Ama olmaz ki bunları zamanında ben duymamıştım. Şimdi bırak uyarmayı. Herkes çocuk sahibi olsun olsunda görsünler :))))
talatnayir : bazı akşamlar çocuklar kendilerine masal anlatmamı isterlerdi.aynı yatağa yatar ve hazırmısınız diye sorardım.onlar merakla evet derler ve masalı anlatmaya başlayım diye beklerlerdi.Nihayet "bir varmış bir yokmuş" diye lafa başlardım.Ama hiçbir masalın sonunu getirdiğimi hatırlamıyorum.hatta çocuklardan önce uyuduğum bile oldu :)))
Zamanında bize bunları söyleyen olmadı bizde o sorumluluğu aldık:)))Şimdi yapabilir misin dersen yine de her şeye rağmen EVETTTTT!!!!....:)))))
talatnayir:))
Desene hikayenin kahramanı benim gibi inatçı biri. Hayallerimden asla vazgeçmem.Gerçekleştirebileceğimi biliyorum. Hedefim belirli.Ucu da gözükmeye başladı. Sadece yarıya ve en sona ulaşmam için az daha zaman var. Bu okuduğum öykü bana güç verdi nedense Talat.Teşekkürler.:)))
talatnayir: doğrusu bende az çok kendimi buluyorum bu hikaye de sanırım hayaller konusunda inatçı olmak gerekiyor:))
Bir çiftlik evi hayali de benim var Talat. Bu çocuğun ki kadar büyük değil, küçücük bir bahçesi olan, yeşillikler içerisinde bir ev hayal ediyorum. Hayal ne demek çılgınca istiyorum. İnşallah olur, sizleri de bahçesinde mangal yapmaya arkasından da çaya davet ederim.))))
talatnayir: İnşallah olur..o zaman mangala da çaya da geliriz..İnşallah olur.Ne diyeyim..Gönülden dilersek olurmuş:))
Mükemmel bir nasihat.Küpe olsun herkese ve bana.:)))
talatnayir: ne yaparsak yapalım bir iz bırakıyoruz değil mi???
Bu yazıyı yeni farkettim ve birşey yazmadan geçmek istemedim.:) Ne kadar güzel anlatmış yaa!.. Zaten severdim kurşun kalemleri, şimdi daha çok sevmeye başladım.:))) Teşekkürler paylaştığın için..:)
talatnayir: rica ederim:)))
Erzurum Kongresi yapıldığı dönemlerde geçen bir konuşma:"Mazhar not defterin yanında mı?" "Hayır paşam..""Zahmet olacak ama bir merdiveni inip çıkacaksın. Al gel."Mazhar Müfit Kansu'nun aşağıya gidip elinde not defteriyle geldiğini görünce, sigarasından bir iki nefes çektikten sonra: "Ama bu defterin, bu yaprağını kimseye göstermeyeceksin. Sonuna kadar gizli kalacak. Bir ben, bir sen, bir de Süreyya (Kalem Mahsus Müdürü) bileceksiniz, şartım bu..."Paşa'nın şartı kabul edildi. Bundan sonrasını olayın şahidi Mazhar Müfit Kansu'nun ağzından dinliyoruz: "Öyleyse tarih koy" dedi. Koydum: 78 Temmuz, 1919 Sabaha karşı."Pekala yaz" diyerek devam etti. "Zaferden sonra Hükümet biçimi Cumhuriyet olacaktır... Bu bir. İki Padişah ve Haneden hakkında zamanı gelince gereken işlem yapılacaktır. Üç örtünme kalkacaktır. Dört Fes kalkacak, uygar milletler gibi şapka giyilecektir. "Bu anda kalem elimden düşüverdi. Yüzüne baktım. O da benim yüzüme