Hissiyatın peşrevi olmaz, Öylesine apansız düşüverir gönlüne. O an zembereği kurulur çarkın, Sarar tüm benliği destursuz düşünceler... Ve başlar güreş en yağlısından.... Önce acabalar deşer beynini, Hemen ardından vesveseler sarar yüreği, Mütemadi bir güreş yorar vaktiyle yıpranmış bedenini. İşte en zor an, en zor dakikalar, En zor günler ve dahi en zor aylar... Çark kendince işlemekte ... Tribünler ayakta, göbek yıldıza direnmekte.... Çayır çimen karıştı, ter kokusu dağları aştı, Niye ? Ah be oğlum hiç mi taktik almadın ? Stil serbest bu güreşte, Gönlünce koyacaksın duygularını meydâne. Bil ki yürek serbest kalmadıkça; Olunmuyor merdâne . Haydi göreyim seni, İşte; ER MEYDANI ! (Murat Başaran – 28.11.2010 /İzmir)
Çıktığın yer
ister olsun boş meydan
İstersen olsun
Er meydanı
Ne kadar dürüst olsan da sen
Karşındakiler hep ip cambazı
Yüreğini koysan da ortaya
Yıkar geçerler bir anda
Dost bildiklerin bile
Olur bir anda sana düşman
Kuyunu kazarlar ince ince
Olmuştur gözlerin kör
Fark edemezsin bile
Sen ne kadar olsan da yiğit
Karşına geçmiş bir sürü it!
Boş ver gitsin hepsini
Yüreğin nereye götürüyorsa oraya git..
İmza:Ben :)
Murat döktürmüşsün yine..Çok güzel yazmışsın,çok beğendim.Eline,yüreğine sağlık..
Şiirini okuyunca,bende bu mısraları sıraladım peş peşe : )İster senin şiire karşılık olsun,istersen devamı olsun,içimden geldi öylesine :))
Murat :) Yahu atışma yapsaydık keşke ;-) Bir vakitler atışmalı kürsülerimiz olurdu en şahanesinden nerde o günler :) Şiir güzel olmuş ellerinize sağlık yalnız söylemesem duramayacağım ''Olur düşman sana bir anda'' desek nasıl olur ? Hem ucundan kafiyede olur :))) Şiirinizi devam şiiri olarak aldım kitabıma e tek başıma kitap çıkaracak seviyeye gelemedim daha beraber imzalarız olmamı ;-)
Aceleyle yazılmış bir şiir olduğu için kafiye eksikliği olduğu doğrudur :)) Sen nereyi istersen orayı düzelt,ama bir satır arayla iki tane "bir anda" olur mu ki?Uygun görürsen o satırı:"Düşman olurlar karşında" diye tamamen düzeltelim derim,ama başka önerilerede açığım tabi ki :)
İmza işine gelince,sen kitap yaz ben bir sallama şiir yüzünden,gelip sana ortak olayım,olacak iş değil :)) Ama ilk bana imzalarsın artık,değil mi? :)))
Murat :) Sıraya geçin efendim lütfen bakın kalabalık huzursuzlanıyor .... Bu da sanatçı ukalâlığı işte şimdi tam oldu, çıkarırım artık kitap ;-) Acemiliklerimle çevre kirliliği yapma niyetinde değilim ama sanal alemin içinde kaybolur gider diye umuyorum , hani deniz de kum tanesi misali ;-)
YENME YENİLME
A-tarihi geleneksel yağlı güreşlerde yenme yenme şekilde aşağıdaki şekildedir.
1-Göbek yıldız görünce göbeğin açılması
2-Sırt üstü düşerken tek dirseğin yere değmesi
3-İki elle oturur oturuma gömüldüğünde (payanda pozisyonu)
4-Tek elle dönerken diğerele geçilmesi halinde
5-Ayak bağı olmadan kucaklanıp bulunan yerde bir daire içinde çevrilmesi veya kucakta üç adım taşınması halinde
6-Çivi yukarı denilen dikilme pozisyonunda
7-Sırt üstü (tuş) olmada
8-Tedavi ve bayılmalarda süre geçtiğinde
9-Hakem kararı ile kasti fauller dolayısıyla diskalifiyeler
10-Güreş sırasında kasıt olmadan kıspetin kalçadan sıyrılması veya yırtılması durumunda
Hiçbişey anlamadım :) Senin duygularla güreşmeni bile daha rahat anlamıştım. Zaten yeterince kültürüm var Kırkpınar kültürüm de olmayıversin. Bırak yağlı güreşi duygularla güreşmekle bile işim olmaz. Yarım bırakmış olsan da yine de sağol :))
Murat :) Elbet yarım bırakıcam hemde tam yerinde maazallah tamamlarsam RTÜK neyin çıkar karşımıza diye korkarım ;-)
Aklım ve zekâm konusunda iddiam yok, ancak bazılarının kendilerini çok zeki sanıp, insanları kullandığını anlayabilecek kapasitedeyim çok şükür :)) Şimdi gelelim durum tahliline:
***Önce herkese açık olan günlük, sözde bazılarına yaranabilmek adına, sadece seçkin üyelere açık hale getirildi...
***Güya koruma altına almak istediği kişiye gerçekten değer verseydi daha tartışmanın başlangıcında günlüğü kapatırdı, ama işine gelmedi...
***"Hoşgörü" nün "H" sinden bihaber, ortalığı kızıştırıp, insanların ağız dalaşı yapmasına zemin hazırladı ve belli ki bundan da büyük zevk aldı...
***Başkaları birbirleriyle tartışırken okuyun geçin ben öyle yapıyorum, polemiğe girmek istemiyorum diyebilecek kadar hoşgörülü(!!!!) iken işin içine kendisini zor durumda bırakacak yorum girince günlük sabah apar topar ortadan kaldırıldı...
***Bunları yazıyorum, çünkü haksızlık karşısında susmam, kimse de susturamaz, gerçekleri herkes görmeli...
***Düşüncelerimi beğenmek, 0naylamak zorunda değilsiniz, ama tartışmanın adabı saygı çerçevesinde cevap vermektir, saygısızlık etmediğim halde cevapsız bırakılmam, zaten bazı şeylerin sinyallerini vermişti...
***Aslında daha yazılacak çok şey var ama şimdilik(!) bu kadar yeter :)
Murat :) Durum değerlendirmesi harika olmuş, ellerinize sağlık. Hasılı takke düştü kel göründü, insanlar biribirine gebe kala kala değerlerinide yitiriyorlar ne yazıkki. Katılımınız ve yorumunuz için teşekkür ederim. Hak ve doğrudan yana tavrınız dolayısı ile sizede SELÂM OLSUN ;-)
15:15 02 Mayıs 2010
- AKM’ye Ressan Orhan Taylan’ın 1977’de asılan ve yırtılan afişi yine asıldı. Afişte direniş simgesi olarak, iki eliyle bir dünya şekli içerisinde 1 Mayıs yazısı taşıyan bir kişi temsil ediliyor.
- Meydanda küresel sermaye karşıtı sloganlar atılırken, meydandaki Mc Donalds’a giren ve üzerlerinde sosyalizmin simgelerinden kızılyıldızlışapkalar giyen gençler ilginç görüntü oluşturdu. Çoğu gösterici yemek yemeden tuvaleti kullanıp restorandan ayrıldı.
- Taksim’deki Cumhuriyet Anıtı’nın bayrak direğine göstericilerin çıkmaması için gres yağı sürüldü.
- 1977’de ateş eden kişilerin bulunduğu Sular İdaresi duvarını bu kez işçiler doldurmuştu.
