Bilgi Yarışması, Ana Sayfa

Ana Sayfa

İkili Yarışmalar

Kelime Yarışmaları

Zeka Yarışmaları

Günlük

Foto Kulüp

Bir Soru

Serbest Kürsü

Dostluk

Üyelik
Ana Sayfa
Seçkin Üyelik
Mesaj Kutusu
Tavsiye Et
Tıkla Kazan
Ödül Listesi
Gruplar / Sıralama
Sohbet Odaları
  Üyelik
Kullanıcı adı
Şifre
Yeni üye
Şifremi unuttum
Tavsiye Edenlere 10,00 Bonus
Tavsiye edeceğiniz e-posta adresi


%50 Daha Hızlı Flash Menü

Aktif soru
27.965
Aktif üye
613

Bayrak

GÜNLÜK ÖZELLİKLERİ
Günlük sahibisığınak - Y. Mimar
Günlük adıNiyazi ( öykü ) - Herkese açık günlük
Toplam okunma sayısı8656
Son güncelleme / Toplam kayıt27.03.2007 21:29:00 / Toplam kayıt: 2
Alışkanlık yapabilir... Niyazi'yi siz de seveceksiniz.

GÜNLÜK KAYITLARI
Niyazi 02Yeni yorum girAç/Kapa
Niyazi 02










_Niyazi, hadi kalk, saat 0na geliyor, daha büroyu açmadık. Müşteriler kuyruk olmuş bizi bekliyorlardır şimdi. Şöyle delikanlı gibi bir gün de sen açsan şu büroyu ne olur sanki!


İsteksiz isteksiz kalktı, beynimin kıvrımlarında sabahladığı sıcacık minderinden.


_ Çay, kahve ne istersin?


Gecenin yorgunluğuna ve uykusuzluğuna bir de moral bozukluğunu eklediğim günün sabahında Niyazi’nin nazını hiç de çekecek halim yoktu.
_Sütlü nescafe isterim, dedi. Sütü ısıt ama. Öyle dolaptan çıkarttığın gibi soğuk soğuk dökme. Bol kaşarlı tost, kıymalı börek, kızartılmış ekmek üstü bal, tereyağı, kavurma, pastırma....taze sıkılmış portakal suyu...
_Hop... hop... hani akşam yatmadan önce rejime karar vermiştin. Hovardalığın zamanı değil şimdi Niyazi. Biraz ekonomik olmamız lazım. Tamam mı?
Bir taraftan da 0nu daha fazla kırmamak için ne yapmam gerekir diye düşünüyorum.
Benim Niyazi var ya biraz küs bana o günden beri.
_Sen beni dinlemedin, kafanın dikine dikine gittin’’ diyor. Hadi çek şimdi cezasını. Ne oldu kalktın yazdın çizdin sonra da oturdun ağladın sabahlara kadar.
_Sus! .. Tamam bitti... Gitti... Yok artık.
_Sustum, dedi.


Demez olsaydım. Bıçak açmıyor ağzını şimdi.
-Hadi kalk pazara gidelim Niyazi..... ciiiğiiiiiiimm!
Bu ‘ciğim’ sonradan aklıma geldi de Niyazi’nin sonuna ekleyeyim dedim. Ekledim de biraz geç kaldım galiba. Boş ver Niyazi anlamaz nasıl olsa, belki biraz yumuşatırım 0nu diye düşündüm.
Yüzüme baktı gülümsedi. Rahatladım.
_Tamam aşkım..... cığım
Vay hınzır vay! Hiçbir şey de gözünden kaçmıyor. Hadi be sen de. Ben nereden senin ‘aşkımcığım’ oluyorum, diyecektim, demedim. Hoşuma mı gitti ne. Eee ne de olsa insanın arada bir böyle romantik kelimeler duymaya ihtiyacı var demek.
_Hadi kalk, önce büroya gidelim oradan da pazara gideriz. Ne istersen alacağım sana.
Gönlünü almam lazım ya, demez olsaydım. Taktı bir kere kafayı gusül abdestine. Bakışlarından anladım. Sormadan cevap verdim:

-Hadi bakalım hadi, havlu mavlu yok! Ben seni hamama gönderirim bir gün, gider bir güzel yıkanırsın. Göbek taşına da yatarsın. oldu mu?
-Kim keseleyecek beni?
-Devenin nalı. Düşündüğü şeye bak. Terbiyesiz... Ben seni böyle mi yetiştirdim? . Bak oğlum, dedim, sen daha çocuksun, olur olmaz şeylere kafanı takma. Gel sana güzel bir top alalım git parkta oyna. Salıncakta da sallanırsın, kızakta da kayarsın. Fener bahçenin renklerinden olsun mu? Sarı lacivert? Bir de balon alırız istersen.
''Elektrikli tren isterim'' diye tutturdu. İki gözü iki çeşme. Yerlerde yuvarlanmaya başladı. Üstü başı çamur içinde.
-Ne yapacaksın elektrikli treni? Parkta elektrik yok ki!
-Olsun, memlekete gideceğim trenle. Kömürlü olsun isterse. Elektrikli olmasa da olur.



Çuf çuf çuffff...tren harekete geçmişti bile sıla yoluna doğru.
İçime kocaman bir kor oturdu. Yaktı yüreğimi. Ciğerimi kavurdu memleket havası.

- ''Kim kaldı Niyazi'' dedim, memlekette? Biraz buruk biraz hüzünlü.



Niyazi’ye alacağım trenin ilk vagonuna 0ndan önce oturmuştum bile. Haberi yoktu. Kara trenlerin gecikmediği zaman tünelinde.
-Dağım, taşım, toprağım var ya, dedi.
Haksız da değildi. Özlediğimiz sadece eş, dost, hısım, akraba mıydı? Öyle olsaydı yol kapısının ziline tüm gücümle basmayı özlemezdim ya da kapıyı tekmelemeyi. Ardından ‘kim o? ’ diyen sese karışan, kapıya doğru bahçenin beton yolunda ilerleyen, ilerledikçe bir çift terliğin toprağa sürtünmesinin çıkardığı sesi özlemezdim. Kireç badanalı odamın, her yattığımda bir parçasını daha sadistçe ve zevkle tırnakladığım, koparttığım sıva artıklarını özlemezdim.
-Kopartma şu sıvaları'' diye, bağıran, annemin sesi geldi kulağıma sanki. Sonra babamın cevabı:
-Dokunma kızana, bırak, nasıl olsa yeniden sıva yaptıracağız.

-Nurten, kızım, koparttıklarını kilimin altına saklama topla da çöpe at.



Vay anam, vay babam, vay vayyy! Anamın çimdiklerini bile özlemiştim Hiç uslu bir çocuk olmadım ki! Gittiğimiz misafir evlerinde. Bana ne, merak ediyordum işte! Dolapların içlerini, minderlerin altlarını, tencerede neyin kaynadığını, incir ağacının en tepesindeki, alttan çatlamış gibi görünen incirin olup olmadığını. Alttakiler hamdı. Ama tepedekiler güneşe yakındı... Belki olmuştur!


Sonra, penceremden bakınca çok uzaklardan görünen, sanki, göğe bakan kadın profillini andıran dağın görüntüsünü özlemezdim. Kış olunca nasıl da üzülüyordum başındaki karları görünce. Yüzü gözü kar içinde kalıyordu. Ya saçları ağarmış oluyordu o zaman ya da donuyordu soğuktan, dağlarımı bekleyen o sihirli kadın başı. Nefesimle 0nu ısıtmaya çalışıyordum. Beni hiç yalnız bırakamamıştı yıllar yıllı.


Ahşap merdivenlerin çıkarttığı çıtırtıyı özlemezdim. Kim bilir kaç kere tökezleyip kendimi avluda bulduğum.
-Daldın yine, dedi, Niyazi. Gözlerime bak bakayım. Aaaa ne ayıp! Yakıştı mı şimdi ağlamak?

