Genç adam iyi bir terziymiş. Bir dikiş makinesi ve Küçücük bir dükkanı varmış. Sabahlara kadar uğraşıp didinir ama pek az para kazanırmış.
Çok soğuk bir kış gecesi dükkânı kapatırken elektrik Sobasını açık unutmuş ve çıkan yangın 0nun felaketi olmuş. Artık ne bir işi varmış ne de parası. Günler boyu iş aramış ama bulamamış.
Yük taşımış,Bulaşıkçılık yapmış, yine de Evinin Kirasını ödeyecek kadar para kazanamamış. Sonunda ev sahibinin de sabrı taşınca, küçük bir
Bavula sığan eşyaları ile sokakta bulmuş kendini.
Mevsim kış, hava ayaz olsa da genç adamın köşedeki parktan başka gidecek yeri yokmuş. Bir sabah iş arayacak derman bulamamış bacaklarında. Açlıktan ve soğuktan bitkin bir şekilde bankta otururken, kocaman bir araba yanaşmış kaldırıma. Arka kapıyı açmaya çalışan Şoförü kızgınlıkla yana itmiş arabadan inen yaşlı adam;
"Yalnız bırakın Beni, parkta dolaşırsam belki sinirim geçer"
diye söylenmiş.Zengin bir işadamı olduğu her halinden belli olan ihtiyar, birkaç adım attıktan sonra bankta titreyen terziyi görmüş.
Terzi, adamın üzerindeki paltoya bakıyormuş dikkatle.
Birden siniri Geçiveren ihtiyar,
"Zavallı adamcağız kim bilir nasıl üşüyordur,
Ona nasıl yardım etsem acaba?" diye düşünmeye başlamış.Oysa terzinin düşlediği paltonun sıcaklığı değilmiş. O, çok kalın ve kaliteli bir kumaştan üretilen bu Paltonun sahibine hiçte yakışmadığını ve 0nun vücuduna uygun şekilde dikilmediğini düşünüyormuş.
Yaşlı işadamı terzinin yanına yaklaşıp,’’Ne o evlat,bu ayazda parkta donmuşsun.İstersen paltomu sana verebilirim’’ deyince,’’ Hayır, teşekkür ederim, ben sadece bu paltonun size göre olmadığını düşünüyordum.Kumaşı fazla kalın ve sizi olduğunuzdan şişman göstermiş’’
Diye yanıt vermiş terzi.
Yaşlı adam bu cevabı alınca hayli şaşırmış,çünkü o da üzerindeki Paltoya 0nca para ödediği halde kendisine bir türlü yakıştıramıyormuş.
"Soğuktan titrerken nasıl böyle bir şeye dikkat edebiliyorsun?
Diye soran yaşlı adam, ‘’Ben Terziyim’’ yanıtını alınca;
‘’ Benimle gel, hayat hikâyeni yolda anlatırsın“
diyerek arabaya bindirmiş bizim terziyi. Bu karşılaşma, terzinin hayatındaki dönüm noktası olmuş.Böyle yetenekli bir insanın işsiz ve evsiz
kalmasına çok üzülen İyiliksever yaşlı adam, terziye bir dükkân
açmasına yetecek kadar para Vermiş. Bunun karşılığında tek istediği kendi
giysilerini bu genç adamın Dikmesiymiş. Terzi yeniden bir işe hem e kendi işine başlamanın heyecanıyla deliler Gibi çalışmaya başlamış. Bu arada yaşlı işadamı da desteğini esirgemiyor, 0nu kendi çevresinden zengin kişilerle tanıştırarak yeni siparişler Almasını sağlıyormuş. Küçük dükkân önce kocaman bir modaevine dönüşmüş, sonra da pek çok ünlü Marka için üretim yapmaya başlamış. Terzi artık "ünlü işadamı" diye anılır olmuş.
