> Karadeniz'in doğusunda siyasi başarısından emin 'politikacı' bir grup> halkın nabzını tutarken.... Bir köy kahvehanede toplanan kalabalıktan> bir yaşlı emice:'poliikacılara':>> - Uşşuğunm de pakayim baa, siz hiç içki içer misinuz?> - Yok dede, biz içkiyi ağzımıza bile sürmeyiz, günahtır.>> - Sigaraniz var midur?> - Dede biz sigaraya karşıyız, her yerlerde yasakladık bile.>> - Peki kumarinuz var midur?> - Yok dede, biz olduğumuz sürece memlekette kumar oynanmaz.>> - Kari kiz işleriyle araniz nasildur?> - Dede hiç olur mu, o da örf adetlerimize aykırıdır. Sümme haşa.>> - Peki la' uşşağum, sizin hiç masrafinuz yoktur...> Neden pu kadar çalaysunuz?
Kümese müdür aranıyormuş. Tilki de müracaat etmis... Tilki'yi çok beğenmişler ve işe almak istemişler ve ' Ne ücret istersin? ' diye sormuslar.. Tilki; ' Ben gülmekten söyleyemeyecegim, artık siz ne verirseniz, verin ' demis.
:))Gülmekten yazamayacağım:))))) Teşekkürler...:)
Ben de çok güldüm ağlanacak halimize:)))
Cuk oturmuş derler ya,öyle olmuş Filiz Hanım..Yüreğinize sağlık...
Teşekkürler gerçekten cuk oturmuş.
Gülmekten öleceğim:))))))Eline sağlık.
Teşekkürler bana da mail olarak geldi.Çok güldüm.
Tilkiye mi yoksa yazıyamı güleceğim ben karıştırdım:)))
İkisine de...:))))))))))))
:))))))))) Çok güldümmmmm, gülerken bir laf etmeyi becerebildim ama.:)))))) Teşekkürler.
Ne güvence ama:))))
ben yıllardır yıkarım her yeni aldığımı....triko ve montlar hariç,tişörtler,pantalonlar gibi her şeyi bilhassa iç çamasırları yıkamadan bu zamana kadar giymedim hiç....çünkü gerçekten mikroplar taşıyolar ...hele çarşı,pazardan aldıklarımı daha bir özenle yıkar,hatta yumuşatıcı ile kokularını değiştiririm...fazla titizlikii değil ama okuyunca haklı olduğum kesinleşti ...
Sanırım herkes yıkıyordur ama ben yine de yazdım.Çünkü gerçekten önemli olduğunu düşünüyorum.Yorumunuza teşekkür ederim sevgili arkadaşım.
1.Evli erkeklerin psikolojisi arkadaşlarla lokantaya gitmeye benzer.
İstediğin yemeği sipariş edersin sonra yanındakinin istediği yemeği
görüp: “keşke 0nu isteseydim” dersin.
2.Bir davette bir kadın arkadaşına sorar: “Alyansını yanlış parmağına
takmıyor musun?”
Diğeri cevap verir: “evet yanlış adamla evliyim de 0ndan”
3.Bir adam evlenene kadar eksik sayılır evlenince tam bitmiş olur….
4.Bir genç babasına sorar: “Baba evlenmek kaça mal olur?”
Baba cevap verir: “bilmiyorum oğlum,ben hala ödüyorum.”
5.Adam anlatıyormuş: “Evlenene kadar mutluluğun ne olduğunu bilmezdi,
sonra da geç oldu.”
6.Yeni evlenmiş bir adam mutlu ise nedenini hemen anlarız. 0n yıllık bir
adam mutlu ise nedenini merak ederiz!
7.Evliliğin ilk yılında adam konuşur kadın dinler, ikinci yılında kadın
konuşur adam dinler, üçüncü yılında her ikisi de konuşur, komşular
dinler.
8.Bir kavgadan sonra kadın kocasına bağırır: “Seninle evlendiğimde tam bir
aptalmışım.”
Adam cevap verir: “evet çok aşıktım fark edemedim.”
9.Bir adam gazeteye ilan vermiş: “eş arıyorum”
Ertesi gün yüzlerce mektup almış.Hepsi aynı şeyi söylüyormuş:
“benimkini alabilirsin.”
10.Bir adam karısına arabasının kapısını tutuyorsa emin olabilirsiniz…
Ya arabası yenidir ya da karısı!.