- Uçucu madde bağımlısı olduğu tahmin edilen bir kişi Halk Ekmek büfesi üzerine çıkarak sağa sola laf attı. Kutlamaya katılanların bazılarıbu kişiye tepki gösterdi. Aşağı inmesi yönünde telkinde bulunulan kişi inmemekte ısrar etti. Bu yüzden kısa süreli bir gerginlik yaşandı. Yukarı çıkan 5 kişi bu kişiyi zorla aşağı indirdi.
- Saat 15.00’ten itibaren kalabalık dağılmaya başladı. Kürsüden uyarı yapan görevlinin, “Elimizde çok sayıda cüzdan ve telefonla birkaç kayıp var. Dağılırken ceplerinizi kontrol edin” dedi.
- Alan 16.00 sıralarında boşalırken, kalabalıktan geriye su şişeleri, bırakılan döviz ve pankartlar kaldı. Pankartlar sendika görevlileri tarafından toplandı. Beyoğlu Belediyesi temizlik işçileri atıkları ve yolları araçlarla temizledi. Kutlamalar dolayısıyla sabah saatlerinden itibaren yapılamayan Taksim-Kabataş füniküler hattı ve Taksim Metrosu seferleri, saat 16.00’dan itibaren normale döndü.
sadece su almak için girmiş olamazmı
"bir önyargıyı yıkmak atomu parçalamaktan daha zordur"
Murat :) Elbette sadece su almak için girenler vardır, lâkin fotoğrafları incelerseniz sadece su ile yetinilmediğinide net olarak göreceksiniz. (ayrıca haberi irdelerseniz sadece ve bir zamanlar benimde yaptığım gibi tuvalet kullanmak üzere girenlerde var) Şahsen üniversite yıllarında bende malum yerlerin kapısından girerdim ama şimdi su için dahi girmekten imtina ediyorum. Aytıca bahse konu haber tarafımdan yapılmış değil sadece Milliyet Gazetesinin bir haberi değerli yorumlarınızı almak için paylaşılmıştır. Bundan sonrası kişilerin şahsi hür iradesi ile şekillenecektir. Kimseye aman ayıp demiyorum dediğim aman biraz daha dikkât. Ayrıca inanın karşınızda üç sene önce atom çekirdeğini çatlatıp, değer yargılarında köklü değişiklik yapmış bir kardeşiniz var. Değerli yorumlarınız için teşekkür ederim. Saygı ve sevgilerimle...
MÜRETTİPHANEDE YANGIN SÖNMEMİŞ ;-) Şaşırmadım desem yeri var, zira cımbız, maşa benzeri her ne kadar başka ellerin kullanması için imâl edilmiş ve pek tabidir ki tek başlarına etkisiz eleman konumunda olan, bazen nalburiye, bazen mürettiphane de vazifesini ifa eden ama sıkışılınca elbet ele yapışan alet-edevat kendini tezgâhlardan aşağıya atası olmuş düşmüş ve sadece tiz bir "çın" sesi gelmiş ;-) Atalarımız ne demiş "alet işler el övünür" buradan hareketle yol almaya çalışan telmaşa namı diğer "cımbız"ımız dur bakalım hele demiş, azıcık gidişmedik yer kaşıyayım. İşkilli ya işte napsın mutlak arada dıngıldayacak ;-) Bu farklı ellerin telmaşası usta ellerin kontrolü olmayınca da elbet hazır el övünmüyor diyerek koltuğu boş bulmuş, yerine azıcık ben böbürleneyim demiş. Lâkin çın sesi beklenirken oda ne ? Vız gelmiş, tırıs gitmiş ;-) Şimdi merak edersiniz bu "meczup" yine ne demeye çalışıyor diye sevgili dostlar. Amma boş verin sadece anlayan anlasın diye açıldı bu günlük. Ama yeni arkadaşlarada haksızlık etmemek için azıcık çıtlatayım, gerçi eskilerde bu çıtlama olmasa belki, çatlayacaklar diye korkarım ;-) Efenim ne olmuş çok sevdiğim ve kıymet verdiğim sitede eski ama gönlü ve yüreği taptaze ve kendisi benden önce siteye üye olması ve benim yeni üye dönemlerimde sitede bulunmaması hasebiyle eski kürsülerden keşfim olup, yazı dilini ve ince zekâsını çok beğendiğim eski bir dost ile yakın zamanlı halihazırda kapalı bir kürsüde birbirimize gönderme yaparken hafif bir alınganlık hasıl olmuş. Fakat elbette ki eski dost düşman olmaz felsefesi ile bu durum muhataplar tarafından özel denilen (bazılarının saygı duymadığı) gayet müstesna bir alanda müzâkere edilip durum tatlıya bağlanılmış. Taraflar birbirlerine saygıda kusur etmeyip, birbirlerini hürmetle selâmlayıp sulh yolunu seçmişler. (Kim diye soran başlıktan yola çıksın katiyetle demem) ::))) (Ayrıyetten gecenin bu saatinde esereklenip açtığım bu günlükten değer verdiğim bu dostun katiyetle haber ve sorumluluğu yoktur. Kendisini tenzih eder huzurlarınızda kıymetli arkadaşıma saygı ve sevgilerimi sunarım) Fakat bu durum bir telmaşa (ve/veya cımbız)'nın gidişmedik yerini kaşımış, işkillenmiş dıngıldamasına sebep olmuş ;-) Hâsılı eller tarafından yönetilmeye mahkum bu alet, maşalıktan tırnak törpülüğüne terfi etmek istemiş. Malumuâliniz üzre epeydir baş parmaklarını birbirine sürte sürte tırnak kaşıma konusunda da ihtisas sahibi olmuş ;-) Fakat ne bilsin müzakerelerin sonucunu zavallı ! Aciz bir maşa işte ! 8 aylık olmanın ve doğumda oksijensiz kalmanın verdiği prematüre alışkanlığı ile delik kıyafetten fırlayıp tırnak kaşımam sonuç verdi deyu sevinç çığlıkları atmış. E telmaşa işte usta ellerin kontrolü olmayınca ancak bu kadar ;-) (Maşa kim diye sormayın anlayan anladıda yinede kendini kendi keşfine bırakırım) Hâsılı sevgili dostlar bugün günlüğe bu kayıt gelmiş "meczup" kardeşinizin gönlünden e artık gülermisiniz , ağlarmısınız oda size kalmış. Lâkin bundan gayrı bana bu site neden bu hale geldi kelâmları etmeyin özetleyiverdim dilimin döndüğünce. Daha anlamayan alt kayıttaki özeti de kendine kılavuz seçebilir elbet :)))
10 gün sonra sitede seçkin üyeliğim 2 yılını dolduracak, Lost dizisini bile nerdeyse çözdüm ama inanın hâlâ bu siteyi çözemedim :)) Ya insanların dertleri yok kendilerine dert arıyorlar ya da laf yemek hoşlarına gidiyor. Zaman zaman eski kürsüleri okuyorum, anlamaya çalışıyorum olup bitenleri, dönen entrikaları ama sanırım zekâm buna yetmiyor :)
Murat ;-) 4 yılını devirmiş, 5. yılını tüketme yolunda ilerleyen ve artık epeyce eski sayılabilecek bir üye olarak ben hâlâ çözememişken 2 yıl staj dönemi sayılır ;-) Gerçi zekânızın yetmediği konusuna kesinlikle katılmadığımın altını çizeyim amma suya sabuna dokunmamak konusundaki becerinizi takdirle karşıladığımıda belirtmeden geçemeyeceğim ;-)
Murat ;-) Fırsatçı olmamak lâzım, tırnak kaşımamak lâzım, iki kişi arasını germek yerine yapıcı olmak lâzım. Ahanda fırsat du ikide ben ekleştireyim dersen karşı taaruza hazır olmak lâzım. Yıllanmış mevzuları unutmak lâzım, yanlış anladığını itiraf ettikten sonra bile lastiği uzatmamak lâzım. Lastik uzarsa süner, sünerse gerilir, gerilirse incelir, incelirse elbet zayıf yerinden kopar. Koptumu iki eldede hafif bir acı bırakır hepsi bu ;-)
ÖZET-İ BİR MİLYON :) (Elbet sadece bir kesit dostlar yanlış anlamasın)
Kimi yükseklerden uçuyor (Bonjour34) Kimi kimi yükseklerden (Bigbrotherr) Kimi gerçeklerden kaçıyor (Nisan0606) Kimi kimi gerçeklerden (Üçü bir arada) Kimine bir haller oluyor (... Af çıktı kardeşime...) Kimi hep bir şeylere takıyor (quente) Kim kimi densiz kimi den’li (Hak yemem Nisan0606 en azından den’li) (Gerçi yemek lâzımmış)
Açıyor gülleri birinin (Bonjour34) Açıyor gülleri (Bonjour34) Çalıyor zilleri birinin (Bonjour34) Çalıyor zilleri (Bonjour34) Etekleri
Kiminin öfkesi yangın (Üçü bir arada) Kiminin tövbesi (Nisan0606) Kiminin gözleri baygın (Şekilci değilim) Kiminin sözleri Üstadım yaktınız kavurdunuz yahu ;) Kimi hep muzır işlere bayılır (BEN) Kimi her gün bunalım takılır Geçecek Kimi kimi tel’siz kimi telli (Yemlik …………)
Tantana var iş yok (Üçü bir arada) Gürültü var ses yok (Üçü bir arada) Sureti var aşk yok (Üçü bir arada) Görüntü var renk yok (Üçü bir arada) Tantana var iş yok Ne yazık ki ….
