa

-Dünya 3 günlüktür.dün, bugün ve yarın.
dün geçti, yarının geleceği belli değil. Öyleyse bugünün kıymetini bil.

-Gülmek için mutluluğu beklersen tebessüm bile edemeden ölürsün.

-Özünde soyluluk yoksa İnsanin, taç da giyse soysuzdur !!!

-Paylaşacak dostlarınız yoksa iyi şeylere sahip olmanın bir zevki de yoktur.

-Rüzgara hakim olamıyorsan yelkenlerini 0na göre ayarla. Ve unutma ki hayat karşılaştığın güçlüklerle değil gemiyi limana getirip getiremediğinle ilgilenir..

-İnsanlar zamanla bir çok şeyi öğrenmişlerdir; kuşlar gibi uçmayı, balıklar gibi yüzmeyi; fakat; çok basit bir şeyi öğrenememişler: insan gibi yaşamayı.

-Yasam, yalnız geriye doğru anlaşılabilir; fakat ileriye doğru yaşanmaktır.

-İnsanlar yanlış yapabilirler , yalnız büyük insanlar yanlışlarını anlarlar.

-Zalim olanlar zayıf kişilerdir.Sevecenlik güçlülerden beklenir...

Cesaret , tehlike karsısında akıl ve zekanın kullanılmasıdır.

-Bir dostun üzüntüsüne herkes sempati duyabilir.Bu çok kolaydır.Bir dostun başarısına sempati duyabilmek ise çok sağlam bir karakter gerektirir...

-İnsanları çılgına çeviren şey bu günün deneyimi değil, dün olan bir şey için pişmanlık duymak ve yarının getireceklerinden korku duymaktır.

-Her zaman doğruyu söyle..Ne dediğini hatırlamak zorunda kalmazsın.

-Kopan gülün dalında durması ne kadar zorsa
Kırılan kalbin de 0narılması o kadar zordur.

-Geldiğin zaman boşluk dolduran değil, gittiğin zaman yeri doldurulamayan ol.

-Gülmek senin için bir tutku olsun,bir gün ağlarsan o da
 mutluluktan olsun.



Kayıt tarihi : 1.05.2006 - Toplam yorum : 0


KÜÇÜK İTFAİYECİYeni yorum girAç/Kapa

Anne, altı yaşındaki lösemiyle savaşan  oğluna bakarken dalıp gitmişti. Kalbi, acı içinde olmasına rağmen, kararlılık duygusunun da etkisini hissediyordu. Her ebeveyn gibi o da oğlunun büyümesini ve umutlarını gerçekleştirmesini istemişti. Ama bu artık mümkün değildi. Löseminin buna fırsat tanıması olası değildi. Oysa o oğlunun hayallerini gerçekleştirmesini istiyordu.’’Bora! Büyüyünce ne olmak istediğini hiç düşündün mü? Hayatında neler olmasını dilediğin ve hayal ettiğin odlumu? Diye sordu. ‘’Anneciğim, ben büyüyünce hep İTFAİYECİ olmak istedim’’ Anne, gülümsedi ve, Dileğini gerçekleştirebilecekmiyiz bir bakalım’’ dedi.

Daha sonra, Ankara'daki itfaiye müdürlüğüne gitti  ve orada yüreği en az Ankara kadar büyük itfaiyeciler ile tanıştı. 0na oğlunun son isteğinden söz etti ve oğlunun itfaiye arabasına binip şehirde küçük bir tur atmasının mümkün olup olmadığını sordu. ‘’Bundan daha iyisini de yapabiliriz. Eğer oğlunuzu Çarşamba sabahı saat yedide hazır edrseniz, 0nu o gün şeref konuğu yapar, itfaiyeci kimliğine sokarız. Bizimle itfaiye müdürlüğüne

