Adamın tiki var, tek gözünü sürekli kırpıyor, bir işyerine müracaat etmiş... Yönetici: "Beyefendi okuduğunuz okullar harika, sizi hemen işe alırdık ama gözünüzü sürekli kırpmanız müşterileri rahatsız eder" diye korkarım. Bunun üzerine adam: "Bir saniye, ben iki aspirin alırsam göz kırpmam duruyor" demiş. Ceketinin ceplerini karıştırmaya başlamış; karıştırırken bir prezarvatif çıkmıs, sonra kırmızı bir prezervatif, sonra yeşil bir prezervatif, mor prezervatif, sari prezervatif, fosforlu prezervatif..... Sonunda iki aspirin tabletini bulmuş, yutmuş ve göz kırpması geçmiş. Bunun üzerine yönetici: "Beyim, iyi güzel de bizde birçok bayan çalışıyor, sizin gibi bir cinsi sapığı işe alamayız!" demiş!! Bizimki: "Ne sapığı kardeşim, ben çok mutlu evliliği olan bir adamım." - Madem öyle bütün o prezervatifler ne demek oluyor? - Siz hiç eczanede, eczacıya göz kırparak, "İki aspirin" dediniz mi?
Bir rahibe Chicago uçuşu için havaalanındaymış.. Beklerken bir köşede bir makine görmüş, üzerinde "Hem kilonuzu ölçün hem geleceğinizi öğrenin" yazıyormuş. Rahibe "Hımm, bir deneyelim" diyerek makineye para atmış, üzerine çıkmış ve makineden bir kağıt çıkmış. Rahibe kağıda bakmış, şunlar yazıyor: "Siz bir rahibesiniz, 80 kilosunuz ve Chicago'ya gidiyorsunuz." Rahibenin pek hoşuna gitmiş, ama sonra "yok canım" demiş "bu herkese aynı şeyi söylüyordur.." Derken rahibe bu işi iyice kafaya takmış, bir daha tartılmış. Bu sefer çıkan kağıt şöyleymiş: "Siz bir rahibesiniz, 80 kilosunuz, Chicago'ya gidiyorsunuz ve 20 dakika içinde kendinizi gitar çalarken bulacaksınız." Rahibe "Al işte, biliyordum" demiş. "Ben kim, gitar çalmak kim? Amma da yalan!" diye gitmiş, yerine oturmuş. Birkaç dakika sonra rahibenin yanına bir kovboy gelmiş, sırtındaki gitarı rahibenin yanına bırakıp "5 dakika sonra döneceğim, gitarımı biraz size bırakabilir miyim?" demiş, gitmiş. Bizim rahibe kucağındaki gitarı evirip çevirirken bir süre sonra yavaştan gitarın tellerini tıngırdatmaya başlamış. O anda kafasında şimşekler çakmış: "Aman tanrım, gerçekten makinenin söylediği gibi oldu! Burada oturmuş gitar çalıyorum!" Tekrar makineye gitmiş, para atmış, tartılmış ve bu sefer şöyle bir kağıt çıkmış: "Siz bir rahibesiniz, 80 kilosunuz, Chicago'ya gidiyorsunuz ve birazdan herkesin içinde gaz kaçıracaksınız" Rahibe bunu okuyunca çok kızmış: "Yoo! Ben hayatımda asla böyle bir şey yapmadım, bundan sonra da yapmam! Bu sefer attı, tutturamadı." Hışımla yerine doğru yürürken birden paat diye ayağı kaymış, popo üstü yere oturmuş ve o anda pırt diye gaz kaçırıvermiş! Rahibe artık çılgına dönmüş: "Hayır, hayır buna inanamıyorum. Tanrım bir kere daha denemeliyim!" Ve koşa koşa tekrar makineye gitmiş, para atmış, tartılmış ve kağıt gelmiş: "Siz bir rahibesiniz, 80 kilosunuz, burada gitar çalıp gaz kaçırmakla meşgulken Chicago uçağını kaçırdınız!"