bakıyordu. Bu, gözlerin bir takılışta birbirlerine çok şey anlatan konuşuşuydu. Paşa ile zaman zaman senli benli konuşurdum. "Neden duraksadın?" dedi. "Darılma ama paşam, sizin hayal peşinde koşan taraflarınız var" dedim.Güldü..."Bunu zaman gösterir, sen yaz" dedi. "Beş Latin harflerini kabul etmek." "Paşam yeter, yeter..." dedim. Biraz da hayal ile uğraşmaktan bıkmış bir insanın davranışı ile: "Cumhuriyet ilanını başarmış olalım da üst tarafı yeter" dedim.Defterimi kapattım. "Paşam sabah oldu. Siz oturmaya devam edeceksiniz, hoşçakalın" dedim. Yanından ayrıldım. Gerçekten gün ağarmıştı. O anda olayların beni nasıl aldattığını ve Mustafa Kemal'i doğruladığını ve Mustafa Kemal'in beni nasıl bir cümle ile yıllar sonra susturduğunu tarih önünde açıklamalıyım...Aradan yıllar geçmişti...Çankaya'da akşam yemeklerinde birkaç defa: "Bu Mazhar Müfit yok mu, kendisine Erzurum'da örtünme kalkacak, şapka giyilecek, Latin harfleri kabul edilecek dediğim ve bunları not etmesini söylediğim zaman, defterini koltuğunun altına almış ve bana hayal peşinde koştuğumu söylemişti" demekle kalmadı, bir gün önemli bir ders daha verdi.Şapka devrimini açıklamış olarak Kastamonu'ndan dönüyordu. Ankara'ya geldiği zaman da otomobille eski meclis binası önünden geçiyordu. Ben de kapı önünde bulunuyordum. Manzarayı görünce gözlerime inanamadım!.. .Kendisinin yanında oturan Diyanet İşleri Başkanı'nın başında da bir şapka vardı. Kendisi ne ise? Fakat kendisim karşılamaya gelenler arasında bulunan Diyanet İşleri Başkanına da şapkayı giydirmişti. Ben hayretle bu manzarayı seyrederken otomobili durdurdu. Beni yanına çağırdı ve şöyle dedi:
"Azizim Mazhar bey, kaçıncı maddedeyiz? Notlarına bakıyor musun?"
Okudum okudukça duygulandım. Gelmez bir daha gelmeeeeeezzz ve biz hala kıymetini bilemiyoruz::((((
talatnayir: ben seni buraya çağırdım ama duymadın galiba...gelsene kahve içmeye:))bırak ağlamayı..burada kocaman bir koru var..meyve dolu ve dalları taşlanacak..gelde yaramazlık yapalım eküri...(ben sana kanka demesem eküri desem olmamı:)))))
Harika bir anektot,Atam işte yaa attığı adımıyla idolüm:)Acep dünyada bu kadar ileri görüşlü,kararlı bir lider daha var olmuş mudur??Ağzından çıkan ne lafta kalmış ki...Hayal kurabilmeyide Atamdan öğrenmem gerek,çünkü büyük hayaller kurmaya cesaret edemeyenlerdenim...
talatnayir: hayaller büyük olmalı ki içinde boğulduğunuza değsin...
Kim ne derse desin, dünya sadece hayalperestlerin kurduğu hayallerle yükseliyor bana göre .Bazen ben de hayal kurarken çevremdekiler,o hayalim gerçekleştiğinde de 0nların hallerine ben gülüyorum.:)))) Çok hoş bir paylaşım olmuş,okurken hem keyif aldım,hem de bugünün hayal bile kuramayan liderlerine bakıp hayıflandım.