Bir milyondaki insanların her halde özel dertleri yok,hepsi mutlu,huzurlu,eğlenmek için fırsat kolluyorla,biz zamanlar benim de " üçlerim "vardı.bana kalırsa,sessiz durmak,güfte yazmak,onu bestelemek en iyisi.yazdığına ben ezgi buldum bile....
Na sar et me neo lur ca lis s eni nde ol ur. Bonjuar (C.Y)
Türk Telekomun katkılarıyla :)
Murat :) Lakin görüldüğü üzere hastaların şişi inerken psikologların şişi bir türlü inmiyor acep sebebi ne ola :))))
Çünkü her haltı 0nlar biliyor.:)))
Murat : E haltı bilmek de bişeydir. Kişi en azından ürününü bilmelidir :)
BİTMİYOR OF BİTMİYOR
Of desem yetmiyor İçimdeki yangın dinmiyor Haykırsam yetişirmi diyorum Yok anacım yok o da yetişmiyor Acaba sıkıldım mı diyorum Yoksa bu içimdeki bitişmi Neden unutamıyorum o zaman Neden aklımdan hiç çıkmıyor O nederse desin İçim kim derse desin Ben nedersem diyeyim Bu sevda inadına bitmiyor Bitereceğim ulan seni Çıkaracağım içimden nefesini Delirdiğim an bu benim Ben haykırayım ama sen beni Sakın duyma olurmu Bebeğim ......
(09.09.2008 İzmir)
Bitirilmiş bir aşka yazılmış , güzel bir şiir .Şiirlerinin devamını bekliyoruz :) vehbiye hocamıza yazdığın yorum beni gülümsetti :)) ilham perin sanırım sağır :)
Murat ::))) Savunma makamının iddaa nameyi baştan okumasını talep ediyorum hakim bey başlığıma bir kez daha bakın Esin Hanım ::))) İlham perimin sağırlığı İsmet İnönü usulü sanırım ama bence daha çok bukalemun modunda kendisi ::))))
Şiir yazmak istemiyorum
Gönül yareme pansuman olsada
Kanı durdurmak istemiyorum
Bırakabilsem keşke son damlasına dek aksa…
DUYGU ŞEYİSİ ADAMA BAKARMISINIZ GÖZYAŞIM İÇİN ISIRGAN YAPRAĞI YOLLUYO.OYSA GERÇEK BİR ŞAİR GÜL YAPRAĞI YOLLARDI..I I CIK SENDEN ŞAİR NEYİM OLMAZ KABA ADAM:))))))))
SANKİM BENDEN ŞAİR OLMAZ DA AL BAKALIM BİRKAÇ DİZE;
O gözlerin var ya bebeğim o gözlerin
İçimden yumruğu vurup morartmak geçiyor.
O saçların varya bebeğim o lepiska saçların
İçimden yolup eline vermek geçiyor bebeğim.
(18/9/2008 Darıca)
İçimde gri renkler,
İçimde suskun direnişler
Gözlerimde hüzün tablosu
başım dik , bakışlarım yerde....
hangi deniz, hangi koy yokedebilir dünün götürdüklerini....
bunca yara almış yüreğimde...
Murat :))) Arzu kan grubun neydi benim ki uyarsa sana iki ünite vereyim azıcık tazelenmeye ihtiyacın var sanırım ::))))
hızımı alamadım :))) şiiri baştan yazıyorum :)))
içimde siyah kelebekler
üşüştüler gözbebeklerime
dünü yarından ayrıştırmak için
yeşil yollar serdiler benliğime
benliğim kırgın, benliğim sorgularla dolu
isyan etmityor gibi görünsede
Dudağımda buruk tebessüm
Anlıyormusun beni yakamozlarım donuk
enkazlarım 1 yaşında çocuk misali
yürümeye çalışırken tutunan ,
sağa sola savrulan
yaralarını durmadan kaşıyan ,
merhemlerim ise çok yorgun ,
dermanlarım ise panzehir misali aynı nakarat !
arzueylül (19.08.2008) şairin notu :efendim hayata kırgın olsakta hayat bize kırgın değildir... bize uzatılan elini gülşümseyerek ve korkmadan tutalım yeter :))) (işte klişe bir cümle)
benim senden eksiğim ne :)))) buarada dün akşamdan beri yağan yağmur bana nisan yağmurlarını hatırlattı :)))) 0ndan böyle romantik -ormantik-paradoks şiirler yazıyorum :))))
ilham perim ise yaşam :))) ve ben yukarda yazdığım klişe kalıp cümlelere inat ilham perime kırgınım :)))
Murat ::)) Telefonda da dediğim gibi Dermanlar yorgun Merhemlerin zehir misali olsa daha vurgulayıcı olacaktı sanırım :))) Kız kız kızmak sana yakışıyor ::)))) Ve şairin notunda ki el bir yerden tanıdık geldi ama nerden ::))) Ayrı yetten baş dikken bakışlar yerde oldumu zor olur bence bakışlar dikken her daim ileri bakmak lazım::))) Şiirin adını paradoks koyalım tam olsun ellerine sağlık::)))
ENKAZ…
Eremediğim hayallerimin
Varamadığım neticelerin
Tutamadığım ellerinin
Göremediğim gözlerinin
Saramadığım bedeninin
Ve dahi silsilesinin !!!
Sebebi sensin
Sonucu BEN…..
Tek taraflı bu sevdada
Şampiyon sensin
Sonuncu BEN…
(12.09.2008 İzmir)
Şairin Notu : Her kaldırılan enkazın altında yeşermek için bekleyen yeni umutlar vardır. Yeterki kurtarmak için uzatılan eli tutmaya niyetiniz olsun…
Umutsuz bir aşk anladım sanki:((
Çok güzel devamnı bekliyoruz.
