Bilgi Yarışması, Ana Sayfa

Ana Sayfa

İkili Yarışmalar

Kelime Yarışmaları

Zeka Yarışmaları

Günlük

Foto Kulüp

Bir Soru

Serbest Kürsü

Dostluk

Üyelik
Ana Sayfa
Seçkin Üyelik
Mesaj Kutusu
Tavsiye Et
Tıkla Kazan
Ödül Listesi
Gruplar / Sıralama
Sohbet Odaları
  Üyelik
Kullanıcı adı
Şifre
Yeni üye
Şifremi unuttum
Tavsiye Edenlere 10,00 Bonus
Tavsiye edeceğiniz e-posta adresi


%50 Daha Hızlı Flash Menü

Aktif soru
27.965
Aktif üye
602

Bayrak

GÜNLÜK ÖZELLİKLERİ
Günlük sahibiombasaran - TELMAŞA OPERATÖRÜ ;-)
Günlük adıHENDESE - Herkese açık günlük
Toplam okunma sayısı268181
Son güncelleme / Toplam kayıt28.06.2012 12:23:00 / Toplam kayıt: 35
AKLIMA TAKILDI ::))

GÜNLÜK KAYITLARI
Mustafa Kemal Atatürk'ün Can Dündar'a Mektubu...Yeni yorum girAç/Kapa
Utandım çocuk

Beni anlatan bir film yapmışsın .
Kızgınım, utanç içindeyim.
Sana değildir kızgınlığım. Filmdeki Mustafa'dan da utanmış değilim.
Başaramamışım, bundandır utancım.

Komutam altında, bu vatan için kanını akıtan Türk askerlerinden utandım.
"Özgürlük" demiştim, benim karakterimdir. .
"Bilim" demiştim, tek yol göstericidir.

Sen, "Karanlıktan korkardı" demişsin benim için.
Korkardım evet. Bu ulusu boğmak isteyen karanlıklardan çok korktum.
Ama insaf be çocuk, korkup da kaçmadım ya.
Söküp atmadım mı o karanlığı bu ülkenin üzerinden?

Diktatör demişsin bir de. Hiç okumadın mı çocuk?
Nerde benim nesilleri emanet ettiğim öğretmenler?
Anlatmadılar mı sana?

Başkomutan olarak cepheden cepheye koşarken ve bütün kararları tek başıma alabilecekken neden bir meclis kurdum ben çocuk? Böyle diktatör olur mu?
Ah be çocuğum.
Neden, nasıl düşman ettiler seni bana?
Baktım aşktan, sevgiden, aileden bahseden güzel şeyler yazmışsın bugüne kadar.

Belli ki,çalışkansın, zekisin. Kara cüppeleri ile milletin ümüğüne çökmüş olan yobazları çok iyi anlarım da çocuk, seni anlayamıyorum.

Onlar zaten hiç sevmedi beni. Yüzyıllardır süren iktidarlarını çekip almıştım ellerinden.

Sevmeyecekler beni elbette..
Peki sen çocuk, sen neden kol kola girdin bu kara kalplilerle?
Dedim ya, sana değil kızgınlığım.
Başaramamışım.

Anlatamamışım demek ki özgürlüğün kıymetini, bağımsız bir ulusun, 0nurlu özgür bireyi olmanın ne büyük bir nimet olduğunu.
Yazık olmuş, 0nca vatan evladının kanına, 0nca ananın göz yaşına. Veremem ki şimdi hesabı, ne o gencecik bedenlere, ne de gözü yaşlı analara.
"Bu muydu uğruna bizi ölüme gönderdiğin vatan?" derlerse,
"Bu nesiller miydi,ölen evlatlarımızın kanıyla kurduğun ülkeyi emanet ettiğin?"

diye sorarlarsa ne derim ben 0nlara be çocuk?

Olmadı be çocuk...

Olmadı.