talatnayir : insanlar keşke hayallerimize sadece gülüp geçebilseler..ben bir hayal görmüştüm..Sitemizin bir korusu olabilir mi acaba diye..üç haftada hayallerim gerçek oldu...Şimdi gülme sırası ben de :))))
Talat yaa; nereden buldun bu anıyı. Mükemmel. Çok seviyorum anı okumayı. Hele ki bu Atamızın anılarıysa çok duygulanıyorum. Nur içinde yatsın. Sayesinde özgürce, Türk olarak yaşayabiliyoruz bu topraklarda. Büyük düşünen adamın, mucizeleri böyle olur işte.Teşekkürler.:))))
talatnayir: devamı gelecek..senin koltuğuna göz koydum.en büyük hayalim bu.ancak ben kendi klavyemi senin kadar konuşturabildiğimde hayallerim gerçekleşecek.günlüklerini sabırsızlıkla bekliyoruz. o tada bizi kötü alıştırdın:)))
ÇOK İLGİNÇ DENEMEKDE FAYDA VAR.ANCAK KAÇ KİŞİ BUNU UYGULAYACAK MERAK EDİYORUM.DÜN AKŞAM 19:55 - 20:00 SAATLERİ ARASINDA BÜTÜN DÜNYADA GERÇEŞTİRİLECEK ENERJİ KAPATMA EYLEMİNE BİZ AİLECEK UYDUK.EVDE TÜM SİGORTALAR İNDİRİLDİ.HATTA 78 YAŞINDAKİ KAYINVALİDEM BİLE DURUN AÇMAYIN DAHA 20 SANİYE FALAN VAR BİLE DEDİ.AMA MAALESEF Kİ OTURDUĞUMUZ SOKAKDA BİZDEN BAŞKA BU EYLEMİ YAPAN OLMADI.5 DAKİKA ENERJİSİZ OLMAMIZ BİZİ ETKİLEMEDİ AMA BİR AMACA HİZMET ETMEK İÇİN YAPILACAKTI BU EYLEM.NE DİYEYİM VATAN SAĞOLSUN:)
Sevgili arzu,aslında kimse uygulamıyor ben niye uygulayayım demiyeceksin..bireysel de olsa uyacaksın..Ben bunu uygulamaya başladım..oldukçada aklıma yattı..hiç değilse ayakyoluna giden su miktarını azaltırız...
Cogunlugumuz mitolojiyi eski Yunan ve Roma mitolojisinden ibaret saydigimizdan diger toplumlarin mitolojik oykulerini fazla bilmeyiz. Altay daglarinda yasadiklari sirada tatar boylarinin inandigi bir mitolojik oykuyu asagida bulacaksiniz..Tatarlarin inandigi gok tanri Ulgen, bir gun 7 erkege 7 agac vermis ve Altay daglarinin yamaclarinda yasamalarini buyurmus. 7 erkek 7 agaci dagin yamaclarina dikmisler ve yagmur sulariyla buyuyen agaclarin meyve tohumlari sonbaharda topraga dokulunce agac sayisi cogalmis, Altay daglarinin yamaclari orman haline gelmis. Aradan uzun zaman gecince gok Tanri Ulgen meleklerinden birisini Altay daglarina gonderip 7 erkek ve 7 agacin ne durumda olduklarini ogrenmesini istemis. Tanrinin melegi dag yamaclarina vardiginda erkeklerin sayisinda bir degisIklik olmadigini ama agaclarin cogaldigini tanriya rapor etmis. Tanri da melege erkeklerin bulundugu dag yamaclarina kadin goturmesini ve erkeklerin bu sayede cogalmalarini buyurmus.Melek ilk kadini yanina alip dag yamacina geldiginde erkeklerin tamaminin agaclarin bakimi ile ilgilendigini gormus ve kadini orada bulunan bir kopege emanet ederek erkeklere haber vermeye gitmis. Kadini dag eteklerinde tek basina goren seytan kopegi bir kemikle kandirip hemen yanina yaklasarak elindeki flutle kadinin burun deliklerine 7 ayri muzik nagmesi uflemis, kulaklarina da 9 ayri telli saz melodisi gondermis. Iste seytanin gonderdigi 7 flut melodisi kadinlarda 7 ayri ruh hali, 9 telli saz melodisi 9 ayri huy yaratmis. O zamandan sonra kadinlarda beliren 7 cesit ruh hali ile 9 cesit huy sayesinde erkekler kadinlarin ne zaman ne yapacaklarini bilemez olmuslar. Bir bakmislar cok neseli iken birden bire asIk suratli olmus, bir gulmus bir aglamis, bir kusmus, bir barismis. Kadinlarin ne zaman ne yapacaklarini kendileri dahil kimseler bilemez olmus.
