SAKAL ÜZERİNE...
ATATÜRK AMASYA ZİYARETİNDE.VALİ KONAGİNDA YÖRENİN
İLERİ GELENLERİ İLE SOHBETTE. BİR ARA TAM KARSİSİNDA
OTURAN BİRİNE TAKİLİR GÖZLERİ. YASİ ELLİNİN ÜZERİNDE
BU ADAM BELİNE KADAR İNEN SAKALİYLA ATATÜRK'ÜN
DİKKATİNİ ÇEKER.
ATA, YANİNDAKİ VALİNİN KULAGİNA EGİLİP SORAR;
KİMDİR BU? VALİ YANIT VERİR:
EFENDİM KENDİSİ SİH'TİR. YÖREDE ÇOK HATİRLİSİ VARDİR.
ATATÜRK SİH'İ YANİNA ÇAGİRİR VE;
- BAK BABA, İMANİN ÖLÇÜSÜ SAKALİN BOYUNDA DEGİLDİR.
SUNU RİCA ETSEM DE EN AZİNDAN PEYGAMBER EFENDİMİZİNKİ
GİBİ KİSALTSAN DER VE ELİYLE DE BOYUNALTİ HİZASİNİ
GÖSTERİR. ŞIH;
- EMRİN OLUR PASAM DİYEREK YERİNE ÇEKİLİR.
ARADAN ZAMAN GEÇER, BİR AKSAM ATATÜRK AMASYA'DAKİ
ŞIH'I HATİRLAR VE VALİ'Yİ TELEFONLA ARAYİP DURUMU
SORAR. VALİ NASİL SÖYLEYECEGİNİ BİLEMEMEKLE BİRLİKTE,
SİH'İN SAKAL BOYUNDA EN KÜÇÜK BİR KİSALMA BİLE
OLMADİGİNİ AKSİNE KİMSELERE EL SÜRDÜRMEDİGİNİ ANLATİR.
ATATÜRK TELEFONU KAPATİR,
KAGİDİ KALEMİ ELİNE ALİR VE AZ SONRA NAZİRİNİ ÇAGİRİP,
YAZDİGİ YAZİYİ AMASYA VALİLİGİ'NE TEBLİG ETMESİNİ
İSTER.
ERTESİ GÜN AMASYA'DAN BİR HABER GELİR Kİ SİH EFENDİ
ATA'Yİ GÖRMEK ÜZERE ANKARA'YA YOLA ÇİKMİS...
SİH GELİR, ATA'NİN KARSİSİNA ÇİKAR. SAKAL TAMAMEN
KESİLMİS, SİNEKKAYDİ BİR TİRAS OLUNMUS, SAÇLAR
KİSALTİLMİS, KİLİK KİYAFET BASTAN SONA DEGİSTİRİLMİS,
BAMBASKA BİR GÖRÜNÜME BÜRÜNÜLMÜSTÜR. ATATÜRK'ÜN MESAİ
ARKADASLARİ BU DEGİSİMİ ANLAYAMAZ VE ATA'YA SORARLAR;
- AMAN PASAM, O SİH Kİ SAKALİNA EL DAHİ SÜRDÜRMEZDİ,
SİZ NE ETTİNİZ DE KÖKÜNDEN KESMESİNİ SAGLADİNİZ?
ATA GÜLÜMSER, SONRA DA YANİNDAKİLERE DÖNÜP;
- DÜN AKSAM AMASYA VALİLİGİ'NE BİR YAZİ GÖNDERDİM VE
ŞIH’I AFYON'A VALİ ATADİGİMİ BİLDİRDİM DER.