Hikâye çok güzelmiş Filiz hanımcım, değer verilmeyen çok şey ihtiyaç olduğunda, bulunamadığında herşeye bedel maliyette oluyor. Bu arada günlüğünüze yorum şimdi yazılabiliyor. :))
Bana ilginç gelen de insanların ince zekası.Yönetime ulaşmıştım düzeltmişler.Yorumunuza çok teşekkür ediyorum.
Çok güzel bir hikaye paylaştığınız için teşekkürler yorum yazılabiliyor sanırım:)
Çok teşekkür ediyorum.Ben hoşlandığım şeyleri dostlarımla paylaşmaktan çok mutlu oluyorum.Beğenmenize sevidim.
Sonunda yazabildik, hallolduğuna sevindim Filiz, hikayen de çok güzeldi, teşekkürler.
Evet çok şükür.Bazen çok ilginç hikayeler oluyor.Ben bazı deyim ve atasözleriniz nereden geldiğini hep merak etmişimdir.Yorumunuza teşekkürler.
Tarihî değeri olan ve hiçbir yerde yayımlanmayan bu anının unutulupgitmesine gönlü razı olmayan Bakanın yeğeni yüksek mimar H.RahmiÖZMEN 15.08.1985 günü bu mektubu gazeteci yazar Vahap Okay'a iletir.O da 15.09.1985 te gazetesinde yayımlar. :)) Düzelmiş sevgili Filiz hanımcım, artık yorum kutucuğu açılıyor. :))
Gerçekten çok güzel bir anı.Umarım gereken yerlere de gider.Sevgiler.
Türk dostu ve Atatürk hayranı, halen ABD'de yaşayan ve kız kardeşi İran Mollaları tarafından katledilen,
bir İran'lı Felsefe Öğretmeninin Türkiye'de ki çağdaş ve Atatürkçü insanlara yazdığı bu mektubu,
lütfen dikkatlice ve sonuna kadar okuyun. Ve sonra da iletebildiğiniz kadar çok kişiye,
hatta mümkünse tanıdığınız tüm AKP'yi destekleyen insanlara da gönderiniz.
Gönderiniz ki hiç olmazsa giden Trenin belki son vagonuna tutunabiliriz…..
Bu yazıyı daha önce almış ve okumuş olabilirsiniz ama şuna dikkat ediniz lütfen.
RTE nereye gitmek üzere…. Çok geç olmadan………..Gelecekteki Türk İslam Devleti Başkanının 'Fetullah Gülen' olacağını
ve Başbakan'ın neden hiçbir ilişkimiz olmayan Tanzanya isimli garip bir ülkeye ziyarete gittiğini daha iyi anlayın.
NE OLUR BUNA DA KOMPLO TEORİSİ DEMEYIN ARTIK CUNKU BELKI DE SIZ BU MAILI OKUDUGUNUZDA,
RTE Türk İslam Cumhuriyeti Başkan Adayı Fetullah GULEN'E saygılarını sunuyor olacaktır. Sevgili Türkiye deki dostlarım ve kardeşlerim, Devrim sırasında devrim muhafızları tarafından önce tecavüz edilip, daha sonrada ipe gönderilen çok sevgili kız kardeşim Mehtab'ın anısına... Bu mektubu sizlere yazmamdaki neden bizim 30 sene kadar önce yaşadığımız
o talihsiz ve karanlık günün Türkiye için de yaklaşıyor olduğunu görmem
ve bundan daha derin olarak kalbimde hissetmem oldu.
Türban yasasının mecliste 0naylandığı tarihin İran İslam devriminin olduğu güne denk gelmesi
kalbimde bunun ilahi bir güçten gelen uyarı fişeği olduğu hislerini uyandırdı ve
bu mektubu kaleme almaya karar verdim. Biliyorum hepiniz kalbinizde karanlığın otoritesini hissettiniz.