DİL İLE DÜĞÜMLENEN,DİŞ İLE ÇÖZÜLMEZ!KALBİ VE SÖZÜ BİR OLMAYAN KİMSENİN YÜZ DİLİ BİLE OLSA,O YİNE DİLSİZ SAYILIR!BAŞLARIN BELASI,DİLLERDEN GEÇER!" *DİZGİNSİZ DİL BELA GETİRİR!* *TATLI DİLLİ OLANLARIN DOSTLARI HER GÜN BİRAZ DAHA ARTAR* *TATLI DİL,HER KAPIYI AÇAN SİHİRLİ BİR ANAHTARDIR* *KÖTÜ BİR ADAMIN DÖKECEĞİ TATLI DİL,TİLKİNİN KARGAYA DÖKTÜĞÜ TATLI DİL GİBİDİR. *KULLANILDIKÇA KESKİNLEŞEN TEK ALET DİLDİR!* *ELİNİ TUTTUĞUNDAN DAHA FAZLA DİLİNİ TUT.ÇÜNKÜ,AĞIZDAN ÇIKAN GEREKSİZ BİR SÖZ SERSERİ KURŞUNA BENZER;GİTTİĞİ YERE FELAKET GÖTÜRÜR! *SÖZÜNÜ BİLEN KİŞİNİN,YÜZÜNÜ AK EDE BİR SÖZ!* *DİL BİR ASLANDIR Kİ EŞİKTE YATAR,BAŞIBOŞ KALIRSA BAŞINI YUTAR!* *DİLİN ÇOK OYNARSA DÖKÜLÜR DİŞİN,DİLİNE DİKKAT ET GİTMESİN BAŞIN!* *KEM SÖZ DUYANLARI HEP DÜŞMAN EDER,EDERSE İNSANI SÖZ SULTAN EDER!* *SÖYLE,İNANANLAR GELSİN İZİNDEN;CANINA MAL OLSA DÖNME SÖZÜNDEN!*SÖZ BİLİRSEN KONUŞ,SENDEN İBRET ALSINLAR;SÖZ BİLMESEN SÜKÜT ET,SENİ İNSAN SAYSINLAR!* *GÖNÜL ÇALAP(ALLAH)'IN TAHTI,ÇALAP GÖNÜLE AKTI;KİM GÖNÜL YIKAR İSE;İKİ CİHAN BEDBAHTI! *BİÇAK YARASI GEÇER,GEÇMEYEN DİL YARESİ!*
Ankara'nın Gölbası'nda, Yavrucak köyünde oturan Hasan Yaman'ın evine gökten esrarengiz yeşil bir buz kütlesi düştü. Çarpmanın etkisiyle çatı kırıldı ve bir duvar çatladı. Etrafa yeşilimsi renkte parçalar dağıldı. Parçayı eliyle tutan Hasan Yaman, elinde aynı renkte bir iz kaldığını fark etti. İlk şok atlatıldıktan sonra köydeki herkesi bir UFO telaşı sardı. Köy halkı cismin bir UFO'dan düştüğünden neredeyse emindi.
Ev sahibi Hasan Yaman jandarmaya haber verdi. Gökten düşen buzun erimeye başladığının fark edilmesi üzerine de bir bölümünü alıp buzdolabına koydu. Yaman'ın evi çok geçmeden, yaklaşık beş kilo ağırlığında ki ve kötü kokulu cismi görmeye gelenlerle dolup taştı. Hatta köylülerden bazıları da cismin tadını merak edip yaladı. Ankara Üniversitesi Astronomi Bölümü Başkanı Prof.Dr. Ethem Derman parçayı incelerken, Maden Tetkik Arama da numune alıp
laboratuarda test ettirdi. Kütle uzaydan değil, hava meydanına para
vermekten kaçınan bir uçaktan bırakılan tuvaletten gelmişti. -50 derecede donan atık da gök cismi gibi yere çakılmıştı. Buza yeşil rengi verense temizlik maddeleriydi. Gölbaşı Savcılığı yaptığı incelemede, olay saatinde iki Rus uçağının seyrettiğini belirledi. Uçaklardan biri Evolga AVV, digeri ise KBA Sonajarsky Havayollari'na aitti. Savcılık Hasan Yaman'a dava açabilecegini belirtti.