Murat ::))) 72 kısım tekmili birden foto roman tadında devam edecek devamı buna emin olun. Fakat algılarınıza güvenmeye devam edin Esin Hanım doğru yoldasınız ::))))
BEN HİÇ ŞİİR YAZMAK İSTEMEDİM Kİ…....
Gönlümde fırtınalar kopsada
İçimde o ne olduğunu bilmediğim bir boşluk hissi
İşte; o doldurmak istiyor kendini
Belki birkaç mısra belki birkaç satır süslü nes’rile …
İnadına yazmak istemiyorum amma
Elim kalem kağıda gidiyor
Her külü düştüğünde cigaramın …
Boşalsa damarlarım büzüşse cidarlarım !!!
Taze kan istiyorum ;
Evvelce hiç aşk ile çarpmamış bir kalbin mahsulü
Ve hiç cigara dumanı dolmamış ciğerlerin zengini…
Satır satır, mısra mısra ,
Kafiye kaygısı da neymişki , içimdeki boşluğun yanında…
Elim kağıt kaleme gidiyor amma;
Aslında ne ben 0na nede o bana söz geçirebiliyoruz,
Hülasa….. Ben hiç şiir yazmak,
İstemedim ki !!!
Bana kulak ver ki, sana ses verebileyim... Karşındakinin gerçeği sana açıkladıklarında değil, açıklayamadıklarındadır. Bu yüzden 0nu anlamak istiyorsan, söylediklerine değil, söylemediklerine kulak ver.
(Hatırlatayım dedim...)
Yav güzel kardişim neden ne diyecesen açık seçik demiyon..Hala öğrenemedin mi ,herkes senin kadar zeki değil olamazda..Sana hep ne derim,ben senin zekana hayranım..Ama herkesi kendin kadar zeki sanmak bu zekaya yakışmıyor be yav..:)))Demedi deme..diyeni dinle:)))
BU DA BENB DEN OLSUN BE KARDEŞİMMMM..hERŞEY Bİ YANA RABBİM GEREK BANA...
aşkın aldı benden beni bana seni gerek seni ben yanarım dün ü günü bana seni gerek senine varlığa sevinirim ne yokluğa yerinirim aşkın ile avunurum bana seni gerek seni aşkın aşıklar oldururaşk denizine daldırırtecelli ile doldururbana seni gerek seniaşkın şarabından içemmecnun olup dağa düşemsensin dünü gün endişembana seni gerek senisufilere sohbet gerekahilere ahret gerekmecnunlara leyla gerekbana seni gerek senieğer beni öldüreler külüm göğe savuralar toprağım anda çağıra bana seni gerek senicennet cennet dedikleri birkaç köşkle birkaç huri isteyene ver anlarıbana seni gerek seni yunus'dürür benim adım gün geçtikçe artar odum iki cihanda maksudum bana seni gerek seniyunus emre
Murat : Ellerinize sağlık efem....
KARA KAŞ ALTINDA ELA GÖZ OLSAM Her sabah her sabah suya giderken Yâr yolunda toprak olsam toz olsam Bakıp dört köşeyi seyran ederken Kara kaş altında ela göz olsam Uğrunu uğrunu giderken yola Nice dilsizleri getirir dile Gövel ördek gibi inerken göle Ya bir şahin olsam ya bir baz olsam Veysel ördek olsun sen de göl yârim Yeter artık kerem eyle gel yârim Lale sümbül mor menekşe gül yârim Sen bir çiçek olsan ben bir yaz olsam Murat : İzin ne demek abicim başımla beraber ellerine sağlık ::)))
DÖRT YILIN ARDINDAN…
Saydı saydı saydı durdu saydı
Günlerin sonuna geceleri ekleyerek
Zamanın geçmesinin telaşı içinde
Bekleyecek kimsesi olmadan olamadan,
Üstelik neyi beklediğin dahi bilmeden
Bekledi bekledi bekledi durdu saydı…
Belkiydi nedendi niyeydi o sebepleydi
Bilinmez bir sebeple de olsa beklemeliydi
Üstelik neyi beklediğini dahi bilmeden…
Belki biliyordu ama söyleyemiyordu
Zihninde kurduğu o şaşaalı anın geleceğini
Kaderin bir gün mutlak 0na da güleceğini
Ama inadına susuyordu …
Bir tek andı , heyecandı, olması gereken, ama
Bir türlü olmayandı, biliyordu ve bekliyordu
Bekleyecekti ve tekrar ve tekrar ve tekrar
Sayacaktı saatin o hiç durmayan tik- taklarını…
Bekledi bekledi durdu bekledi…
Saydı saydı saydı durdu ama ‘o’ yoktu…
Ama o hiç yılmadı hep saydı….
Murat Başaran 12.07.2008 (İzmir)
ALTI YILIN ARDINDAN ....
İçim kırık harabeler gibi
içim antik bir şehrin yosunları
Herşeye inat hayat güzel derken
içim gözlerimin yansıması ....
Hadi herşey yalandı diyelim,
hiçmi gözlerimle randevulaşmadın
şimdilerde bana çok yabancı...
12.07.2008 -ARZU :)))
Murat::))) Kıskançlığın bu kadarına şapka çıkarırım. Lakin gün döndü Arzu hanım tarih 13 olacak ::))) E sizin rahmetliyede bir fatiha ::)))
Ben de yazıcam, ben de..Beceremediğimi artık tüm dünya biliyor ama içi beni anlatıyor.
Sen saydın saydın durdun saydın.
Ben saymadım da noldu, bir .ok olmadı,
Ayağım kaydı düştüm, elimden tutan olmadı.
Canım yandı, umursamadım, ayağa kalktım.
Aptalca çevirdim başımı sağa sola,
İçimde bir umut vardı ne de olsa.
Sonunda küfür ettim etrafıma,
Her zaman tek başınasındır bu hayatta..
İmza: Pabuç
Murat :) Pabucunun yarımıyla ıslak çimlerde yürümeye kalkarsan olacağı budur ::))) Bak ben karda yürüsem bile problem çıkmıyor ::)))) Ah ablam garip ablam çilekeş ablam, hayat tek başınadır belki amma dostlar olmasa adı dam dır zindan dır bilirsin deel mi ::)))
kaderi yolundan çeviremezsin
alır koynuna ecel,ölüm bahane
son vasiyetini söyler birisi
toprak olur beden,mezar bahane
Murat :) E ben ne diyeyim şahane ::))))
Hızımı alamadım :))
YİRMİDOKUZ YILIN ARDINDAN
yıl yetmişdokuz
bir bahar ayının yirmialtısında açmışım gözlerimi dünyaya
her bebek gibi ağlamışım doğarken, ellerim yumuk yumuk, umutmuşum sabaha
annemin ilkgöz ağrıymışım…
iki yaşında olmuşum abla…
kanamış dizlerim bir şekerle kanmışım
gülümsemiş gözlerim güneşe
bulutu sevmiş hayatı pembe sanmışım yaş 0nyedide ...
“sevgi bu” demiş o bulut bana
Evlenmişim o yüzden henüz yirmimde...
halan çocuk, halen bir şekerle susuyorken mızıldamalarım
yüreğimden elime ufacık bir çocuk vermişler
bu senin demişler yirmiikisinde....
benden bir parça, benden bir can, benden bir umut,
benden ayrılmaz bir hayat vermişler dipsiz kuyularıma ışık niyetine...
ışığımla yalnız kalmışım , karanlıkları 0nun varlığı ile sarsmışım
halen tek doğrum olduğunu idrak etmekle….
buluta yalan söylemişsin bana dediğimde yaşım olmuş yirmiüç...
sırtlanmışım hayatı yirmidört, yirmibeş, yirmialtı....