Demek kadınların bir kabahati yok.Suç şeytanda ve o flütte. Kimse kadınlara kızmasın,eserler işte böyle.:)))
talatnayir:))) haha...evet ya ne varsa o flütte varmış:))
Yok beya bu olayda bir terslik var benim duyduğuma göre, şeytan o sırada iyi bir melekmiş ve oradaki erkeklere yardıma gelmiş. Fakat kadın şeytanı baştan çıkarmış. Flitle beraber bir meşk alemi kurmuşlar. Sesi duyan erkekler gelmiş, ancak tek kadın olunca paylaşamayıp dövüşmüşler. Kadın hepsine ayrı işve ile kendine sahip olabilmeleri için güçlerini ispatlamalarını istemiş. O zaman da erkeklere yarışma önermiş ve ağaçları en çabuk gim odun yaparsa 0nun olacağını söylemiş. Erkekler ağaçları kesmeye başlayınca Tanrı çok sinirlenmiş ve erkeklere ceza olarak daha çok kadın göndermiş.:::))))) Ve sonrası malum sürekli kaçmak uzaklaşmak isteyen erkeklere "AKINCI" denmiş ve 0nlar kadınlardan kaçarken pek çok yeri feth etmiş, ve orta asyadan buralara kadar gelmişler::))))
talatnayir : hahahaha...varya senaryoyu iki dk.da yazdın kardeşim..allah iyiliğini versin emi...sabah sabah günaydınlar olsun:)))
Efenim aslında her erkeği bir Akıncıya dönüştüren hanımlara lutuf borcumuz var. Niye alınıyorsunuz ki bayanlar::))))) Her ne kadar bu durum sizin isteminiz dışında gelişse de çeneniz ve huy kartelanız bu durumu otomatikman sağlıyor. Mesela ben görev aşkıyla uzak diyarlara at sürüp, buralara geldim. Rahmetlinin sadece bu kıyağını gördüm 0nu da inkar edemem::))) Sayın Mor hanım malumualiniz üzre her ne kadar erkek de olsak etten kemikten varlıklarız. Dolayısıyla arada acıkıp pilava kaşık saplamak ve beslenme ihtiyacımız doğanın gereği. Ancak bu akınımızı yarım bırakacağız yerleşik hayata geçeceğiz manasını taşımamakta::)))) Huyu suyu bilmem de akşam nefis iki bardak ikisi bir aradasını içtim üstadın. E seksen yıllık hatır gönül ilişkimiz oluştu dolayısı ile. Yiğitliğin şanındandır leke sürmek olmaz::))) Bu arada Talatcım, senin zaten yoldan çıkasın vardı , ben leb bile demeden atına atlayıp yollara düştün yahu::)))
talatnayir: :))) demek yoldan çıkasım vardı hahahaha...peki susma hakkımı kullanıyorum:))))
Efenim tabiki aşık olunur, bünye bu konuda zayıftır ve virüsü kapabilir::))) Önemli olan bu hastalıkla mücadele edip yenik düşmemek. Şahsen bu konuda önemli miktarda pan zehir zerkettirerek kendime, bağışıklık sistemimi epeyce kuvvelendirdim::))) Lakin bildiğiniz gibi bu virüsler her yıl kendilerini yenileyerek tekrar gündeme oturmakta.Burada önemli olan kişinin pisikolojik olarak kendini bu hastalığa karşı mücadele etmeye hazır hisstmesi. Sonrası kolay::)))) İki asprin ve gelsin yeni akınlar::))) Bu arada adam 46 yaşında bakirlik raporu istemişse vardır bir sebebi Temelin "Bulamayrum da 0ndan yapamayrum" fıkrasını bilirsiniz::))))) Adamcağız rapor isteyince abesle iştigal oluyorda. Sosyetenin tüm akıncılarını dolaşan hatunlar ellerinde vesaik ile ekran karşısına çıkınca bir şey yok. Sizi objektif olmaya davet ediyorum::)))
talatnayir: sevgili murat fıkrayı bana özelden atarsan sevinirim:)))
Bu Murat Bey çok kaşınıyor! Akıncıymış da, Orta Asya'dan kadınlar yüzünden kaçmışlar da, falan filan. Ombaşaran sen hiç popona ve göğsüne uçan tekme yedin mi? Mor'un dediği gibi senin çenenle başedilemez.Senin hakkından erkek diliyle gelinir.Yani? Tekme- yumruk. Şiddete karşı değilim; hatta bugün çok sevesim geldi; pek bir özendim. Sen görürsün gününü!.Çektim silahımı, hey Rodi; bana atımı getir!...:)))))
talatnayir: pazara kadar yeterince konuşsun güzinciğim..hehe..anladın sen 0nu:)))
Harika bir yazı:)))Paylaştığın için çokk teşekkür ederim:))
talatnayir: ben teşekkür ederim sevgili öğretmenim:)))
:::=):=):=) DOĞRU SÖZE NE DENİR..... BİZ KENDİMİZ KURTARMAK İÇİN BİLE POPOMUZU KALDIRMAYIZ YERİMİZDEN; KALDI Kİ SOYKIRIM YAPACAKMIŞIZ:::=):=):=)
talatnayir: doğru söze ne denir....