Bir cumartesi sabahı.. İki genç kadın golf oynuyorlar.Sarışın olanı topu dikmiş.. Sopayı öyle bir savurmuş ki.. Top havada kurşun gibi uçmuş, öbür delikte golf oynayan bir erkeğe o hızla çarpmış..Kadınlar dehşet içinde, erkeğin iki elini bacaklarının arasında kelepçeleyip iki büklüm kaldığını görmüşler.Sarışın hızla oraya koşmuş ve özür dilemeye başlamış.."Lütfen izin verin size yardim edeyim.. Ben bir fizik tedavi uzmanıyım ve eğer izin verirseniz çektiğiniz acıyı azaltabileceğimi biliyorum.""Yooo.. Yooo.. Gerek yok" diye inler gibi konuşmuş adam, elleri hala bacaklarının arasında kelepçeli.."Önemli değil.. Birkaç dakika içinde düzelirim merak etmeyin.." Sarışın ısrar etmiş.. Öyle ısrar etmiş ki adam "Peki" demiş sonunda.. Kadın çok yumuşak hareketlerle adamın ellerini birbirinden ayırıp iki yana sarkıtmış önce. Sonra adamı çimlere uzatmış. Pantolonun kemerini gevşetmiş.. Elini içeri sokmuş ve masaj yapmaya başlamış..Biraz sonra sormuş.."Simdi nasıl hissediyorsunuz kendinizi..""Harika" demiş adam.. "Harika hissediyorum..Ama baş parmağım hala fena halde zonkluyor!.."
Bir ingiliz bir Çinli bayan ile evlenir ve Londra''ya yerleşir.
Çinli kadın ingilizce konusunda oldukça zayıftır.
Tarzanca da olsa eşi ile anlaşabilmektedir. Sorun kadın alışverişe yalnız çıktığında ayyuka çıkmaktadır. Yine bir gün bayan kasaba domuz butu almaya gider. Ama bir türlü derdini anlatamaz en sonunda eteğini sıyırarak kendi poposunu gösterir ve kasap bayanın ne anlatmak istediğini kavrayarak bayana istediğini verir.
Ertesi gün bu kez kasaba tavuk göğsü almaya gider ve bu kez de gömleğinin düğmelerini açarak göğüslerini gösterir ve istediğini alır. Üçüncü gün bu Çin li bayan sosis almak ister ve yanına kocasını alarak kasaba gider... Ne mi olur?
Ohooo! Aklınızda hep fesat şeyler var. Unuttunuz galiba Çinli olan bayandı kocası ingilizce konuşabiliyor.
Elektrik süpürgesi satıcısı, bir apartman dairesinin kapısını çalmış, kapıyı açan bayana: - "Hanımefendi, bu elimde görmüş olduğunuz kovanın içinde at pisliği var!" demiş ve bu bir kova pisliği evin içine doğru savurarak döküvermiş. Sonra da: - "Hanımefendi, elimdeki elektrik süpürgesi ile 10 dakika içinde bunu temizleyemezsem, bu boku yiyeceğim..!" Kadın satıcıya şöyle bir bakmış: - "Beyefendi, üstüne domates sosu da ister misiniz?
Elektrikler kesik de..!"
İki Laz birer turist tavlamışlar ve bir tenhaya çekilmişler. Tam birlikte olacakları sırada iki kızda Lazlardan prezervatif kullanmalarını istemiş ve çıkarıp birer tane vermişler.Lazlar ilk defa gördükleri prezervatiflere bakarak :- Ne yani, şimdi bunları takınca çocuk olmayacak mı ?- EvetBunun üzerine Lazlar kabul etmişler ve prezervatifleri takmışlar.Aradan bir altı ay geçtikten sonra bir gün tarlada çalışan iki Lazdan biri aniden elindeki kazmayı yere atarak :- Yeter daa ! Ben çıkartıyorum artık, çocuk olacaksa olsun !
Ali babasına sormuş: - Baba ben nasıl dünyaya geldim? - Gece annenle yatmaya gittiğimizde yatağın çevresine şeker koyduk. Sabah kalktığımızda sen gelmiştin. Bu fikir Ali'nin ilgisini çekmiş ve denemeye karar vermiş. Yatarken yatağının çevresine şeker koymuş. Sabah bütün karınca, böcekler, vs yatağın çevresindeymiş. Ali: - Ulan demiş, şimdi size elimin tersiyle bir vururum, ama baba yüreği işte!
Belediye otobüsü ağzına kadar dolu,Yaşlı bir adamcağız ayakta
. Elindeki bastonu otobüsün her kalkışında ve duruşunda kayıyor ve adamcağız düşmemek için olanca gücünü harcıyor. Bu sırada oturmakta olan gençlerden biri küstahça akıl veriyor: -Baba, baba, bastonunun ucuna lastik taksan kaymaz! -Ah oğlum, demiş yaşlı adam, senin baban
o lastiği zamanında taksaydı ben şimdi bu otobüste oturacak yer bulurdum!