ARDİNDAN DA YENİ BİR YAZİ HAZİRLAYİP NAZİRİNA BU
YAZİYİ DA ŞIH’A VERMESİNİ SÖYLER. YAZİDA SÖYLE
YAZMAKTADİR;
- INANCİN ÖLÇÜSÜNÜN SAKALDA OLMADİGİNİ ANLADİGİNA
SEVİNDİM. VALİLİK MESELENE GELİNCE, BUGÜN KOLTUK
UGRUNA KİRK YİLLİK SAKALİNDAN VAZGEÇEBİLEN YARİN BASKA
SEYLER İÇİN MİLLETİNDEN BİLE VAZGEÇEBİLİR. SENİ BÖYLE
BİR İKİLEME MAHKUM BİRAKMAYALİM. KAL SAGLİCAKLA...
çok güzel ve çok anlamlı bir hikaye teşekkürler
BİR ORTAOKUL ÖGRENCİSİ OKULUNUN DUVAR GAZETESİNE
YAZDIĞI YAZI
BU ÜLKEDE YASAYAN HER İNSANİN BAGİMSİZLİGİNİ VE
DEMOKRASİSİNİ BORÇLU OLDUGU İNSAN: ATATÜRK...
GENÇLİGİNDE KOT PANTOLON GİYEMEMİS.
SEVGİLİSİNİN ELİNDEN TUTUP HASİLAT REKORLARİ KİRAN
BİR SİNEMA FİLMİNE GİDEMEMİS...
- PADİSAH 0nA TRABLUSGARP CEPHESİ'NDE GÖREV
VERDİGİNDE, LÜKS UÇAK SİRKETİNİN, FİRST CLASS
KOLTUGUNDA VİSKİSİNİ >YUDUMLAYARAK GÖREV YERİNE
GİDEMEMİS...
- HALKİNA BAGİMSİZLİK FİKRİNİ ANLATABİLMEK İÇİN KORTEJ
ESLİGİNDE MERCEDES'LERLE GEZEMEMİS ANADOLU'YU...
- KURTULUS HAREKETİNİ BASLATMAK İÇİN 19 MAYİS'TA
>SAMSUN'A AYAK BASAN AYAGİNDA SPOR AYAKKABİSİ YA DA
KOVBOY ÇİZMESİ YOKMUS...
- KAZANDİGİ HER SAVASTAN SONRA SAVAS SAHASİNA FİRLAYİP
>MORAL VEREN MİNİ ETEKLİ PONPON KİZLAR DA YOKMUS...
- TARİH KİTAPLARİNA BAKİLİRSA, YUNANLİLARİ IZMİR'DEN
DENİZE DÖKTÜKTEN SONRA >TİMSAH YÜRÜYÜSÜ DE YAPMAMIŞLAR..
- ÜLKESİNDE YAPACAGİ DEVRİMLERİ, İNKİLAPLARİ UNUTMAMAK
İÇİN NOT ALACAGİ BİR CEP BİLGİSAYARİ OLMADİGİ GİBİ,
KENDİSİNE SUİKAST GİRİSİMİNDE BULUNACAKLARİ DA CEP
TELEFONUNDAN ÖGRENEMEMİS!
ATATÜRK İÇİN ÜZÜLÜYORUM. DAĞ GİBİ ADAM,
BİR RADYO PROGRAMİNA FAKS ÇEKEMEDEN,
- ISMET PASA İÇİN SAFİYE AYLA'DAN BİR İSTEK PARÇASİ
İSTEYEMEDEN GİTTİ .
- LOZAN ZAFERİ'NDEN SONRA VEYA CUMHURİYET'İN İLANİNDAN
SONRA ARABAYA ATLAYİP SABAHLARA KADAR KORNA ÇALİP,
ELİNDE BAYRAKLARLA SOKAKLARDA TUR ATAMADİ.
- EVİNİN BALKONUNA ÇİKİP, BİR SARJÖR MERMİYİ HAVAYA
SIKAMADİ.
- ATATÜRK'E ACİYORUM... SEN KALK, DÖRT KADİNLA
EVLENEBİLECEGİN BİR DÖNEMDE DÜNYAYA GEL,SONRA
DEGERİNİ BİLMEYİP TEK KADİNLA EVLİLİK SİSTEMİNİ GETİR.