Karanlık otorite gelmeden hissettirdi yaklaştığını. İran İslam devriminden 1 hafta kadar önce Türkiye'ye gecen, uzun bir sure burada yasayan ve daha sonra Kanada'ya iltica eden ve hâlihazırda bu ülkede felsefe öğretmenliği yapan bir İranlıyım. Atatürk'ün aydınlık Türkiye'sini çok seviyorum ve yüreğim kan ağlayarak İran'da 'O gün' gelmeden önceki olayların sanki bir tekrarını sinemada izliyor gibi Türkiye'de görüyorum. Yobaz karanlığında hunharca katledilen kız kardeşim anısına sizlere yalvarıyorum ki, sakin olmaz demeyin! Sakin Türk Ordusu olduğu surece olamaz demeyin çünkü aşağıda anlatacağım gibi o gün geldiğinde tüm orduların eli kolu bağlanabilir. Bizim ailemiz İran'da laik, sol görüşlü ve aydın bir aile idi. Devrimden 1 ay önce bize bile söyleseler idi 1 ay sonra durum bu olacak diye biz bile güler geçerdik, 'deli misin?' diye sorardık belki de. Belki de derdik ki 'Şah'ın bu güçlü ordusunu nasıl yeneceklerde Şeriat karanlığını getirecekler?'. Sizlere önce Iran İslam devriminin nasıl geliştiğini kısaca anlatmak istiyorum çünkü Türkiye'deki gelişmelerle çok büyük benzerlikler mevcut.İRAN İSLAM DEVRİMİNİ BAŞARIYA GÖTÜREN AYAKLAR:Kayıt tarihi : 6.03.2008 - Toplam yorum : 0
Bir hafta önce türban protestoların sırasında "7.4 yetmedi mi?" pankartını açan sevgili kardeşime seslenmek
istiyorum bugün... 20 bin insanın acısı ve cenazesi
üzerine politika yapmaya kalkan "o güzel insana"
bir çift sorum var. Ey mantosu uzun,aklı kısa kardeşim benim. 7.0 yetmedi mi?
Senin okuduğun gazeteler yazdı mı bilmiyorum ama Amerika'nın,hani o gavur ve Hıristiyan Amerika
Birleşik Devletleri'nin,hani o Siyonistlerle iş birliği yaptığı için her yerde bayrağını yaktınız
ABD'nin Los Angeles şehrinde 7.0 büyüklüğünde bir deprem oldu bacım...
Neredeyse bizimkine yakın bir deprem. Bizde ayni şiddetteki bir deprem 20 bin kişi ölup
20 bin kişi sakat kalırken,gavur,Hıristiyan ve Siyonist dostu Amerika'da sadece 2 kişi
ihraç eden bu ülkenin Allah katında ayrıcalığı ne olabilir ki güzel annem?
Oysa adım gibi eminim Sakarya'da,Gölcük'te hayatlarını kaybedenlerin çoğu ölmeselerdi eğer
sabah ezanı ile birlikte camilerin yolunu tutacaklardı.
Üç aylarda oruç tutacak,Ramazan'da devrilmeyen minarelerin ışıklarıyla birlikte
senin ağzına adı bile yakışmayan Allah'ın adı ile birlikte oruçlarını açacaklardı.
E nooldu şimdi? 7.0 yetmedi mi güzel ninem? Eğer her coğrafya olayını,her doğal afeti
bilimin ve aklın süzgecinden geçirmeden böyle yorumlarsan bu ülkenin yarısı her deprem felaketinden
sonra dinsiz olur güzel hala kızım...
Fay hattında 10 katlı binalara izin veren şapşal belediyecilik anlayısını,deniz kumundan
inşaat yapan edebiyatçı muteahitleri,depreme dayanıklı konut üretme çabalarını,
hırsızları,uğursuzları bir kenara bırakıp her şey ilahi kudretin intikamı olarak
açıklarsan bu deprem 10 yıl sonra gene aramızdan binlerce "dinsizi" alır gider güzel amca kızım..
. Beynin var mı bilmiyorum,betonların altında inleyerek can veren 20 bin insanı,kadını,çocuğu
ve bebeği bir kalemde günahkar diye silip atan kuş beynini türbanın altında görmek mümkün
olamıyor cünkü ama bence bu yazıyı oku ve bütün gece uyumadan düşün.
-'Bundan sonra temiz çamaşır istersen kendi çamaşırını kendin yıka. İşte makine orda..' dedim.İlk gün birşey görmedim.İkinci gün bir şey görmedim. Üçüncü gün bir baktım, makinenin başında sadece kendi çamaşırlarını değil, benimkileri de yıkıyor.' Alman Delegesi söz almış. Ben de kararımız gereğince kocama: - 'Bundan böyle temiz tabakta yemek istiyorsan kendi bulaşığını kendin yıka' dedim.. Birinci gün birşey görmedim. İkinci gün birşey görmedim. Üçüncü gün baktım, makinenin başında sadece kendininkileri değil, benim bulaşıklarımı da yıkıyor.' Üçüncü konuşmacı bizden, feminist kardeşimiz; 'Türkiye'ye döner dönmez kararımız gereğince kocamla konuştum. 0na dedim ki: -'Bundan böyle yemek yemek istiyorsan, kendin pişirmen gerekecek. İşte mutfak orada..'Birinci gün birşey görmedim. İkinci gün bir şey görmedim. Üçüncü gün sol gözüm biraz açılır gibi oldu, hafiften görmeye başladım...