Sevgili Talat ; bu arada Kayserili lerin bir özelliğinin daha altı çizilmiş oluyor. Demek ki, Kayserililer eşekten iyi anlıyorlar. :)))
talatnayir: hahhaha..son derece yerinde bir tespit:)))
Hatırlattığın için sağol be talat.:))) İnan bana, bu ülke şartlarında aman da başım devletle derde girmesin diye her şeyin legal olmasına çabalayan donkişotvari bir işveren olarak kutlamak isteyeceğim en son hafta bu hafta:)))
talatnayir: hahahahahaha..peki ben ne yapayım:))))
Hah hah haaa, vergi borcu namus borcudur; kılıfına uydurmak için numara çekenlerin vicdanları da rahat olur.Yüzsüzdürler çünkü.:)))
talatnayir: :)))
Bizim Temel'in kurnazlığı da var:)))
talatnayir : :))))
Karadenizliler ile Ruslar cephede uzunca bir müddet savaşmışlar. Günlerce siperin arkasından ateş edip durmuşlar, ama hiç ölen olmamış. Sonunda Rusların aklına bir kurnazlık gelmiş: - 'Ünlü bir laz ismi bulalım hep birlikte bağıralım, 0nlar ayağa kalkar seslenirler, biz de öldürürüz.' Olur mu Olur... Ne diyelim, ne diyelim derken TEMEL akıllarına gelmiş: - 'Tamam Temel diyeceğiz... Bir, iki, üc: Temeeeeel! ' Karadeniz cephesinde Temeller ayağa kalkmış: - 'Ne vaaaaar! ' Ruslar ayağa kalkan Temelleri öldürmüş. Ruslar: - 'Güzel oldu, bu sefer DURSUN diyelim,' demişler... 'Bir, iki, üc: Dursuuuuun? ' Dursunlar ayakta... - 'Ne vaaaar? ' Ruslar, ayağa kalkan Dursunları da öldürmüşler. - 'Güzel bu sefer İDRİS diyelim,' demişler... Bir, iki, üç: - 'İdriiiiis! ' İdrisler ayakta... - 'Ne vaaaaar? ' Ayağa kalkan İdrisleri de öldürmüşler... Karadenizliler cephesinde: - 'Bu böyle olmaz hep azalıyoruz. Aynı oyunu biz de 0nlara oynayalım.' - 'Tamam oynayalım. Ne diyelim? ' - 'VLADEMIR diyelim.' - 'Tamam. Bir, iki, üç: - 'Vlademiiiir! ' çıt yok... - 'Vlademiiiir! ' çıt yok... Birazdan karşı cepheden: - 'Kim seslendiiii? ' Karadenizliler hep birlikte ayakta: - 'Biiiz...'