AAAAH AH...
- ÇİLGİN DİSKOLARA GİTMEK, SABAHLARA KADAR İÇİP İÇİP
ROK YAPMAK,BABASİNİN MERSEDESİNİ ALİP SÖYLE BİR
EMİRGAN TURU ÇEKMEK DURURKEN...
- BUNLARİ YAPMADİ ATATÜRK...KEYİF ÇATMADI.
- TÜM HAYATİNİ ÜLKESİNİN KURTULUSUNA VE
UYGARLASMASİNA HARCADİ...
- ISTE 0nUN IÇIN BÜYÜK ADAMDI ATATÜRK
- HER FIRSAT ELINDE VARDI ISE DE SADECE BU MILLETIN
BAGIMSIZLIGINI ISTEDI...
Kadinlarin Arkadaslari:
>
> >Bir kadin butun gece eve gelmemis. Ertesi sabah kocasina, gece bir
> >arkadasinda kaldigini soylemis. Kocasi karisinin en yakin 10
> >arkadasini
> >aramis ve hicbiri karisinin kendisinde kaldigini 0naylamamis.
> >Erkeklerin Arkadaslari:
> >Bir adam butun gece eve gelmemis. Ertesi sabah karisina, gece bir
> >arkadasinda kaldigini soylemis. Karisi kocasinin en yakin 10
> >aramis ve 5 tanesi kocasinin kendisinde kaldigini 0naylamis ve diger 5
> >tanesi ise kocasinin hala kendisiyle birlikte oldugunu iddia etmis
Oldukça geniş bir araziye yayılmış 18 delikli bir kulüpte golf oynayan
>adam, kaçıncı delikte olduğunu şaşırmış.. Az ilerisinde oynayan bir
>kadın görmüş. 0na doğru yürümüş..
>"Kaçıncı delikte oynadığımı şaşırdım da" demiş..
>"Ben 7'nci delikte oynuyorum" demiş kadın. "Siz benden bir delik
geride
>olduğunuza göre, 6'da olmalısınız.."
>Adam teşekkür edip oyununa dönmüş.. Bir süre sonra, gene oynadığı yeri
>şaşırmış. Kadın az ilerisinde.. 0na koşmuş gene.
>"Ben 14'üncü delikte oynuyorum" demiş kadın.. "Siz benden bir delik
>geride
>olduğunuza göre, 13'tesiniz.."
>Adam oyununu bitirince kulübün barına gitmiş. Bakmış kadın barın
>ucunda oturuyor. Yanındaki tabureye oturmuş,
> "Teşekkür ederim tekrar" demiş. "Size bir içki ısmarlayabilir
miyim?..
>Laf lafi, laf kapıyı açarken, adam kadına
>"Ne iş yaparsınız?" demiş..
>"Ben satış şefiyim" demis, kadın..
>"Ne tesadüf, ben de satış şefiyim" demiş adam ve sormuş..
>"Ne satıyorsunuz?.."
>"Söylersem gülersiniz"demiş, kadın.. Söz vermiş adam gülmeyeceğine..
>"Orkid satıyorum ben" demiş, kadın.. Der demez adam öyle bir gülmeye
>baslamış ki, tabureden düşmüş, yerde gülmeye devam etmiş, tepinerek..
>Kadın "Söylemiştim güleceğinizi... Siz de söz vermiştiniz, oysa"
demiş,
>hafif öfkeli..
>"Yok" demiş adam.. "Yok.. Size gülmüyorum. Ben de tuvalet kağıdı
>satıyorum
>ve sizden hala bir delik gerideyim!.."
>merhaba hakkuş,
yanında olamadığım,sorunlarını ve acılarını paylaşamadığım için
kahroluyorum. mektuplarını okudukça içim kan ağlıyor. manyak
çavuş İYİCE azdı ha.. vay sadist vay..
bir de adam bilip çavuş yapmışlar, böylelerinin eline hiç yetki
vermemeli...sonra ne oldum delisi oluyorlar.