"O gece kimsenin ölmemesi mucize." diyen Hasan Yaman da su günlerde dava açma hazırlıkları yapıyor.
Temel ile Dursun pilotluk kursuna gitmişler. En sonunda kursu bitirip pilotluk diplomasını almışlar. İlk seferlerine çıkmak üzereler. Uçağı kaldırıyorlar fakat kalktıktan bir saat sonra uyarı geliyor. Dursun temele diyor ki ula Temel şimdi kuleden uyarı geldi ineceğimiz havalimanın pisti çok kısaymış, 0nun için iner inmez frenlere asılalım. Tamam demiş temel. Pist görünmüş ve tekerler yere değer değmez Temel frenlere asılmış. Tam pistten çıkarlarken son anda durmuşlar. Dursun terini silerken Temel'e demiş ki "ula Temel şu ise bak 10 metrelik pist mi olur?".
Temel: Haklısın uşağum, bi de bunun enine bak en az 10 km var.
ŞİRKETLER, maymun dolu ağaçlara benzer.Kimi maymunlar bir yolunu bulup ağacın Yukarı dallarına tırmanırlar, kimileri aşağıda kalırlar.En tepedeki maymunlar aşağı baktıklarında, gülümseyen yüzleriyle kendilerine bakan bir dizi maymun görürler..Aşağıdaki maymunlar da yukarı bakar ve bir sürü dötten başka bir şey görmezler .!!
Bu hikaye Japonya' da yaşanmış gerçek bir olaydır
Evini yeniden dekore ettirmek isteyen Japon bunun için bir duvarı yıkar. Japon evlerinde genellikle iki tahta duvar arasında çukur bir boşluk bulunur. Duvarı yıkarken, orada dışardan gelen bir çivinin ayağına battığı için sıkışmış bir kertenkele görür.
Adam bunu gördüğünde kendini kötü hisseder ve aynı zamanda meraklanır da kertenkelenin ayağına çakılmış çiviyi görünce. Muhtemelen bu çivi 10 yıl önce, ev yapılırken çakılmıştı.
Nasıl olmuştu da kertenkele bu pozisyonda hiç kıpırdamadan 10 yıl boyunca yaşamayı başarmıştı? Karanlık bir duvar boşlugunda hiç kıpırdamadan 10 yıl boyunca yaşamak çok zor olmalıydı. Sonra bu kertenkelenin 10 yıldır hiç kıpırdamadan nasıl yaşadığını düşündü ayak çivilenmişti!!
Böylece çalışmayı bırakır ve kertenkeleyi izlemeye başlar, ne yiyor acaba?
Sonra nereden çıktığını fark edemediği başka bir kertenkele gelir ağzında taşıdığı yemekle...
İnanılmaz!!!
Gördüğü manzara adamı sersemletir. Bu nasıl bir sevgi? Ayağı çivilenmiş kertenkele, 10 yıldır diğer kertenkele tarafından beslenmekteydi...
Bu hikayeyi ilk duyduğumda çok etkilendim ve aralarındaki muhtemel ilişki türünü düşünmekten vazgeçtim: eş , arkadaş, sevgili, ağabey ,kız kardeş.......
Teknoloji ilerledikçe bilgiye ulaşmamız hızlandıkça hızlanıyor. Fakat insanlar arasındaki mesafe, o da aynı hızda birbirine yaklaşıyor mu acaba ?
SİZİ SEVENLERİ ASLA TERKETMEYİN, UNUTMAYIN 0nLARI!
Bu hikayeyi sizin yaşamınıza 'dokunabilmiş' herkese yollayın bence.