Çoğu kez tek başıma hissetmişim ruhumu yirmiyedi...
korkmuşum gördüklerimden, korkutmuşum kendi yaralarımdan yanımdakileri
hayatı hep şimdi anladım dedim hayat hep susmuş ,fısıltısı bile yokmuş yaş yirmisekiz
hayat sana kırgınım dedim, bulut sana dargınım dedim,
baktım ki boşversemde vermesemde yaş olmuş yirmidokuz....
ARZU (13.07.2008 İzmir )
13,07,2008 iyiki bu günlüğü açtın murat birazda olsa deşarj oluyor insan ....
Murat Türk Medeni Kanuna göre artık evlenmiş ayrılmışlara =bekar deniyor ...
Ancak eşin gerçekten dünyadan göçüp gider ve Allah'ın huzuruna intikal ederse dul oluyorsun ... sende bekarsın bende bekarım, bizim gibiler de bekar arkadaşım :))))) Bu arada sen orada tek bir şiir yazmışsın şiirler denmesi için bir çok şiir olması gerekir :)))) Ben mi yanlış görüyorum :)))))
Murat ::))) Ne kim neden nasıl niçin noluyor :)) Sanki Türkiye'de her şey kanununa uygun, hem benim dulluktan şikayetim yok nede olsa sonunda bolluk var ::))))
CATULLUS
Zavallı Catullus, bırak artık budalalığı Kaybolmuş bil kaybolanı Bir zamanlar güzeldi günlerin Elinden tuttuğu zaman sevgilinin Hiç kimsenin sevmediği kadar sevdiğin Ne oyunlar ne latifeler vardı 0nda Senin istediğin, istemem demediği kızın da. Ama şimdi , ey iradesiz, o istemiyor, sen de isteme. Kaçanı kovalama, zavallı olma. Katlan, dayan, boyun eğme. Güle güle sevgilim. Sağlam Catullus'un iradesi Artık aramayacak, istemeyecek kendisini istemeyeni. Sen de ağlayacaksın istenmediğin için. Vicdansız, lanet sana, ne olacaksın şimdi? Kim arayacak seni? Kim seni güzel bulacak? Kimi seveceksin? Kimin olacaksın ? Kimi öpeceksin? Kimin ısıracaksın dudaklarını? Sen, Catullus, sağlam dur, boyun eğme sakın.
CATULLUS . MÖ .87-54
Çağlar öncesinden bir şiir,umarım seversin.
Murat ::))) Ah ablam burda geçimişe özlem yok aman diyeyim bizatihi dört yılın ardındaki bekleyiş var ama korkak ve ümitsiz hepsi bu :))) Bu arada şu dudak ısırma kısmına takıldım birden, ne korkaklık kaldı ne ümitsizlik ::O))))
Anlattıkça kış vuruyor satırlarımaAnlattıkça üşüyor, anlattıkça ısınıyor yüreğim.Bugün sardunyalarım da açmadıBelki de küskün renklere Ellerimde günah gibi yaşayamadıklarımSensiz soluyorum anlayacağınMavi mavi ölüyorumDuyuyor musun, orada mısın, Var mısın, yok musun?Bir tek şeyi unutma!Seni sevdim ben.Yanarak, yıkılarakAklıma her geldiğinde ağlayarak....
ya buda ayrılık şiiri ama okuduğumda çok beğenmiştim :)aşk şiiri bulamadım ama yakında kendım yazar hem kendım oynarım :)
Murat ::))) Vay vay vay ne desem satır arasımı, söylenmeyini anlama çabam mı hayırlı uğurlu olsun Ayfer ::)))) Şiirlerini okuyacağıma emin olabilirsin ama zevklemi değil mi bu senin elinde ::)))))
Şair kardeşim ya:))
Murat ::)))Eyvallah abicim yolun yarısına geldik elimiz anca kalem tutmaya başladı acemiliklerim de denek olarak sizi kullandığım için kusuruma bakmayın ::))))
Günlüğünün içeriğini bozmak istemiyorum o nedenle sana olan duygularımı çok iyi bilmene rağmen, bir maniyle tekrar dile getireyim.
S eviyorum birisini,
E n vefalı ademi,
N asıl anlatsam acaba?
İ lk harflere baksana....İmza: Pabuç....Öptüm seni Muratcımmmm....
Murat ::)) İçerik senin yoluna paspas olsun be ............. .:)))
Murat ::))) Ah ablam canım ablam, çilekeş ablam beni en çok sen anlarsın da bu zorlamak niye ::))) Bazen insan lafı dolandırır hani, esas demek istediğini söylemez de bin dereden su getirir, konuşur, der, söyler bin dereden su gelir ama esas kelam gelmez. Ama sen anlarsın işte o dur demeye çalıştığım. Bu arada 999 dereden su geldi ya neyse ::))) Ben konuşamayanlardan değil, konuşulmayanlardan bahsediyorum Arap Bacı . Ha koklaşmak da önemli bir iletişim metodudur sadece hayvanlara indirgeyen aklı evvel sanırım hiç koklaşmamış ::))) Lafı söyleyen değil ama buraya taşıyan benim sakın halt etmiş kişi ben olmayayım ???? ::)))
SEVMEK NEDEN BU KADAR,ANLAŞMAK NEDEN BU KADAR ZOR OLMALI.NEDEN İLLA Kİ SEVDİKLERMİZE KENDİMİZİ BİLMECE GİBİ SUNARIZ Kİ.ELBETTE GÜZELLİKLER EMEK İSTER AMA BİR DE SENİ ÇÖZMEYE UĞRAŞIRKEN KAYBETTİĞİN ZAMANI DÜŞÜNSENE...
MURAT: PEKİ YA ÇÖZDÜĞÜN ZAMAN HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRADIYSAN , ÇÖZMESEYDİM DAHA İYİYDİ DERMİYDİN ABLAM ???
ÜZÜLÜRDÜM TABİİ Kİ AMA EN AZINDAN KAFAMDAKİ SORULARI ÇÖZMÜŞ OLURDUM.,ACABA NE DEMEK İSTEDİ,ŞU HAREKETİ NE ANLAMA GELİYORDU VESVESESİ BİTER.AYRIYETTEN BU DA BANA DERS OLURDU VE "ÇOK KURCALARSAN,KURDU ÇIKAR"SÖZÜNE BİR KEZ DAHA İNANIRDIM:)))
MURAT : DEMEK Kİ KURCALAMAMAK LAZIM BİLEMİYORUM HASTAYIM VE OFİSTEYİM KLİMA MONTAJI VAR ÇIKAMADIM ::((
Hep derim ki ''beni söylenenler değil söylenmeyenler incitir!''Sanıyorum ki duygusal anlamda da, düşünsel anlamda da sözlerden daha etkili olanlar davranışlardır ya da bakışlardır.(Asla kinaye sanatından ya da imalardan söz etmiyorum.Çünkü nefret ediyorum kinaye sanatından!) Kişileri söz söylemeye zorlamamak gerektiğine inananlardanım. Sözü olan zaten hazır hissettiğinde söyleyecektir. Ölüyü de fazla yıkamamak gerekir derim naçizane:))))))))) Gerçi bunları yazmamla dostluklarınızın arasına izinsiz girdim ama, sözler çok hoşuma gitti emin olunuz.Affınıza sığınıyorum.
Murat : Estağfurullah efendim ne demek dostlukların arasına girmek, affımıza sığınmak ! Her zaman değerli yorumlarınızı ve sizi dostlar arasına bekleriz::))) Emin olun yıkama sırasında bile deşifre olacak bişeyler mevcuttur.