‘sivil olsam yapacağımı bilirdim’ diyorsun, ama haklısın hakkuş.
Sinirlerine hakim ol.Askerlikte üste saygısızlık olmaz.Adama askerliği
bitirtmezler vallahi...uyma o hayvana dostum.zor ama sayılı günler
gelir geçer.buralar bildiğin gibi eksikliğini hep hissediyoruz.en
güzel günler seninle olsun..
>__kardeşin recai__
> > > >
>RECAİ denen hayvan, lan sana hayvan demek iltifat,
, hayvanlara hakaret olur, oğlum SEN çıldırdınmı?
çavuş fıttırdı...adamın bir ağzıma yapmadığı kaldı. ‘yazmadım
komutanım." diyorum, yemin billah ediyorum dinlediği yok. ah
ulan eşşoğlueşşek yaktın beni...askerliğim şimdiden bir ay uzadı.her
gece tuttuğum 8-5 nöbetleri, günde yalnız başıma tam teçhizat 20 km
koşu, iki çuval ıspanak ayıklamak imanımı gevretiyor.yeter artık
recai!...şakanın çıkacak suyu muyu kalmadı.cımcılık oldu.bu gidişle
biraz zor ya, izne gelirsem kendine kaçacak delik ara. tüm
kemiklerini kıracağım.
>allah belanı versin...
>__hakan__
>hakkuş'cuğum,
yooo, yazdıklarına inanamıyorum.bu kadarı da olmaz ama..
artık o şerefsiz çavuşun sana yaptıklatını insan
Dayanamaz ,nedir bu eşşoğlueşşeğin sana çektirdiği? yani afedersin ama insan sokaktaki uyuz ite
Bile daha iyi daha merhametli davranır.bak hakkuş, sakın benden
gerçeklerisaklama, yoksa görevden mi kaytarıyorsun? eninde sonunda ikiniz
de bu vatanın evladısınız.böyle yapması için ya kafadan sakat ya daa
soysuz olmalı..ne diyeyim hakkuş? sabredeceksin.Allah sevdiği kuluna
çektirirmiş.Seni de seviyor olmalı ki çavuş gibi bir namussuzu
başına bela diye salmış
>__candostun recai__
>RECAİ soysuzu stop!
sayende askerliğim bitmeyecek stop!.. firar ettim STOP!.
SENİ parçalamaya geliyorum STOP!.
ulan RECAİ iti,
ben sana ne zaman mektup yazdım da o allahın belası mektubu
gönderdin??mektuplarımızın okunduğunu bildiğin için bu adiliği
yaptın Dİ Mİ
köpek??senin yüzünden gül gibi çavuşumun bana yapmadığı
kalmadı.tonla dayak...bir hafta da hapis cezası yedimçavuş beni
bölüğün önüne çıkarıp "KARŞINIZDA ORDUMUZUN EN ŞEREFSİZ ASKERİ
DURUYOR." dedi.ne dediysem, senin
nasıl adi bir yaratık mektubunun da o eşşek şakalarından biri
olduğuna inandıramadım.bir daha mektup falan yazma...zaten,
ilk izne gelişimde ellerini un ufak edeceğim.birkaç yıl eline kalem
alamayacaksın.en kısa zamanda başına bir kaza gelmesini, sürüm
sürüm sürünmeni dilerim
> > > >HAKAN
Subject: ASKERE MEKTUPLAR :))
sevgili hakkuş,
mektubunu aldım.gelmesi ne denli sevindiriciyse de okuduklarım o
denli üzücüydü...demek asker gittiğinden beri çavuşun
Size özellikle de sana yapmadığı
kalmamış."suçum olsa yanmam" diyorsun.sana inanıyorum dostum.