hahahahahaha..bizimkiler 0ndan karadenizi ruslara veriyorlardı desene :))))
Güzel bir yazıymış Talat. Bugün bir günlükde yazdığın yorumla ilgili seninle ne kadar gurur duyduğumu söylemek istiyorum. İyi ki seni tanıdım. Sen ve birkaç sevdiğim insanla İzmir'de kahve içmekten mutluluk duyacağım.:))))
talatnayir: Ne demek efendim .. O sizin güzelliğiniz.Biz burada ve her daim sizin yollarınızı gözlüyoruz. Bekliyor ve heyecanlanıyoruz :))
Sevgili Talat, ne güzel yazmışsın. Bir kere bir kere daha okudum. Gerçekten ne kadar çok şeyi ihmal ediyoruz şu kısacık hayatta. Hele ki tabakları, bardakları misafire saklamak kısmından çok etkilendim. Gündelik takımlarım da fena sayılmaz ama, çeyizlik takımlarım kızıma da çeyiz olur. En kısa zamanda çıkarıp kullanacağım. Teşekkürler, bir şeyleri yeniden hatırlattığın için :))
talatnayir : sevgili sesu..ben zaten bu çeyiz olayına akıl erdiremedim doğrusu.:)) O güzelim çeyizler nesiller boyu sandıklardan çıkmaz hiç..Hep kızlarımıza 0nlardanda kızlarına kalır...öyle devam eder gider..Ben birgün yanlışlıkla öyle bir çeyizlik havluyu kullandım da sanki devlet hazinesinden bir eşyayı kullanmış gibi yargılandım.."Sen suçlu ayağa kalk.Nasıl bana büyükannemden kalan havluyu kullanırsın...Oysa ben 0nu kızımın çeyizine koyacaktım.""" :))) Allahım ne söylesem nasıl savunsam boş..Ne yaptım ben.."Haklısınız hakim bey..Suçu kabul eidyorum.Asın beni":))) Kullanalım gitsin be arkadaşım..Rahmetli Anneciğimin çeyizleri hala duruyor kızkardeşimin sandığında.. Büyükanneminkilerde halamın sandığında..haa aramızda kalsın kimseye söyleme ama annemin bana "Bunlar senin oğlum "dediği herşeyi kullandım..:)) Hala kullandıklarım var...Maddi çeyizlerden başka bana bıraktığı manevi çeyizler var..İnşallah bende 0nları sonraki nesillere bırakabilirim....Sağlıcakla kal...:)))
çok güzel bi yazı.içime çeke çeke okudum.ama keşke mümkün olabilse..o kadar robotlaşmışız ki iş ev iş ev..ne doslara vakit bulabiliyoruz nede eşimizle sevdiklerimizle yarım saatte olsa güzel bir sahil kenarında dolaşmaya...benim için çook güzel bir hayal olarak kalacak bu yazı...
talatnayir : ama ne diyor yazıda bakınız.." Sohbet mezen , kahkahan içkin olsun " diyor. .. :)))
Gerçekten dikkate alarak yaşamaya çalışıyorum.Hayat çok kısa.Zamanı biriktiremeyiz ki...Doya doya her anıyla ,keyfini çıkara çıkara yaşamalıyız.Teşekkürler...
talatnayir: kendi penceremizden bakarak ve olabildiğince mutlu olmaya çalışarak değilmi öğretmenim :)))
Bu yazıyı yazıcıdan da çıkarttım şimdi.Hemen İş yerimde personelin göreceği bir yere asacağım,motivasyon için süper bir yazı...
talatnayir : ne güzel ışık tutuyor ve yol gösteriyor sa :))
http://www.youtube.com/watch?v=2k_3N5m-CEg
bir an için düşündüm de ya burada olsaydık....