YalanTohumdur.Bire kırk verir.Verdiği kırkın her biribir tohumdur kio da bire kırk verir.***Bilgi de tohumdur.Bire yüz verir.Verdiği yüzün her biriBir tohumdur ki;sana bilgelik, torunlarına da ilham verir.***Zeka Sudur.Tohumları yeşertir.Yalanı da bilgiyi de.***YetenekTopraktır.Ne ekersen 0nu biçersin.Ekmezsen üzerinde ayrık otları biter. ***EmekGüneştir.Tohuma da suya da toprağa da hayat verir..***KaderÇadırındaki kilim gibidir.İpliğini Ulu Manitu verir Sen dokursun.Deseni sendendir, renkleri Tanrı'dan.***ŞansDoğal gübredir.Moktan bir şeydir yani.Ne zaman nereye düşeceği belli olmaz. Kilimine düşerse kirletir. Desenini değiştirir.Her seyi bombok eder.Oysa toprağına düşerse besler.
Bill clinton; Türkiye bizim her zaman dostumuz olan bir ülkedir. Hep 0nurlu ve bizimle eşit olmak istemiştir, bunu biliyoruz. Çıkarlarımız her şey demek değil. Dünya barışının sürekliliği için Türkiye'yi de diğer yoksul ülkeleri de dostça selamlıyoruz. Bu yolda tum birikimimizi kullanmak zorundayız. Türkiye bizim kö- tu ve iyi günde müttefikimizdi, bir nevi ai- lemizdir. Süleyman Demirel Koltuğumda biraz daha oturmak için kimseden istekte bulunmam. Demokrasi için ne gerekirse yaparım çünkü hırstan arınmak zorundayız. Çağdaş uygarlık yolunda coşmuş bir insanım. Bensiz bir Türkiye de pekala güzel yönetilebilir. Bunun aksini düşünemiyorum. Kendim için bir şey istiyorsam namerdim. Tersi olsaydı derdim ki; istiyorum, evet sürem uzatılsın!!! Devlet Bahçeli Bizim amacımız bu yoksul halkın şikayetlerini dinlemek ve çözmektir. Asla şovenizm duygularını kabartmak davası gütmeyiz. Kardeş kavgasını körüklemek ve bu yolda kadrolaşmayı sağlamak- tan kaçınırız. Hedefimiz umut aşılamak- tır. Bize faşist diyerek saldıranların haksızlık ettiğini düşünüyoruz. 0nların siyasal hayatı bitecek!! Bülent Ecevit Benim solcu bir politikacı olduğuma kuşku duyulamaz. Yolumdan döndüğüme hala inananlar varsa, 0nların akıllarına hayret ederim. Her kesimden sabit fikirlilere şaşarım. Aslolan her zaman ve her konuda halkın isteğidir. Sağcıların kıblesi ise hep Amerika Birleşik Devletleri'dir. Ben de halkım için varım ve tüm hizmetlerimle onların bir memuru olmaktan kıvançlıyım!!! Mesut Yilmaz Benim dürüst parti lideri imajım Her şeyden önemlidir. Ben başka liderler gibi halkı kandırmak amacıyla tasarlanmış oyunlara girmem. Bu benim için sıkınılacak bir görünümdür. Ekonomiyle ve borsayla görevim gerektiği kadar ilgiliyim. Halkımla içli dışlıyım ve bu ilişkilerim sayesinde toplumda değerli bir yerim var. Sanılmasın ki yakın çevremi ihya ederim... NOT: ŞİMDİ DE BÜTÜN BU PARAGRAFLARI KENDİ İÇİNDE BİRER SATIR atlayarak okuyun !!!