Olur olmaz seni dövdüğüne göre, yazdığın gibi o herif asker ocağına
yakışmayan sadistin teki...sen sivilken ağzına kötü söz almazdın.adamın
beşiğinden mezarına kadar nesi varsa içinden sövdüğüne göre
gerçekten çok sinirlenmişsin.ama haklısın.ben de olsam 0ndan nefret
ederdim.oysa hepiniz
aynı vatanın evladısınız.neden ayırım yapıp en ağır işleri sana
yaptırıyor ki???.
senin gibi aklı başında, sorumluluklarının bilincinde olan insana
böyle davranmak için çok adi birisi olmalı.zaten "adinin teki"
demişsin.neyse hakkuş, vatan borcu bu...herşeye,insanlıktan uzak
olan çavuşuna bile, katlanıp vazifeni yerine getirmelisin.sen yine
elinden geldiğince iyi asker olmaya çalış.beni de mektupsuz
bırakma.mektupları dışardan yollamakla iyi ediyordun.çavuş iti
okursa bir de mektuplar için dayak yersin sonra.
özlemle gözlerinden öperim.
>__dostun recai__
Anneannemin hac parasiyla zar zor bir bilgisayar kapatmisiz ama
>printer'a para kalmamis. Aksam vakti printer'i olan bir arkadasa gidip
>aleti ödünç aldim, eve dönüp proje çiktisi alacagim. Ankara'da her kis
>oldugu gib yerler yine buz.Kayip düser de alete bir zarar veririm
>korkusuyla
>bir taksiye bindim. Daha iki dakka olmadan polis çevirdi,taksici
kenara
>çekti,
>sonra arabadan indi, kimligini gösterdi. Ben kucagimdaki cihazin
İnmemek için
>uygun bir bahane oldugu düsüncesiyle elde kimlik arabada bekledim.
>Polis abi geldi, kapiyi açti, ve aramizda söyle bir diyalog geçti:
>- O ne len ööle?
>- Printer
>- (yanindaki öteki polise dönerek)Ecnebi oolum bu.
>Sonra gülümseyerek kapiyi kapatti,güle güle manasina ikisi
>birden el salladilar, tekrar yola koyulduk. 500 metre kadar gittikten
>sonra Söför gene kenara çekti, çünkü gülmekten arabayi kullanamiyordu.
>-------------------------------------------
>Olay ODTÜ'de geçiyor. Disarda bahar havası; amfide kalkülüs dersi, hem
de
>Ingilizce. Insanlar seçimlerini dooru yönde kullanmis olacaklar ki
>100 kisilik sınıftan anca 15-20 kisi var içerde,onlar da kâat falan
>oynuyolar.Bi tek en önde bi kizcaaz dersi dinliyo.. Aklina bisey
>takiliyo hocaya ingilizce soruyo surdaki nevaleyi tekrar anlatir
>mısınız diye... Hoca eyvallah diyo, dönüyo,basliyo bütün konuyu
>yeniden, ama bu sefer Türkçe anlatmaya. Bitiriyo,kiza dönüyo,simdi
>anladin mi diye soruyo. Kizdan gelen cevap yarim yamalak bi türkçeyle
>"Ama hocam siz Türkçe anlatiyor ben anlamadi."
>Hoca dumur, amfi yerlerde...
>-------------------------------------------------------
>Ders yine kalkülüs. hoca büyük bi şevkle anlatiyo.Tamamen konuya
>konsantre olmus ama tebesirinin ufacik kaldigini farkediyo. uyuklayan
bi
>öğrenciye "e hadi çik tebesir bul yan siniftan" diyo. çocuk ikiliyor
>harbiden.ama yan sinif diye ayni amfiye diger kapidan giriyo ve yine
>bizim hocaya "hocam yan siniftan tebesir istiyolar" diyo. hoca da
Derse
>konsantre ya,
>"ya ben de az önce bi ögrenci gönderdim alsin diye.
>bizde de yok" diyo. cocuk da "haa taam" diyip çikiyo. sonra diger
>kapidan tekrar girip "yokmus hocam. aa nasi yani ya" diyince hoca da
>öörenci de durumu çakiolar. inanilmaz ama gerçek.