Bunlar cambazlık mı yapıyorlar, yoksa ölüme meydan mı okuyorlar.
talatnayir : vallahi seyrettiğim iki dakika içerisinde benim başım döndü..:))
Benim de başım döndü.Dolapbeygirine binmiş gibi.:))))
talatnayir :))))
Bir yerlerde bir duvar yazısı okumuştum; "Trafik kurallarına uyalım, uymayanlara uyduralım" .... :)))
talatnayir : uyduralım abicim :)))
Bu görüntülere bakarak Hintliler tesadüfen yaşıyorlar diyebiliriz herhalde:))
talatnayir: sayılır:)))
Talat kardeşim; bu görüntüler, hızlı çekimde kaydedilmiş. Bu da bir şey mi Allah aşkına. Ankara nın Sanayi Caddesine, İsmetpaşa Mahallesine gelirsen bu görüntüler solda sıfır kalır. Daracık sokakta fizik kurallarıyla alay ederek dolaşan yüzlerce araç, yaya, el arabası, bisiklet, motosiklet ve hatta yüzlerce kedi, köpek görebilirsin. Üstelik linkteki hızdan çok daha hızlı bir şekilde. :)))
talatnayir : vallahi ben İzmir de sanırım rahat bir mevkii de yim ve hiç sıkışıklık yaşamıyorum..Kaza olmadıkça :)))
Eee azıcık katletmek lazım burayı.:))
-Hatalı kullanıyorsam HATA yaz 7171'e gönder."Hatasız Kul Olmaz" 51.melodisi cebine gelsin.
- Önünü görmeden sollama, evine acı haber yollama...
-Ben bir kadini sevdim mi gözüm gibi bakar, ilah gibi taparim; ama ki bir yanlisini görmeyeyim bir bidon benzin döker çatir çatir yakarim.
talatnayir: amaniiiiin..deliiii
Yokkk ben gazı alamadım devammm:)))
-Gonlunde yer yoksa bana guzelim; farketmez ben ayakta da giderim.
-King of the roads
-Dünya delikanlı olsaydı, yuvarlak olmazdı.
-Plakaya gerek yok eskiler bilir beni ....:)))))))))
talatnayir: vallahi gazı köklemişsin sen...
Bu rüzgar her vakit böyle esmeyecek. Gökte bulut, suda yelken, dalda çiçek. Bir gün, bir gün var ki, günden güne gerçek, Çatır çatır servi, çıtır çıtır böcek. - Çek ciğerlerine, bir nefes daha çek, Bu rüzgar her vakit böyle esmeyecek.
talatnayir : dikkat ettimde bulutlarınyüzleri olurdu hani baktık mı eskiden,çocukken kavga ederdik,bu koyun bu kuş,bu gülüyor,bu ağlıyor diye..Sanırım bulutlar bugünlerde hüzün taşıyor...
GEÇEN ZAMAN Hiç olmazsa unutmamak isterdim. Eski geceler, sevdiklerimle dolu odalar... Yalnız bırakmayın beni hatıralar. Az yanımda kal çocukluğum, Temiz yürekli uysal çocukluğum... Ah, ümit dolu gençliğim, Ilk şiirim, ilk arkadaşım, ilk sevgim... -Doğduğum ev. Rahatlıyacak içim duysam Bir tek kapının sesini. Arıyorum aklımda bir ninni bestesini... Böyle uzaklaşmayın benden, yaşadığım günler. Günes, getir bir bayram sabahını.Açılın açılın tekrar Çocuk dizlerimdeki yaralar, Hepiniz benimsiniz: Mektebim, sınıflarım, oturduğum sıralar... Yalnız hatırlamak hatırlamak istiyorum Nerde kaldı sevgilim, seni ilk öptüğüm gün, Rengine doymadığım o sema, Ahengine kanmadığım ırmak. Bırakıp herşeyi nereye gidiyorum? Neler geçmişti aklımdan, Nedendi ağladığım, nedendi güldüğüm? Ah nasıldı yaşamak?
Ziya Osman Saba (Yukarıda yazdığım şiir de Ziya Osman Saba'nındır)
Ben küçükken küçücük bir dünyam vardı kağıttan uçaklar yapar uçururdum, hayata pembe gözlükle bakardım, her insanı dost sanır aşkları bitmez bilirdim, ben küçükken her şeyin bir başka tadı vardııııııı.... :))) (alıntı)
talatnayir: :))) benimkide alıntı :)))