Birinci Dünya Savaşı'nda İngilizlere, 150 bin askerimiz esir düştü.Bu askerlerden bir kısmı da Mısır'ın İskenderiye şehri yakınlarında bulunan Seydibeşir Usare Kampı'na hapsedildi. Kampın tam adı,’’Seydibesir Kuveysna Osmanlı Useray-ı Harbiye Kampı" idi. Bu kampta, 1918'de Filistin cephesinde esir düşen 16. Tümen’in 48. Alayı’na bağlıOsmanlı askerleri tutuluyordu. 12 Haziran 1920’ye kadar iki yıl boyuncaher türlü işkence,eziyet, ağır hakaret ve aşağılamaya maruz kaldılar.Bu insanlık dışı muamelenin nedeni ise Ermeniler idi… Kamptaki, Türkçe bilen Ermeni tercümanların yalan, yanlış çevirileri vekışkırtmaları nedeniyle, kampların İngiliz komutanları, azılı Türk düşmanı kesilmişlerdi.Savaş bitmişti. Ancak, kamptaki ağır koşullar nedeniyle ölenlerdışındaki askerleri teslim etmek, İngilizler'in işine gelmiyordu. Çünkü, olası yeni bir savaşta,bu askerlerin yeniden karşılarınaçıkabilecekleri,Ermeniler tarafından, İngilizlerin beyinlerine işlenmişti.Çözüm toplu katliam’dı…Askerlerimiz, mikrop kırma bahanesiyle, süngü zoruyla dezenfektehavuzlarına sokuldu. Ancak suya normalin çok üzerinde krizol maddesikatılmıştı. Mehmetçik, daha ayağını soktuğunda, aşırı krizol maddesi nedeniyle haşlanıyorlardı. Ancak İngiliz askerleri dipçik darbeleri ileaskerlerimizin havuzdan çıkmalarına izin vermiyorlardı.Mehmetçikler, bele kadar gelen suya başlarını sokmak istemedi. Ancak bu kez İngilizler havaya ateş etmeye başladı.Askerlerimiz, ölmemek için çömelerek başlarını suya soktular.Ancak başını sudan kaldıran artık göremiyordu. Çünkü gözler yanmıştı... Dışarı çıkanların halini gören sıradaki askerlerimizindirenişleri de fayda etmedi ve 15 bin askerimiz kör oldu.Bu vahşet, 25 Mayıs 1921 tarihinde TBMM'de görüşüldü. Milletvekilleri Faik ve Şeref beyler bir önerge vererek, Mısır'daesirlerin krizol banyosuna sokularak 15 bin vatan evladınıngözlerinin kör edildiğini, bunun faili olan İngiliz tabip, garnizon komutanı ve askerlerinin cezalandırılması için TBMM'nin teşebbüsegeçmesini istediler. Tabii ki yeni kurulan devletin bin türlü sorunuvardı. Bu hesap sorma isi de unutuldu gitti…Ama 0nlar unutmuyorlar...Kendi ihanetlerini bile soykırım ambalajına sarıp, dünya kamuoyunasunuyorlar. En üzücü olanı da malum birilerinin, bu karalama kampanyalarına çanak tutması... Sinan AYGUN ATO Başkanı26 Eylül 2005 Pazartesi
Hesap kesim tarihi: Bankacıların, "Bu aylık bu kadar yeter, Allah bereket versin. Önümüzdeki ay giydirmeye devam ederiz" şeklinde düşünerek ellerini ovuşturdukları gün.. * Son ödeme tarihi: Kartı veren bankacıların ödeme yapılmaması duasını yaptıkları en son gün. Yağmur duası çiftçi için ne anlama geliyorsa, ilgili dua da bankacı esnafı için aynı oranda manalıdır. * Toplam harcama tutarı: Kimin kimi harcadığı tartışma konusudur. Toplam harcama miktarı ne kadar artmışsa, bankanın mudisini harcamasına o kadar yaklaşılmış demektir aslında. * Asgari ödeme tutarı: Kartı veren bankanın gel gel yapma hali. Bankanın mudisinin düzenli gelirine ortak olma durumu. Asgari tutarı ödeyerek borcun biteceğini sanan saflara yönelik katakulli. "Mudi, ne kadar ödeme yaparsa borcu bitmez?’’formülüyle hesaplanmış miktar. * Kredi kartı limiti: Kart sahibine girebilecek maksimum kazık miktarı. * Limit aşım ücreti: Yolunmakta çok ısrar eden, aşırı kaşınanlardan seve seve alınan ekstra kaşıma ücreti. * Gecikme faizi: Bankacı esnafının geçim kapısı. Kart sahibi bankanın NBA tabiriyle double- double yapma hali. * Hesap ekstresi: Ayrıntılı yolunma belgesi. * Kredi kartı kullanım ücreti: Plastik kart kirası. Kart santimetrekare olarak ölçülür, rayiç bedelle çarpılarak elde edilir. Yılda 1 kez alınır. Lüks semtteki bir evin kirasının metrekare değeri, plastik kartın metrekaresiyle aynıdır. Şaşırtıcı ama gerçek. * Son geçerlilik tarihi: Yeni kartın postadan çıkacağı son gün. * Kredi kartı numarası: Olası kredi kartı mağdurlarını birbirinden ayırdetmeye yarayan sayısal değer. Maksat icraya vermek kolay olsun. Adamı elinle koymuş gibi bul... * Chippara, bonus, milpuan: Formatı farklı sus payı. "Müşteriyi fazla sağmışız" düşüncesiyle dağıtılan devede kulak geydirme iadesi. * Nakit avans: Tefeci yerine bankadan çekilen merhamet içermeyen borç. * Kart mağduru: Kart verilirken annesinin kızlık soyadının neden bu işe bulaştırıldığını idrak edebilmiş, ebesini gören kişi.