Klas bir kız kolejinde biyoloji öğretmenliği yapan Bay Perkinssınıfta sorar:- Bayan Smyth, lütfen insan vücudunda uygun şartlarda gerçek büyüklüğünün 6 katına ulaşan organın ismini ve bu şartları söyler misiniz?Bayan Smyth soruya bozulur ve soğukça:- Bay Perkins, bu sanırım bana sorulacak uygun bir soru değil. Ailemin bundan haberdar olacağından emin olabilirsiniz.der ve kıpkırmızı bir suratla yerine oturur.Bay Perkins, istifini bozmadan ayni soruyu Bayan Johnson'a yöneltir. Bayan Johnson sükunetle cevap verir:- Loş ışıkta göz bebeği.Bay Perkins:- Doğru! Ve Bayan Smythe size söyleyecek 3 şeyim var.Birincisi; dersinize çalışmamışsınız. İkincisi; aklınız fikriniz kötü şeylerde. Üçüncüsü; bir gün çok büyük bir hayal kırıklığı ile karşı karşıya kalacaksınız.....
Tanrı önce yer küresini yaratır.Bakar ve der:- GüzelSonra atmosferi yaratır. Kenardan bakar ve yine:- GüzelDaha sonra toprakları, dağları ve denizleri yaratır. Bakar ve der :- GüzelErkeği yaratır, bir baştan sona seyreder :- GüzelSonra kadını yaratır ve bir hayli baktıktan sonra der:- Önemli değil, boyanır...
DOĞRU SÖZE NE DENİR? ...:)))
Yaşlı İtalyan, kasabanın papazına günah çıkarmaya gitmişti. İhtiyar adam itiraflarına başladı:"İkinci Dünya savaşının ilk günlerinde bir güzel kız kapımı çalıp kendisini Almanlardan saklamamı istedi. 0nu bodruma sakladım.Ve 0nu asla bulamadılar."Bu harika bir şey" dedi, papaz.."Devamı var" dedi ihtiyar.. "Ben zayıf karakterli bir adamım.Bir gün 0ndan, kendisini saklamamın bedelini bazı arzularımı gidererek " ödemesini istedim." Papaz bir süre düşündü,sonra.. "Hımmm..Savaş yılları. Zor günler.. O koşullarda böyle bir zaaf affedilebilir. Çok büyük bir riski göze almışsınız.. Kaldı ki, kız Almanların eline düşse, başına çok daha kötü şeyler gelirdi. Allah anlayışlı, hoş görülü ve affedicidir. Yaptığınız iyilik ve kötülükleri tartar, sizi şefkatle yargılar..""Teşekkür ederim peder" dedi, yaşlı adam..
"Şimdi içim rahatlamışken, bir soru daha sorabilir miyim?.""Tabii sorabilirsin oğlum" dedi, papaz.."Ona savaşın bittiğini söylemem gerekiyor mu?.."
Küçük balık yiyecek bir şey sanıp hızla atıldı çapariye. Önce müthiş bir acı
duydu dudağında. Gümbür gümbür oldu yüreği, sonra hızla çekildi yukarıya.
Aslında hep merak etmişti, denizlerin üstünü. Neye benzerdi acaba gökyüzü.
Bir yanda büyük bir merak, bir yanda ölüm korkusu. "Dudağı yanıklar" denir, şanslıdır 0nlar. Hani görüp de gökyüzünü, insanı, oltadan son anda
kurtulanlar. Ne çare balıkçının parmakları hoyratça kavradı 0nu.
Küçük balık anladı yolun sonunun geldiğini. Koca denizlere sığmazdı, oysa
şimdi yüzerken küçücük yeşil leğende cansız uzanıvermiş dostlarına değiyordu minik yüreği. İnsanlar gelip geçtiler önünden. Bir kedi yalanarak baktı gözünün içine. Yavaşça karardı dünya, başı da dönüyordu.
Son bir kez düşündü derin maviyi, beyaz mercanı, bir de yeşil yosunu.
İşte tam o sırada eğilip aldım 0nu, yürüdüm deniz kenarına. Bir öpücük
kondurdum başına. Sade bir törenle saldım denizin sularına.
Bir an öylece bakakaldı, sonra sevinçle dibe daldı gitti, tüm kederimi söküp atarak.
Teşekkürü de ihmal etmemişti, birkaç değerli pulunu elime avuçlarıma
bırakarak. Balıkçı ve kedi şaşkın baktılar yüzüme.