Taner Yenidogan

Kayıt tarihi : 1.12.2008 - Toplam yorum : 0


DİNİNE GÖNÜLDEN BAĞLI BİR LİDER Yeni yorum girAç/Kapa

"Türk Milleti daha dindar olmalıdır, yani bütün sadeliği ile dindar olmalıdır demek istiyorum. Dinime, bizzat hakikate nasıl inanıyorsam, buna da öyle inanıyorum."

-Mustafa Kemal Atatürk-

Atatürk, İslam ahlakını ve dinimizin vecibelerini daha aile ocağındayken öğrenmiş, tahsil yaşamı boyunca da bu bilgilerini pekiştirerek geliştirmiştir. "Ilımlı-modern-dindar" yapının, en güzel örneği ve en başarılı uygulayıcısı, laik Cumhuriyetimiz'in kurucusu Büyük Önder Atatürk'tür. Ulu Önder, her zaman gericilikle mücadele ederken İslam'ı yüceltmiş; dolayısıyla bu ikisi arasındaki ayrımı en doğru biçimde yapmıştır. Tekke, türbe ve zaviyeler 0nun döneminde kapanmış, ama ilk Türkçe Kuran meali de yine 0nun döneminde yayınlanmıştır. Türk insanının ihtiyaçlarını ve özelliklerini çok iyi bilen, gericiliğe, yobazlığa her zaman karşı olan Atatürk, Türk Milleti'ni dinin özüne yöneltmeyi amaçlamış ve bugün milletçe ulaşmayı hedeflediğimiz yapıyı her yönüyle tecelli ettirmiştir.

Şüphesiz ki din, Büyük Önder'in de dikkat çektiği gibi demokrasinin ve milli bütünlüğümüzün vazgeçilmez bir ihtiyacıdır. Bir milletin fertlerini birarada tutan en güçlü bağ olan din, aile, ahlak ve devlet müesseselerinin de devamını sağlayan en önemli unsurdur.

Dinin var olmadığı veya dini değerlerin ortadan kalktığı bir toplumda, bunun kaçınılmaz bir sonucu olarak aile, ahlak ve devlet kavramları da geçerliliğini yitirecek ve kısa süre içinde ortadan kalkacaktır. Böyle bir gelişme ayrıca, tarihi ve kültürü ne kadar eskiye dayanırsa dayansın bir milleti birbirine bağlayan milli ve manevi tüm bağların parçalanmasını, anarşinin hortlamasını ve toplumun bölünmesini kaçınılmaz hale getirecektir.

İşte bütün bu nedenlerden ötürü, toplum dokusunun vazgeçilmez parçası niteliği taşıyan din müessesesinin devamını sağlayamayan bir ulusun sosyolojik ve bilimsel açıdan ayakta durması mümkün değildir. Gerek kişi, gerekse toplum açısından dinin lüzumlu bir müessese olduğunu belirten, siyasi alanda yaptığı sayısız reformla bu sağlıklı bakış açısını geniş kitlelere yaymayı hedefleyen Büyük Önder Atatürk, Türk Milleti'nin dindar olmasını ve dini değerlerini muhafaza etmesini "Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkan yoktur"; "Din vardır ve lazımdır." (Yakınlarından Hatıralar, Asaf İlbay, s. 102) sözleriyle teşvik etmiştir. Milletini, batıl inanışlardan arındırıp, gerçek dine yöneltmeyi amaçlamıştır. Bunun için de Kuran'ın kolay bir şekilde okunup anlaşılmasını sağlamak amacıyla Türkçeye çevrilmesi emrini vermiştir:

"Sonra Kuran'ın tercüme ettirilmesini emrettim. Bu da ilk defa olarak Türkçeye tercüme ediliyor. Hz. Muhammed'in hayatına ait bir kitabın tercüme edilmesi için de emir verdim." (Atatürk'ün Temel Görüşleri, Fethi Naci, s.55)

Kuran'ın Türkçeye çevirilmesi emrini verirken, Atatürk'ün isteği Müslüman milletinin imanının güçlenmesidir. Bunu ifade ettiği sözleri şöyledir:

"Camilerin mukaddes mimberleri halkın ruhi, ahlaki gıdalarına en yüksek, en verimli kaynaklardır. Minberlerden halkın anlayabileceği dille ruh ve beyne hitap edilmekle Müslümanların vücudu canlanır, beyni temizlenir, imanı kuvvetlenir, kalbi cesaret bulur." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, c. 1, s. 225)

Büyük Önder, gerçek dinin temelini ve Müslümanların konuyu hangi kıstaslara göre değerlendirmeleri gerektiğini 7 Şubat 1923 tarihinde, Balıkesir'deki Paşa Camii'nde verdiği hutbede kendisini dinleyenlere şöyle ifade etmiştir:

"Allah birdir, şanı büyüktür. Allah'ın selameti, sevgisi üzerinize olsun. Peygamberimiz Efendimiz Hazretleri Allah tarafından insanlara dini gerçekleri duyurmaya memur ve elçi seçilmiştir. Bunun temel esası, hepimizce bilinmektedir ki, Yüce Kuran'daki anlamı açık olan ayetlerdir. İnsanlara feyz ruhu vermiş olan dinimiz son dindir. En mükemmel dindir. Çünkü dinimiz akla, mantığa, gerçeğe tamamen uyuyor ve uygun düşüyor." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, c. 2, s. 93)

Atatürk, İslam dininin tamamen ilme ve mantığa uygun bir din olduğunu bir başka sözünde de şöyle ifade etmiştir:

"Bizim dinimiz en makul ve en doğal bir dindir. Ve ancak bundan dolayıdır ki son din olmuştur. Bir dinin doğal olması için akla, tekniğe, ilme ve mantığa uygun olması gerekir. Bizim dinimiz bunlara tamamen uygundur. ... İslam'ın sosyal hayatı içinde hiç kimsenin, bir özel sınıf halinde varlığını sürdürme hakkı yoktur. Kendilerinde böyle bir hak görenler dini kurallara uygun harekette bulunmuş olmazlar. Bizde ruhbanlık yoktur, hepimiz eşitiz ve dinimizin kurallarını eşit olarak öğrenmeye mecburuz" (Atatürk"ün Söylev ve Demeçleri, 1959, c.2, s. 90)

Büyük Önder Atatürk, Türk Milleti'nin dindar olmasını ve dini değerlerini muhafaza etmesini de, sıklıkla vurgulamıştır. Ayrıca, Atatürk'ün Osmanlı Devleti'nin çöküşünü dine bağlayan, Türk düşmanlarına yanıtı ise kesin bir şekilde olmuştur:

"Düşmanlarımız, bizi dinin etkisi altında kalmış olmakla itham ediyor, duraklamamızı ve çöküşümüzü buna bağlıyorlar; bu bir hatadır. Bizim dinimiz hiç bir vakit kadınların, erkeklerden geri kalmasını talep etmemiştir. Allah'ın emrettiği şey, Müslüman erkekle, Müslüman kadının beraberce din öğrenerek eğitilmesidir. Kadın ve erkek bu ilim ve eğitimi aramak ve nerede bulursa oraya gitmek ve 0nunla mücehhez olmak zorundadır. İslam ve Türk tarihi incelenirse görülür ki, bugün kendimizi bin türlü kuralla bağlanmış zannettiğimiz şey yoktur. Türk sosyal yaşantısında kadınlar bilimsel yönden eğitim ve öğretim görmekte ve diğer konularda erkeklerden katiyen geri kalmamışlardır. Belki daha ileri gitmişlerdir." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, 1959, c.2, s.86)



Kayıt tarihi : 9.11.2008 - Toplam yorum : 5

Dini meseleler hakkındaki görüşlerini öğrenmek isteyen Fransız gazeteci Maurice Perno'ya Atatürk yine kesin bir şekilde şu cevapları vermiştir:

M. Perno:Şu halde yeni Türkiye'nin siyasetinde dine aykırı hiçbir temayül ve mahiyet olmayacak demek?

Atatürk: "Siyasetimiz dine aykırı olmak şöyle dursun, din bakımından eksik bile hissediyoruz."