Amerikalı bir zengin, iş seyahati sırasında Meksika'nın küçük bir kıyı
kasabasına uğramış. Limanda gezerken, bakmış ağzına kadar balık dolu bir
tekne ve içinde keyifli bir balıkçı...
‘Merhaba balıkçı" diye seslenmiş,
"... Bu balıkları kaç zamanda tuttun?"
"Bir iki saatimi aldı" demiş balıkçı...
İştahlanmış bizim işadamı;
"E, niye biraz daha kalıp daha fazla tutmadın?" diye sormuş.
"Bu kadarı bize yetiyor da 0ndan" diye omuz silkmiş balıkçı.
Şaşmış balıkçının bu kanaatkarlığına işadamı;
"Kalan zamanını nasıl geçiriyorsun peki" diye üstelemiş.
Balıkçı, özetlemiş bir gününü:
"Sabahları açılır, biraz balık tutarım. Sonra çocuklarımla oynarım.
Öğleyin karımla biraz siesta yaparım. Akşamları amigolarla beraber gitar
çalıp şarap içer, geç vakte kadar eğleniriz. Oldukça meşgul sayılırım senyor’
Gerinmiş Amerikalı:
"Bak" demiş "... ben sana yardımcı olabilirim. Bu işe daha çok zaman
ayırmalısın. Daha büyük bir tekne bulup daha çok balık tutmalısın.
Oradan elde edeceğin gelirle daha büyük tekneler alırsın. Kısa sürede tuttuğun
balıkları doğrudan işletme tesislerine satarsın. Hatta zamanla kendi
balık fabrikanı bile kurabilirsin. Kısa zamanda balıkçılık sektöründe bir
numara olursun".
Balıkçı merakla
‘Bunları yapmak kaç sene alır sinyor" demiş:
15-20 yılda halledersin" demiş Amerikalı,
‘Ama sonrası daha parlak: Zamanı gelince şirketini halka açarsın,
hisselerini iyi paraya satarsın, kısa zamanda zengin olup milyonlar kazanırsın’
> >>>>>"Milyonlar ha..." diye tekrarlamış balıkçı...
> >>>>>"Eeee... sonra?"
>"Sonra emekli olursun. Küçük bir balıkçı kasabasına yerleşirsin.
İstersen zevk için balık tutarsın. Çocuklarınla oynar, karınla keyfince siesta
> >>>>>yaparsın. Akşamları da arkadaşlarınla şarap içip gece yarısına kadar
Gitar çalarsın. Nasıl...? Mükemmel değil mi?"
***Bir an olsun durup düşünseniz;
>"Bütün bu telaş ne için...?"
> >>>>>Arada denize açılıp, çocuklarınızla oynaşmayacak, dostlarınızla gitar
> >>>>>çalıp şarap içemeyecek olduktan sonra 0nca koşturmanın ne anlamı var?
> >>>>>Hırsla örülü 0nca yılın vaat ettiği final, halen yanı başımızda duran
> >>>>>mutluluksa, bu yarışa ne gerek var?
Ağrı'daki o harabe okulda öğrencilerini kurtarmak uğruna yanan
yirmili yaşlardaki iki genç kadın öğretmenin haberleri medyada ilgi görmedi.
Ne katil popstar yarışmacısı kadar...
Ne Hülya Avşar'ın yırtmacı kadar...
Ne taşfırın erkeğinin bıyıkları kadar...
O okulu bir televizyon kanalında, arka sıralardaki haberde gördüm.
Daha çok bir ağılı andırıyordu. Sıvası dökülmüş duvarlar, tahta
bir kapı, camsız pencereler, akan bir tavan, sefil-perişan bir
geleneksel küçük Anadolu okulu.
Öyle okullarda okudum, ders sırasında soğuktan sızlamaya
başlayan ayak parmaklarını ben bilirim.