O ğul oğul hele bir bak,
S alatayı bırak ana yemeğe bak,
M analı manalı şiirler yazarsın
A nlamam ne çare kızarsın,
N edir derdin söyle oğul,
M ehtaba karşı dalma gülüm,
U skumru çiroz yeme gülüm,
R ampadan hızlı inme gülüm,
A dın da ne uzunmuş gülüm
T ırtodan şiir oldu gülüm:))))
Marti/Darıca 4/6/2008
Murat::))) Birincisi dedemden ikincisi aile meclisi kararı , soyadı kanunu zaten ben doğmadan yayınlanmış ablam ben napayım müdahil olamadık o sürece::)))) Benim için akrostiş yazdınya bundan kelli bir yıldız daha taktım omzuma bir gün paşa da olurum inşallah ::))))
Bir filmi izlemek gibidir
Buram buram ter kokan bir sinema salonunda
Kendine şaşırısın nasıl tahammül ediyorum diye
Ama o filmin bir karesine vurulmuşsundur
Öylece izlemeye devam edersin
Tanıdık gelir simalar senaryolar hep aynıdır aslında
Buram buram ihanet kokar ta en başında
Sonu bellidir gerçeğin boğazın tıkanır
Kendine şaşırırsın nasıl tahammül ediyorum diye
Film biter ve sen farkedersin
Filmin kahramanı sensin
Herşey kurgulanmıştır
Tüm repkillerin yazılımış
Sen sadece rol kesersin
Vurulduğun şey aslında bir sanrıdır
Şaşırırsın
02.03.1999 m.ç.
Senle konuşurken gözlerini yere indiriyorsa karşındaki
hak etmediğini düşündüğü içindir imha ettiğin….
Ve sen tüm bunları bilirken bir rivayet gibi davranıyorsan tepkilerine
Acı verdikçe rahatlıyor, aynı tepkiyi farklı repliklerle sunuyorsan avuçlarına
Sözlerim sanadır dost ,
imha ettiğin sensin ….
Şairin dediği gibi kendinden eksilmensin…
Kulaklarına pamuk tıkasan ne yüreğine hancer soksan ne
Rahatsa vicdanın hiç gerek yok imha etmene
Sen kendini rahatlatırken karşındaki ferahlıyorsa
Sözlerim sanadır dost
Kendi eksilmendir….
Eksiltme kendini , kendini hep çoğalt
Sayfa sayfa öğüt olurken kulaklara
Öyle bir davran ki ışığını saç.
Alim değiliz yanlış yaparız
Şaşar beşer insanoğluyuz
Yanlışa yanlışla cevap vermek imhayı yüceltir
Senin desturunu da alır rüzgar gibi süpürür…
Bırak arif olan anlar hatasını
Allah’ın hangi işine kul karışmışta hayr gelmiş o işten
Sen yargı mercii değilsin, sen öğrendiğinle öğretensin
Kırdığın kalp karşısında rahatlama ,
Hepsini boşver vicdanına ver anahtarını
Emin ol anlarsın ne anlattığımı ….
04.06.2007
Arzueylül….
Murat::)) Tamamen sanatsal açıdan yaklaşıcam; şiir mi hani nerde ???? ::)))) Şaka bir yana zorlama olmuş , kelimeler tasvir, betimleme veya anlatım niyetine değil değnek niyetine kullanılmış , kalıp kullanma hastalığına yakalanılmış vsvsvsvs olacak olacak çalışmaya devam ::))))
günlüğünüzü yeni gördüm çok güzel bir şiir ellerinize sağlık izin verirseniz bir haftadır dilimden düşürmediğim bir şarkının sözlerini sizinle paylaşayım
kalbe ben bir yol verebilsemne yanda dururum, ne yanda uyanır, bilmeden giden bensustursam, sonuna kadar tutsambir anda uyanıp, bir anda durulup, uyanıp, uyansamsorunca kendi kendime kalıncabir yangın başlar içimden derine dalıncasustursam sonuna kadar tutsambir anda uyanıp, bir anda yorulup, uyanıp, uyansam
hayat dili geçmiş zamanlara keşke deyip mişli geçmiş zamanlarda gülümsenip gelicek zamanda ümitlenip şimdiki zamanda ağlamaktır.....
Murat ::))) Keşke demek bile bir aşamadır Murat kardeşim kşke bile diyememek çok acı bence ama hayat malum . Paylaşımın ve çalıntıda olsa şiirin için teşekkürler ::)))
Güzel bir şarkı, barış çubuğu için ideal olmuş. Çiçek benzetmesinden iyidir. Aziz bu yazımı okumaz inşallah.:))))))
Murat'cım; ben de Tago'daki birine şarkı armağan edebilir miyim?
Beste: Barış Manço / Güfte: Güzin..
Hava güzel mi güzel,Ellerimde valizlerBir şarkı tutturmuşumDuyuyorsun değil mi?
Çalacak kapılar çok,Mutluluğa koşuyorum.Artık denizler benim,Biliyorsun değil mi?
Zaman akıyor deli,Sona taktım vitesi,Sonsuz mutluluğumdaTekneler bekliyor beni.
Ya kumsalda ense,Ya da Piu Cafe'de.Deniz mehtap ve de kum,Hepsi benim önümde.
Saatler geçse hemen,Atıversem üstümden,Dalsam serin sularaBir oh çeksem Yunan'a.
Murat::))) Selametle ablam ama bir gün kapın tak tı tak tı tak tak ritmiyle çalarsa bilki benim, nezaman ne şekilde olur bilmem ama inşallah kolum boş gelmem::))))))
YAVAŞ AMA GÖREVİNİ BİLEN KURŞUN
1893'de Texas Honey Grove'da yaşayan Henry Ziegland, bir yaz günü kız arkadaşının evinden çıkarken, kızın ağabeyi ile karşlaştı. Ağabey silahını çekerek Ziegland'a bir el ateş etti. Kurşun Ziegland'ın yüzüne geldi; bir yanağından girip, diğerinden çıktı ve hemen arkadaki ağaca saplandı. Ziegland yere düştü, ama ölmemişti. Ancak 0nu öldürdüğünü sanan kızın ağabeyi ikinci kurşunu kendisine sıkarak yaşamına son verdi. Aradan 20 yıl geçti. Kızla evlenip aynı yerde yaşamaya devam eden Ziegland, bir gün yukarıda bahsi geçen ağacı kesmeye karar verdi. Ama çok uğraşmamak için ağacın içine bir parça dinamit koyup patlattı ve anında öldü. Oysa ağaçtan yeterince uzakta durmaktaydı, ancak 20 yıl önce ağaca saplanan kurşun patlamada yerinden fırlamış ve Ziegland'ın saplandığı yere ulaşarak beynine saplanmıştı. Ağabet artık rahat olmalıydı; öcü alınmıştı...
1893'de Texas Honey Grove'da yaşayan Henry Ziegland, bir yaz günü kız arkadaşının evinden çıkarken, kızın ağabeyi ile karşlaştı. Ağabey silahını çekerek Ziegland'a bir el ateş etti. Kurşun Ziegland'ın yüzüne geldi; bir yanağından girip, diğerinden çıktı ve hemen arkadaki ağaca saplandı. Ziegland yere düştü, ama ölmemişti. Ancak 0nu öldürdüğünü sanan kızın ağabeyi ikinci kurşunu kendisine sıkarak yaşamına son verdi.