M. Perno: Zat-ı asilaneleri, düşündüklerini bendenize daha iyi izah buyururlar mı?

Atatürk: "Türk Milleti daha dindar olmalıdır, yani bütün sadeliği ile dindar olmalıdır, demek istiyorum. Dinime, bizzat hakikate nasıl inanıyorsam, buna da öyle inanıyorum. Şuura muhalif, terakkiye engel hiçbir şey ihtiva etmiyor. Halbuki Türkiye istiklalini veren bu Asya milleti içinde daha karışık, sun'i, batıl inanışlardan ibaret bir din daha vardır. Fakat bu cahiller, bu acizler sırası gelince aydınlanacaklardır. Eğer ışığa yaklaşamazlarsa kendilerini mahv ve mahkum etmişler demektir. 0nları kurtaracağız." (Atatürk ve Din Eğitimi, Ahmet Gürbaş, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, s.32)

Atatürk her yönüyle olduğu gibi dindarlığıyla da milletine en güzel örnek olmuştur. Ulu Önder, dindar kişiliğinin bir göstergesi olarak din adamlarına karşı her zaman samimi bir şekilde hürmetkar olmuş ve saygı duymuştur.

Cumhuriyet'in ilk Diyanet İşleri Başkanı Rıfat Börekçi, Atatürk'ün kendisine duyduğu saygı ve hürmeti şöyle anlatmıştır:

"Ata'nın huzuruna girdiğimde beni ayakta karşılardı. Utanır, ezilir, büzülür, "Paşam beni mahcup ediyorsunuz" dediğim zaman "Din adamlarına saygı göstermek Müslümanlığın icaplarındandır." buyururlardı. Atatürk, şahsi çıkarları için kutsal dinimizi siyasete alet eden cahil din adamlarını sevmezdi." (Atatürk ve Din Eğitimi - Ahmet Gürtaş - Diyanet İşleri Bakanları Yayınları s.12)

Atatürk Kuran okutulmasına da son derece önem vermiştir. Hafız Zeki Çağlarman Atatürk'ün bu yönünü şöyle anlatmıştır:

"Atatürk'ün kız kardeşi Makbule Hanım'la uzun yıllar komşuluk yaptık. Her yıl Ramazan ayı yaklaşınca Atatürk kız kardeşine; "Makbule, Ramazan geliyor, annemize hatim okutmayı ihmal etme"der ve hatim okuyacak hafıza hediye edilmek üzere bir zarf içerisinde para verirdi." (Din Toplum ve Kemal Atatürk, Ercüment Demirer, s.10)


Kayıt tarihi : 9.11.2008 13:55:00 - Yorum sahibi: ombasaran

Atatürkçü olmayı  Atatürk'ün büyük bir deha olduğunu bir papağan gibi tekrarlamaktan ibaret zannedenler en az O'nun  hakikate inandığı kadar dinine inandığı gibi dinine inanmıyorlarsa, yaradanına el açıp yalvardığı gibi yaradanına el açıp yalvarmıyorlarsa, O'nun din adamlarına gösterdiği saygıyı din adamlarına göstermiyorlarsa ,  O'nda bulunan yukarıda belirtilen diğer özellikleri kendilerinde de bulundurmuyorlarsa  ve işlerine gelen özelliklerini çocuklara ve öğrencilere anlatırken bu özelliklerinden bahsetmiyorlarsa kendilerinin Atatürkçü olduklarını  iddia ederek ikiyüzlülük ve yalakalık örneği göstermesinler. Atatürkçülük iki marş söyleyip  'Atam sen kalk, ben yatam' demekten ibaret değildir. Sevgili Murat kardeşim.Bazı yüzlerce köşe yazarının yazılarından çok daha önemli olan bu paylaşımınızdan dolayı size defalarca teşekkürlerimi sunuyorum. Saygı ve sevgilerimle..