Sorar gibiydiler, neden yaptın bunu diye..
"BİR GÜN" dedim, "BULURSAM KENDİMİ YEŞİL LEĞENDEKİ KÜÇÜK BALIK KADAR ÇARESİZ,
SON ANA KADAR HEP BİR UMUDUM OLSUN DİYE.."
AŞAĞIDAKİ METİNDEKİ BÜTÜN " F " HARFLERİNİ SAYINIZ.
FINISHED FILES ARE THE RE
SULT OF YEARS OF SCIENTI
FIC STUDY COMBINED WITH
THE EXPERIENCE OF YEARS...
KAÇ TANE?..................... 3?YANLIŞ, METİNDE 6 TANE VAR. ŞAKA DEĞİL.YENİDEN OKUYUN !ALTINDA YATAN GERÇEK AŞAĞIDADIR.BEYİN "OF" SÖZCÜĞÜNÜ SÜZEMEZ.İSTER İNANIN İSTER İNANMAYIN.GERİ DÖNÜP TEKRAR BAKIN!İLK SEFERDE 6 "F' BULANLAR ÜSTÜN ZEKALI, 3 NORMAL, 4 NADİR DİR
İngiltere'de yargıçların maaşı yoktur. o nun yerine ihtiyaçları oldukça kullandıkları kredisi sınırsız çek defterleri vardır. İngiliz devleti hakimlerine o kadar güveniyor yani. Bir gün hakimin biri bir bankaya gidip 1.000.000 poundluk bir çek bozdurmak istediğini söylemiş. Tabii ortalık birbirine girmiş. Banka yöneticileri en üst makamdan o nay almadan bu kadar parayı veremeyecekleri söyleyip hemen İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı,Başbakanlığa filan telefon etmişler. Ancak aradıkları her yerden gelen cevap aynıymış: ÖDEYIN!Gel gelelim bankada o kadar nakit yokmuş. Hakimden ertesi gün gelmesi rica edilmiş. Ertesi gün para bir bavul içinde hazırmış. Aradan birkaç gün geçmiş. Hakim çıkagelmiş. Parayı bankaya geri vermek istiyormuş. Banka yönetimi şaşırıp kalmış. Hemen Adalet Bakanlığı'nı aramışlar.Derhal bakanlık müfettişleri devreye girmiş ve hakime hareketinin sebebini sormuşlar. Hakim "Kraliçenin hükümeti bize gerçekten bu kadar güveniyor mu? o nu sınadım" cevabını vermiş. Raporlar bakanlığa iletilmiş ve aynı gün hakim azledilmiş. Adalet bakanlığı hakime gönderdiği yazıda gerekçeyi şöyle açıklamış:"Kraliçe hükümetinin saygın bir hakimi, devletine güvenmiyor ve onu sınıyorsa, devlet o na asla güvenmez."- "Güven" çok ince bir çizgidir. o nu kalınlaştırarak kırılmasını engelleyen tek şey, "iki taraflı" olmasıdır.
Adam, bir haftanın yorgunluğundan sonrapazar sabahı kalktığındabütün haftanın yorgunluğunu çıkarmak için elinegazetesini aldı vebütün gün miskinlik yapıp evde oturacağını düşündü.Tam bunları düşünürken oğlu koşarakgeldi ve sinemaya ne zaman gideceklerini sordu.Baba oğluna söz vermişti bu hafta sonu sinemaya götürecekti amahiç dışarıya çıkmak istemediğinden bir bahane uydurmasıgerekiyordu.Sonra gazetenin promosyon olarak dağıttığı dünya haritası gözüneilişti. Önce dünya haritasınıküçük parçalara ayırdı ve oğluna eğer bu haritayı düzeltebilirsen seni sinemaya götüreceğim dedi.Sonra düşündü; oh be kurtuldum en iyicoğrafya profesörünü bile getirsen bu haritayı aksama kadardüzeltemez.Aradan 0n dakika geçtikten sonra oğlubabasının yanına koşarak geldive baba haritayı düzelttim artık sinemaya gidebiliriz dedi.Adam önce inanamadı ve görmekistedi. Gördüğünde de halen hayretleriçindeydi ve bunu nasıl yaptığını sordu. Çocuk; "Banaverdiğin haritanın arkasında birinsan vardı" dedi... "İNSANI DÜZELTTİĞİM ZAMAN, DÜNYAKENDİLİĞİNDEN DÜZELMİŞTİ..."