Aradan 20 yıl geçti. Kızla evlenip aynı yerde yaşamaya devam eden Ziegland, bir gün yukarıda bahsi geçen ağacı kesmeye karar verdi. Ama çok uğraşmamak için ağacın içine bir parça dinamit koyup patlattı ve anında öldü.
Oysa ağaçtan yeterince uzakta durmaktaydı, ancak 20 yıl önce ağaca saplanan kurşun patlamada yerinden fırlamış ve Ziegland'ın saplandığı yere ulaşarak beynine saplanmıştı. Ağabet artık rahat olmalıydı; öcü alınmıştı...
KOCALARININ KAFASINA DÜŞEN KADINLAR Prag'da kocasının işten atıldığını öğrenen genç bir kadın, bir şişe içki içtikten sonra kendisini üçüncü kattan aşağıya atar ve bir adamın üzerine düşer. Adam kocasıdır ve ölür; kadın ise yaralı olarak kurtulur. Benzeri bir olay New York'da yaşandı. Manhattan'da 70 katlı bir binanın 68. katından atlayan bir kadın, evine dönmekte olan kocasının üzerine düştü. Ama kadın düşerken, üçüncü, ikinci ve giriş katında bulunan tentelere çarparak hız kaybetmişti. Sonunda ölen yine koca oldu...
KOCALARININ KAFASINA DÜŞEN KADINLAR
Prag'da kocasının işten atıldığını öğrenen genç bir kadın, bir şişe içki içtikten sonra kendisini üçüncü kattan aşağıya atar ve bir adamın üzerine düşer. Adam kocasıdır ve ölür; kadın ise yaralı olarak kurtulur.
Benzeri bir olay New York'da yaşandı. Manhattan'da 70 katlı bir binanın 68. katından atlayan bir kadın, evine dönmekte olan kocasının üzerine düştü. Ama kadın düşerken, üçüncü, ikinci ve giriş katında bulunan tentelere çarparak hız kaybetmişti. Sonunda ölen yine koca oldu...
KAFANIZA KAPLUMBAĞA DÜŞEBİLİR Eski Yunan'ın büyük tiyatro ustası Aeschylus, trajedinin babası olarak bilinir ve Aeschylus'un ölümü tam bir Kozmik Şakacı yapıtıdır. Efsaneye göre Aeschylus yolda yürürken kafasına bir kaplumbağa düşmüş ve kafatası parçalanarak ölmüştür. Kaplumbağayı düşüren ise bir kartaldı.
KAFANIZA KAPLUMBAĞA DÜŞEBİLİR
Eski Yunan'ın büyük tiyatro ustası Aeschylus, trajedinin babası olarak bilinir ve Aeschylus'un ölümü tam bir Kozmik Şakacı yapıtıdır.
Efsaneye göre Aeschylus yolda yürürken kafasına bir kaplumbağa düşmüş ve kafatası parçalanarak ölmüştür. Kaplumbağayı düşüren ise bir kartaldı.
CEZA MI? 1987'de 'Ölenleri Hatırlama Günü'nde 40 yaşındaki Lousiana'lı bir avukat, ölümü anımsatan törenlerden bunalmıştı. Aynı günün akşam saatlerinde, marinada bulunan teknesinin güvertesindeydi. Ellerini göğe kaldırdı ve; " İşte buradayım, beni mezara alamayacaksın..." diye haykırdı. Tam o anda şimşek çaktı ve bir yıldırım düşerek adamı kömür etti. Avukatın adı 'Graves', yani 'Mezarlar'dı....
CEZA MI?
1987'de 'Ölenleri Hatırlama Günü'nde 40 yaşındaki Lousiana'lı bir avukat, ölümü anımsatan törenlerden bunalmıştı. Aynı günün akşam saatlerinde, marinada bulunan teknesinin güvertesindeydi. Ellerini göğe kaldırdı ve; " İşte buradayım, beni mezara alamayacaksın..." diye haykırdı. Tam o anda şimşek çaktı ve bir yıldırım düşerek adamı kömür etti. Avukatın adı 'Graves', yani 'Mezarlar'dı....
Taksim meydanında kuş uçurtmayan, meydana gitmek isteyen gruplara da tazyikli su ve gaz bombası kullanarak müdahale eden polis, müdahale sırasında da yer yer “orantısızö güç kullandı. Bariyerlerle çevrilen ve kimsenin girmesine izin verilmeyen Taksim Meydanı’na çıkmayı hiçbir grup başaramazken, Şişli, Kurtuluş, Nişantaşı, Beyoğlu, Cihangir, Osmanbey’in de aralarında bulunduğu birçok yerde gösteriler yapıldı. Polisin hepsine müdahalesi tazyikli su ve biber gazıyla oldu.
DİSK, Türk-İŞ, KESK’in çağrısıyla Taksim Meydanı’nda yapılmak istenen 1 Mayıs kutlamaları için küçük gruplar, Şişli, Taksim, Beyoğlu, Dolapdere, Nişantaşı, Mecidiyeköy, Cihangir’den Karaköy’e kadar birçok yerde toplandı.
Taksim meydanında kuş uçurtmayan, meydana gitmek isteyen gruplara da tazyikli su ve gaz bombası kullanarak müdahale eden polis, müdahale sırasında da yer yer “orantısızö güç kullandı. Bariyerlerle çevrilen ve kimsenin girmesine izin verilmeyen Taksim Meydanı’na çıkmayı hiçbir grup başaramadı.
İLK MÜDAHALE DİSK’E YAPILDI
Şişli’de bulunan DİSK binası önünde bekleyenlere sabah 6.30’da tazyikli su ve gaz bombaları ile müdahale etti. Olaylara DİSK Başkanı Çelebi, “Konulan yasaklar demokratik Türkiye diyenlerin ikiyüzlü demokrasi anlayışının kanıtıdır. Bu insanların burnu kanarsa sorumlusu iktidar ve vali olacaktırö sözleriyle tepki gösterdi. DİSK binası içinde geceden bu yana bekleyen gruplar ara ara bina önüne çıkıp “Yoksulluğa, Adaletsizliğe Hayırö pankartı açarak, 1 Mayıs sloganları attı. DİSK binasından çıkan ve önünde toplanan tüm guruplara polis, gaz bombası ve tazyikli suyla müdahale etti. Polis, müdahale sırasında DİSK binasının girişine de gaz bombası attı.
CHP milletvekili Mehmet Sevigen’in de aralarında bulunduğu bir grup CHP’li, DTP’li milletvekilleri Ahmet Türk, Aysel Tuğluk, Hasip Kaplan, Akın Birdal’ın da aralarında bulunduğu DTP’liler, ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras, DSP Genel Başkanı Zeki Sezer’in de aralarında bulunduğu siyasiler, DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, KESK Genel Başkanı İsmail Hakkı Tombul, TMMOB yöneticileri, TTB Başkanı Gencay Gürsoy ile DİSK binasında kısa süreli toplantı yaptı. Daha sonra İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Hayati Yılmaz ile görüştü.
TAKSİM’E YÜRÜYÜŞ İPTAL EDİLDİ
Bu arada, Hükümet, İstanbul Valiliği ve sendika konfederasyonları arasında uzun süre devam eden pazarlıklar sonucu Taksim Meydanı’na çıkmakta kararlı olduklarını açıklayan DİSK, KESK, Türk-İŞ, meslek örgütleri, siyasi partiler ve sivil toplum örgütleri, DİSK’in önünde toplananlara, Osmanbey, Şişli, Nişantaşı ve diğer bölgelerde polisin sert müdahaleleri üzerine “can güvenliğimiz yokö diyerek Taksim’e çıkmaktan vazgeçti.