Murat : Katkınız için asıl ben teşekkür ederim. Şu anlayış tan bıktım artık, Atatürkçü=Dinsiz  Dindar = Atatürk Düşmanı bu genelleme ısrarla yapılmaya çalışılıyor sağ sol kaygısı bitti bu kamplaşma körüklenmeye çalışılıyor. Dinine bağlı olamak Atam'ı tanımamak anlamına gelmez. Saygı ve sevgiler benden ::)))


Kayıt tarihi : 9.11.2008 17:31:00 - Yorum sahibi: 001smmm

yanılıyorsum Murat .Atatürk 'ü sevmek demek = ateist ve ya desit olmayı gerektiriyor.Atatürk'ü seven bir Türk genci ile dini yan yana bile getirmemelisin:) kim midiyor ??? Mustafa filmini savunan Atatürkçüler :)))

Murat : Şahsi emellerimizi müstevlilerin siyasi emelleri ile tevhid etmeyelim lütfen .


Kayıt tarihi : 9.11.2008 19:49:00 - Yorum sahibi: arzueylül
Ama olur mu sevgili Murat, genel kabullerimiz var bizim. Bozmasana 0nları. Dinini sevmek ve aynı anda Atatürk'ü de önderimiz, gururumuz, dehamız olarak görmek, bunlar hiç bağdaşacak şeyler mi? Bir olaya günah-sevap paralelinde yaklaşmaya çalışana yobaz veya ...ci..cı. demeliyiz biz. "Başındaki örtüyle okumak isteyene yol açın, izin verin" diyeni anti-laik diye tanımlamalıyız. Bir tarafa "ait" isek "karşı taraf"ın gözleriyle bakmayı denemekten ölesiye kaçınmalıyız. Ergenekon'u o "taraf"lardan birinin tamamına yaymalı, öbür "taraf"takilerin tamamında birer Deniz Feneri görmeliyiz. Asla özeleştiri yapmamalı, kazara yaptıysak da bunu asla paylaşmamalıyız.. Yoksa neme lazım, ülke içi huzura falan kavuşuruz, mahvoluruz vallahi.......  Kısacası senin bıktıklarının aynısından ben de bıktım daa, ben bi şeyden daha bıktım. Her cümlenin altında bir menfaat yatmıyordur, önce bu biline! İnsan gördüğü bir yanlışa sesini çıkarıyorsa ne o yanlışın sahipleriyle bir alıp veremediği vardır ve ne de o yanlışın yöneldiği kimselerle bir alış-verişi! Bir tepkiyi götürüp illa ki bir tarafa kaydırmak bana o kadar abes, o kadar tuhaf ve o kadar anlamsız geliyor ki! İnsanlık vasıflarından birisi de DÜŞÜNMEK'TİR. KAFA YORMAK'TIR, DEĞERLENDİRMEK'TİR.   

Murat :  İşte budur söylemeye çalıştığım (ız). İnandığı değerleri olanlar illa ki şucu bucu sınıflaması ile muhatap bırakılmamalı. Hepimiz aynı vatanın evladıyız illaki çekiştirmek durumunda değiliz birleştirmeyi denersek doğacak kuvvetten korkanlarında oyununa 'artık' gelmemeliyiz. Teşekkürler Güldane hemde çok ama çok :))) (Neden çok çok anladın sen beni  Avukat hanım) ::)))))

Kayıt tarihi : 9.11.2008 20:03:00 - Yorum sahibi: bulmalıyım


SONUNDA AB'YE GİRDİK !!!!Yeni yorum girAç/Kapa

Yargı: Eşcinsel ilişki ve grup seks doğal


GÖKÇER TAHİNCİOĞLU Ankara

Mahkeme, grup seks ve eşcinsel ilişkiyi AİHM kararları doğrultusunda “doğal” ilişki saydı


İşyerinde porno CD satışı yapan sanığın davasına bakan Pendik 4. Asliye Ceza Mahkemesi, AİHM’ye atıfta bulunarak ilginç bir karara imza attı.
TCK’da “doğal olmayan” ilişkilere yönelik film satışı için daha yüksek ceza isteniyor.  Mahkeme, sanığa, sadece porno CD’leri yasak olan yerlerde sattığı için alt sınırdan ceza verdi.
Kararda, anayasa ve AİHS’nin “özel hayat, eşitlik” gibi ilkeleri anımsatıldı. Avrupa Konseyi ve AİHM kararları anımsatıldı.