Çocuklar üşümemek için sobayı yakmaya kalktılar,soba patladı.
İki öğretmen Aysun ile Burçin, çocuklar yanmasın diye sobayı
dışarı atmak üzere kucakladılar ve yandılar.
Önceki gün Burçin öğretmen hastanede öldü, bu yazı yazıldığı
sırada Aysun öğretmen ölüme direniyordu.
Böyle bir sıradan (!) olay.
Çocuklarınız koleje, bakımlı okullara gidebilir.
Yine de soğuk bir bakımsız sınıfı... Orada ayak parmakları
soğuktan sızlayan çocukları...
Ve bir gün çocuklar yanmasın diye sobayı kucaklayacak kadar
yüreğinde görev sevdası, analık duygusu ve en çok da yiğitlik olan
o genç öğretmenleri eminim hissettiniz.
Duyarlı bir ülkede olsaydı 0nlar ''ulusal kahraman'' ilan
edilir, niçin yandıkları tartışılırdı.
Ne yapacaksınız ki, değerlerini-duygularını ve kendini yitirmiş
bir ülkede bu söz konusu değil.
Bunun hesabını gelmiş geçmiş, o otuz yıla damgasını vuranlardan,
o dört yol çatına anıtmezarı yapılanlardan, o tarikat kolejlerine
umut bağlayanlardan sormak bir yana...
İki öğretmen, topuğundan vurulan o İstanbul züppesi kadar bile
yer almadı medyada.
Ne kim kimi becerdi haberleri kadar...
Ne yılbaşında en iyi nerede zıplanır haberleri kadar...
Bekir ÇOŞKUN
Not: Vücudunun % 95'i yanık olan 26 yaşındaki Aysun öğretmen,
tedavi gördüğü GATA'da dün vefat etmiştir. Cenaze törenine
Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakanlardan katılan olmamıştır.
Bu aşkam yazdığın türk olmadın 76 kuralı vardıya.. 77. Birisinin ölümüne vurdumduymaz kalan bir millet görürsenin bu Türk milletidir diyebilirsin. Ama şuda belki senin gibi insanlar kouştular düşündüler ağladılar. Ama biliyosun sen burda medyaya ver yansın etmişsin. Ve biliyorsun ki eğer medya ilgilenmezse hiçkimse ilgilenmiyormuş gibi gelebilir. Ve yine biliyorsun ki ülkemizi yönetenler şu sıralar maaşları ile ilgili yapılacak değişiklik için bir yasa tasarısı hazırlamakla meşguller.
2003 yilinda bana zincir mektup (chain letters) gonderen tüm dost ve
arkadaslarıma teşekkür ederim.
Sayenizde tuvalet temizlemekte kullanıldığını öğrendigim
Cola'yi icemez oldum.
AIDS virusu tasiyan igneler popoma batacak korkusuyla
sinemaya gidemez oldum.
Deodorantlar kanser yapiyor diye sayenizde artik bir domuz
gibi kokuyorum.
Marketlerde yasli kadinlar beni kandırıp parfüm
koklatacağım diye bayıltıp
kaçırır korkusuyla ya markete gitmiyorum ya da yasli
kadinlara asla yardim etmiyorum.
Telefon hattımı kullanıp bana borç takarlar korkusuyla
telefona bile cevap veremiyorum.
Yiyeceklerin icinde neler olduğunu açıkça ifşa etmeniz
karsısında korkudan
yemek yiyemez oldum.
Üstüne kesin fare miçmistir diye hicbir kutu icecegi
icemiyorum.
Cok begensem bile ya içkime ilac koyup beni uyutup
organlarımı calar ve
buz dolu küvetin icinde uyanırsam diye bana yaklaşanları
tersliyorum.
Tum birikimlerimi hastanede yatan ve ölmek uzere olan
çocuklara yatirdim.
Bes parasiz kaldim.