Her yıl geleneksel olarak 1 Mayıs’ta Taksim Anıtı’na "1 Mayısö yazılı çelenk koyan ve 1977 1 Mayıs’ta öldürülenleri anmak için Kazancı Yokuşu’na kırmızı karanfil bırakan sendikalar, polisin şiddet yoğunluklu tutukunu protesto amacıyla bu anma etkinliğinden vazgeçti.
DİSK binası önünde, içerde emniyet güçleri hatta milletvekillerinin İstanbul Valisi Muammer Güler ile yaptıkları görüşmelere karşın kitleyle birlikte yürümek isteyen DİSK, bu taleplerinin yerine getirilememesi nedeniyle önce DİSK binası önünde, ardından CHP binası önünde yaptıkları açıklamayla yürümekten vazgeçti. DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün ise yürümemelerinin nedenini “Can güvenliğimiz olmadığı için yürümekten vazgeçtik. Yoksa bunlar öldürecek bizi. Bu tutum zalimane. Bu ahlaksızlık" sözleriyle açıkladı.
Görüşmelerden sonuç alamayan konfederasyon başkanları DİSK önündeki DSP otobüsüne çıkarak, açıklama yaptı ve burada toplanan yaklaşık 10 bin kişiden dağılmalarını istedi. KESK Başkanı İsmail Hakkı Tombul’un konuşması devam ederken, polis toplananların bir bölümüne gazla müdahale etti.
ŞİŞLİ, OSMANBEY, NİŞANTAŞI SAVAŞ ALANI
Şişli-Osmanbey, Halaskargazi Caddesi’nde de olağanüstü güvenlik önlemi alan polis, sabahın erken saatlerinden itibaren burayı yaya ve araç trafiğine kapattı. DİSK önünde gösteriler ve müdahaleler devam ederken, Osmanbey, Şişli, Nişantaşı çevresinde gruplar toplandı. Çevik kuvvet bu gruplara gaz bombası ve tazyikli su sıkarak dağıttı. Bu sırada Şişli’de bulunan Şişli Etfal Hastanesi’nin bahçesine ve kantinine de biber gazı atan polis, buradaki hasta yakınları tarafından protesto edildi.
Çevik kuvvet ara sokaklarda toplanan gruplara, sürekli biber gazıyla müdahale ederek dağıttı. Polisin kendi sıktığı biber gazından etkilendiği de görüldü.
OSMANBEY’DEN TAKSİM’E
Osmanbey’de CHP Şişli Binası önünde yapılan açıklamanın ardından aralarında sendika yöneticileri, meslek örgütlerinin de yer aldığı grup Halaskargazi Caddesi üzerinden ellerinde karanfillerle Taksim’e doğru yürüyüşe geçti. “Yaşasın 1 Mayıs", “Faşizme karşı omuz omuzaö sloganları atan grubun Harbiye’ye kadar yürümelerine izin veren çevik kuvvet, TRT Radyosu önünde bu gruba da tazyikli su ve biber gazıyla müdahale etti. Ara sokaklara dağılan grupları da dağıttı.
Buradan dağılan gruplar Dolapdere, Kurtuluş Akağarlar Yokuşu’na kadar gitti. Buradan da Taksim Meydanı’na girmek isteyen gruplara polis sert bir şekilde müdahale etti. Çevik kuvvetin bazı göstericileri copla “orantısızö ve "acımasız" bir şekilde dövdüğü görüldü. Göstericiler, kaldırımlardan aldıkları taşlarla polise karşı koyarken, tekrar toplanan göstericiler ile polis arasında çatışma çıktı.
İSTİKLAL MEYDANI’NDAN TAKSİM’E GEÇİT YOK
Taksim Meydanı’nda İstiklal Caddesi’ni kullanarak ilerlemek isteyen gruplara polis panzerlerle tazyikli su sıkarak ve gaz bombası kullanarak müdahale etti. Ara sokaklara barikatlar kuran polis, protestocuların Taksim’e ilerlemesine izin vermedi. Meydana farklı noktalardan TKP’li 300 kişilik bir grup çıkmak istedi ancak Taksim Meydanı girişinde önü kesilen grubun meydana ulaşmasına izin verilmedi.
Hükümet ve polis aleyhine sloganlar atarak Beyoğlu, İstiklal Caddesi’ndeki ara sokaklarda bir araya gelen gruplara polis biber gazıyla ve tazyikli suyla müdahale etti. Göstericiler de polise, bira ve su şişeleri ile taş attı.
İstiklal Caddesi üzerinde Mis Sokak, Büyük Parmakkapı sokak ve diğer sokaklardan gelen, aralarında Anarşistler, Halk Kültür Merkezleri üyelerinin de bulunduğu gruplar pankart ve bayrak açtı. Gruplar İstiklal Caddesi’nde “İşte Taksim İşte 1 Mayıs" sloganları atarak Taksim’e doğru yürümek istediler. Polis, bu grubu da müdahale ederek, dağıttı.
Taksim’i abluka altına alan çevik kuvvet ekipleri, Beyoğlu’nun ara sokaklarında toplanan gruplarla da yer yer çatışmaya girdi. Polisin kullandığı gaz, Beyoğlu’nun neredeyse bütün sokaklarında bulut halinde bir süre durarak etkili oldu. Kazancı Yokuşu, Alman Hastanesi ve Taksim İlk Yardım Hastanesi’nin bulunduğu Sıraselviler Caddesi’nde de polisle göstericiler arasında çatışma çıktı. Polis buradaki grubu da hem göz yaşartıcı gaz hem de tazyikli su sıkarak dağıttı. Buradaki müdahalelerden hastanedekilerin de etkilendiği görüldü.
Beyoğlu ve Taksim çevrisindeki ara sokaklarda küçük toplanmalar devam ederken, polis bunlara da müdahale etti.
TAKSİM POLİSLERE VE GÜVERCİNLERE KALDI
Taksim Meydanı, Cumhuriyet Caddesi ve Gümüşsuyu, İstiklal Caddesi, Sıraselviler ve Kazancı Yokuşu dairesi içinde bariyerle arındırılmış alan haline getirildi. İstiklal Caddesi’nde de dükkanların büyük bölümü kepenk kapattı. Alanda polis ve gazetecilerin dışında sadece, güvercinler kaldı. Meydana kurulan çemberden hiçbir sivil vatandaş geçirilmedi, işlerine gelmek isteyen kişiler de ara sokaklardan dolaştıktan sonra işyerlerine ulaşabildiler.
Çatılarda keskin nişancılar yerleştirildi, gün boyu helikopterle havadan gözetleme yapıldı.
ÇELEBİ: “HALKA DEVLET TERÖRÜ UYGULANDI
Beyoğlu’nda gerginlik devam ederken, DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi yaptığı açıklamada, İstanbul Valisi Muammer Güler’in sözünü ettiği provokasyonunun, bizzat emniyet güçleri tarafından gerçekleştirildiğini belirterek, İstanbul’da halka devlet terörü uygulandığını söyledi. DİSK binasında polis müdahalesi nedeniyle maddi hasarın meydana geldiğini vurgulayan Çelebi, “1 Mayıs’ta işçi sınıfını yalnız bırakmayarak merkez binamıza gelen milletvekillerini ve Avrupa Parlamentosu üyelerini, aydın ve sanatçıları da gaz yağmuruna tutacak kadar fütursuz yapılan polis saldırısı, tam anlamıyla bir devlet terörüne dönüştürüldü. Bir milletvekilimiz kalp krizi riskiyle yüz yüze bırakılmıştırö dedi.
Çelebi, yaşadıkları bu kanunsuz uygulamayı Uluslararası Çalışma Örgütü ILO ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi gündemine taşıyacaklarını bildirdi.