gelir, bizimle yemek yer, yangın söndürmeye gelir. Hatta bize ölçülerini verirseniz,ona üzerinde Ankara itfaiyecilerinin kırmızı renk üzerine işlenmiş ambleminin olduğu gerçek bir itfaiyeci kostümü diktirir, lastik botları ısmarlarız.Hepsi Ankara da üretiliyor.’’. Üç gün sonra, itfaiyeci Borayı aldı, 0na elbisesini giydirdi, ve hasta yatağından itfaiye arabasına kadar eşlik etti. Bora, itfaiye arabasına kuruldu ve müdürlüğe doğru yol almaya başladı. Kendini çok mutlu hissediyordu. O gün Ankara da tam üç yangın ihbarı olmuştu. Değişik itfaiye arabalarına, hatta itfaiye Müdürlüğünün özel arabasına da binmişti. Yerel televizyonlar da 0nu izleyip, çekmişlerdi.Hayallerinin gerçek olması, gösterilen sevgi ve ilgi,Borayı o kadar etkilemiştiki, doktorların söylediğinden tam altı ay daha fazla yaşamıştı. Bir gece bütün yaşam belirtileri dramatik bir şekşlde yok olmaya başlayınca, hiç kimsenin yalnız ölmemesi gerektiğine inanan başhemşire, aile bireylerini hastaneye çağırdı. Daha sonra Boranın itfaiyede geçirdiğ günü hatırladı ve itfaiye müdürlüğüne telefon açıp Boranın bu dünyaya veda ederken yanında, özel kıyafetleri içinde bir itfaiyecinin bulundurulmasının mümkün olup olamayacağını sordu.

İtfaiye Müdürü; "Bundan daha iyisini de yapabiliriz.

Beş dakika içinde oradayız. Bana bir iyilik yaparmısınız? Sirenlerin çaldığını duyduğunuzda, yangın olmadığı anonsunu yaptırabilirmisiniz?

Sadece itfaiyecilerin önemli bir meslektaşlarını ziyarete geldiklerini söyleyiniz. Ve lütfen 0nun odasının penceresini açınız’’ diye yanıtladı.

Yaklaşık beş dakika sonra hastaneye çengel ve merdiven taşıyan kamyonet ulaştı. Merdiveni açtı ve Boranın 5.kattaki odasına doğru yaklaştı. Tam 0n dört itfaiyeci Boranın odasına tırmandılar.

Annesinin izniyle 0nu kucakladılar  ve 0na 0nu ne kadar sevdiklerini söylediler.Ölümle pençeleşen Bora itfaiye müdürüne baktı ve;

"Efendim ben simdi gerçekten itfaiyeci miyim?" diye sordu.

"Bundan şüphen mi var Bora?" diye yanıtladı müdür.

Bu kelimelerden sonra Bora gülümsedi  ve

gözlerini sonsuza dek kapattı.

Belki unuttunuz,

 belki hatırlamıyorsunuz,

belki de çok duygusuz,

çok katı oldunuz;

Ama bilin ki ;

HAYAT; SEVGİ VE UMUT SAÇMAKTIR.

EĞER BUNU OKUYUNCA GÖZLERİNİZ DOLMUYORSA

SİZİN İÇİN YAPILACAK BİR ŞEY KALMAMIŞ DEMEKTİR...

YOK EĞER DOLUYORSA

O ZAMAN SEVDİKLERİNİZİN KIYMETİNİ BİLİN VE

 GERÇEK SEVGİNİZİ ORTAYA KOYUN.



Kayıt tarihi : 30.04.2006 - Toplam yorum : 1

ne dolması ,taştı bile...
Kayıt tarihi : 1.05.2006 02:22:00 - Yorum sahibi: mona_lisa


Sayfa : <<   <  13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33  >   >>

Günlük yazmak için üye girişi yapmalısınız, üye girişi yapmak için buraya tıklayın.




Günlük nedir? | Günlüklerim | Yeni kayıt | Günlük ara

100% Güvenli Bölge
İş ortaklığı | Web Master | Hakkımızda | Sık Sorulanlar | Bize Ulaşın
birmilyon.com bilgi merkezli bir sitedir, bilginin paylaşılması ve çoğaltılması ilkesine dayanarak,
birmilyon.com da yer alan hertürlü soru ve bilgi yarışması tamamen paylaşıma açıktır.
Seçkin üyelik | Bilgi yarışmaları | Kelime ve Zeka Yarışmaları | Günlük | Foto kulüp | Bir sorum var | Serbest kürsü
Normal üyelik | Bilgi yarışması | Çocuk yarışması | Soru gönder | Bir işlem | Bir kelime | Timsah avı
Kullanım Şartları | Güvenlik ve Gizlilik | birmilyon.com V8 turbo

Bilgi Yarışması

0,3125