Kocaman bir tokat indirdi baldırıma, şaaakkkk diye. Ödüm koptu.
-Elin de ne ağırmış Niyazi. Ne vardı o kadar hızlı vuracak!
-Uyan uyan, dedi. Hadi Gümülcine’ye gidelim.
-Gidelim deeee... İşte o ''deeeee'' olmasa!
-Salı pazarına da çıkarız
-Çıkarız daaaa...
-Seninle de hiç konuşulmuyor bu gün.


Yerinden kalktı. Sağa sola bakındı. Aklınca beni neşelendirecek:
-Bak mavili adam, dedi. Dosyayı almış, gözüme sokacak neredeyse.
-Boş ver Niyazi. Geldi geçti.
-Bitti mi?
-.......’’Ben, ben değilim ki O ben...’’
-Anlamadım.
-Anlamazsın, dedim.
-Dövseydin bari, dedi Niyazi. Ben sana o kadar ''takma kafanı elin mavisine'' diye kaç kere söyledim. Alırsın işte böyle cevaplar.
-Bilmiyordum ki Niyazi böyle olduğunu, Allah canımı alsın bilmiyordum. Yoksa tövbe, haddime mi düşer O’nlu hayalleri kurmak. Ama güzeldi düşlemek Sıcacık ekmek kokusu gibiydi. Günaha sarılmak gibi bir şeydi.Özlediğim bir duyguydu. Aradığım sevgiydi belki, adını '' O '' koyduğum. İçimdeki boşluğumdu. Ne bileyim! 0nun hayaliyle süslediğim. Bitti...
-Mavi değil de kırmızı olsaydı ne olurdu?
-Hiç düşünmedim!
-Hiçbir sarıya cevap vermedin. Ne yeşile, ne alına, ne moruna. Neden Mavi?
-Hiç düşünmedim Niyazi! Bu da isteyerek olmadı ki! Nasıl anlatsam sana. Denizde, aniden kram girmesi gibiydi ayağına. Zamansız bir kalp krizi, ya da şimşek gibi... Ama galiba yıldırımdı. Kötü vurdu Niyazi. Korunamadım. Gafil yakalandım. Yalnızdım... Sesime sesti...

Bilmez misin Niyazi:

‘’Kördür aşkın gözü
Sesine ses bulunca
Tutulur dili mısraların
Aşkın gözü açılınca’’

Baktım, konu uzadıkça uzayacak, Niyazi’nin soruları bitmeyecek, konuyu değiştirmek için:
-Hadi Niyazi kalk gidiyoruz. Sana tren alalım, bana da lastik bir top. İzmir’den Tülay Köse ablan da gazoz kapakları toplamış sana oynaman için, 0nları da trenine yükler Ankara’ya götürürsün.
-Bir daha bu konuyu açmak yok, dedi. Tamam mı? Niyazi hala oradaydı. Kafamla ''olur! '' işareti y

Kayıt tarihi : 27.03.2007 - Toplam yorum : 0


Niyazi 01 Yeni yorum girAç/Kapa
İş ortaklığı | Web Master | Hakkımızda | Sık Sorulanlar | Bize Ulaşın
birmilyon.com bilgi merkezli bir sitedir, bilginin paylaşılması ve çoğaltılması ilkesine dayanarak,
birmilyon.com da yer alan hertürlü soru ve bilgi yarışması tamamen paylaşıma açıktır.
Seçkin üyelik | Bilgi yarışmaları | Kelime ve Zeka Yarışmaları | Günlük | Foto kulüp | Bir sorum var | Serbest kürsü
Normal üyelik | Bilgi yarışması | Çocuk yarışması | Soru gönder | Bir işlem | Bir kelime | Timsah avı
Kullanım Şartları | Güvenlik ve Gizlilik | birmilyon.com V8 turbo

Bilgi Yarışması

0,046875