AİHM’ye atıf

AİHM’nin eşcinsellerle ilgili, “Toplumdaki bazı kişilerin şoke olması ya da rahatsızlığı, tek başına rızaya dayalı eşcinsel ilişki içinde bulunan yetişkin erkeklerin cezalandırılmasını gerektirmez” şeklindeki kararlarına vurgu yapıldı. Kararda, “Avrupa ülkelerinin çoğunda eşcinsel birliktelikler evliliğe eşdeğer sayılmış, Hollanda’da son birkaç yıldır eşcinsel evlilikler yasal olarak kabul edilmiştir. Çağdaş toplumların bulunduğu bir dünyada, hemcinsler arasında gerçekleşen cinsel ilişkinin doğal olmadığını kabul etmek mümkün değildir” denildi. 

‘Grup seks var’

Alınan karar özetle şöyle:
“Özel alanlarda gerçekleştiği ve şiddet içermeyip çocukları da kapsamadığı sürece bu engellenemez. Doğal olmayan cinsel davranış terimi geniş yorumlanmalı. Aksi takdirde belirli kalıplar dışına çıkan her cinsel ilişkinin doğal olmadığı yorumu riski oluşacaktır. Görüntülerin alışılmadık türden olduğuna şüphe yoktur. Bu türden cinsel aktiviteye toplumlarda sık rastlanılmasa bile, her toplumda toplu olarak gerçekleştirilen cinsel ilişkilerin varlığı bir gerçektir.”



Kayıt tarihi : 22.10.2008 - Toplam yorum : 2

OHAAA(çok afedersiniz) diyorum başka da birşey diyemiyorum.

Murat ::))) Asla affetmem ::))) Bende ohanıza sonuna kadar katılıyorum ...

Kayıt tarihi : 9.11.2008 14:57:00 - Yorum sahibi: apopse


AYDA EN AZ 237 YTL CEPTE ::))))Yeni yorum girAç/Kapa
Yollarda hız sınırı artıyor
Yollarda hız sınırı artıyor

Karayollarında devrim gibi karar! Hükümet hız sınırlarını yükseltmek için harekete geçti. İşte yapılacak değişiklikler...
AK Parti yollardaki hız sınırlarını yükseltmek için harekete geçti. AK Parti'li Abdullah Çalışkan'ın imzasını taşıyan ve parti grubunun da onayladığı yasa teklifi Meclis Başkanlığı'na sunuldu.

Teklifin önümüzdeki günlerde ele alınıp yasalaştırılması bekleniyor.


Teklif yasalaştığında şu değişiklikler gerçekleşecek:

* HIZ SINIRI ARTIYOR: Otoyollarda saatte 120 kilometre olan hız sınırı 135'e, bölünmüş yollarda 90 olan sınır 120 kilometreye çıkartılacak. İki yönlü karayollarında ise 90 kilometrelik sınır korunacak.

* ŞEHİR İÇİNDE DE HIZ ARTACAK: Şehir içindeki 50 kilometre olan hız sınırı ise bulvarlar ve yolların özelliklerine göre arttırılacak. Belediyeler yollardaki hız sınırlarını belirleyecek.

* SÜRÜCÜLER GÖZETLENECEK: Kırmızı ışık başta olmak üzere şehir içindeki trafik ihlallerine karşı kamera ve elektronik sistemler kurulacak.
* TRAFİK RADYOLARI: Nüfusu 3 milyonun üstünde olan belediyeler batıda olduğu gibi trafik radyoları kurabilecek. Bu radyolardan hangi yolların kapalı, hangisinin açık, hangi caddelerde trafik yoğunluğu nasıl gibi bilgiler verilecek.