BİR KADINI AĞLATIRKEN DİKKAT EDİN ALLAH o nUN GÖZYAŞLARINI SAYAR KADIN ERKEĞİN KABURGASINDAN YARATILDI ,BAŞINDAN YARATILMADI, ÜSTÜN OLMASIN DİYE AYAKLARINDAN YARATILMADI, EZİLMESİN DİYE GÖĞSÜNDEN YARATILDI, EŞİT OLSUN DİYE KOLUN BİRAZ ALTINDA, KORUNSUN DİYE KALBE YAKIN, SEVİLSİN DİYE..!
UÇAK DÜNYANIN EN KALABALIK HAVA MEYDANLARINDAN BİRİ OLAN LONDRA HEATHROW'A YAKLAŞIRKEN HOPARLÖRLERDEN PİLOTUN SESİ DUYULDU..!!
"SAYIN YOLCULAR, BİRAZ SONRA LONDRA' YA İNMIŞ OLACAĞIZ. LONDRA'DA HAVA HAFIF YAGMURLU VE SICAKLIK..... ............ ....... ........"AMAN TANRIM........."
DİYE KORKUNÇ BIR FERYAT DUYULDU VE YOLCULARA BİR ASIRMIS GİBİ GELEN ÜÇ BEŞ SANIYE BOYUNCA HİÇBİR SES ÇIKMADI. BİRAZ SONRA PİLOT TEKRAR KONUŞMAYA BAŞLADI
"SAYIN YOLCULAR DEMIN SİZLERİ ÇOK KORKUTTUĞUM İÇİN ÖZÜR DİLEMEK İSTİYORUM. AMA HOSTES YANLIŞLIKLA ÜSTÜME KOCA BİR FİNCAN SICAK KAHVE DÖKTÜ. CANIM ÇOK YANDI. HELE PANTOLONUM ÖNÜNÜ BİR GÖRSENİZ..."
BU SIRADA ARKADAN BIR YOLCU BAGIRDI "HELE SEN BİZİM PANTOLONLARIN ARKASINI BİR GÖRSEN"...