Mail listesine katılırsam alacagım söylenen para,
bilgisayar cep telefonu ya da
gezileri beklemekten evden dışarı çikamaz oldum.
Bir maili forward etmedim başıma ne belalar gelecek diye
korkuyla
beklemekten ruh sağlığımı kaybettim.
SIMDI: Eger bu maili 60 saniye icinde 1200 kisiye
yollamazsan,
ishal bir kuş sabah aksam kafana miçacak ve hayatı sana
> dar edecektir.
Bence her söylenene kafa takma derim.. Sonuçta bu olay bir kaç kez olmuşsa ve sonucunda bir sorun yaşamamaışsan.. Salla gitsin:)
Temel doktorunun muayenehanesine kocaman bir fiçi ile gitmis.
Niçin?
Doktoru alti ay sonra idrarinla birlikte gel demis...
Temel, saçini islatmadan sampuanliyormus.
Sampuanin etiketinde "kuru saçlar içindir" diye yazdigi için.
Atletizim sampiyonasina katilan Temel, doping yapmasina ragmen
sonuncu olmuş
Neden?
Doping yaptigi anlasilmasin diye.
Temel yeni satin aldigi arabasini kullanirken kahkahalarla
gülüyormus.!
Dostlari güle güle kullan demis.
Temel,yeni aldigi ayakkabisini bir hafta giymemis
Satici bir hafta kadar ayaginizi sikabilir dedigi için.
Temel araba kullanirken sik sik cebinden küçük bir kagit çıkarıp
okuduktan sonra tekrar cebine koyuyormus. Ne yaziyormus bu kagitta?
Gaz pedali sagda, fren solda
Temel, her yemekten sonra cebine bir kaşık koyuyormus.
Doktoru yemeklerden sonra bir kaşık almasını söyledigi için
Temel hasmina tehtid mektupları yazarken eldiven giymis.
El yazısı tanınmasın diye.
Milyarder Temel'in çocuklari, derslerini villalarının bahçesinde
yapıyorlarmis.
Temel'e "zengin adamsin, çocuklarını disarida okut" dedikleri için
Temel, Dolmakalemiyle mektup yazarken birden çok hizli yazmaya
baslamis
Dolma kalemin mürekkebi bitmek üzereymis.))))))
Temel yere bir daire çizip bu dairenin içinde horon tepmeye baslamıs.
Kendi çapında eğlenmek için.
Temel sigarasını bir metre uzunlugundaki ağızlığa takıp içiyormuş
Doktoru sigaradan uzak durmasını söyledigi için.
Temel her gece yatmadan önce ayaklarina böcek ilaci sıkıyormuş
Ayaklarında karıncalanma oldugu için.
Temel eşinin yaş gününde ne almıs?
Kurulanması için bir havlu.
Temel hamile karısının çok su içmesine izin vermiyormus.
Bebek yüzme bilmiyordur diye...
C : Çocuk, B: Baba)
>C: Baba, sevismek neden eglencelidir?
>B: Sevismek sana ayni, parmaginla burnunu karistirmak
>gibi bir duygu verir, bu yüzden cok zevklidir.
>C: Peki kadinlar neden erkeklerden daha cok zevk
>alirlar?
>B: Burnunu karistirdiginda burnun parmagindan daha
>rahatlar, degil mi?
>C: Kadinlar neden tecavüze ugramaktan, bu derece
>nefret ederler?
>B: Tecavüze ugramak, yolda yürürken birinin gelip
>burnunu karistirmasi gibidir. Bu hosuna gider miydi?
>C: Hmm.. Kadinlar neden adet günlerinde seks
>yapmazlar?
>B: Burnun kanarken karistir misin? 0nun gibi bisii.
>C: Erkekler neden sevisirken prezervatif takmaktan
>hoslanmazlar?
>B: Elinde eldiven varken burnunu karistirmaktan zevk
>alirmisin oglum?
>C: Baba, sana ooohaaaa demek istiyorum, süpersin
>yaaaaa!!!