* ARIZA ŞERİDİ İHLALE 50 YTL: Yolların en sağında ve normal şeritleri dışında yer alan, kaza, duraklama gibi amaçlar için yapılan arıza şeritlerini kurallara uygun kullanmayanlara 50 YTL ceza verilecek.

* BELEDİYE CEZA KESECEK: Teklif kapsamında jandarma ve trafik polislerinin trafik cezası kesme yetkilerinin bir bölümünü belediyeler de kullanacak. Belediyeler trafiği engelleyen, gerekli uyarıları taşımayan, kırmızı ışıkta geçen, yanlış yere park eden araçlara ceza kesecek, araçları otoparka çekebilecek.

DEEP NOT : En az ayda bir kere süratten dolayı ceza yiyen ben bu işten karlıyım amma ve lakin sizce bu yasa başka ne gibi sonuçlar ortaya çıkarır.  Sizce alt yapı ve mantalite olarak bu yasaya hazırmıyız demeden de geçemeyeceğim...


Kayıt tarihi : 15.10.2008 - Toplam yorum : 1

Ben derim ki bu güne kadar sürücülerin kanunlara uymasını sağlayamadılar.Hiç olmazsa kanunları sürücülere uydursunlar:)

Murat ::))) Budur birde şu park meselesine el atsalarda arabyı hökümetin önüne park edebilsek ::))))


Kayıt tarihi : 16.10.2008 15:27:00 - Yorum sahibi: 001smmm


MAĞDURLAR DİKKAT !!! YENİDEN ÖĞRENCİYİM::)))Yeni yorum girAç/Kapa

'Öğrenci affı'nda sürpriz gelişme!

 

TBMM Milli Eğitim Komisyonunda, öğrenci affını düzenleyen kanun tasarısı, kapsamı genişletilerek kabul edildi.

Tasarıya göre, affın başlangıç tarihi, 28 Haziran 2000’den 7 Haziran 1995’e çekildi. 1980 yılından sonra çıkarılan aflardan hiç yararlanmayanlar da kanun kapsamı içinde değerlendirilecek.

Türk Silahlı Kuvvetlerine bağlı eğitim kurumlarında ön lisans ve lisans düzeyinde öğrenim görürken 7 Haziran 1995 tarihinden, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar ilişiği kesilenler, kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 2 ay içinde başvurmaları halinde Yükseköğretim Kurulunca öğrenim görecekleri fakülte veya yüksek okullar belirlenecek. Belirlenen yüksek öğretim kurumlarınca intibakları yapılan öğrenciler, diğer öğrenciler gibi bu haklardan yararlanacak.



Kayıt tarihi : 14.10.2008 - Toplam yorum : 1

Devamsızlık yüzünden 95 vizeyle final sınavına girmeme müsade etmeyen sevgili hocam Nezihe Sönmez keşke emekli olmasaydın::))) Bekle beni Yüksek Lisans ::)))

Kayıt tarihi : 14.10.2008 19:57:00 - Yorum sahibi: ombasaran


Sayfa : <<   <  1 2 3 >  >>

Günlük yazmak için üye girişi yapmalısınız, üye girişi yapmak için buraya tıklayın.




Günlük nedir? | Günlüklerim | Yeni kayıt | Günlük ara

100% Güvenli Bölge
İş ortaklığı | Web Master | Hakkımızda | Sık Sorulanlar | Bize Ulaşın
birmilyon.com bilgi merkezli bir sitedir, bilginin paylaşılması ve çoğaltılması ilkesine dayanarak,
birmilyon.com da yer alan hertürlü soru ve bilgi yarışması tamamen paylaşıma açıktır.
Seçkin üyelik | Bilgi yarışmaları | Kelime ve Zeka Yarışmaları | Günlük | Foto kulüp | Bir sorum var | Serbest kürsü
Normal üyelik | Bilgi yarışması | Çocuk yarışması | Soru gönder | Bir işlem | Bir kelime | Timsah avı
Kullanım Şartları | Güvenlik ve Gizlilik | birmilyon.com V8 turbo

Bilgi Yarışması

0,2304688