Büyük ve güçlü bir ülkeyi yöneten kralın, 4 eşi varmış. Kral en çok 4. eşini sever,bir dediğini iki etmezmiş.Kral 3. esini de çok sever,üzerine titrermiş. Kral 2. eşini de severmiş.Kendisine karşı her zaman iyi davranan eşi,ne zaman bir derdi olsa daima 0na destek verirmiş.Kraliçe olan, 1. eşiymiş kralın.Onu,karşılık beklemeden seven,sağlığına ve hükümranlığına en büyük katkıyı sağlayan bu eşi olmasına rağmen,kral bu eşini hiç sevmez ve hiç ilgilenmezmiş. Bir gün Kral ölumcül bir hastalığa yakalanmış. En çok sevdiği 4. eşine,''Ölüm yolculuğunda bana eşlik etmek ister misin ?'' diye sorduğunda, aldığı yanıt kalbine bir bıçak gibi saplanmış,''mümkün değil!'' ''Hayatım boyunca seni sevdim,sen benimle birlikte ölmeyi kabul eder misin?'' sorusunu 3. eşi, ''Hayır,hayat çok güzel.Sen ölünce ben yeniden evleneceğim.'' diye yanıtlamış. ''Her zaman yanımda olan sen,bu sorunumda da bana yardımcı olur musun?'' sorusuna karşı 2. eşinden ''bu sorunun için bir şey yapamam.Ancak sana güzel bir cenaze töreni yaptırır ve yasını tutarım.'' yanıtını almış... Büyük bir hayal kırıklığı yaşamakta olan kral, 1. eşinin sesiyle irkilmiş:''Nereye gidersen git, seninle olurum.'' Aslında gerçek yaşamda hepimiz 4 eşliyiz... 4. eşimiz ''Vücudumuz!'' Onun güzel görünmesi için ne çaba harcarsak harcayalım,Öldüğümüzde bizi terk edecektir... 3. eşimiz ''sahip olduğumuz servet ve statümüz!'' Ölür ölmez başkalarına yar olacaktır... 2. eşimiz ''Ailemiz ve Dostlarımız!'' Tüm sorunlarımızı paylaştığımız bu kişilerin en son yapabilecekleri şey, bu dünyadan gözleri yaşlı bizi uğurlamak olacaktır... Vee BİRİNCİ eş...''Ruhumuz!''
Adamla karısı her sene düzenlenen geleneksel fuara gitmişler.Orda gezerlerken adam 2 kişilik bir gösteri uçağı görmüş,hadi şuna binelim bak 10 $" demiş.Karısı "aman oraya binip nolucak"demiş. "bu sabah eve faturalar geldi bi sürü ödeme var, savurganlığın sırası değil, 10 dolar 10 dolardır.."ve adam uçuşu unutmak zorunda kalmış. Ertesi yıl fuar yine düzenlenmiş, karı koca gezmeye gitmişler.Adam bakmiş uçak orada ve yine canı istemiş "hadi gel şuna binelim çok eğlenceli.Sadece 10 $..."kadın yine somurtmuş.. "aaa cocuk musun sen, hem saçmasapan şeylere harcıycak kadar bol paramız mi var ? 10 dolar 10 dolardir cebimizde dursun" ve adam yine hayal kırıklığına ugramış...Ondan sonraki her sene fuar düzenlenince kari koca gitmişler, her seferinde adam gösteri uçağına binmek istemiş, karısı 10 dolarına kıyamamış, adam da heves ettiğiyle kalmış.Derken yıllar geçmiş ve kari koca 70 yaşlarına gelmişler.O yılki fuar zamani da gelmiş çatmış.beraber yine fuarı gezerlerken adam ucağı görmüş...
"Hanım, bak 70 yaşıma geldim.. seneye fuarı görecek miyim Allah bilir..hadi inadı bırak da şu uçağa bi kere binelim 10 dolar bütçemizi sarsmaz ya......"
Ama kadın inatçı, yine "olmaz" derken oradaki görevli bunları duymuş, yanlarına gelmiş: "Afedersiniz ama konuşmalarınızı duydum, galiba beyefendi uçağa binmeyi çok istiyor.. benim size bir teklifim var.. sizi bu uçağa alıcam, ucuş sırasında tek bir ses çikarmadan durmayı başarırsanız inişte sizden para almıycam, ama tek bir kelimede ikinizden de 10 $ alırım. kabul mu?"Karı koca birbirlerine bakmışlar, "kabul" demişler. ve binmişler.Adam bunlar bindikten sonra uçağı yavaş yavaş derken deli gibi uçurmaya başlamış, taklalar attırmış ters döndürmüş bunlarda çıt yok... en sonundainiş zamanı gelmiş, yere indiklerinde görevli bizim ihtiyarın yanına gelmiş:"Beyefendi inanın dilim tutuldu, en zor dönüşlerde bile çıt çıkarmadınız, bu uçağa binen en iyi müşterim siz oldunuz.kutlarım"
İhtiyar gülmüş:
'Yaa, aslında hanım düştüğü zaman bir şey söyleyecektim ama, 10 dolar 10 dolardır...'